Arif Şentürk 81 yaşında terki diyar ederken, kulaklarımızda Aman Bre Deryalar, Ramize ve Safiye gibi pek çok unutulmaz türküsünü bıraktı. Onun ve ailesinin hayatı, bütün muhacirlerin yaşadığı büyük dramlara rağmen umudun, pes etmeyenlerin öyküsü... 2013 senesinde Zeytinburnu Belediyesi'nin çıkardığı Kumanova'dan Zeytinburnu'na Bir Rumeli Delikanlısı kitabı yaşarken bu anıt isme saygı duruşuydu. Bu eserde Şentürk'ün hayatından aktardığı kimi tatlı, kimi acı hatıralarını okurken, vatan ne demek, bir daha anlıyor insan.
Hiç bisikletim olmadı...
Çocukluğu yokluk içinde geçiyor ama bugünün çocuklarının pek çoğundan daha renkli: "Okulumuzun bir tiyatrosu vardı, arkadaşlarımız oynarlardı, biz de izlemeye giderdik; sonra da biz kendimiz ufak ufak oynamaya başladık tiyatroda. Bir de şehrin sinemaları vardı... O yılların çok meşhur Tarzan, şövalye, kovboy filmleri çok revaçta idi. Bir başka zevkim de bisiklete binmekti. Hep kiralık binerdim. Çok arzu ettiğim halde hiç bisikletim olmadı."
Bu çocuk Türk okuluna gidecek!
Çocukluğu ölene kadar hasretini çekeceği Kumanova'da geçer. Sırbistan, Bulgaristan ve Makedonya arasına sıkışıp kalan, Kuman Türklerinden kalma bir kasaba. Eğitim için "Makedon Okulu", "Arnavut Okulu" ve "Türk Okulu" vardır. Arif'i Türk okuluna gönderen baba İsa Bey, "Siz ne zaman Türk oldunuz" diye tepki görür. İlerleyen yıllarda Arif'i arkadaşları Makedon Okulu'na götürmeye başlayınca anne Fikriye, okulu basarak onu yaka paça Türk okuluna geri götürür. Ancak Arif, 2. Dünya Savaşı'yla eğitimine uzun süre ara vermek zorunda kalır.
Berberde Sadri Alışık heyecanı
Tito döneminde Yugoslovya'da Müslümanlara baskı vardır. Durumun iyiye gitmediğini anlayan baba İsa, ana yurt Anadolu'nun yolunu tutar. Zeytinburnu'na yerleşirler. Türlü zorlukları aşıp arabacılığa başlayan baba, oğlunu berbere çırak verir. O günleri şöyle anlatır genç Arif: "Marmara Berber Salonu'nda çok güzel insanlar tanıdım. Mesela; Abdullah Yüce, büyük bir sesti. Sonra Sadri Alışık... Hayatımda ilk defa, boynunda gümüş zinciri, gümüş madalyonu olan bir adam görmüştüm."
Gençler, büyükleri daha çok dinleyin
Arif Şentürk'ün hayatını anlatmak hiç kolay değil. Elde yok avuçta yok. Ama sabır var, vatan sevgisi var. Anılmayan tek şey umutsuzluk! Son sözleri yine ona bırakalım: "Gençlere bir nasihatim var. Hazırı çabuk harcıyorlar. Büyüklerin tecrübelerinden yararlanmalı; sormalı, öğrenmeliler... Çünkü büyüklerin yapacakları uyarılar; yılların kazanımları, birikimleridir."
Askerde konsere Aşık Veysel geldi
Artık berberliği meslek edinen Arif Şentürk'ün müzik yolculuğu da Zeytinburnu'nda başlıyor. Muhacirlerin yerleştiği semtteki düğünlerde, türküler söyler. Yozgat'ta yaptığı askerlik görevinde ise alay konserlerine gelen, aralarında Aşık Veysel'in de bulunduğu sanatçıları dinler. Daha sonra TRT Radyo'nun açtığı yarışmada kaydettiği türkülerin çalmasıyla ismini yavaş yavaş da olsa duyurmaya başlayacaktır.