Dünyanın en çok tanınan ve en sevilen İngiliz prensesi Lady Diana'yı anlatan film yapıldı, belgesel çekildi, kitaplar yazıldı ama düne kadar bir müzikali yoktu. Dün Washington'da Hylton Performing Arts Center'da Lady Diana'yı anlatan ilk müzikalin dünya prömiyeri yapıldı. Queen of the People's Hearts/Kalplerin Kraliçesi adlı müzikali Amerikalılar sahneye koydu ama başrolünde bir Türk vardı. Müzikalde, Lady Diana'yı İzmirli soprano Lori Şen canlandırıyordu. Lori Şen, Türkiye'de tanınmıyor ama Amerika'da adından başarıyla söz ettiren bir Türk müzisyen. Mezzo soprano olan Şen, sahne performanslarının yanı sıra akademisyen kimliğiyle de tanıyor ve Amerika'nın ünlü üniversitelerinde şan dersleri veriyor. ODTÜ Fizik Bölümü'nden mezun olup Amerika'da müzik alanında kariyer yapan, bir Amerikan müzikalinde, İngiliz prensesi Lady Diana'ya sesiyle hayat veren Lori Şen ilk söyleşisini SABAH PAZAR'a verdi.
- Sizin hikayenizden başlayalım söyleşiye...
- 1983 İzmir doğumluyum. Bilim, tarih ve felsefenin yemek masası sohbeti olduğu, ardından da şarkıların keyifle gitarlarla çalınıp söylendiği bir evde büyüdüm. Asıl müzik merakım İzmir Amerikan Lisesi'nde öğrenciyken oluştu ODTÜ'de fizik lisansıma devam ederken, bir yandan üniversitenin müzikal tiyatro grubu The Company Musicals ile çeşitli sahne performansları sergileyip, Yıldız İbrahimova'dan caz vokal dersleri aldım. Müziğe olan tutkumun fiziğe olan ilgimden daha yoğun olduğunu görünce 2007'de Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Şan Bölümü'nde müzik eğitimime başladım. Ardından Fulbright bursuyla Amerika'da, Princeton, New Jersey'de Westminster Choir College adlı müzik okulunda Vokal Pedagoji ve Performans dalında yüksek lisansımı yaptım. 2019 yılında da University of Maryland School of Music'te Vokal Performans üzerine doktoramı tamamladım. Bu süreç içerisinde hem akademik çalışmalarım oldu hem de çeşitli performanslar sergiledim. Şimdi de benzer bir çizgide, akademisyen ve icracı olarak kariyerime, Washington, D.C. bölgesinde devam ediyorum.
- Queen of the People's Hearts/Kalplerin Kraliçesi'yle yolunuz nasıl kesişti?
- Bu role seçilmem oldukça enteresan ve beklenmedik şekilde gerçekleşti. Maryland Lyric Opera'nın 2019'daki Cavalleria Rusticana temsilinin provalarında Queen of the People's Hearts müzikalin yaratıcılarından Angela Knight ile tanıştım. Ortak tanıdığımız bir müzisyenden benim caz ve müzikal de söylediğimi duymuş. Bana, "Bütün rolleri verdik, fakat hâlâ Lady Diana'yı arıyoruz. Seni bir dinlemek istiyorum" dedi. Birkaç gün sonra beni dinledi, sonra da sahnede beni izlemek istediğini söyledi ve 10 gün süre verdi. Bu kadar kısa sürede bütün şarkıları ve replikleri ezberleyip sahneye çıktım ve rolü bana verdiler. Maalesef pandemi nedeniyle Nisan 2020'de olacak prömiyer ve performanslar ertelendi. Neyse ki dün müzikalin dünya prömiyerini gerçekleştirebildik.
- Böyle bir müzikalde başrol oynamak nasıl bir duygu?
- İlk defa gerçekten yaşamış, dünyaca tanınan bir karakteri canlandırmak üzere sahnedeyim. Tabii ki çok heyecanlıyım! Fakat korkmuyor da değilim. Washington National Opera'da, New York'ta, ülkenin ve dünyanın çeşitli yerlerinde temsiller yapmış, inanılmaz sanatçılarla Amerika'da aynı sahneyi paylaşıyorum. Her ne kadar İngilizcem oldukça ileri seviye olsa da, anadilim olmayan bir dilde dünyaca tanınan bir karakteri canlandırıyorum. İnsan ister istemez "Bakalım tereciye tere satabilecek miyim" diye düşünüyor.
- Bu iş gelmeden önce Lady Diana hakkında düşünceleriniz nelerdi, ne kadar bilgi sahibiydiniz?
- Lady Diana'nın ünlendiği yıllar 80'li ve 90'lı yıllar. Lady Diana vefat ettiğinde ben henüz 14 yaşındaydım. Dolayısıyla kendisiyle ilgili pek de bilgi sahibi değildim. Lady Diana 2020'nin yaz aylarında ilgimi çekti. Henüz müzikal ile ilgili hiçbir şey yoktu ortada; en azından benim haberim yoktu bu müzikalden. O yaz Pavarotti ile ilgili yeni yapılmış bir belgesel filme gitmiştim. Filmin bir bölümü Pavarotti ile Lady Diana'nın tanışması ve kurduğu dostluğu anlatıyordu. Nedense çok ilgimi çekti. Filmden sonra internete girip Lady Diana'yı araştırdım. Birkaç ay sonrasında da Angela Knight ile tanıştım. Beklenmedik bir sürpriz ile yazın zevk ve heyecanla Lady Diana'yı araştırdım ve onu canlandırmak üzere Angela ile anlaştım.
- Müzikalde nasıl bir Lady Diana sergiliyorsunuz?
- Müzikalde kuvvetli, yüzleşmekten çekinmeyen, fakat zaman zaman çocuksu bir Diana görüyoruz. Hem Charles, hem Camilla, hem de Kraliçe ile yüzleştiği çok etkileyici sahneler var. Diana'nın Camilla ile yüzleşme sahnesi benim favorim! Müzikalde Diana'nın gerçek kişiliği ve iç dünyası ile tanışıyoruz.
- Müzikali Türkiye'de izleme şansımız olacak mı?
- Kesinlikle. Bu projeye katıldığımdan beri yapımcılar müzikali özellikle Türkiye'ye getirmeye çok hevesli. Yapımcılar ve başroldeki tüm sanatçılar şimdiden Türkiye'ye gelmeye hazır.
SAFİYE AYLA'YI CANLANDIRMAK İSTERİM
-Benzer bir proje Türkiye'de yapılsa, hangi Türk kadınının konu edilmesini ve siz hangi Türk kadınını canlandırmak istersiniz?
- Aklıma ilk Halide Edib Adıvar geliyor. Onun üzerinden Türkiye'de ilklere imza atmış bir çok kadının hikayesi anlatılabilir. Müzik alanından isimler düşünürse Leyla Gencer'in veya Safiye Ayla'nın hayatı benzer bir projeyle çok güzel anlatılabilir.
- Türk kültürünü orada tanıtmak adına herhangi bir çalışmanız, projeniz var mı?
- University of Maryland'de 'Dünya Popüler Müzikleri ve Kimlik' adlı bir dersin asistanlığını yaptım bir süre. Bu süreçte, profesörden izin isteyerek üç dönem boyunca Türkiye tarihini ve müziğini Amerika'da öğrencilere anlattım. Öğrenciler, Müzeyyen Senar'ı, Zeki Müren'i, Erol Büyükburç'u, Barış Manço'yu, Sezen Aksu'yu, Teoman'ı, Müslüm Gürses'i ve daha birçok Türk müzisyeni öğrendi.