İstanbul, Ankara ve İzmir... Türkiye'de sanatın kalbi bu kentlerde atıyor. Özellikle de İstanbul'da. Ya diğerleri? Bu büyük şehirlerle diğer şehirler arasında sanatın toplumsal hayattaki canlılığı açısından makasın ne kadar açık olduğunu anlamak açısından şu örnek yeterli galiba: Bu yıl Trabzon ve Adana'da, tarihlerinde ilk defa çağdaş sanat sergisi açıldı. Yani Türkiye'de sanat ülke sathına yayılmamış durumda. Peki o zaman bu üç büyük şehir dışında yaşayan sanatçılar, sanatlarını icra etmek için ne yapıyor? Sanat hayatının kalbinin attığı büyük şehirlere gelmeleri çözüm mü? Yıllarca beslendikleri kendi bölgelerinin kültürel birikiminden kopmak ne kadar doğru? Sorular çoğaltılabilir...
7 ŞEHIRDEN 280 SANATÇI KATILDI
Tablo böyleyken sanat dünyasının üç büyük şehre sıkışmasının getirdiği pek çok sorun var. Ki çok da üzerine durulmuyor bu sorunların. Ama İyilik İçin Sanat Derneği adına yapılan bir araştırma işte bu yapısal sorunları gündeme getiriyor. Kadın Sanatçıların Türkiye'de Sanat Ekosistemine Bakışı adlı araştırma, Diyarbakır, Mardin, Sivas, Van, Mersin, Erzurum ve Nevşehir'de yaşayan 280 kadın sanatçının yaşadıklarını anlamamızı sağlıyor. Katılımcıların yüzde 39'u 18-24 yaş grubunda yer alırken yüzde 44'ü 25 ila 34 yaş aralığında bulunuyor. Yani genç denilebilecek sanatçılar bu insanlar. Araştırmaya katılan kadın sanatçıların yüzde 54'ü plastik sanatlar alanında çalıştığını söylüyor. Yüzde 19'u ise geleneksel sanatlar alanında çalışıyor. Müzik alanında çalışmalarını yürütenlerin oranı yüzde 5 iken tiyatro ve yazarlık cevabını verenlerin oranının yüzde 4. Sinema alanında çalışanların oranı yüzde 2 iken performans sanatları cevabını verenlerin oranı ise yüzde 1. Plastik sanatlarda öne çıkan resim, geleneksel sanatlar alanında çalışan sanatçılar ise daha çok ebru ile uğraşıyor. Sanatçıların yüzde 70'i eğitimini ilgilendiği sanat dalı üzerine almış. Araştırmanın sonuçları ise çarpıcı denilecek düzeyde... Katılımcıların çoğunluğu ya hiç yabancı dil bilmiyor ya da başlangıç seviyesinde yabancı dil bildiklerini ifade ediyor.
AİLELERİ DESTEKLİYOR AMA...
Çoğunluğun (yüzde 70) ailesinde sanatçı bulunmasa da ailelerin sanata yaklaşımları olumlu. Aylık gelir çok sınırlı: Ankete katılım sağlayanların önemli çoğunluğu aylık gelirinin asgari ücretin altında olduğunu belirtirken, çoğunluk daha önce hibe desteği olan bir projede yer almadığını söylüyor. Sanat dünyasındaki gelişmelerin en sık takip edildiği mecra internet ve sosyal medya. Katılımcıların yaşadıkları şehirde yerel kültür politikaları hakkında çalışan sivil toplum insiyatifleri hakkında bilgileri sınırlı. Kamu kurum ve kuruluşlarının kültür alanında sunduğu imkanlar hakkında bilgi sahibi olma oranı yüksekken katılımcıların yarısından fazlası bu imkanlardan faydalanmadığını belirtiyor. Kamu kurum ve kuruluşlarının en büyük iki eksiği ise atölye yokluğu ve malzeme yetersizliği. Animasyon oluşturmak ve üç boyutlu üretim yapmak sanatçıların kendilerini en yetersiz gördüğü iki alan... Katılımcıların yüzde 36'sı yaşadıkları şehirde atölye sayısı, atölye büyüklüğü konusunda eksikler olduğunu söylüyor. Yüzde 18'i ise malzeme eksikliği yaşadığını belirtiyor. Yüzde 6 ise yaşadığı şehirde yeterli sergi salonu bulunmamasından şikayetçi.
YÜZDE 45'İNİN ESERLERİ ULUSAL ÇAPTA SERGİLENİYOR
Bu araştırma Türkiye'nin pek çok şehrinde sanatçıların kendi imkanları ile çalışmalarını sürdürdüğünü gösteriyor. Yerel yönetimler, kamu kurumları, sivil toplum örgütleri ile entegre olarak bir üretim içinde olmadıkları da açık. Sanatlarını icra ederek ekonomik bağımsızlıklarını kazandıklarını da pek söylenemez. Eğitimini aldıkları alanda sanatları icra edip hayatlarını sürdürme konusunda zorlanıyorlar. Katılımcıların yüzde 76'sı gelirinin 0-4 bin 250 TL aralığında olduğunu söylüyor. Bu anlamda katılımcıların büyük çoğunluğunun asgari ücret veya daha az tutarda bir gelire sahip olduğu görülüyor. Yüzde 15'inin, geliri 4251-7500 TL aralığında. Yalnızca yüzde 5'i, gelirinin 7501- 10 bin TL aralığında olduğunu belirtiyor. Buna rağmen yüzde 23 oranında katılımcı, tüm geçimini icra ettiği sanattan sağlarken neredeyse yarısı ailelerinin geçimini sağladığını söylüyor. Sanat ile ilgilenmesine rağmen geçimini farklı bir işle sağlayanların oranı ise yüzde 23. Ama buna rağmen inatçılar. Mesela katılımcıların yüzde 45'i ulusal çapta bir sanat etkinliğinde, bienalde, sanat festivalinde eserinin/performansının yer aldığını söylüyor. Ki araştırmanın ortaya koyduğu gerçekler de düşünülürse bu büyük bir başarı.