Hicri 1443 yılının ramazan ayı tüm hızıyla devam ediyor. Acaba üniversitelerde sene sonu finaller yaklaşırken öğrenciler yani gençler, ramazan ayını nasıl ve nerelerde geçiriyorlar? Mübarek ayla yeni kuşağın arası nasıl? Ders ve oruç bir arada zor mu? Oruç tutarken sosyal medyaya da ara veriyorlar mı? Kulağımıza iki kütüphane geliyor. Öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği bu mekanlarda iftar ve sahur verilerek gençlerin derslerinden geri kalmamaları hedefleniyor. Ayrıca bir de park var Kağıthane'de... Biz de gerekli izinleri alarak sahur için Fatih Merkez Kütüphanesi'ne, iftar için de Zeytinburnu'ndaki Millet Kıraathanesi'ne ve ayrıca Kağıthane'ye gidiyoruz. Gençlerin azmini görünce Türkiye'nin geleceğine dair umutlarımız tazeleniyor.
DOLUP DOLUP BOŞALAN BİR YER BURASI
Saat 03.00, Fatih Merkez Kütüphanesi'ndeyiz. Burası görkemli bir yapı ve içerisi harıl harıl ders çalışan gençlerle dolu. Abarttığımızı düşünen varsa bir gece izin alıp içeri girerse gençlerin azmine tanıklık edebilir. Konuşmak için öğrenci seçmeye çalışırken karşımıza bir öğretmen çıkıyor. Rabia Hanım, Fen Bilimleri öğretmeni, o da tıpkı öğrenciler gibi kütüphanede ders çalışıyor. Öğretmenler de ders çalışır mı, diye şakayla takılınca, "İnsan kendini sürekli geliştirmek zorunda" diyor. Gençlerin, ramazan ayına ilgisinin olağanüstü olduğunu söyleyen Rabia Hoca, "Ramazan onlara daha çok enerji yüklüyor. Burası 24 saat açık ve inanın dolup dolup boşalıyor" yorumunu yapıyor.
DAHA VERİMLİ OLUYORUZ
Feyza Özçelik, "19 yaşımdayım, mezuna kaldım" diyor. O ne demek diye sorunca, "Tekrar üniversiteye hazırlanmak" diye izah ediyor, gençlerin dili baya değişmiş diyoruz! Kütüphanede kendi gibi üniversiteye hazırlanan çok öğrenci olduğunu söyleyen Feyza, "Ben ramazan ayında sınava hazırlanmanın daha rahat olduğunu düşünüyorum. İftardan sonra sahura kadar açlık çekmeden derslere konsantre olabiliyoruz. Beynimizi daha rahat kullanabiliyoruz. Burada oruç tutmayan arkadaşlarımız da var. Biz onların yemek yemelerinden rahatsız olmuyoruz. Sonuçta insan olmak, önce karşınızdakinin fikrine saygı duymanızı gerektirir" diyerek nezaket dersi veriyor ayaküstü.
BENİM GİBİ DÜŞÜNMEYENLERE DE SAYGILIYIM
Sude Kabadayı, sahur ve iftarı 24 saat açık bir kütüphanede yapmanın kendileri için büyük bir avantaj olduğu görüşünde. Gençlerin ramazan ayına yaklaşımı konusunda ise Sude, "Gençler ikiye ayrılıyor, bir kısım oruç tutmayıp daha çok ders çalışabileceğini düşünüyor. Benim gibiler ise, ibadetlerini aksatmadan daha verimli olabileceğimiz görüşünde. Sonuçta herkesin kendi fikri, bize düşen saygı duymak" yorumunu yapıyor.
BİZE DÜŞÜNME ŞANSI VERİYOR
Gençlerin arasından Yasir Ak enerjisiyle sıyrılıyor. Üniversiteye hazırlanan Yasir'in hedefi Marmara ya da Yeditepe'de hukuk okumak. Ramazan ayında kütüphanede sahur ve iftar hazırlıklarında görevlilere yardım ettiklerini söyleyen Yasir, gençlerin bu ayla ilişkisi hakkında ise, "Yaşıtlarımın arasında elbette dine mesafeli olanlar da var. Ama ben bunun popüler kültürden kaynaklandığını düşünüyorum. Burada benim gibi birçok genç var ve biz ders çalışmanın dışında burada farklı konularda farklı yazarların kitaplarını okuyup ufkumuzu genişletiyoruz. Ramazan ayı da bize daha çok düşünme imkanı sağlıyor" diyor.
AİLELER ÇOCUKLARIYLA ZAMAN GEÇİRMELİ
Muhammed, kütüphanede tanıştığımız en ilginç genç diyebiliriz. Babasının internet kafesi olmasına karşın ramazan ayında bilgisayara, sosyal medyaya günde iki üç saatten fazla ayırmadığını söylüyor. "Bir gencin hayatında mutlaka spor olmalı. Ben daha önce güreş yaptım, şimdi de basketbol oynuyorum" diyor. Mimar olmak istediğini söyleyen Muhammed, "Ramazan ayındayız ama benim kuşağımdan oruç tutmayanlar da var, bunu biliyorum. Sorun ne derseniz bence olay ailede bitiyor. Ailemle benim de sorunlarım var ama onların benim için her zaman en iyisini istediklerini biliyorum. Bence aileler çocuklarıyla daha çok zaman geçirip onları daha iyi tanımalı. Dertlerini anlamaya çalışmalılar" diyerek ailelere reçeteyi veriyor.
BİR ARADA OLMAK ÇOK KIYMETLİ
Emrullah Mehdioğlu, sayısal bölümde son sınıfta okuyor. Ramazan ayını kütüphanede geçirmenin kendilerine ayrı bir hava verdiğini söyleyen genç sayısalcı, "Bana göre gençlerin ramazan ayıyla ilişkisi çok iyi. Özellikle birlikte sahur yapıp, aynı anda oruç açmak çok kıymetli. Ama tabi biz de dini konularda farklı düşüncedeki insanlara rastlıyoruz. Ben bunun sebebinin gittikçe hızlanan yaşamda insanların dine zaman ayırmak istememesine bağlıyorum. Gençler sosyal medyaya çok fazla zaman ayırıyor. Bu arada gerçek hayatta zaman su gibi akıyor. Telefonun şarjı bitince saate bakmak aklına geliyor" ifadelerini kullanıyor.
PAYLAŞMANIN ÖNEMİNİ DÜŞÜNÜYORUZ
Abdulhay Selim Dündar, gençler olarak ramazan konusunda herkesin farklı gelenek, kültür ve alışkanlıkları olduğunu söylerken, "Kimi genç, iftar ve sahurlarda arkadaşlarıyla sosyalleşerek vakit geçiriyor. Ramazan ayının en sevdiğim yanı nefis terbiyesi. İş ortamında zorlansam da sabırla iftarı beklemek, oruçluyken arkadaşlarla yemek üzerinde konuşmak hoşuma gidiyor" diyor.
SADECE ORUÇ TUTMAK YETMEZ!
Senanur İlkiner, ramazan ayıyla ilgili önyargılara değiniyor: "Ramazanın asıl özelliği yardımlaşmalardır, paylaşmaktır. Aç insan kalmaması için çaba harcamaktır. Çocukları gülümsetmektir. Ramazan ayı konusunda da çok fazla ön yargı var. Bu ayı sadece oruç tutarak değil; ramazanın kardeşlik, birlik ve beraberlik ayı olduğunun bilinciyle geçirmemiz gerektiği düşüncesindeyim."
BÜYÜKLERİMİZ, GENÇLİK ZAMANLARINA ÜZÜLÜYOR
İftar ve sahurda bir araya gelip aile sıcaklığını yaşattıklarını söyleyen Baki Doğangür, "Gençler, aslında büyüklerimizin 'Nerede o eski ramazanlar' diye ah ettiği ruhla ramazanı yaşamaya gayret ediyor. İnsanlar eski ramazanlara değil de gençliğine ah ediyor. Ramazanın halen süren muazzam bir birleştirici gücünün olması bu ayın en etkileyici yanı bence" diyor.
RUTİNDEN ÇIKMAK İÇİN BİR FIRSAT
Kağıthane'de arkadaşlarıyla sahur yapan Zeynep Betül Karadeniz'in ilgili hissettikleri de çok kıymetli. Zeynep bu ayda rutin hayatlarımızdan çıkmanın önemine değiniyor: "Hz. Muhammed sahurun bereket olduğunu söylemiştir. Biz de uyanık olup sohbet ederek bu ayı ihya etmeye çalışıyoruz. Ramazan aslında rutinlerimizi de bozan hareketli bir ay ve biz hep beraber dolu dolu geçirmek için elimizden geleni yapıyoruz."
'KEDİLİ KÜTÜPHANE'DE İFTAR HEYECANI
İftar için Zeytinburnu'ndaki Türkiye'nin ilk millet kıraathanesindeyiz. Projesini bilge mimar, merhum Turgut Cansever'in çizdiği bir yapı burası. Yeni yapılarda hasret kaldığımız yüksek tavan, doğal ışık. İftara 15 dakika kala içerideyiz, inanılmaz bir sessizlik var. Nasıl burada gençlerle konuşacağız diyoruz.
Ufak, sessiz adımlarla ilerlerken bir kedi gördük sanki! Kimse telefonunu kulaklık olmadan kullanmıyor, geyik muhabbeti yapan yok! Oruç tutmayan termosundan kahvesini yudumluyor. Derken başka bir kedi uyuduğu sandalyeden atlayarak, Türk edebiyatı raflarının yanından kıvrılıp dünya klasiklerinin bulunduğu taraftaki cam kenarına uzanıyor. Bir rüyanın içinde gibiyiz derken ilk defa bir ses yükseliyor: "Arkadaşlar iftarlıklarınız hazır, sıraya geçebilirsiniz." Yavaştan yemeklerini alıp masasına dönen öğrencilerin yanına yaklaşıyoruz.
RAMAZAN DA OLSA DERS ÇALIŞMAK SIKINTI DEĞİL
Fadime Çetin (sağda), İstanbul Aydın Üniversitesi'nde makine mühendisliği bölümünde okuyor. Bu kütüphanede ders çalışarak üniversiteyi kazandığı için buranın kendisine şans getirdiğine inanıyor. Sınav zamanı 12-13 saat burada olduğunu söyleyen Fadime, "Ramazan ayını da burada ders çalışarak geçirmekten mutluyuz" diyor. Gülsüm Koç ise, Haliç Üniversitesi'nde ebelik bölümünde eğitim görüyor. Beş yıldır bu kütüphanede ders çalışarak üniversiteyi kazandığını söyleyen Gülsüm, "Bu yüzden burada, bu ayı geçirmek bizim için çok kıymetli" ifadelerini kullanıyor.
TANIŞIP SAHİLE İFTARA GİTTİK
Merve Akbulut lise öğrencisi... Neden ramazan ayında evde ailesiyle değil peki? "Çünkü daha rahat ders çalışma ve sosyalleşme imkanı var. Hatta tanıştığımız arkadaşlarımızla geçen gün sahile gidip iftar yaptık. Ramazan ayı bu sebeple insanların kaynaşmasına da vesile oluyor" diyor.
ORUCU AÇINCA GELİYORUZ
Sultangazi'den gelen Burak Şahin, üniversiteye hazırlanırken ramazan ayı da olsa kütüphane olmasını şöyle anlatıyor: "Burada bir aile ortamı var. Ramazan ayında iftardan sonra soluğu burada alıyoruz. Hedefim Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'ne girmek."
BURADA ÇALIŞIP KAZANDIM AMA YİNE BURDAYIM!
Tuğçe bu kütüphanenin müdavimlerinden, Bilgi Üniversitesi'nde restorasyon bölümünde okuyor. Peki niye ramazan ayında hâlâ burada: "Dikey geçiş sınavına hazırlanıyorum. Hedefim mimarlık. Ramazan ayını burada geçirmek benim için bir uğur gibi oldu artık" diyor.
KİTAPLAR ARASINDA GAYET KEYİFLİYİZ
Beyhan, Medeniyet Üniversitesi, matematik bölümünde üçüncü sınıfta okuyor. Kütüphaneye yakın bir yurtta kalan genç matematik sevdalısı, ilk defa burada iftar yapacak. Bunu heyecanını yaşıyor. "Yurtta da iftar imkanı var ancak bu kez burada kitapların arasında iftar yapmak istedik."
KALABALIK BENİ DAHA ÇOK MOTİVE EDİYOR
Sağlık Meslek Lisesi'nden mezun olan Samet Cem, İngilizce işletme okumak istiyor. Ramazan ayını kütüphanede geçiriyor olmaktan hiç şikayetçi olmadığını söyleyen Samet, "Ramazan ayını bir kütüphanede hem de kitaplar arasında geçirmek bir zenginlik. Biz de bu ramazan ayında bu imkana sahibiz. Ayrıca burada ortam çok sessiz ve odaklanma sorunu yaşamıyorsunuz. Pek boş olmuyor, kalabalık olunca daha azimle çalışıyorsunuz. İçerdeki kediler kimseyi rahatsız etmiyor. Bence burası çok sessiz olduğu için onlar da çok sakin. Bizim için terapi gibi oluyor onları sevmek, izlemek."