Neredeyse 2500 yıllık bir geçmişe sahip Türk devlet geleneği pek çok ihanetler gördü... Ama cumhuriyet tarihinin en büyük ihaneti, en planlı ve organize devlet ve millet düşmanlığı kuşkusuz FETÖ'ydü... Türk devletini yıkmak isteyen yabancı güçler bu kez onları piyon seçmişti. İhanetler ve saldırılar tarihinin son piyonuydu bu karanlık örgüt. 15 Temmuz gecesi darbeye kalkışmaları sonları oldu. Türk devleti, güvenlik güçleri ve milletiyle el ele vererek hem bu hain darbe girişimini bastırdı, hem de karanlık örgütü tarihe gömecek adımları atmış oldu.
İşte Türk dizi tarihinin en önemli isimlerinden Osman Sınav bu hain örgütün devlete sızış sürecini, ülkemizin yakın dönem tarihiyle ele aldığı Yalnız Kurt dizisiyle atv ekranlarına taşıyor. Osman Sınav imzalı atv'nin yeni dizisi Yalnız Kurt dizisinin kadrosunda, Cihan Ünal, Hasan Denizyaran, Damla Colbay, Murat Han ve Polat Bilgin gibi birbirinden başarılı isimler yer alıyor. Yönetmen koltuğuna Çağatay Tosun'un oturduğu, yapımını Sinegraf'ın, üstlendiği, senaryosunu Murat Koca ve Ali Alper Erze'nin kaleme aldığı dizinin yapımcılığını Osman Sınav üstleniyor.
Dizi, yüzyıllar öncesine gidip bir Dede Korkut hikayesiyle başladı. Bir animasyondu bu. Dede Korkut'un kayıp olan ve yakın zamanda bulunan 13. boyunda geçen Salur Kazan hikayesiyle. Osman Sınav "Bu hikaye aslında FETÖ'yü anlatıyor" diyor ve ekliyor: "FETÖ yedi başlı ejderha gibi ülkenin ve devlet yönetiminin pek çok alanını sarmıştı. İşte ülkemizin mücadelesi bu mücadeledir. Dizide bu mücadeleyi anlatıyoruz. Bu Dede Korkut hikayesinde Salur Kazan hikayesi anlatılır. Salur Kazan'ın Yedi Başlı Ejderha'yı nasıl öldürdüğü metaforu üzerinden bir hikaye anlatılır. Biz bu meseleyi anlatırken Türkiye'deki ihanetin boyutunu yedi başlı ejderhaya benzettik. Askeriyede, mülkiyede, tedrisatta, ilahiyatta, ticarette vs. Bu yedi başlı ejderhanın bütün başları ezilmeden bu mesele bitmeyecek diyoruz. Bu yedi başın da koparılması gerekir. Bunu anlatmaya çalışıyoruz."
SON PİYON FETÖ OLDU
Dizinin senaryosunda Murat Koca ve Ali Arper Erze imzası var. FETÖ'nün, Türk devletine yapılan hain saldırıların son piyonu olduğunu söyleyen ekip sözlerini şöyle sürdürüyor: "Türkiye Cumhuriyeti, Yalnız Kurt'tur. Eğer bu ülke, ihanetler yaşamasaydı, karanlık oyunlarla, hain tuzaklarla önü kesilmeseydi, şimdi olduğundan bambaşka bir küresel güç olabilirdi Türk devlet geleneği 2 bin 500 yıllık bir tarihin mirasıdır. Bu devletlerin bünyesine, virüsler mikroplar bulaşmıştır. Her zaman dostu olduğu kadar, hain düşmanları olmuştur. Bu düşmanlar da, aile bağlarından sadakate, vatan aşkından dine diyanete her türlü kutsal değeri kullandılar. Bu ülkenin tertemiz, güzel milyonlarca insanının, pirüpak gönüllerine sızmayı başaran virüs, dünyanın egemen güçlerinin bütün klasik yöntemlerini kullanarak her yere sızar. Ama bu ülke insanının anlayışı, öngörüsü, sezgisi, ahir ömürde, hiçbir sahtekarlığa papuç bırakmaz. Bırakmadı da!"
"TERÖRİST GÜLEN, YÜZDE YÜZ BİR AMERİKAN DEVŞİRMESİ"
Yapımcı-yönetmen Osman Sınav Yalnız Kurt'un FETÖ'nün devlete sızmaya başladığı dönemleri anlatarak başladığını söylüyor ve ekliyor: "Neredeyse 2500 yıllık bir devlet geleneğimiz var. Çok ciddi okumalar yaptım. Devlete bu kadar derinlemesine sızan, bu kadar karanlık ve devleti paralel yapıyla çökertmeye yönelik FETÖ gibi bir örgüt benim araştırmalarımda yok. Hep sorulur ya, 'İlkokul mezunu bile olmayan bir vaizin yapabileceği bir şey mi bu?' diye. Buna inanırsak kendi aklımızı hafife almış oluruz. Başta elebaşı olmak üzere devşirilmiş insanlar bunlar. Onun bir görevi var vazifesi var. Ona bir kutsiyet, keramet atfediliyor. Ama onun üstünde bir üst akıl var. Dün mesela senaryo toplantısında bu F serisi 1 dolarları konuştuk, örgütün seçme isimlere dağıttığı. CIA'in, Amerikan Merkez Bankası yönlendirmesi olmasa bu balya balya paraları nereden bulacaklar? Nereden çıkıyor bu F serisi 1 dolarlar? Bu konuları da işleyeceğiz."
Sınav, FETÖ'nün ortaya çıkışını ise şu sözlerle anlatıyor: "1956'da Türkiye NATO'ya girdikten sonra Kennedy'in projesi olan hatta ona seçim kazandıran Amerikan Barış Gönüllüleri projesiyle giriyorlar ülkemize. Bir yandan da NATO'dan sonra komünizme karşı bir kalkan oluşturma projeleri var. Türkiye'de de Komünizmle Mücadele Dernekleri açılıyor. Türkiye'de halka daha verimli buğday üretmeleri, daha iyi hayvan yetiştirmeleri konusunda yardımda bulunacağı vaadiyle geliyor Amerikan Barış Gönüllüleri. Türkiye devlet aklı buna tamam diyor ama bir şartla "Yumuşak karnımız olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya karışmayın". Ama onlar direkt oralarda faaliyet gösteriyorlar. Çünkü Türkiye'ye karşı bir takım şeyleri yaptırabilmenin yolu bu yumuşak karından geçiyor. Elebaşı Gülen ise o dönem medresede öğrenciyken devşiriliyor onlar tarafından. Ve bu devşirmeler hız kesmeden sürekli devam ediyor. Her şey öyle başlıyor. Bu diziyle büyük sorumluluk üstleniyoruz. Yapmaya çalıştığımız insanların okuma yaparken doğruya yöneltmek. Biz istihbarat ya da adli bir makam değiliz. Ama araştırıyoruz. İnsanlarımız da bundan sonra doğabilecek benzer tehlikeleri önceden sezip buna karşı önlem alsın istiyoruz."
"GENÇLER BU DİZİYİ MUTLAKA İZLEMELİ"
Günaydın Televizyon Yazarı Yüksel Aytuğ, Yalnız Kurt'un izleyici üzerinden bir 'uyandırıcı' etki yapacağını söylüyor ve ekliyor: "Biz bir dönem Kapalı Kapılar Ardında Washington dizisini izlerken, 'Vay be adamlara bak, kendi derin devletlerini nasıl ifşa ediyorlar. İşte demokrasi budur' diyorduk. Şimdi bu toplumsal görevi ülkemizde Yalnız Kurt üstleniyor. Ne dünya ne ülke sorunlarıyla ilgisi bulunan, yaşamının tek rengi kahvehanede okey oynamak olan ortalama insanımızı bir şeylerden haberdar edip, haftanın maçları yerine bu konular üzerine kafa yormaya teşvik ediyor. İnsanları, üzerine bastıkları yer kabuğunun altında neler döndüğünden haberdar ediyor. Bu dizi, kayalara çarpıp batmamızı önleyecek bir kıyı feneri... Öyle tahmin ediyorum ki, kronolojik sıraya tabi olmadan yakın tarihimizle ilgili sır perdeleri aralandıkça izleyicinin ilgisi ve şaşkınlığı daha da artacak. Özelikle Uğur Mumcu'dan Turgut Özal'a, Eşref Bitlis'ten Adnan Kahveci'ye kadar Kürt sorununa çözüm üretmeye cesaret eden herkesin öldürülmesi gibi 'teşhisler' de diziyi her hafta biraz daha izlenilir kılacak. Osman Sınav'ın en büyük özelliği; gündemin satır aralarını iyi okuyup, bunları güçlü istihbaratıyla pekiştirerek adeta belgesel/dramaya dönüştürmesidir. Yalnız Kurt, anlattıklarıyla yakında sadece dizi dünyasının değil, Türkiye'nin de en önemli gündem maddeleri arasına girecek. Özellikle gençler bu diziden yakın tarihimizin sırlarını öğrenecek."
"FETÖ ELEBAŞI ÇOK KULLANIŞLI BİR HAİN"
Gazeteci-yazar Nedim Şener Yalnız Kurt dizisinin gündem danışmanı. Projeye nasıl dahil olduğunu ve görevini şöyle anlatıyor: "Benim için her şey Osman Sınav'dan aldığım bir telefon ile başladı. Fetullahçı Terör Örgütü'nü en başından itibaren anlatmayı amaçlarken arkasındaki büyük fotoğrafa da hakimdi. Katkım ise özellikle FETÖ ile ilgili tarihsel ve güncel olaylarla ilgili. Senaryonun dramatik kurgusu benim çalışma alanımda değil ama örgüt ile ilgili bilgilerin, olayların, karakterlerin, çalışma yöntemlerinin kullandığı dilin gerçek olması, olgulara dayanması konusunda katkı yapmaya çalışıyorum. Bu dizi Türkiye'nin yaşadığı sorunların sadece FETÖ olmadığını anlatacak. FETÖ bunlardan sadece bir tanesi. Türkiye'ye yaşatılan sorunların çok daha eski ve çok daha büyük olduğunu göreceksiniz. Gerçek de bu. Elbette FETÖ'nün de 1960'lı yılların konjonktüründe kurulmuş bir yapılanma olduğu, bugün de halen varlığını koruduğunu göreceğiz.
"Komünizmle Mücadele Dernekleriyle, Soğuk Savaş'ın tam ortasında CIA FETÖ virüsünü neden aşıladı sizce? Ve nasıl?" diye soruyoruz Şener'e, şöyle yanıtlıyor: "Sovyetler Birliği'ne komşu olan ve onun ideolojik ve fiziken güneye inmesini engellemenin yolu Türkiye topraklarında maddi ve manevi bir sınır oluşturmaktan geçiyordu. Türkiye'nin NATO üyesi yapılmasının ardından Kuzey'den gelecek ideolojik akıma set çekmek için bu tür derneklerin kurulması Amerikan çıkarı için çok önemli. Amerika kendi ülkesinde komünist avı yaparken birçok ülkede bu tür dernekler kurdu. Birisi de Erzurum'da FETÖ elebaşının da kurucusu olduğu dernekti. Bu dernekler o zamanki yerli istihbarat kuruluşları üzerinden aslında Amerikan çıkarlarına hizmet eden yapılardı. FETÖ elebaşı sonraki yıllarda, açtığı kamplarda, kurduğu Işık evlerinde, okullarında da aynı amaca hizmet etti; Amerikan çıkarlarına hizmet... Amerikan çıkarları ile örgüt çıkarlarını birleştirerek her ihaneti yapabilecek ajanlar yetiştirdi.
"FETÖ'yü yöneten üst akıl kim? Ve niçin Fethullah Gülen isminde karar kılıyorlar sizce? Onu o üst akla, cazip gösteren, kılan nedir?" sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor Şener: "Tartışmasız Amerika Birleşik Devletleri. Emperyalistlerin en büyük özelliği her ülkedeki haini ve ihanet edecek kişileri bulmasından geçer. Maddi çıkar, makam ve gücün gözünü kör ettiği herkesin ihanete en yakın kişiler olduğunu bilir. Fetullah Gülen kişilik olarak böyle birisi. Amerika gibi ülkeye onu cazip gösteren şey elbette ihanete hazır hain yapısı, korkunç bir kibre bulaşmış çıkarcı kişiliği. Öte yandan inanç alanında faaliyet göstermesi, toplumun dini değerlerini suistimal ediyor olması. Emperyalistler bunun Türkiye'de toplum üzerinde etkisini biliyor."