İstanbul'da güzel, büyük bahçeli bir villa... Üzerini neredeyse villanın boyu kadar bir Trabzonspor bayrağı kaplamış. Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu ve ailesinin evi burası... Ahmet Bey İstanbul dışında. Zaten bugünlerde şampiyonluk vesilesiyle bütün gazeteciler kendisinin peşinde. Biz ise vaktiyle kendisiyle, ikinci kişisel sergisi vesilesiyle tanıştığımız ebru ve minyatür sanatçısı Beyza Ağaoğlu'nun misafiriyiz. Londra'da yaşayan büyük kızı Aslıhan Hanım da evde. Bugünlerde Beyza Hanım'ın da, Aslıhan Hanım'ın da heyecanı büyük. Hem hep birlikte çilesini çektikleri, emek verdikleri Trabzonspor şampiyonluğunun heyecanı bu, hem de birlikte kurdukları Yeşil Kitaplık Derneği'nin. Aslıhan Ağaoğlu'nun başkanı olduğu, Beyza Hanım'ın başkan yardımcısı olduğu derneği 2019'da kurmuşlar. Ama pandemi nedeniyle bu sene itibariyle harekete sağlam bir şekilde geçebilmişler. Türkiye'nin pek çok ilindeki köy okullarına, özellikle imkanları kısıtlı olan ortaokul ve liselere dünya ve Türk edebiyatı klasiklerini gönderiyorlar. Kendi imkanları ve kısıtlı bağışlarla gerçekleştiriyorlar faaliyetlerini.
BABAM ÇOK İYİ RUSÇA BİLİR
Aslıhan Hanım Lonra'da yaşıyor. Eşi Hollandalı. Ali adında 5 yaşında bir çocukları var. Edebiyat üzerine yapmış doktorasını. "Türkiye'de hukuk okudum. Ama bir yandan da üç yıl boyunca Boğaziçi Üniversitesi'nde yazar Murat Gülsoy'un edebiyat atölyelerine devam ettim. Zaten kitap aşkım çocukluktan" diyor ve ekliyor: "Evde her zaman kitap okunurdu. Annem yatmadan önce mutlaka okurdu, hâlâ çok okur. Babam İngilizcesinin yanında çok iyi Rusça bilir. Rus edebiyatını sever. Ben hukuk okurken 'Hâlâ Suç ve Ceza'yı okumadın. O romanı okumayan tek hukuk öğrencisi sendin herhalde' derdi. Ben de bir süre sonra avukat olmaktan vazgeçip edebiyat okumaya karar verdim. Master'ımı ve doktoramı edebiyat üzerine yaptım. O dönemler bir araştırma okudum. Dünya klasiklerini okumanın kişilerde empati duygusunu yükselttiğini anlatıyordu. Bu hep aklımdaydı. Dünya ve Türk klasiklerini okuyan bir neslin çok daha farklı olacağını, kendi kişisel gelişimlerini en üst düzeyde tamamlayıp, empati yeteneklerinin yüksek olacaklarını düşündüm hep. Kitap derneğimizi bu fikirle kurduk. Mümkün olduğunca imkanı az olan, Türkiye'nin her yerinden okula 50 adet Türk ve dünya klasiklerini gönderiyoruz. Bu uzun aşamalı bir proje...
Bunun sonuçlarını almak hemen kolay değil. Ben göremeyeceğim belki ama çocuğum görecek diye düşünüyorum." Önümüzdeki sonbaharda ise yine anne-kız Yeşil Kitaplık Derneği için bir sergi planlıyor. Beyza Hanım bu kez kitap konseptli bir sergi çalışıyormuş bu sergi için. Kendi bahçesinden yapraklar toplamış. Ebru fonunda, yapraklarının üzerini kitap konseptiyle minyatürle figürlemiş. Sergide satılacak bu eserlerin geliri de dernek için kullanılacakmış. Ayrıca Beyza Hanım önümüzdeki günlerde üçüncü kişisel sergisi için de hazırlanıyor. Anadolu konseptli bu sergi için bir arkeologla çalışıyormuş. Beyza Ağaoğlu'nun ebru tekniğiyle yaptığı bir Trabzonspor logolu tablosu da var. Ahmet Bey, bundan üç sene önce Beyza Hanım'ın ikinci kişisel sergisinin tamamlandığı, sergiye az bir süre kaldığı sırada istemiş Beyza Hanım'dan bu ebruyu. Beyza Hanım anlatıyor: "Sergi kataloğu basılmıştı. Davetiyeler hazır. Ahmet Bey 'Bir de Trabzonspor ebrusu yap' dedi. 'Katalogda olmasın ama serginin girişen koyalım...' Yaptım ve çok beğenildi. O ebrunun takıma uğur getirdiğini düşünüyorum. Aslıhan Hanım, Hollandalı olan eşini, babası Ahmet Bey'le tanıştıracağı zaman, "Ne yap, ne et konuyu futboldan aç" demiş: "Eşim zaten futbolla ilgili biri. Ajax'lı. Şimdi ilk takımı Trabzonspor tabii. (Gülüyor) Babamla birlikte maç izlemeye, futbol konuşmaya bayılıyor. Beş yaşındaki oğlum Ali de sıkı bir Trabzonsporlu."
37 YILLIK EVLİLİK
Beyza Hanım Ahmet Bey'le 37 yıldır evli: "Teyzemin oğlu vasıtasıyla tanıştık. Ve 50 gün içinde evlendik. Ben İstanbulluyum, Ahmet Trabzonlu. O güne kadar Trabzonlu bir arkadaşım bile olmamıştı. Ama Ahmet'in ailesini de çok sevdim, çok samimi buldum. Trabzonluları çok sevdim. Ben Ahmet'ten önce takım tutmazdım. Milli Takım'ı tutuyorum derdim. Ahmet Bey'den sonra ben de koyu Trabzonsporlu oldum. Maçları bir yorumcu gibi izlemeye başladım. Hele bu sene öyle heyecanlı geçti ki, maç heyecanından ebruyla bile yeteri kadar ilgilenemedim. Sanatımın önüne geçti Trabzonspor heyecanı... Trabzon çok ilginç bir yer. 'Bayrak, millet ve Trabzonspor' derler orada. Ben bunun birebir tanığıyım. Ahmet Trabzon'da dışarıda yürüyemiyor. Öyle çok seviliyor. Trabzonsporlu olmak bambaşka bir kimlik ve duygu. Bunu içinde olmadan anlamak zor. Bir ramazan bayramı kutlamasında, pandemiden önce Trabzon'daydık Ahmet Bey'le. Tam 3 bin kişiyle öpüşüp, bayramlaştı Ahmet Bey. Ben gözümle görmesem inanmazdım bu duyguya."
BEYZA AĞAOĞLU
Ahmet Bey'le gittiğimiz ilk ve son maç...
"Ahmet Bey bu sene o kadar çok yoruldu ki, kanıyla, canıyla, ruhuyla, vücuduyla her şeyini ortaya koydu. Haftanın dört günü Trabzon'daydı bu kış. Çok az görüşebildik. Hatta otelde kalmayı çok sevmez ama otelde kaldı. Ben de ona 'Bir ev kirala bari kendine' dedim. Bu sene olmadı ama seneye de bu tempo sürecek olursa ben de kışı Ahmet'le birlikte Trabzon'da geçiririm diye düşünüyorum. Hem oradan da sergi teklifleri geliyor, belki küçük kız çocuklarımız için ebru kursları düzenliyoruz. Şehre bir hizmetimiz olur... Ahmet Bey'le ben bir kere maça gittik. 2000'lerin başıydı. Lazio maçı. Trabzon'a gelmişlerdi. Birlikte izlediğimiz ilk ve son maç oydu. Televizyondan bütün maçlarını takip ediyorum takımın ama kalabalıkta olmayı pek sevmiyorum. Maç ortamı pek bana göre değil. Ahmet Bey de bunu saygıyla karşılıyor."