Malum bilgi her şeyin anahtarı. Öyle kapılar açıyor ki... Lakin bilgiye yüklenen anlam devletler için farklı olabiliyor. Özellikle istihbarat bilgilerine... Bazen bir savaşın ve doğal olarak tarihin akışını değiştiriyor. Bazen devletler arasındaki mücadelede dengeleri. Devletler bu tür istihbarat bilgileriyle çoğu zaman kendi iç kamuoyunu da şekillendirebiliyor. Günümüzde temiz bilgi olgusuna eriştiysek bunun sebebi biraz da bilginin nasıl manipüle edilebileceğini tecrübeyle öğrenmemiz... Peki kim manipüle ediyor bu bilgileri? Çoğu zaman istihbarat örgütleri...
İstihbarat konusunda İngiltere'nin en önde gelen tarihçilerinden Christopher Andrew, Kronik Yayınları'ndan çıkan Gizli Dünya kitabında dünya istihbaratın tarihini yazdı. Bilginin istihbarat örgütleri tarafından nasıl elde edildiğinin ve bunun nasıl kullanıldığının hikayesi bir anlamda kitap. 984 sayfalık kitap istihbarat dünyasının karanlık koridorlarında dolaşıyor ve bu dünyada işleyişin nasıl yürüdüğünü örnekleriyle anlatıyor. Kimsenin kimseye güvenmediği, hatta insanın kendi gölgesinden bile şüphe ettiği bir dünya istihbarat dünyası.
"21. yüzyıl istihbaratı uzun vadeli bir hafıza kaybından muzdarip" diyen yazar, işte o kayıp hafızayı da bir anlamda ortaya koyuyor. Özellikle Soğuk Savaş dönemi ve sonrasındaki olaylarda istihbarat örgütlerinin faliyetlerinin dünyayı nasıl şekillendirdiğini de görüyorsunuz kitapta. Başarılı ya da başarısız operasyonlar, suikastler ya da iptal edilen girişimler, kirli bilgiyle toplumları ya da kanaatleri manipüle etme çabaları, Christopher Andrew'ın kitabında satır aralarında kendine yer buluyor. Ki ortaya çıkan gerçeklerse dehşet verici...
STALİN, TİTO'YU ÖLDÜRMEK İSTEDİ
1948'de Mareşal Tito yönetimindeki Yugoslavya ile Moskova'nın ilişkilerinin kesilmesi, Stalin ve MGB (sonradan KGB olacak) tarafından Tito'yu hedef haline getirir. Stalin'in talimatları ile Tito'ya suikast yapılmasına karar verilir. Görev de 1940'ta Meksika'da Trokçi'ye düzenlenen ama başarısız olan suikastta görev alan Yosif Romualdoviç Griguleviç'e verilir. Kosta Rika'lı bir diplomat Teodora Castro olarak bilinen Giriguleviç, Yugoslavya'yı ziyaret etmiş hatta Tito ile baş başa görüşme sözü almış bir casustur. Stalin 1 Mart 1953'te gece yarısı suikast raporunu okur. 2 Mart'ta ölümüne neden olacak inme krizi öncesi okuduğu son rapor olduğu düşünülüyor. Kriz nedeniyle onay verilemeyince Tito'ya suikast planı askıya alınır. 1980'lerde KGB'deki bir nota göre Teodora Castro adlı Kosta Rika'lı diplomatın gerçekte ajan Griguleviç olduğu Batılı istihbarat örgütleri olarak tespit edilemez. Griguleviç daha sonra Moskova'da yaşamını sürdürdür. Latin Amerika konusunda uzman bir yazar olur. Kitapları da İngilizceye çevrilir ve İngiliz kütüphaneleri tarafından satın alınır.
MI5, EL-KAİDE'NİN BİYOLOJİK SİLAH ÜRETİMİNİ FARKINDA OLMADAN ENGELLENDİ
Henüz 11 Eylül saldırısından bir yıl önce İngiliz istihbaratı MI5, nükleer silahların yayılması konusunda sürdürülen bir operasyon sırasında farkında olmadan terör örgütü el-Kaide'nin biyolojik silah geliştirme girişimini boşa çıkarır. Eylül 2000'de Pakistanlı mikrobiyolog Rauf Ahmed tehlikeli patojenler konusunda İngiltere'de bir konferansa katılır. Konferans sırasında diğer katılımcılardan biyoreaktör ve hücre sayım cihazının yanında numuneler talep eder. İngiltere'den ayrılırken bavulunda 13 bin sterlin, İngiliz şirketleriyle ilgili bağlantılarını gösteren belgeler ve özgeçmişinin bir kopyası bulunur. Özgeçmişine göre bir akademisyendir ve şarbon konusunda bilimsel makaleleri yayımlanmıştır. MI5, İngiliz şirketlerini uyarınca onlar da Ahmed ile ilişkilerini keser. Ama Ahmed'in asıl niyeti, 11 Eylül'den sonra ABD'lilerin Afganistan'da ele geçirdiği belgelerde anlaşılır. el-Kaide biyolojik silah üretecek ve bunu kullanacaktır. Ahmed bunun için görevlendirilmiştir.
ÇİN'İN TİANANMEN KATLİAMI'NI HAFIZADAN SİLME OPERASYONU
1989'da 14 Nisan ve 5 Haziran arasında Çin'de gençlerin demokrasi protestoları başlayan olaylar sonucu Tiananmen Meydanı'nda gerçekleşen katliam Çin'de 4 Haziran Vakası ya da Altı-Dört olarak anılır. Olaylar sonucu resmi rakamlara göre 200-300 ama Çin Kızılhaç'ına göre yaklaşık 3 bin kişi yaşamını yitirir. Katliamın başlıca sorumlusu 38. Ordu Grubu'dur. Çin Devlet Güvenlik Bakanlığı, göstericilerden yana tavır almamakla birlikte bazı askeri birliklerin kontrolden çıktığını raporlarında kabul eder. Lakin aynı bakanlık 1989'dan beri Tiananmen Katliamı'nı Çin halkının hafızasından silmek ve olayları unutturmak için yoğun çaba harcıyor. Dünyanın en geniş çevrimiçi topluluğuna sahip Çin, kendi arama motorlarından Tiananmen ile ilgili bütün terimleri kaldırmanın yanında 4, 6, 1989 sayılarının bütün kombinasyonlarını bloke ederek katliam hakkındaki bilgilere çevrimiçi erişim engeli koyar.
11 EYLÜL'UN İPUÇLARINI FBI DEĞERLENDİREMEDİ
11 Eylül 2001'de el-Kadine'nin saldırısı dünyada şok etkisi yaratmıştı. Beklenmedik bir saldırıydı herkes için. Ama öyle mi? 1996-2004 arasında CIA direktörü olan George Tenet, 20 Ocak 2001'de George W. Bush başkanlık yemini ederken şu kanaate varmıştı: "Bir şey yaklaşıyordu, büyük bir şey. Bunun ne zaman geleceğini, ve nasıl gerçekleşeceğini tespit edemediğimiz için büyük bir hüsrana uğramıştım." Oysa İngiliz istihbaratı Amerikan hedeflerine yönelik büyük bir el-Kaide saldırısı işaret ediyordu. 22 Haziran 2001'de üst düzey yetkililere verilen bir raporda Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuvvet, Ürdün, Türkiye, İtalya ve Kenya'daki ABD hedeflerine yönelik ciddi bir tehdit olacağı bildirilmişti. Bu uyarı dikkate alınmadığı gibi FBI-CIA arasındaki iletişim kopukluğu, sahadan gelen raporların ciddiye alınmaması 11 Eylül saldırılarını gerçekleşmesini sağladı. Oysa Temmuz 2001'de FBI'ın Phoenix saha ofisinden bir ajan, "Usame Bin Ladin'in Amerikan sivil havacılık okullarında terörist eğitmesi ihtimali' hakkında uyarı içeren bir bilgi notu göndermişti ama bu not, FBI genel merkezi tarafından ciddiye alınmadı. Genel merkez bu notu, 11 Eylül saldırılarından sonra gördü.
KGB'NİN ÖNCELİĞİ MUHALİFLER
Soğuk Savaş döneminde SSCB için muhaliflerin susturulması ve itibarsızlaştırılması, ABD ve Batılı hedeflere yönelik operasyonlardan daha öncelikliydi. Muhaliflere karşı yürütülen operasyonlarda görev alan istihbaratçıların sayısının diğer ülkelere yönelik istihbarat toplama faaliyetlerinde kullanılanlardan daha fazla olması da bunun bir sonucuydu. Mesela önde gelen muhaliflerden Andrey Saharov ve karısı Elena Bonner'ın itibarsızlaştırılması için 'etkin önlemlerin' sayısı 32'den fazlaydı. Muhalifin mesleğinin ya da politik görüşünün olup olmamasının bir önemi yoktu. Batı'ya kaçan herkes itibarsızlaştırılmalıydı. Bunun için de her şey düşünülüyordu. Örneğin balet Rudolf Nureyev, Natalya Makarova'nın sakat bırakılmasının bile düşünüldüğü sonradan anlaşıldı. Bir başka örnek ise şöyle: 1978'de Filipinler'de yapılan dünya satranç şampiyonasına muhalif Viktor Korçnoy, komünist Anatomi Karpov'un karşısına çıkma cüretini göstermişti! KGB, Korçnoy'un maçı kaybetmesi için 18 ajanını görevlendirdi. Korçnoy psikolojik baskı altına alındı ve maçı 6-5 kaybetti.
HERKESİ GİZLİCE DİNLEYEN BİR CUMHURBAŞKANI MİTTERRAND
İstihbarat dünyası için dinleme yapmak büyük bir önem arz ediyor. Ama her zaman dinleme macerası 'devletin güvenliği' ile sınırlı kalmıyor. Bunun en iyi örneklerinden biri Fransa eski cumhurbaşkanlarından François Mitterrand ile ilgili. Soğuk Savaş yıllarında ülke içi dinleme faaliyetleriyle edinilen sinyal istihbaratına ilgi duyan siyasi liderlerden biriydi Mitterrand. 1970'lerde muhalifken kendisi, böcekler aracılığı ile dinlendiğini iddia ettiği istihbarat görevlilerine kamuoyu önünde "Budalalar, çaldıkları bu binlerce sözle ne yapacaklar ki" demişti. Ancak aynı Mitterrand kendi cumhurbaşkanlığı döneminde Elysee Sarayı'nda gizli bir ofis kurup bu ofis sayesinde siyasi muhaliflerden, başbakanlarından birinin karısına kadar toplumdaki birçok farklı kişinin dinlenmesini organize etmişti.