Herkese iyi pazarlar dilerim. Bu hafta ismi ile tatlıyı çağrıştıran, gel gelelim ki hiç de öyle olmayan, dünyada yaklaşık 190 milyon kadında gözlemlenen, ülkemizde her 10 kadından birinde de maalesef bizlerin gözlemlediği çikolata kistleri hakkında konuşalım.
Nasıl oluşur bu kistler, neden ismi çikolata? Endometriozis her ay kalınlaşıp, eğer gebelik oluşmaz ise adet kanaması ile atılan rahim içi duvar tabakasının rahim dışı bölgelerde yerleşmesiyle oluşan kronik bir hastalıktır. Daha basit şekliyle anlatmak gerekirse, rahim duvarındaki kanayan hücrelerin adet döngüsünde dışarı atılmak yerine tüplerden geçerek iç kısma dökülmesi durumudur. Tüplerin ağzı kısmında yumurtalıklar olduğu için kanayan hücreler sıklıkla yumurtalığa yapışır. Yumurtalığa yerleşen bu hücreler hormonların da etkisiyle her ay düzenli olarak kanamaya başlar.
Biriken kan koyu kahverengi kıvamda olduğu yani çikolata rengini aldığı için çikolata kisti olarak da tanımlanmıştır. Çikolata kistlerini vücut içerisinde elmanın içindeki kurda benzetirim ben. Nasıl ki elma içindeki kurt zamanla elmanın içine zarar veriyorsa, çikolata kistleri de zamanla benzer şekilde yumurtalık dokusuna zarar verir ve yumurta kalitesini olumsuz yönde etkiler. Endometriozis, ömür boyu sürecek bir tedavi planı gerektirirken, tekrarlanan cerrahi işlemlerden de kaçınılması gereken kronik bir hastalıktır. Ciddi bir yol haritası oluşturulması bu durumdaki kadınlarımız için faydalı olur
Endometriozis nasıl kendini gösterir? Bu kistler kendini ciddi adet sancıları ile göstermeye başlar. Bunun dışında ilişki sırasında ağrı, idrar yaparken ağrı, idrarı boşaltamama hissi, idrarda kan görülmesi, omuz ağrısı, yorgunluk, infertilite gibi bulgulara da rastlamak mümkündür. Bu ağrılar menopoza kadar devam eder.
TEDAVİ PLANI ÖNEMLİ
Üreme dönemindeki kadınlar çikolata kistlerinden en çok etkilenen gruptur. İyi huylu olmakla birlikte yüzde 4 oranında kötü huylu olma gibi şansızlığı da bulunmaktadır. O yüzden bu tanıya sahip tüm kadınlarımızın, özellikle kanser öyküsü olan kadınlarımızın ciddi bir tedavi planının olması gerekir. Çikolata kisti olan kadınlarımızın rahimlerinin de değerlendirilmesi gerekmektedir zira, bu tanıdaki rahimlerde polip ya da myom görülmesi riski biraz daha yüksektir. Son yıllarda gelişmiş ultrasonlarla bu kistler net bir şekilde ayırt edilebilir, gerekirse MR'dan da faydalanabilir ama kesin tanı laparaskopi ile konur. CA 125 testi dediğimiz kan testi de çikolata kisti olan kadınlarda yüksek olduğundan ötürü bizlere teşhis koymada ışık tutabilir.
Yumurtalığa zarar verebileceği göz önünde tutulursa AMH dediğimiz rezerv testine de bakılmasında fayda vardır. İlaç tedavileri ve yaşanan sancılarda verilecek ağrı kesiciler hekimlerle birlikte karar verilerek alınmalıdır. Endometriozis, ömür boyu sürecek bir yönetim planı gerektiren, tıbbi tedavi ön planda tutularak tekrarlanan cerrahi girişimlerden kaçınılması gereken kronik bir hastalıktır.
Çikolata kisti olan kadınlarda yumurtalık kanseri, meme kanseri ve tiroid kanseri şansızlıkları artış gösterdiği için bu kadınlarımızın kilo almamaları, sigaradan uzak durmaları, yeşil sebze ve taze meyve ağırlıklı beslenmeleri, alkol almamaları ve güneşten korunmaları gerekmektedir
Bu kistlerin tedavisini belirleyen çocuk istemi olup olmadığıdır. Eğer kadında çocuk istemi yok ise ve ağrı şikayeti ile gelmişse öncelikle ilaç tedavisine başlanır ve daha sonra laparoskopik (kapalı) cerrahi ile bu kistler çıkarılır. Daha sonra da bu kistlerin tekrarlanmaması amaçlı ilaç tedavisine devam edilir.
EĞER ÇOCUK İSTİYORSANIZ...
Evet bu masum olmayan kistler ile ilgili minik teorik bilgilerden sonra aslında bizlerin asıl üzerinde durduğu konu, bu kistlerle çocuk sahibi olmak mümkün müdür? Zira çocuk istemi ile bizlere başvuran çiftlerin yüzde 30'unda bu kistleri görmekteyiz. Yani infertilite açısından en sık gördüğümüz sebeplerden bir tanesi de bu pek de tatlı olmayan çikolata kistleridir. Ama tabii ki çiftlerimize ve bu kistlere gerekli tedaviyi uygulayarak başarılı sonuçlar aldık, alıyoruz, almaya da devam edeceğiz.
Öncelikle bu teşhisi koyduğumuz çiftlerimizden rahim filmi istemekteyiz. Eğer rahim filminde tüpler açık ve erkek faktörümüz de normal yani sperm sayımız yeterli ise yapacağımız işlem aşılamadır. Kadına uyguladığımız aşılama ile olumlu sonuçlar almaktayız. Çünkü amacımız ne kadar az cerrahi işlem o kadar sağlık. eğer kadında çikolata kistine bağlı rezerv azlığı ve dokuda bozulma tespit etmişsek ve erkek faktörü de işin içinde ise yani sperm sayı ve harekette azlık durumu varsa bu durumda aşılamadan olumsuz sonuç alma durumumuz oldukça yüksektir. Böyle bir durumda da direkt tüp bebeğe yönelmek bizler için faydalı olur.
Tüp bebek tedavisi için baskılama tedavisi dediğimiz durum kistlerin baskılanması, yani ilaçlarla bu kistlerin aktive olmasını önlemektir. Bizler baskılama tedavisini yumurtalarımızı toplayıp, embriyolarımızı oluşturup dondurduktan sonra yaparız. Çikolata kistleri sadece yumurtalığı değil, bebeğin tutunmasını da olumsuz yönde etkiler. Bu kistlerin rahme gönderdiği olumsuz sinyaller bebeğin tutunmasına büyük ölçüde engel olmaktadır. Bu yüzden baskılama tedavisini rahim ve yumurtalıklar hazır olduktan yapmak anne adayları için daha sağlıklı olacaktır.
Son zamanlarda çikolata kisti tedavisi içinde yeni yöntemler geliştirilmiştir. Bizlerin sıklıkla uyguladığı ve hiçbir zararı da gösterilmemiş olan kistlerin yumurtalıklardan yumurta toplama anında boşaltılması ve yumurtalık içinin alkol ile temizlenmesi de bu kistlerin yok olmasını sağlamaktadır. Hatta bu yeni teknik ile de cerrahi bir işlem gerekmeksizin çikolata kistleri konforlu bir şekilde tedavi edilebilir.
Kadın hastalıkları ve tüp bebek hekimi olarak en büyük amacım, en az ağrı, en az cerrahi işlem ile tüm kadınlarımıza en çok sağlığı ulaştırabilmek.
Tüm kadınlarımızın sağlıklarına kavuşması, sağlıkla bebeklerini kucaklarına almaları dileği ile... Mutlu günler...