Bundan 14 yıl önce ilk defa İstanbul'a gelerek, büyülendiği bu şehirde yaşamak istediğine karar veren Fransız bir baba ve yarı İspanyol yarı Dominikli bir annenin kızı olan ressam Laura Margarita, "En büyük ilham kaynağım" dediği İstanbul'da yedi yıldır yaşıyor. Bu topraklardan aldığı ilhamla renkli dünyasını resimlerine yansıtan Laura, bu yıl 59. kez gerçekleşen dünyanın en önemli uluslararası sanat sergilerinden biri olan Venedik Bienali'ne Blue Lagoon adlı eseriyle katıldı. Eseri, 27 Kasım'a kadar devam edecek bienal süresince San Clemente Sarayı'nda sanatseverlerle buluşacak.
- Bu yıl 59'uncusu gerçekleşen Venedik Bienal'inde sanat eseriniz sergilendi. Sergiye dair izlenimleriniz nelerdir?
- Bu seneki bienal muhteşemdi. Hem uzun bir süredir pandemiden dolayı bienalin ertelenmiş olmasının, hem de Venedik Film Festivali'yle aynı anda olmasının, bienale olan talebi ciddi ölçüde arttırdığını düşünüyorum. Daha önceki bienallerde hiç görmediğim bir kalabalık, eserlere ilgi vardı. Kendi tablomun bu bienalde sergilenmesi ise beni hem mutlu etti, hem de gururlandırdı.
- Bienale katılmanız nasıl gerçekleşti ve hangi eserinizle katıldınız?
- Bienale Blue Lagoon (Mavi Göl) isimli tablomla katıldım. Benim bienale katılmam Venedik'teki, San Clemente Kempinski'den gelen özel bir davet üzerine oldu. Bunun için de kendilerine çok teşekkür ediyorum.
-
İstanbul'da yaşıyorsunuz, bir sanatçı olarak ilham kaynaklarınız nelerdir?
- İstanbul'daki en büyük ilham kaynağım Boğaz. Bence dünyada eşi benzeri olmayan bir güzellik İstanbul Boğazı. Genelde sabahları Boğaz kıyısında yürüyüşe çıkıyorum. Onun dışında tarihi yarımada da beni çok etkileyen bir yer. Eski İstanbul'u, bu köklü şehrin tarihi dokusunu ve kültürünü daha yakından görmek için sık sık gittiğim ve ilham aldığım yerlerin başında geliyor tarihi yarımada.
-
Türk zanaatkarlarla çalışıyorsunuz eserlerinizi oluştururken. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
- Beraber çalıştığımız Türk zanaatkarlar, ustalar olmasaydı asla başarılı olamazdım. Tüm samimiyetimle söylüyorum ki Türkler el sanatlarında çok becerikliler. Çalıştığım bütün ustalar çok kısa zamanda çok kaliteli işler çıkarıyorlar. Onlara gıptayla bakıyorum ve çok saygı duyuyorum. Türk ustalarının yapamayacağı hiçbir şey yok.
-
Resim yapmak sizin için ne ifade ediyor?
- Resim yapmak aslında benim tutkum ve hobim. Çocuk yaşta bu tutkumu fark ettim ve daha sonra üniversitede de sanat eğitimi aldım. Resim benim hayatımın merkezinde diyebilirim. Hem hobim, hem işim. Resim yaparken dünyadan kopuyorum, rahatlıyorum ve bütün düşüncelerimi, hayallerimi sanatıma aktarıyorum. Benim için sanat ve resim, bu hayatın olmazsa olmazı.
BURAYI KENDİ ÜLKEM GİBİ GÖRÜYORUM
- Türkiye'de yaşamak konusunda neler söylemek istersiniz?
- Yaklaşık yedi yıldır Türkiye'de yaşıyorum. Artık buraya çok alıştım ve burayı kendi ülkem gibi görüyorum. Hep söylediğim gibi, Türk insanı çok sıcakkanlı ve çok misafirperver. Bunun dışında özellikle İstanbul'da çok sayıda yabancı yaşıyor. Burada artık hem Türk dostlarım hem de bir çok yabancı arkadaşım var. Hiç yalnızlık veya zorluk çekmiyorum. Doğası, insanı, yemeği, iklimi, kısacası herşeyiyle Türkiye'yi çok seviyorum ve burada yaşamaktan çok memnunum.
- Türklerin gelenekleri, aile yapıları sizde nasıl duygular uyandırıyor?
- Bence Türk aile bağları çok çok güçlü. Hatta bu kadar güçlü aile bağlarını başka hiçbir yerde görmedim diyebilirim. Bunun dışında çoğu insan geleneklerine ciddi ölçüde bağlı. Büyüklere çok ciddi bir saygı var.
- Türk mutfağı, tatlıları ile aranız nasıl? Evinizde en çok hangi yemekler pişer?
- Türk mutfağını çok beğeniyorum ve buradaki yemekleri severek yiyorum. Tatlıyla çok aram yok. En favori Türk yemeğim mantı, en sevdiğim tatlı da baklava. Evimde genellikle akdeniz mutağına özgü yemekler pişiriyorum. Sebzeler, deniz ürünleri ve kırmızı et ağırlıklı. Bir de mücveri çok seviyorum o yüzden sık sık pişiriyorum.
GENETİK OLARAK ŞANSLIYIM
- Güzellik, beslenme, sağlık bakım rutinleriniz nelerdir?
-Kilo konusunda genetik olarak şanslı olduğumu düşünüyorum. Kolay kilo alan birisi değilim. Buna ek olarak sabahları düzenli yürüyüş yapıyorum. Ne olursa olsun haftada en az bir kaç gün, 9-10 kilometre arası yürümeye çalışıyorum. Bunun dışında sağlıklı besleniyorum. Fast food'la ve tatlıyla çok aram yok. Sebze ve deniz ürünü ağırlıklı besleniyorum. Ciddi bir bakım rutinim yok. Düzenli olarak nemlendirici kullanmayı seviyorum, yaz aylarında da güneş kremi kullanıyorum.