Yeşilçam'ın Taçsız Kralı Ayhan Işık, 1979 yılında ardında onlarca film ve göz kamaştırıcı bir kariyer bırakarak bu dünyadan göçüp gitti. Işık'ın vefatı, başta eşi Gülşen Hanım ile kızı Serap olmak üzere milyonlarca kişiyi üzdü. Ancak onun ölümüyle yıkılan bir kişi daha vardı; kadim dostu Sadri Alışık.
Bu iki isim; 10 filmde birlikte oynayıp 28 yıl boyunca müthiş bir dostluk inşa etti. Üstelik bu samimiyet, ikili arasında sınırlı kalmadı, aileleri de bu dostluk çemberine dahil oldu. Gülşen Işık ile Çolpan İlhan çok iyi anlaşırdı.
Yeşilçam'ın bu iki gözde oyuncusu, ailelerine, eşlerine çok düşkündü. Ayhan Işık, her gün 200 kadın hayranından aşk dolu mektuplar almasına rağmen hayatı boyunca eşini aldatmadı.
Karakter olarak da birbirlerine çok benzeyen ikiliden birinin gidişi, diğerini fena halde hırpalayacaktı. Öyle de oldu...
Çolpan İlhan; Ayhan Işık'ın ölümünün, eşi Sadri Alışık'ın hayatından 10 yılı alıp götürdüğünü söylerdi. Turist Ömer, arkadaşının gidişiyle resmen çöktü... Bazı geceler Alışık ortadan kaybolur, uzun arayışların ardından onu Zincirlikuyu Mezarlığı'nda, Ayhan Işık'ın mezarı başında bulurlardı.
Sadri Alışık, soğuk bir kış günü, dostunun mezarı başında tir tir titrerken bulundu. Ceketini, üşümesin diye arkadaşı Ayhan'ın mezarının üzerine örtmüştü. Oradan ayrılmak istemiyor "Onu fena halde özlüyorum" diyordu.
UYARDIRMAYA KIYAMAMIŞ
Sadri Alışık, arkadaşının ismi ne zaman geçse, bir çocuk gibi hıçkırıklara boğuluyordu. Kadim dostunu bu kadar sevme nedenini ise şöyle açıklıyordu: "Film çekimi için bir kez yurt dışına gittik. İkimize aynı odaya verdiler. Günler sonra dönüş yolculuğu için gemiye binince Ayhan 'Oh nihayet uyuyabileceğiz' dedi. Şaşkınlıkla yüzüne baktım 'Neden? Hiç uyuyamadın mı?' diye sordum. Gülümseyerek 'Biraz horluyordun Sadri' dedi. 'Peki niçin beni uyandırıp ikaz etmedin?' dedim. 'Kıyamadım' cevabını verdi. Meğer seyahatimiz boyunca benim yüzümden hiç uyumamış ama rahatsız etmemek için de uyandırmamış bile... İşte Ayhan, böyle güzel, temiz, hassas bir adamdı."
ÖLÜM NEDENİ ŞAİBELİ
Ayhan Işık'ın ölüm detaylarına gelince... Bugüne kadar Işık'ın, Selimpaşa'daki yazlık evinde şiddetli baş ağrısı çekip kusunca hastaneye götürüldüğü, beyin kanaması tanısı konulduğu ve üç günlük koma sürecinin sonunda yaşama veda ettiği söylenir. Yani Işık'ın ölüm nedeni güneş çarpması olarak bilinir. Ancak Olkan Özyurt, geçtiğimiz yıllarda sinema yazarı ve tarihçi Agah Özgüç'ün farklı bir iddiasını gündeme taşıdı. Özgüç, Yeşilçam'la ilgili gerçekleri anlattığı kitabında; Işık'ın güneş çarpması sonucu değil, yanlış tedavi sonucu öldüğünü iddia ediyordu. Özgüç; Sadri Alışık'ın kendisine şu bilgiyi aktardığını belirtti: "Ayhan yazlıkta (Kumburgaz), cumartesi gecesi arkadaşlarıyla yemek yedikten sonra eve gelmiş. Biraz kiraz yedikten sonra uyumuş. Sabaha karşı, büyük bir kusmayla uyanmış. Ayhan'ın bu durumu karşısında şaşırmışlar. Bebek'teki bir eczaneye telefon açmışlar. Eczacı da atlayıp Kumburgaz'a gitmiş. Mideyi teskin edici bir iğne yapmış. Fakat o iğne tansiyonu yükseltmiş. Tansiyonu fırlayan Ayhan'da konuşma ve yürüme zorluğu başlamış. Sonra da kliniğe yatırılmış." Alışık, tarihçi Özgüç'e o dönem basında çıkan güneş altında viski içti, beyin kanaması geçirdi iddialarını da yalanlamış: "Ayhan, öyle bilinçsizce güneşin altında yatıp komaya girecek adam değildi. Buna imkan ve ihtimal yok!"
Efemine rolleri oynamam
Ayhan Işık, Güzel Sanatlar Akedemisi mezunuydu. Semih Balcıoğlu, Altan Erbulak ve Fikret Otyam gibi isimlerle okul arkadaşıydı. Bir dönem gazete ve dergilerde çalıştı. Gazete sayfaları için grafik ve resimler çizdi.
Işık, arkadaşlarının zorlamasıyla Yıldız Mecmuası'nın düzenlediği yarışmaya katıldı. O yarışmada erkeklerde Ayhan Işık, kadınlarda ise Belgin Doruk birinci oldu. Işık'ın sinema hayatı böylece başlamış oldu.
Ayhan Işık, bir dönem Amerika'ya da gitti. Kimilerine göre amacı Hollywood'da şansını denemekti, kendisine göre ise sinema sanayisini yerinde görmekti. Yaklaşık sekiz ay kaldığı Amerika dönüşü bazı kararlar aldı. Yeni dönemde sette belirli saatlerde çalışmayı ve tüm set çalışanlarının haklarını korumayı amaç edindi.
Amerika'ya gitmeden önce film başına 1.800 lira ücret alan oyuncu, dönüşte bu rakamı 70 bin liraya çıkardı. Kimse itiraz edemedi çünkü Işık'ın her filmi kapalı gişe oynuyordu.
Ayhan Işık'ın kendine göre kırmızı çizgileri vardı. Onları da bir söyleşisinde şöyle dile getirmişti: "Bana uymayan, pasif, sevenlerimin beğenmeyeceği ya da efemine karakterleri asla canlandırmam."
Işık'ın iş ciddiyeti de müthişti. Sete zamanında gelir, büyük titizlikle işini yapar, bekletilmeyi sevmezdi. Bu konuda da şunları söylemişti: "Mesleğimi ciddiye alıyorum. İşime eğlence diye bakmıyorum. Kendi sağlığıma dikkat ederim, her sabah kültür-fizik yaparım, yüzerim, sporu hiç eksik etmem. İçki içmem, kumar oynamam, bohem hayat yaşamam. Ertesi gün filmim olduğu zaman yorgun yüzlü görünmemek için akşam 20:00'de yatarım. Kadın, kumar, içki, sefahat gibi insanı yıpratan iptilalarım, tiryakiliklerim yok. Özel hayatıma dikkat ederim."