İzmir'de dünyaya gelen Emre Sakçı hırslı, çalışkan, efendi ve rekortmen... Onun hayatını değiştiren küçükken yaşadığı boğulma tehlikesi mi, anne babası mı, yoksa antrenörü mü? Hikayesini okuyunca siz karar verin. Üç yaşında suda yaşadığı boğulma tehlikesi onda duşa giremeyecek kadar hasar bırakır. Ancak ailesi bunun üzerine gitmeye karar verir. Bu travmayla büyümesini istemezler. İnat sonuç verir ve Emre Sakçı sudan çıkmayan bir hale gelir ama vücudu hâlâ çok çelimsizdir. Burada da devreye antrenörü Türker Oktay girer. 12 yaşında iken Emre Sakçı ile çalışmaya başlayan Türker Oktay onda kimsenin görmediğini fark eder. "Bu çocuk, çok çok iyi bir yüzücü olabilir." Tabii ki buna Türker hocanın kendi gibi antrenör olan eşi Bahar Oktay'dan başka inanan yoktur!
YALNIZLIK KENDİMİ KEŞFETMEMİ SAĞLADI
Hoca çevresine anlattıklarında inandırıcı olamaz. Emre Sakçı 14 yaşındayken 31 sporcunun katıldığı bir yarışta sonuncu olunca, "Bu muydu anlattığın prens!" diye kinayeli göndermelere hedef olur. Ancak sadece birkaç sene sonra art arda Türkiye ve Avrupa rekorları gelir. Burada hemen Emre Sakçı'nın özgüvenine dikkat çekelim: "Boyum (2.03) sebebiyle basketbol oynasa diyenler oluyordu. Ama ben asla bir takım sporu yapamazdım. Yalnızlık benim kendimi keşfetmemi sağladı. Hep sorumluluğun bende olmasını istiyorum. Her koyun kendi bacağından asılır derler ya, benimki de o hesap!" Emre Sakçı'nın özgüveninin yüksek olduğunun bir diğer göstergesi de, kimi idol olarak gördüğü sorusuna verdiği cevap:
EKİBİMİZ GÖNÜLLÜ BİR GRUP İNSAN
"Kimseyi idol olarak görmüyorum. Ben sadece kendimi geçmeyi hedefliyorum. Tek hedefim hep daha iyisini yapmak. Yüzmek benim için çok önemli. Yaşamımda vazgeçemeyeceğim şey. Hayatımda bu spor olmasa ne yapardım, hiç bilmiyorum." Emre Sakçı'nın çok konuşulan çevresindeki ekipte kimler var peki? "Hepsi gönüllülük esasına dayanan idealist bir grup insan. Hiçbir maddi kaygı yok. Bu yüzden de herkes kendinden bir şeyler katıyor. Onların önemini anlatacak bir kelime bulamıyorum lugatımda. Antrenörlerim Türker ve eşi Bahar Oktay, psikolojik danışmanlarım, kondisyonerim ve fizyoterapistim... Onlara ihtiyacım olduğu her an ulaşabilirim. Bir de spor hekimi Aylin Çeçen Aksu var tabii ki. Hayatımdaki dönüm noktalarından biri de odur. Onun beni keşfetmesi, Türker hocam ve ardından elbette Fenerbahçe kulübü ile buluşmama vesile oldu."
ZAYIF, İNCECİK BİR YAPISI VARDI
Peki antrenörü Türker Oktay, Emre ile yola çıkarken bugünlere gelmesini düşünüyor muydu? Zayıf, incecik bir vücudu olan bir sporcuydu Emre... Sonrası için şunları söylüyor Türker Oktay: "Güzel bir ergenlik geçiremedi. 15 yaşına kadar kayda değer başarı elde edemedi. Ama bizim aklımız her zaman Olimpiyatlarda idi. 15 yaşından sonra yaptığımız çalışmalar meyvesini verdi ve vücudu şekillendi. Sonrasında rekorlar üst üste geldi. Emre kafasında sınır tanımayan bir sporcu. O yüzden kendini geliştirmeye her zaman açık."
VÜCUDUMUN SINIRI YOK
Gelelim son rekora: "Ben aslında rekoru geçen ay Abu Dabi'deki Dünya Şampiyonası'nda kıracaktım" diyor Emre ancak yüzmeye de dahil olan havuz içi kamerlar ve hakem yönetimlerine dikkat çekiyor: "Dünya Şampiyonası'nda teknolojiyle gelen yeni kuralları farklı yorumladı. Ben de onlara Gaziantep'te yanıt verdim Dünya Şampiyonası'nda 50 metre kurbağalamada 24.95'lik derece elde ederek dünya kısa kulvar rekorunu kırdım. Böylece 25 saniyenin altına inen bir sporcu oldum. Çalışmalarımın meyvesini aldığım için mutluyum. Benim vücudumun sınırı yok. En iyiyi en doğru zamanda yapana dek yüzmekten vazgeçmeyeceğim."
EMRE SAKÇI İLE KISA KISA
Beni, Adam Peaty'e sorun!
- Kariyerinin dönüm noktası nedir?
- En önemlisi Türker Hocam'la tanışmak oldu. Yüzmedeki vizyonumu, bu spora bakış açımı değiştirdi ve geliştirdi. Onunla çalışmaya başladıktan sonra ciddi şekilde seviyem arttı, bu derecelere de yansıdı. İyi ki onunla karşılaşmışım sözünü bana dedirtti.
- Teknolojinin spora dahil olmasını nasıl yorumluyorsun?
- Doğru kullanıldığı takdirde kesinlikle taraftarıyım.
Çünkü adaletsizlik adına anlık gelişen hataları minimalize etmek için önemli. Ama burada hakemlerin bilgisi ve tecrübesi önemli. Son Dünya Şampiyonası'nda bunun kurbanı oldum.
- Sık sık İzmir'den uzak kalıyorsun. En çok neyini özlüyorsun?
- En çok özlediğim İzmir'in kendisi oluyor. Şehirde olmak, orada arkadaşlarımla vakit geçirmeyi çok özlüyorum.
- Annenin yemeklerinden en çok özlediğin hangisi oluyor?
- Annemin salatalarının her zaman gözümde tüttüğünü söylemeliyim.
- Adam Peaty ile aranızda sıkı bir rekabet var. Onunla yarışmak, onu geçmek nasıl bir duygu?
- Dünya yüzmesine seviye atlatmış, saygı duyduğum bir isim. Ona bakıp kendimi nasıl geliştirebilirim dedirtti bana. Ama asıl benimle yarışmanın nasıl bir duygu olduğunu ona sormalısınız bence.
- Futbola ilgin nasıl? Fenerbahçe'nin sporcususun ama sempati duyduğun bir İzmir takımı var mı?
- Pek fazla ilgim yok. Her erkek kadar takip ediyorum ama sezonu sürekli izlemem mümkün değil. Çünkü zorlu bir yarış sezonumuz var. Tabii ki tüm İzmir takımlarının kalbimde yeri ayrı.
- İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde İngilizce ve Çevirmenlik Bölümü'nde okuyorsun. Üniversite nasıl gidiyor?
- Güzel gidiyor, bana antrenmanlarım sebebiyle gereken esnekliği sağlıyorlar. Derslerimi telafi etmem için yardımcı oluyorlar. Onların yüzünü kara çıkarmayacağım.
- Yüzmediğin herhangi bir gün oluyor?
- Sadece pazar günleri yüzmüyorum. Onun dışında hedef yarışımız varsa ardından bir hafta tatil oluyor. Bunların dışında yılın her günü yüzerek geçiriyorum ve bundan gayet mutluyum. Çünkü benim en mutlu olduğum yer suyun içi...
SORUNLARIMI YÜZERKEN ÇÖZERİM!
"Ağır antrenmanlarımız var. Günlerimiz yüzerek geçiyor. Ben de yüzdüğüm bu uzun sürelerde kendi sorunlarımı buluyorum. Onlardan bir örnek vereyim. Bir ara çok tatlı yiyordum. Bundan vazgeçmem gerekiyordu. Birden kestim, sekiz ay ağzıma sürmedim. Annemin tarçınlı keki harikadır. Kokladım ama yemedim. İrademi test edip kendime ispat ettim."