Çılgın ve korkusuz fotoğraflarıyla tanınan fotoğraf sanatçısı Resul Çelik, New York'ta bulunan Türkevi'nde geçtiğimiz haftalarda çok özel bir sergi düzenledi. Türkiye'nin 81 ilini karış karış gezerek hazırladığı Gizem Dolu Anadolu Sergisi'yle Türkiye'nin doğal güzelliklerini, yaşantısını, tarihini Amerikalılara sunan Resul Çelik ile sergi bitiminde Üsküdar'da Nev Mekan Sahil'de bir araya geldik. Çelik'in Karadeniz'in bir dağ köyünde başlayan ve Amerika'ya, Macha Picchu'ya kadar uzanan hayat dolu yaşam hikayesini, fotoğrafa olan tutkusunu, işini yaparkenki cesaretini, yeni hedeflerini konuştuk.
- New York'taki Türkevi'nde Gizem Dolu Anadolu Sergisi'ni gerçekleştirdiniz. Amerika'da serginizi düzenlemek sizde nasıl duygular yarattı?
- New York'ta, 81 ili gezerek hazırladığım bu sergiyi açmak benim için çok anlamlıydı, gurur vericiydi. Türkiye genelinde 300'e yakın sergi düzenledim, yurt dışında Avrupa ülkelerinde sergi açtım ama Amerika benim için zirveydi. Bundan sonra herhalde uzaya bir sergi açsam bu kadar heyecanlanırım.
- Serginiz nasıl geçti, nasıl etkileşimler oldu?
- Harika geçti, böylesine güzel, önemli bir mekanda sergi yapmak muhteşemdi, tadı damağımda kaldı diyebilirim. Türkiye'nin doğasını, yaşamını, tarihini Amerika'da da sergilemek tarifsiz... İnşallah yakın zamanda Washington'da da bu sergiyi yapacağız.
- Bu projeye nasıl başladınız?
- Gizem Dolu Anadolu Sergisi için 11 yıl boyunca Türkiye'yi il il, sırtımda 30, 40 kilo malzemelerimle gezdim ve Anadolu insanını, doğasını fotoğrafladım. Ama aslında 25 yılın birikimi var bu fotoğraflarda. Binlerce fotoğraf arşivim var. Geceme, gündüzüme kadar kendimi bu işe, fotoğrafçılığa verdim. Alaylıyım, fotoğrafçılık üzerine eğitim almadım.
- Anadolu, Anadolu insanı sizin gözünüzde nasıldır?
- Anadolu, Türkiye'nin en önemli kemik yapısıdır. Biz Anadolu insanının kalbinin güzellikleriyle, dualarıyla ayakta duruyoruz. Ben, Anadolu insanının sıcaklığı, misafirperverliği sayesinde geziyorum. Türkiye'yi gezerken rahmetli babaannem "Yavrum sana dua ediyorum, Allah işini rast getirsin" derdi. Dünyanın neresine giderseniz gidin Türk insanı gibi gerçek manada çalışan bulamazsınız. Doğuda, batıda, Karadeniz'de, güneyde 81 ilde dostum var.
- Hikayeniz nerede başlıyor ve şu an neredesiniz?
- Rize'nin Çayeli Derecik Köyü'nde doğdum, büyüdüm. Benim köyümden yukarıda köy yoktu. Ben alaylı olarak o köyden kalktım İstanbul'a geldim, yerleştim, evlendim ve üç çocuğum oldu. Türkiye'yi karış karış gezdim sonra da dünyayı gezdim ve gezmeye devam ediyorum. Fotoğraf anlamında eğitimsizim, kafamdaki proje ile yola çıktım ve başarıya doğru gidiyorum. 25 yıl önce bana deselerdi "Sen Türkiye'nin tamamını gezeceksin" inanamazdım, hayalimde bile yoktu.
- Ne mutlu size. Sizi ne motive ediyor?
- Benim babaannem 92 yaşındaydı öldüğünde ve 90 yaşına kadar çalıştı, yamaçtan sırtında yükle iniyordu. Benim motivasyonum onların yaşantıları, çileleri... Onların bu çalışmalarının yanında ben çalışırken asla yorulmam. Bir de bir insan bir işi başaracağını kafasına koyduysa, inanıyorsa en ücra bir köyde doğup büyüse de başarır. Ben zor hayatı da gördüm kolay olanı da. Bu teselli ile yoluma devam ediyorum.
- Kendinizi başarılı buluyor musunuz?
- Kendimi bu işte başarılı bulabilmek, ben iyi bir konuma geldim diyebilmek için Dünyanın Yüzü projemi tamamlamam ve Allah nasip ederse 195 ülkeyi gezmem lazım.
- Nedir bu projeler, anlatır mısınız?
- Karadeniz'in en son köyünden çıkan bir Türk vatandaşı olarak en kısa zamanda Dünyanın Yüzü fotoğraf sergimi düzenlemek ve kitabını çıkartmak istiyorum. Hedefimde 2023'e bu projeyi yetiştirmek var.
- Kaç tane ülke gezdiniz şu zamana kadar?
- Son altı ayda 300 saat uçmuşum. En yakın gittiğim ülke 12 saat sürdü, önceliklerimi uzak olan ülkelere verdim. Peru'ya, Machu Picchu'ya gitmek 25 saat sürdü. Peru'dan Amerika'ya, Avrupa ülkesinden Singapur'a dünyanın dört bir yanına ayak bastım. Ömrüm yeterse hedefim 195 ülkeyi gezmek ve en son ülke olarak da Kuzey Kore'ye gitmeyi başarmak...
- Yabancı diliniz var mı, maddi imkanları nasıl sağlıyorsunuz?
- Yabancı dilim yok, kalp diliyle kendimi ifade ediyorum ve kimi zaman da az parayla dünyayı geziyorum.
OBJEKTİFİMLE HAYATIN PEŞİNDEN KOŞUYORUM
- Sizin fotoğraflarınızın farkı size göre nedir?
- Benim fotoğraflarım yaşamdan karelerden oluşuyor. Her geçen gün çektiğim fotoğrafın anlattığı yaşam hikayesinin artık var olmadığını görüyorum. Karadeniz'de bir yük taşıma, Anadolu'da tarlada çalışan insanlar her geçen gün azalıyor. 20 yıl önce Erzincan'da Çağlayan Şelalesi'ni çekmiştim, akan 12 gözü vardı, geçenlerde gittim üç gözü kalmış. Çektiğim fotoğraflar tarihe, yaşama, iklim değişikliklerine ışık tutuyor. Fotoğraflarımı gelecek nesile bir miras olarak bıraktığımı düşünüyorum.
- Gezdiğiniz illerden bize unutamadığınız bir anınızı anlatır mısınız?
- Çok fazla anım var ama en ilgincini anlatayım. Sabah dörtte Rize'nin, zirvesine çıkmak üzere yola çıktım. Dikenlerin arasında zirveye çıktım, çekimlerimi yaptım. Döneceğim sırada geldiğim ormandan yabani hayvanların sesini duydum ve oradan geri dönemedim. Dağın yamacından başka bir köye inmeye karar verdim, indiğimde ise uçurumun tepesine geldim. Yanımda su da yoktu, telaşlandım. Ormanda düşe kalka giderken telefonumu da düşürdüm. Sonra bir yol buldum ama oralara kimse çıkmadığı için dikenler beni kese kese indim. Vadiyi görünce kendimi dereye bıraktım.
RESUL ÇELİK ÖNERİYOR
Yılda üç kez kendinize üç gün ayırın ve bir ili gezin. Tarihimizi, doğamızı, ülkemizi bozulmadan görün.
Rize ve Artvin doğa güzelliğiyle muhteşem, yaylalarını görmelisiniz. Artvin'de Karagöl'ü özellikle. Üçüncü sırada da Tunceli geliyor, Munzur Vadisi mutlaka görülmeli.
Tarihi doku olarak Mardin, Diyarbakır, Antep, Karaman, Eskişehir Firik Vadisi, Şanlıurfa Rum Kalesi, Balıklıgöl görülmelidir.
Kayseri Kapuzbaşı Şelalesi Türkiye'nin en güzel şelalesidir.
Peru, dünyanın en güzel ülkesi, altı ayda bile bitiremezsiniz. Macha Picchu'ya hayran kaldım, benim için dünyadaki bir numaralı yer.
Dünyanın en harika şelalesi Brezilya'daki Iguazu Şelalesi. Bir insanın ölmeden önce mutlaka görmesi gereken yer, içinde 1200 küsur şelale var.
Arizona'daki dünyanın en büyük kanyonu da mutlaka görülmeli.