Twitter, Facebook, Instagram ya da YouTube... Sizce sosyal ağlarda ne kadar özgürüz? ABD merkezli bu siteler kendilerini yıllardır, ifade özgürlüğünün merkezi olarak tanıtıyor. Ama aslında gerçek ne biliyor musunuz? Bu firmaların çizdiği sınırlar içerisinde kaldığınız sürece özgürsünüz! Bu sitelerin elinde karşı konulması zor olan çok ciddi bir kamuoyunu yönlendirme ve dünya gündemini istedikleri yönde belirleme gücü var. Son günlerde yaşanan bazı örneklere bakalım. Yani sosyal ağların çizdiği sınırları aşmanın ne denli zor olduğunu ele alalım.
FİLİSTİN-UKRAYNA ÇELİŞKİSİ
Ukrayna savaşında dünyanın herhangi bir yerinden Rusya'ya karşı istenilen içerik paylaşılabiliyor.
Twitter'da Rus askerlerine karşı kullanılması için molotof kokteyl yapılmasını öğreten videolar dolu.
Hatta bunları ön plana çıkararak daha fazla kişinin görmesini sağlıyorlar.
Aynı sosyal ağlar Filistin'e karşı yıllardır açıkça sansür uyguluyor.
İşgalci İsrail polisinin fanatik Yahudilerle birlikte Mescid-i Aksa'ya yönelik baskıları yine arttı. ABD'li ünlü manken Bella Hadid de, Instagram hesabından buna isyan etti. İsrail'i eleştiren bir paylaşım yaptı. Hemen sansürlendi.
Bella Hadid, bir sonraki mesajında Filistin paylaşımlarının sansürlendiği için daha az kişiye ulaştığını söyledi.
Daha önce Facebook da, Filistinlilere İsrail zulmünü gösteren canlı yayınlarını kesiyordu.
SATIR ARALARINDA İTİRAFLAR VAR
İfade özgürlüğünde çifte standart uygulanıyor. Aslında bu defalarca kez kabul de edildi. Yine örneklere bakalım.
Facebook, ülkeleri dört kategoriye ayırdıklarını ve sahte içerikleri genellikle ABD ile Avrupa ülkelerinin bulunduğu birinci ve ikinci kategoride engellediklerini kabul etmişti.
YouTube'un eski çalışanı Guillaume Chaslot "Bizim görevimiz, izleyicilerin mümkün olan en uzun süre YouTube videolarını izlemeleriydi. Bu sayede reklam geliri artıyor. Bunu yaparken de videolarda anlatılanların doğru mu ya da yanlış bilgiler mi olduğunu önemsemiyorduk" demişti.
Twitter'ın eski CEO'su Jack Dorsey, 2018'deki bir röportajında sol eğilimli olduklarını itiraf etmişti.
BİRBİRLERİNE GİRDİLER
ABD ve Avrupa ana akım medyasının, sosyal ağlardan geri kalır yanı yok. Şimdi de bu gruplar birbirine giriyor. ABD basını ile sosyal ağların ağız dalaşını bir nevi başlatan Elon Musk oldu. Dünyanın en zengin kişisi olan Musk, geçtiğimiz günlerde Twitter'ı satın almak istediğini açıklamıştı. Twitter'ın ifade özgürlüğünü sınırladığını savunan Musk, cuma günü yaptığı açıklamada sosyal ağ sitesini satın almak için 46.5 milyar dolarlık teminat mektubu aldığını duyurdu. İş artık çok daha ciddi yani. Bu gelişmenin ardından ABD basınında ifade özgürlüğü tartışmaları başladı.
ABD merkezli ünlü CNN International kanalının önemli isimlerinden Brian Stelter, bir diğer ABD'li TV kanalı Fox News'ü halkı yanlış yönlendirmekle suçladı.
Twitter'ın eski CEO'su ve kurucularından olan Jack Dorsey de tartışmaya dahil oldu. Dorsey'in, 2014 senesinde siyahilerin başlattığı gösterilerde CNN'ini yalan haberler yayınlayarak sokak olaylarını körüklemekle suçlaması büyük tartışmalara sebep olmuştu.
Wall Street Journal gazetesindeki bir analizde ise ABD Başkanı Joe Biden'ın oğlu Hunter Biden'ın adının karıştığı skandallar üzerinden hem medya hem de sosyal ağlar eleştirildi. Yazıda, iki mecranın da Biden'ın oğlunun skandallarını görmezden geldiği belirtildi.
ABD'li ana akım medya ile sosyal ağlar daha önce de birçok kez birbirine girmişti. Aralarındaki kavganın asıl sebebi "Kim daha özgürlükçü ya da tarafsız" noktasında değil. Tüm dertleri gündemi belirleme gücünü kaybetmemek.
DEVLETLER HAREKETE GEÇİYOR
Aslında biz bu çifte standartları Türkiye konusundaki tutumlarında defalarca kez gördük. Üstelik Türkiye'ye karşı sadece sosyal ağlar değil batı medyası da birçok konuda çifte standart uyguluyor.
Almanya'yı ele alalım. Sosyal medya siteleri, Berlin hükümetinin kaldırılmasını istediği içerik Almanya'da bir gün içinde kaldırılmak zorunda.
Bunun sebebi ise şu: Almanya'da geçtiğimiz yıllarda göçmenlere karşı sosyal ağlarda yapılan ırkçı ve şiddeti körükleyen paylaşımların arkasından aşırı sağcı gruplar çıkmıştı.
İsveç ve Fransa, sosyal ağlarda yayılan yalan haberleri önlemek için Psikolojik Harp Birliği kurdu. Bu birlikler başka ülke merkezli haberleri sansürleyebilecek.
ABD ile Avrupa Birliği, sosyal ağların tekelleşmesine karşı Teknoloji ve Ticaret Konseyi'ni kurdu.
Tüm bu önlemlere ne sosyal ağlar ses çıkarabiliyor ne de Batı medyası.
Ancak Türkiye'de ne zaman sosyal ağlara yönelik benzer düzenlemeler için harekete geçilse hemen yaygarayı koparıyorlar: Türkiye'de ifade özgürlüğüne sansür uygulanıyor!