New York'un siluetine çarpıcı bir tasarımla giriş yapan Türkevi, gerçekten de ülkemiz adına gurur duyulacak bir başyapıt. Açıldığı günden bugüne en çok ne kadara mal olduğu konuşuldu. Halbuki konuşulması gereken en önemli konu bu bina yapıldı tamam ama içinde Türk kültürünü New York'ta tanıtmak için ne gibi etkinlikler yapılacak? 200 kişilik oditoryum hangi etkinliklere ev sahipliği yapacak?
Sergi alanında hangi sanatçıların eserleri yer alacak? İşte merak edilen tüm detayları Türkevi'ni New York Başkonsolosu Reyhan Özgür ile gezdiğim sırada kendisine sordum.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezi'nin hemen karşısında yer alan bina açıldığı günden bu yana New York'ta yoğun ilgiyle karşılaşmış. Yabancı diplomatlar övgüyle bahsetmiş Türkevi'nden... Başkonsolos Reyhan Özgür birçok konsolosluğun etkinlikliklerine Türkevi'nin ev sahipliği yapılmasını istediklerini söyledi.
Türkevi, Özgür'e göre Türkiye'nin uluslararası dayanışma ve iş birliğine bağlılığının bir simgesi. Ne tesadüf ki, benim gittiğim gün Türkiye'nin New York Başkonsolosluğunun, Japonya, Güney Afrika ve Jamaika Başkonsolosluklarıyla ortaklaşa düzenlediği, Amerikan Göçmen Derneği ile Japon Toplumu'nun da katılımıyla ilk çok uluslu etkinliğe ev sahipliği yaptılar. Japonya, Güney Afrika ve Jamaika bayrakları da Türkiye'de yapılıp getirildi.
BAŞKONSOLOS ÖZGÜR İŞ BAŞINDA
New York Başkonsolosu Reyhan Özgür geçtiğimiz günlerde Türk kahvesinin dünyadaki bilinirliğini artırmak için hazırlanan Turkish Coffee Tales of Anatolia (Başlangıç: Anadolu'nun Türk Kahvesi Öyküleri) belgeselinin ilk gösterimini Türkevi'nde yaptıklarından bahsetti. Belgesel gösterildikten sonra mikro art sanatçısı Hasan Kale de sergilediği canlı performansta, Türk kahvesiyle fincan tabağı üzerine Özgürlük Anıtı ve Galata Kulesi'ni resmetmiş. New York Türkevi'nde, fotoğraf sanatçısı Resul Çelik'in Türkiye'nin 81 ilini gezerek çektiği fotoğraflardan oluşan sergi de gerçekleşmiş. Türkevi'nin muhteşem terasında İlhan Erşahin orkestrasıyla şahane de bir konser yapılmış.
GİRİŞTE ELİF URAS ESERİ KARŞILIYOR
Bina Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden öyle güzel esintiler taşıyor ki, direkt motiflere konsantre oluyorsunuz. Binadan içeriye girdiğiniz anda girişte sizi eserleri dünyaca ünlü müzelerde yer alan ressam ve seramik sanatçısı Elif Uras'ın Boğa, Zeytin ve Anne eseri karşılıyor. Türkevi'nin girişinde ülkemize has kültürel izler taşıyan eseri sergilemek çok başarılı seçim olmuş.
BURHAN DOĞANÇAY DA BURADA
Türkevi'nde Burhan Doğançay eserleri gözüme çarpıyor. Üstelik en sevdiğim siyah beyaz serisi. Doğançay eserlerini burada görmek tarifsiz mutluluk. Yıllardır resimleri dünyanın en önemli müzelerinde sergilenmiş, hakkında yabancı sanat eleştirmenleri tarafından kitaplar yazılan büyük bir usta o. 1984-1986 yıllarında New York'ta gökdelen inşasını fotoğraflarla belgeleyen Doğançay'ın işte o dönemden şahane eserleri Türkevi'nde. Manhattan'daki gökdelenlere tırmanmak ve demir işçilerini çalışırken görüntülemek için özel izin almıştı. Demir işçileriyle kurduğu dostluk onu 1986'da büyük bir onarım geçiren Brooklyn Köprüsü'ne götürür. Kent duvarlarını ait olduğu ülke, şehir, mahalle ve sokağın sosyol ekonomik yüzü ve toplumun aynası olarak gören Doğançay'ın fotoğraf karelerinde New York'tan Togo'ya dünyanın dört bir yanından izler bulunuyor. Özetle bu fotoğrafların Türkevi'nde olması gurur verici.
BENİ HATIRLAYINIZ DİKKAT ÇEKİYOR
Türkevi'nde gezerken sanatçı Ardan Özmenoğlu'nun da iki şahane eserini görüyorum. Biri Atatürk portresi ve eserin adı Beni Hatırlayınız. Ardan'a eserlerin hikayelerini sorduğumda ise bu eser üzerinde Atatürk'ün kendi el yazısıyla Nutuk'ta yazdığı ama sonra üzerini karalayıp okumadığı "Beni Hatırlayınız" yazısı var. Beni Hatırlayınız Atatürk'ün portresi üzerinde defalarca tekrarlayarak devam ediyor. "Bir motif olarak görünen desen aslında onun el yazısı" diyor. Ardan'ın diğer eseri ise Masmavi, cam panellerden oluşan mavi bir ağaç. Özetle Türkevi sanat eserleri, gösterimleri, konserleri, özel etkinlikleriyle gururlanacağımız işler yapmaya devam edecek.