İki hafta önce İstanbul Boğaz'ı hattındaki oteller, restoranlar yıllarca konuşulacak görkemli bir düğün için teyakkuzdaydı. Lübnanlı Rasha Salhab ve Ziya Ezzeddin çifti, 570 konukla birlikte İstanbul'a gelerek, Çırağan Palace Kempinski'de yaptıkları bir düğünde "Evet" dedi. Üç gün üç gece süren düğün öncesi Tershane İstanbul'da nazar boncuğu temalı parti düzenlendi. Her yer nazar boncuklarıyla kaplandı, mavi kostümlü dansçılar sahnedeydi. Çırağan Palace üç gün üç gece boyunca kapatıldı. Gelinlik ve düğün öncesi kostümler Elie Saab imzalıydı... Saray lila rengine büründü, binlerce çiçekle kaplandı. Düğün gecesi ünlü Fransız DJ Gims sahne aldı! Yurtdışından canlı ıstakozların bile getirtildiği bu şaşalı düğün Lübnanlı Ghada Blanco ve A46 Design Studio firmalarının eseri olarak tarihe geçti...
Aslında bu İstanbul söz konusu olunca sıradan diyebileceğimiz bir durum. Uzun yıllardır özellikle Ortadoğu, Hindistan ve Körfez ülkelerinin zenginleri, ki bunlar milyarder, düğün için İstanbul'u tercih ediyor. Hatta bu organizasyonları yapan şirketler kendi aralarında bir network oluşturmuş durumda. İstanbul'un tarihsel mirası, sarayları, lüks konaklama ve alışveriş imkanı sunması ve en önemlisi kimi ülkelerden vizesiz Türkiye'ye giriş yapılabilinmesi İstanbul'un tercih edilmesindeki önemli unsurlar.
Biz de hem iki hafta önceki muhteşem düğünü konuşmak, hem de Türkiye'nin dünya zenginleri için önemli bir düğün lokasyonu haline gelişini masaya yatırmak için organizasyonu yapan Ghada Blanco ve Selim Demir ile bir araya geldik.
- Bir düğün lokasyonu olarak Türkiye ve İstanbul neden milyarderlerin gözdesi?
- GHADA BLANCO: Harika bir rota. Özellikle
Lübnanlı vatandaşlar için harika, çünkü
vize gerekmiyor. Örneğin iki hafta önce gerçekleştirdiğimiz
düğün için iki-üç destinasyon
daha söz konusu idi ve farklı bir şehir seçilme
ihtimali oldukça yüksekti. Ancak vize avantajı
ortaya çıkınca rotayı İstanbul' a çevirdik. Öncelikle
bu ülkeyi çok seviyoruz ama İstanbul'a
bayılıyoruz. Tarihi, dinamizmi ve gelen konuklara
her alanda birçok seçenek sunuyor olması
büyük bir avantaj. Türkiye bu tür düğünler için
inanılmaz bir ülke. Ama daha çok sarayın bu
tür düğünlere açılması gerekiyor. Bu çok yazık.
Çünkü insanlar otantik ve güzel lokasyonların
peşinde. Dünyanın dört bir yanında böyle yerler
arıyorlar, Paris'e, Como Gölü'ne gidip, böyle
yerleri bulmaya çalışıyorlar. Bu anlamda önemli
bir pazar var ve Türkiye bu pazarı kaçırıyor. Bazı
özel düğünler için özel izinlerle belirli lokasyonlar
için kolaylık sağlanması gerekir. Fransa,
İtalya ve diğer bazı ülkeler bunu yapıyor. Daha
çok otantik lokasyonun açılması gerekiyor.
- SELİM DEMİR: 2010 ile 2015 arasında
ülke olarak çok önemli aşamalar kaydetmiş ve
alım gücü yüksek turistleri ülkemize çekmeye
başlamıştık, bu dönemde buna benzer birçok
etkinlik gerçekleşti. Ama maalesef İnönü Stadı,
Reina, havalimanı ve 15 Temmuz olayları bizim
altı yılımıza mal oldu. Çok büyük kan kaybettik
ekonomik anlamda. O saldırıların ardından ülkemize
tekrar güven duyulmaya başlandı ve bu
düğün de bunun en önemli göstergesi. Ülkemizin
güvenli ve istikrarlı olması çok önemli ama
en başta güvenlik geliyor tabii.
- Artık yeniden güvenli bir lokasyon olarak görülüyor o zaman.
- G.B: Çok doğru, eğer bu düğünü Türkiye'de
gerçekleştirmek için kendimizi güvenli ve rahat
hissetmeseydik buraya gelemezdik. Türkiye çok
güvenli bir rota.
- S.D: Buna sadece bir düğün olarak bakmamak
gerekiyor, düğüne katılan insanlar, bir
ülkeden masraf ederek ülkemize gelmiş alım gücü
olan insanlar. Dolayısıyla konaklamasından
transferine, kafe ve restoranlardan alışveriş merkezlerine,
müzelere kadar çok geniş yelpazede
ülke turizmine katkı sağlıyor, para harcıyorlar.
Olumlu izlenimlere sahip olduklarında anlık
sosyal medya paylaşımları ve geri götürdükleri
anıları ile birer tanıtım elçisine dönüşüyorlar. O
nedenle İstanbul'un şehir olarak, etkinlik lokasyonu
anlamında daha fazla seçenek sunabilmesi
lazım. Bazı çok özel işler için Beylerbeyi ve
Dolmabahçe Sarayları, Topkapı Müzesi, Arkeoloji
Müzesi ve Küçüksu Kasrı gibi kıymetli yerlerimizi
açabilmeliyiz. Boğazın etrafında böyle
birçok yapı var ama hiçbirini böyle etkinlikler
için kullanamıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanı
Mehmet Ersoy'un destinasyon düğünleri için
özel bir çaba içinde olduğunu biliyoruz. Bu tür
yerlerde dünya çapında ses getirecek etkinliklere
imza atabilirsek, İstanbul adına çok uygun
maliyetlerle çok ciddi tanıtım fırsatları yaratabilir
ve daha fazla turisti bu anlamda şehre
çekebiliriz.
TARİHİN CAZİBESİ
- Düğün için biri size geldiğinde ve nerede yapacağına karar veremediğinde, Türkiye'yi kendi listenizde nereye koyarsınız, ilk beşte mi?
- G.B: Bunun gibi büyük düğünlerde, çok iş, çok fazla detay, çok ciddi bir planlama ve ön hazırlık süreci ve emek vardır. Bunun için de bilgi ve tecrübe gerekir. Davet sahibini nasıl ikna ettiğime gelince, onlara sorarım... Çoğu zaman insanlar, küçük şehirlerde büyük düğünler ister. Ama küçük şehirlerde büyük düğünlerin konuklarını ağırlayacak yeterli yer olmaz. Bizim için farklı segmentte seçenekler sunabileceğimiz bir otel havuzu olması ve bu otellerin düğün noktasına yakın olması önemlidir. Çünkü insanları saatlerce arabayla düğün yerine taşıyıp, geri götüremezsiniz. Bu tür büyük düğünlerde, iyi oteller kadar, şehrin de çekici olması ve davetlilere şehirde geçirdikleri zaman boyunca keyifli bir deneyim yaşayacakları opsiyonlar sunulması önemlidir. Çünkü kimse oturup sadece düğünü beklemek istemez, bir şeyler yapmak ister o şehirlerde. İşte tam da bu noktada İstanbul bence eşsiz bir şehir ve kesinlikle benim ilk beşimde yer alıyor.
- Daha çok hangi ülkelerde çalışıyorsunuz? Ve İstanbul'u bu yerler arasında nereye koyarsınız?
- G.B: Avrupa ve Ortadoğu'da birçok ülkede çok önemli projelere imza attık. Benim için İstanbul bugün ilk beşe girer. Ama daha çok düğün mekanına ihtiyacınız var. Biz niye Çırağan Saray'ını seçtik çünkü burası bir saraydı. Bu eşsiz tarihi doku bizim için çok önemliydi ve uyguladığımız tema ve kullandığımız renkler ile modern ve klasiği harmanladık.
- Bugüne kadar en çılgın düğününüz hangisiydi?
- G.B: Çılgın fikirler bana göre hayata geçirilene kadar çılgındır ama gerçekleştirildikten sonra artık değildir. Örneğin Opera'daki Hayalet temalı bir düğün yapmıştım ve göletler oluşturmuştuk, içinde operadaki gibi gondollar geziyordu.
- S.D: Sadece düğün tarafında değil ama gurur duyduğum onlarca büyük prodüksiyona imza attık ve fikirlerimizi hayata geçirdik. Örneğin 2010 yılında Çırağan Sarayı üzerinde gerçekleştirdiğimiz dev mapping gösterisi, 2011 yılında Kapadokya'da Türkiye'de ilk kez dağlar üzerine yapmış olduğumuz mapping, yılbaşı dönemlerinde Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi'ni kırmızı halı ile kaplamamız ve aynı dönemde gerçekleştirdiğimiz sokak aydınlatma projelerimiz, Ali Sami Yen Stadı'nın çatısını 2400 m2 bayrak ile kapatmamız, ilk kez altı adet Kuka robotu ile sunum yapmamız, 19 metrelik bir apartman boyutundaki çam ağacını 3D printerda basarak açık alanda sergilememiz, ilk kez merkezi sahne ile gerçekleştirdiğimiz ödül törenleri, bir düğünümüz için istenilen tarihte istenilen adette kişi sayısını verecek mekan bulamadığımız için denizin üzerine özel bir podyum ve tente kurarak gerçekleştirdiğimiz düğün yeteri kadar çılgınlık yaptığımızı düşündürüyor.
70 ADET CANLI ISTAKOZ GETİRDİK
Çırağan Palace Kempinski İstanbul Genel Müdürü ve Kempinski Residences Türkiye Bölge Direktörü Ralph Radtke destinasyon düğünlerine ilişkin şunları söylüyor: "Lüks destinasyon düğünlerinde Çırağan Sarayı dünya sıralamasında önde gelen mekanlardan. Hatta öyle ki; sadece Çırağan Sarayı'nda masalsı bir düğün gerçekleştirebilmek için İstanbul'u ve sonrasında da başka şehirlerle seyahatini birleştirip Türkiye'yi tercih eden çiftlerimiz var. Pandeminin ilk zamanlarında seyahat sınırlamaları ve korku faktörü sebebiyle oldukça azalan uluslararası düğünler, özellikle aşı oranlarının artması ve seyahat koşullarının daha elverişli olmasıyla yine artarak devam ediyor. Özellikle Çırağan Sarayı'nda yakın zamana baktığımızda Hindistan, Lübnan, İran, Pakistan ve Azerbaycan gibi ülkelerden yoğun talepler olduğunu görüyoruz. Bu noktada ülkenin tanıtımı ve düğün organizasyonuna dahil olan tüm endüstriler için ve ülke turizm gelirleri için de oldukça önemli. İlgili ekiplerimiz haziran ayı itibariyle bu önemli düğünle ilgili görüşmelere başladılar. Akabinde de hızla devam eden bir tempo ile görüşmeler ve detaylar şekillendi. Bu düğün aslında özellikle Boğaz hattı ve Çırağan Sarayı yakınındaki otelleri de konaklama anlamında memnun eden bir organizasyondu. Düğüne gelen konukların büyük bir sürpriz yaşamaları istendi. Özellikle sadece düğün gecesinde tasarımı görmeleri ve Çırağan Sarayı görkeminin düğün gecesi konuklarda daha da büyük bir etki yaratması için bir konaklama planı yapıldı. Öyle ki bazı yakın aile üyeleri dışında konukların genellikle diğer Boğaz'daki otellerde konaklatılması sağlandı. Saray'daki tüm salonlar, saray teras ve saray içerisindeki Tuğra ve belli restoranları bu organizasyonda hazırlık için tam bir hafta öncesinden için kapatıldı. Yanı sıra tüm saray süitleri ve dünyaca ünlü Sultan Süit de bu organizasyon için ayrıldı. Bu düğün özelinde de sayısız toplantılar, ekipman ve örnek sunumlar, menü tadımları ve tasarımları oldu diyebilirim. Bazı deniz ürünlerinden, meyvelere ve sunumlar için özel dekorasyonel ürünlere yurtdışından satın alımlar yapıldı. Örneğin büfeler için 16 adet buz tasarımı yapıldı ve bunun için bile tam bir ay farklı firmalarla görüşmeler yapıldı. Tam 70 adet her biri bir buçuk kilo ağırlığında canlı ıstakozlar getirildi. Tüm detayların kusursuz olması gerekiyordu. Bu düğün özelinde Çırağan Palace Kempinski İstanbul'da hazırlık ve organizasyon günlerine yayılan ve sadece bu düğün özelinde çalışan ekipler oluşturduk. Toplamda süreç boyunca 311 servis personeli, 230 mutfak görevlisi ve aşçısı, 67 stewarding çalışanı ve 18 güvenlik personeli görev yaptı."
BÜYÜK BİR EKONOMİ
- En çok zorlandığınız konu ne oldu?
- G.B: Zaman üzerimizdeki en büyük baskı idi.
- S.D: Katılıyorum zamana karşı yarış en zorlandığımız konu oldu. Zira daha evvel denenmemiş uygulanmamış işlere imza attık. Bizim meslekte hata payı yoktur, çünkü zamanı geri alamadığımız için telafisi olmayan işler yaparız. Bu işte hayata geçirdiğimiz bazı uygulamalar yine sektör için ilkleri içeriyordu o anlamda bir baskı hissettik. Açık alanlarda gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda hava şartları ile boğuşmak zorunda kaldığımız durumlar oldu ama hazırlıklı idik.
- Son düğün için kaç konuk geldi İstanbul'a?
- G.B: 570 kişi kadar konuk ağırladık ve bunlar üç ila 10 gün arasında şehirde kaldılar. Bu insanlar restoranlara gitti, alışveriş yaptı, İstanbul'u gezdi. Çırağan'da, Mandarin'de, Conrad, Shangri-La ve Four Seasons otellerinde konakladılar. Çok kaliteli bir turist kitlesiydi... Büyük bir ekonomi. Biz bu insanların İstanbul'daki üç gününü organize ettik.
- S.D: Ülke olarak daha fazla uluslararası organizasyon ve düğün çekmeliyiz. O nedenle Ghada gibi üst düzey isimleri birer gönüllü elçi haline getirebilmeliyiz. Kendisi çok nadir bulunan bir evlilik organizatörü... Çünkü Türkiye'de evlilik organizasyonu ve dekorasyon birbirine karıştırılıyor. Çoğu şirket sadece dekorasyon yapıyor. Ama bu tür düğünlerde, ciddi bir planlama ve organizasyon gerekiyor. Bu gerçek bir süreç yönetimi ve Ghada bu konuda çok üst düzey bir isim. Ve biz de bu bağlamda yıllardır kendisi ile çalışmaktan dolayı çok mutluyuz. Üç günün tamamını planlayarak, havaalanındaki karşılamadan, otele transfere, restoranlara, alışveriş merkezlerine ve tabii ki etkinliklerdeki yemek seçimleri, dekorasyon, çiçek, eğlence, servis gibi tüm aşamalarda yer alıyoruz.
- Peki kaç kişi çalıştı bu düğün için?
- S.D: Arka arkaya iki gece 500'den fazla konuğu ağırladığımız etkinliklere imza attık. Bu manada iki gece için tasarım, operasyon, insan kaynakları, dekor prodüksiyon, ses, ışık, görüntü sistemleri, podyum sistemleri, halı, kumaş ekipleri, çiçek tasarımı ve uygulama ekipleri, sanatçılar, dansçılar, ikram ve servis ekiplerini düşündüğümüzde 500 kişinin üzerinde bir ekiple çalıştık.
TEMAYI DÜĞÜN SAHİBİ BELİRLİYOR
- Gelelim İstanbul'da organize ettiğiniz son düğüne. Tıpkı bir peri masalı gibiydi. Temayı nasıl belirliyorsunuz?
- G.B: Düğünün teması gelinle olan sohbetlerimizde ortaya çıktı. Gelin bizden iki tema üzerinde çalışmamızı istedi, ilk gece daveti için nazar boncuğu, düğün gecesi için de parıldayan, yanar döner anlamına gelen 'iridescent' renk tonu ortaya çıktı. Bu esasında çok zor bir temaydı, çünkü sabit bir renkten bahsetmiyoruz ve bu rengi bir tema altında toplamak gerçekten çok zor. Tasarım ekiplerimizle üzerinde çalıştık ve temaları Selim ile paylaştık o da kendi tasarım ekipleri ile üzerinden geçerek ilham panolarını hazırladı ve tüm fikirleri masaya yatırarak ortak bir noktada buluştuk. Müşteriye gerekli sunumları yaptıktan ve onayları aldıktan sonra prodüksiyon üzerinde çalışmaya başladık. Biz ne zaman Türkiye'de bir düğün yapsak, Selim'i ararız. Bu tür düğünlerde vizyoner, yaratıcı insanlara ve büyük bir ekibe ihtiyaç vardır. Çünkü her bir davetli havaalanından itibaren alınır, otellerine götürülür, onlarla ilgilenilir. Davetliler, düşünüldüklerini ve onlarla ilgilenildiğini hissetmek ister.
- S. D: Davetliler penceresinden baktığımızda ülkeye ayak bastıkları andan itibaren hizmet almaya başlarlar ve gittikleri ana kadar onlarla ilgilenmemiz gerekir. Bütün bunlar olurken de arka planda iki bazen üç gece üst üste gerçekleşecek etkinliklerin tüm prodüksiyonlarının eksiksiz olarak tamamlanması ve sahada yönetilmeleri gerekir.
DÜNYA ÇAPINDA İŞLERE İMZA ATACAK BİRİKİMİMİZ VAR
- Bu organizasyon için nasıl bir hazırlık yaptınız, epey kısa sürede netleşmiş çünkü...
- S.D: Evet bu boyutta üst üste iki geceden oluşan bir organizasyon için kısa denilebilecek bir sürede hazırlandık. İki aydan biraz az bir süremiz vardı. Yaklaşık üç haftası moodboardlar, yerleşim planları ve 3D çizimleri hazırlamakla geçti, aynı anda üretimi zaman alacak ve inandığımız fikirlerin ar-ge çalışmalarını gerçekleştirdik. Onayları aldığımızda üç hafta kadar üretim ve uygulama süremiz kalmıştı ve her iki gecede son derece teknik detaylar içeriyordu. Hareketli led sistemleri, uçan kumaş mekanizmaları, adetli ve büyük ebatlı birçok altyapı ürettik. Mucize denilecek zamanlarda üretim, boya ve montaj süreçleri tamamlandı. Bu noktada Türk etkinlik endüstrisine de değinmeden geçemeyeceğim. Sektör olarak son derece gelişmiş durumdayız, bana göre bugün birçok anlamda dünya çapında işlere imza atacak altyapı ve birikime sahibiz. Daha büyük prodüksiyonlar üretecek cesarete ve fırsata ihtiyacımız var. Rahatlıkla etkinlik ihraç edebileceğimizi düşünüyorum.