Büyük şehirlerdeki plazalarda kurumsal hayatına devam edenler için pandemi iş hayatında radikal değişiklikler yarattı.
"Ofis dışında asla çalışamam" diyenler bile elinde laptop'ı ile kafelerde aldı soluğu. Pandemiden önce de özellikle yarı zamanlı çalışan meslek gruplarının en çok tercih ettiği şeylerden biri idi; çay, kahve, yemek servisi konforunda her gün farklı bir mekanda çalışmak. Yarı zamanlı çalışan bir gazeteci olarak oturduğum semt Teşvikiye'de benim de en çok keyif aldığım şeylerden biri kafede kahvemi yudumlarken yazılarımı yazmak.
Ancak bir fincan kahve sipariş edip masada saatlerce oturan müşteriler işletmecileri rahatsız etti. Öyle ki, bazı kafeler masalara "Masa işgal süresi 30 dakika ile sınırlıdır. Asgari tüketim 30 TL'dir" uyarıları koymaya başladı. Bu durum müşterilerden büyük tepki aldı. Sosyal medyada geniş yankı buldu. Biz de hem işletmecilere hem de kahvesverlere fikirlerini sorduk. İşin uzmanlarından öneriler aldık.
ALİ ÖZBORA / People of Coffee
SÜRE SINIRLAMASINI BELİRTİYORUZ
İklim değişikliği kahvede de etkisini gösteriyor. Tüm dünyada kahve fiyatları son 10 yılın en üst noktasına yükseldi. Bir fincan kahveye yansıyan fiyat artışı da kaçınılmaz oluyor. Pandemi etkisiyle bir anda değişen hayatlarımız, her sektörde iş modellerinin "yeni normal"e uyum sağlayacak şekilde tekrar gözden geçirilmesi zorunluluğunu doğurdu. İşletmemizi daha hızlı servis veren kafe modeline dönüştürmeye çalışıyoruz. Sadece 10 masalı mekanımızda ayakta durabilmek ve masalardan olabildiğince fazla misafirimizin yararlanabilmesi için süre sınırlamasını belirtiyoruz. Ancak misafirlerimizi oturduğu süre boyunca asla rahatsız etmiyoruz. Mevcut müşterilerimizi yeni konseptimize alıştırıyoruz.
CUMHUR KILIÇ / Spada Coffee
UYARMAMIZA GEREK OLMUYOR
Son dönemlerde kafe, restoran ve işletmelerde, masa işgal süreleriyle ilgili uyarı yazıları var. Aslında bu uzun yıllardır, tüm dünyada işletmelerin dikkat ettiği bir konu ve karlılığı artırmak açısından yazılı ya da sözlü uygulanıyor. Fakat bunu yazılı olarak masalara koymak işletmelerin kendi tercihine kalmıştır. Büyük zincir coffee shop'lar bu konunun dışında kalıyor. Ancak butik ve nitelikli kahve işletmelerinin en çok etkilendiği bir konu bu. Üç şubemizde de müşterilerimizle aile gibiyiz. Teşvikiye az oturma kapasiteli olmasına rağmen kemikleşmiş bir müşteri profilimiz var. Yoğun çalışan bir kitlemiz olduğu için masalarımızda sürekli hareketlilik var. Yazılı ya da sözlü süre belirtecek beyanda bulunmamıza gerek olmadı.
HASAN ŞAŞMAZ / Little Time, Moni Cafe Teşvikiye
ZİNCİR KAHVE ŞİRKETLERİYLE KÜÇÜK İŞLETMELERİ BİR TUTMAYIN
Bir kafenin en büyük kar noktası müşteri döngüsünün olmasıdır, ne kadar çok müşteriyi ağırlarsa karlılık gerçekleşir. Bu durumda da bir müşterinin normalinden fazla uzun oturması, yani uzun bir çalışma alanı olarak kafeleri kullanması, küçük, butik kahve işletmeleri için ciddi bir sorun yaratmaktadır. Bir müşterinin bir günde harcayacağı, yiyip içececeği tutar aşağı yukarı bellidir. Ancak yine de misafirimize süre veya harcama tutarı belirtmeyi hiç doğru bulmuyoruz. Global büyük kahve zincirlerinin metrekareleri de büyük ve dolayısıyla geniş çalışma alanları vadediyorlar. Bizim gibi küçük işletmeleri onlarla bir tutmamalıyız. Buradaki en önemli görev misafirlerimizin belli bir süreyi aşmadan oturmasıdır ancak biz bunu asla onlara dikte etmeyiz.
DR. HANDE BİLSEL / Bahçeşehir Üniversitesi, Öğr. Üyesi
DİKTE ETMEK YANLIŞ
Tüketici ve deneyim odaklı bir ekonomi dünyasında yaşıyoruz. İnsanlar satın aldıkları ürünler ve hizmetlerle ilgili geçirdikleri deneyimin kalitesine para ödüyorlar. Hizmet noktasında böylesi bir perspektifi tüketiciye dikte etmek kabul edilemez. Bu şekilde kısıtlayıcı bir tavır, gençlerin o mekana gitmesini engelleyecektir. Gençler kafelerde anı yaşamaya, deneyime ve onlara getirdiği faydalara odaklanıyor. Böyle masalara doktor reçetesi gibi bir yazı bırakılması tüketiciyle iletişimi keser. Ayrıca Türk insanı muhabbet kültürünü sever, kahveyi sadece içmek için tüketmiyoruz.
LEVENT KOÇARSLAN / Federal Coffee
BİR KAHVEYLE GÜNÜ GEÇİREBİLİRLER!
Özellikle pandemi sonrasında birçok misafirimiz bilgisayarını kapıp gününü geçirebiliyor, toplantılarını burada yapıyor, hatta burada kitabını, senaryosunu yazan misafirimiz bile var. Misafirlerimize süre kriteri koymamız mümkün değil. Bugün bir kahve içerek tüm gününü burada geçirse bile aynı kişiyi yarın bir yemekte eşi-dostuyla ağırlıyoruz. Çalışmak için gelenler genellikle paylaşımlı masaları ya da iç alanda yer alan ve daha sakin vakit geçirebilecekleri masaları tercih ediyorlar. Bir kısıtımız olmamakla birlikte yoğun saatlerde biz de kendilerini bu sakin alanlara yönlendirebiliyoruz.
KAYA DEMİRER (Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği)
DOĞRU BİR YAKLAŞIM DEĞİL
Bir masanın işgal süresini belirlemek ve hatta bu süreye bir de harcama tutarı eklemek doğru bir yaklaşım değil, açıkcası yadırgadım. Bu tarz söylemlerin olduğu mekanlar olsa olsa küçük metrekareye sahip yerlerdir. Dünyada mekan kapasitesi çok kısıtlı, menüsüyle çok özel mekanlar var ve birden fazla oturum yapıyorlar ve rezervasyonu ona göre alıyorlar. Bizim işimiz deneyim işi, hümanist bir iş yapıyoruz ve insanlara hizmet veriyoruz. Dolayısıyla böyle katı kurallarla daha işletmeye gelmeden ya da gelir gelmez bu tarz kurallar müşteri kaybına neden olur. İşletme kapasitesi kısıtlıysa, dükkan ciro yapamıyor ve kar elde edemiyorsa başka formüller bulunmalı.
BURCU BULUT / Medya İletişim Danışmanı
BUTİK, SAMİMİ MEKANLAR TERCİHİM
Teşvikiye'de oturuyorum ve yerel kafeleri tercih ediyorum. Yarı zamanlı çalışan biri olarak pandemi öncesinde de şimdi de bilgisayarımı yanıma alıp kafeye çalışmaya gidiyorum. Bugüne kadar "Bilgisayarınızı bu masada açamazsınız" gibi bir şeyle karşılaşmadım. Ama başka mekanlarda bilgisayar açacağın masa işletme tarafından belirlenmiş oluyor. O yüzden tercihim işletmesini tanıdığım, samimi mekanlar oluyor. Bir kafede uzun saatler çalışacaksam kahve ile başlıyorum ama ardından yemeğimi de yiyorum.
DİLARA YÜKSEL / İletişimci
BU DURUM KEYFİMİ KAÇIRDI
Gün içinde daha verimli çalışmak adına kafelere gidiyorum. Kahve zincirlerinde çalışmak daha rahat olsa da çok dolu olduğu için yerel kahvecileri tercih ediyorum. Ancak Moda, Caferağa, Acıbadem civarında bazı kafelerde garsonların "Bir şey alacak mısınız?" soruları üzerine ben de çay, Türk kahvesi ve soda istiyordum. İhtiyacım olmasa da sipariş veriyordum. Bir süre sonra kafe ve restorantlar saat sistemine geçmeye başladılar. Onları anlasam da yine de bu durum iki taraf için hoşnutsuzlukla sonuçlandı.
ENDER SATICI / Pazarlama Türkiye Kurucusu
KAFELERDE ÇALIŞMAK ÇEVREMİ GENİŞLETİYOR
Pandeminin çıktığı ilk gün itibari ile evden çalışmaya geçtik. Uzun bir süre evden devam ettikçe verimlilik düşmeye başladı. Kimi zaman kafelerde çalışarak verimliliğimizi artırdık. Kafelerde çalışmanın çevremi genişletme açısından da faydasını hissediyorum. Aynı sektörde olduğum çok kişiyle buralarda tanışıp, ortak projeler yaptığımız oldu. Bu mekanların sosyal ve iş verimliliği noktasında faydalı olduğuna inanıyorum. Kafe sahiplerini de düşünüyor, tüm işletmeleri de anlayışla karşılamaya çalışıyoruz.
DENİZ KAHRAMAN / Bonjouk Studio Kurucu Ortak
SAAT BAŞI SİPARİŞ VERİYORUM
Atölyede değilken kafelerde çalışmayı seviyorum. Boğaz manzarasına bakarak, ya da bir bahçe içinde çalışabiliyorum. Bu beni durağanlıktan uzaklaştırıp yaratıcılığımı destekliyor. Ayrıca zamanı kullanma açısından çok pratik oluyor. Her semte özel, çalışmaya alıştığım ve çalışanlarıyla iş arkadaşı gibi olduğum kafeler var. Bu nedenle kafelerdeki çalışma saati kısıtından haberim bile yok. Ama mekanda uzun kalıyorsam yemek yemeğe, her saatte en az bir sipariş vermeye de dikkat ediyorum.
TUĞBA İNAN / Proje Yöneticisi
BÖYLE BİR DURUMLA KARŞILAŞMADIK
İki yıldır evden çalışıyorum, iki günde bir eşimle bir kafede çalışmayı tercih ediyoruz. Biraz evden uzaklaşmak, farklı ortamda çalışmak ikimize de iyi geliyor. Teşvikiye'de oturuyoruz ve tercih ettiğimiz hiçbir kafede süre sınırlaması ya da ekstra bir şeyler içmeniz gerekiyor gibi bir konuyla karşılaşmadık.