Başta depresyon olmak üzere pek çok psikolojik rahatsızlığın tedavisinde kullanılan temel ilaçlardan biri antidepresanlar… Uzmanlara göre Türkiye'de son beş yılda bu ilaçların kullanım oranı yüzde 30'un üzerinde artış gösterdi. İşin ilginç yanı; yine konuştuğumuz psikoloji uzmanlarının aktardığına göre antidepresan kullanımının yüzde 50'sinin gereksiz yere olduğu… Evet, yanlış duymadınız Neredeyse yüzde 50'lik bir kesim gerek kendi tercihi gerekse uzmanların hemen ilaç tedavisine yönelmesiyle gereksiz yere bu ilacı kullanıyor.
Önce antidepresanların hangi durumlarda kullanıldığına bakmakta fayda var. Psikiyatr Uğur Zeren antidepresan kullanımına karar verdikleri süreci şöyle anlatıyor: "Tedaviye karar vermek için öncelikle tanıya karar vermek gerekir. Tanı, kişiyle mümkünse yüz yüze görüşme yaparak, muayene ederek konur. Kişinin kendi ifadesi, şikayetleri, çevresinin yorum ve gözlemleri ile hekimin gözlemleri sonucu belirtiler ile bulgular belirlenir. Bu belirtiler ve bulgular sonucu hastalık ve hastalığın düzeyi belirlenir. Gerekirse kan tahlillerinden, görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır. Tanı konduktan sonra hasta ile birlikte tedavi seçenekleri ele alınır ve tedaviye birlikte karar verilir. Antidepresan ilaç genel bir tabirdir, tıpkı antibiyotik gibi. Pek çok farklı hastalıkta kullanılabilir. Depresyon, panik bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, OKB yani takıntı hastalığı, yeme bozuklukları, dürtü kontrol bozukları gibi farklı hastalıkları antidepresanlar tedavi eder. Antidepresanla yani ilaçla tedaviye ise şöyle karar veriyoruz. Kişinin o anki beklentisi, hastalığın mevcut seviyesi önemli kriterlerdir. Hayat kalitesinde belirgin bozulma varsa ve hastalık ileri seviyede ise önceliğimiz ilaç tedavisi oluyor."
Zeren, antidepresanların gereksiz kullanımının da sık görüldüğünü anlatıyor ve bunu şöyle örneklendiriyor: "Sadece antidepresanlar ile ilgili değil genel bir sorun olarak kulaktan dolma bilgiler ile ilaç kullanımını listenin başına koyabilirim. Komşusuna, yakınına iyi geldi diye o ilacı kullanmayı deneyen çok kişi var. Halbuki daha önceki soruda da belirtiğim gibi kişinin tedavisi kişiye özeldir. İkinci olarak bugün genel bir sorun olarak karşımıza çıkan mükemmeliyetçilik hali var. Hep aynı şekilde her daim iyi olma beklentisi ile karşı karşıyayız. Duygular evrensel ve insanidir. Duyguları özellikle olumsuz diye tarif edilen üzüntü, endişe, korku gibi duyguları yaşamamak için bu ilaçlar bazen suistimal ediliyor. Mesela yakın kaybı yaşayan biri üzüntü duyuyor. Hemen hekime başvuruyor. Oysa yas süreci ortalama iki aydır ve ekstra sorunlar yoksa müdahale edilmez. Bu duyguyu yaşayan kişi erken dönemde başvurup gereksiz ilaç kullanmış olabiliyor."
Mutluhan İzmir (Psikiyatr)
Yüksek doz tehlikesi
"Pandemi döneminde antidepresan kullanımı çok arttı. Toplumda ciddi bir korku baskın hale geldi. Eve kapanmak, sürekli olarak her gün dehşet verici hastalık ve ölüm haberlerini izlemek tabii ki insanların ruh sağlığını bozuyor. Ekran karşısında hareketsiz kalan insanlar doğal olarak ciddi ruhsal sorunlar yaşıyor. Bu yaşam biçimi çok uzadı. İki-üç hafta diye başlayan süreç 14'üncü ayını tamamlamış durumda ve daha da sürecek gibi görünüyor. İnsanların birbirleriyle ilişkileri çok azaldı, birbirimizden korkar olduk. Hatta şunu söylemek gerekir ki insana ruhsal olarak en iyi gelen şey olan toplumsal ilişkiler şu anda yasaklanmış durumda. Bu doğal tedavi edicilerin yerini ilaçların doldurması sağlıklı bir çözüm değil.
Depresyon tanısını alanların yüzde 50 ile 70'lik kısmının aslında kaygı bozukluğu olduğu, depresyon tanısının konulmasının yüksek dozda ve güçlü antidepresan ilaç kullanımını artırdığı söyleniyor. En azından yeni nesil ilaçların çok daha düşük dozlarda kullanılmaları gerekirken gereksiz biçimde yüksek dozlarda kullanılıyor olduklarını söyleyebiliriz."
Osman Nuri Yılmaz (Psikiyatr)
İlaç firmaları doktorları yönlendiriyor
"Antidepresanların psikiyatride geniş bir kullanım alanı var. Depresyon dışında panik atak, obsesif-kompülsif bozukluk (takıntı hastalığı), psikosomatik hastalıklardan (kökeninde psikolojik nedenler olan bedensel hastalıklar) bağımlılık, kaygı bozukluklarının her türü gibi hemen hemen tüm psikiyatri hastalıklarda kullanım alanı var. Ortalama altı ay kullanılıyor, bu sürenin aşıldığı oluyor. Kullanımı ülkemizde her yıl artma eğiliminde idi. Bakanlığın son iki yıldır diğer branş hekimlerine kısıtlama getirmesi bu artışı azalttı. Kulaktan dolma bilgilerle doktor bilgisi dışında kullanma tehlikeli bir durum. Psikiyatri hekimi dışında diğer hekimlerce gereksiz kullandırma, kontrole gitmeyip beni rahatlatıyor diye bırakılması, gerektiğinde bırakmama gibi durumlar da yaşanıyor. Psikiyatride ilaç verilmeden terapi ile pek çok hastalığın üstesinden gelinebilir. Ama psikolog ve psikiyatr yetersizliği ve psikiyatristlerin iş yükünün fazlalığı terapiye zaman ayırmayı engelliyor. İki yıldır reçetesiz antidepresan alımı eskisi gibi kolay değil çok şükür. Fakat ne yazık ki ilaç firmalarının mümessillerinin promosyonları ve yaptığı toplantılar doktorları yönlendirmede etkili olabiliyor."
Fatma Coşar (Psikiyatr)
Kontrolsüzlük artıyor
"Hem hastaların tedavisini hem de gereksiz kullanımları göz önünde bulunduracak olursak antidepresan tüketiminin boyutlarını tahmin etmek güç değil. Bundan 10 yıl önce yılda yaklaşık 12 milyon kutu antidepresan tüketilirken 2020'de bu sayı 54.6 milyona ulaşmış, 2018'den 2019'a artış oranı yüzde 1.8 iken 2019'dan 2020'ye artış oranı yüzde 9.6 olmuştur. Bu gerçekten çok büyük bir artış. Uzayan pandemi koşulları nedeniyle bu artışın 2021 ve sonrasında daha da hızlı olacağını düşünüyorum.
Antidepresanlar değil, antidepresanların yanlış kullanımı toplum ruh sağlığını tehdit ediyor. Haz odaklı modern dünyada hoş olmayan her şeyden bir an önce kurtulma eğilimi olduğu için insanlar hemen her konuda kolaylıkla bir psikiyatri ilacı kullanmayı seçebiliyor. Bu durum ise psikiyatri ilaçları hakkında yanlış algıların oluşmasına neden oluyor. İlaçlar rastgele başlandığı takdirde beklenmedik yan etkiler yaşanabiliyor ve bir kaç hafta kullanıldıktan sonra işe yaramadığı söylenerek bırakılıyor. Bu durumda gerçekten ilaç kullanması gereken kişilerin tedavisinin aksamasına neden oluyor. Psikiyatri ilaçlarının kullanımı belli ilkelere dayanmaktadır. Bir ruh sağlığı uzmanı tarafından yeterli değerlendirilmeler yapıldıktan sonra kişiye özel bir tedaviye başlanmalı, ilaçların etkisinin ortaya çıkması için iki-üç hafta gibi bir süreye ihtiyaç olduğu, başlangıç döneminde ortaya çıkan uyku hali, bulantı, iştah değişiklikleri, uyku bozuklukları, sinirlilik artışı gibi yan etkilerin zamanla geçeceği, antidepresanların bağımlılık yapmadığı, vakti zamanı geldiğinde ise hekim kontrolü altında ilaçların azaltılarak kesilebileceği hastalara anlatılmalıdır."
Uğur Zeren (Psikiyatr)
Gereksiz tüketim bipolar bozukluğa yol açabilir
"Son beş yılda Türkiye'de antidepresan kullanımında yaklaşık yüzde 30 oranında bir artış söz konusu ve bu artış ile kullanım oranları dünya verileri ile benzerlik gösteriyor. Bu artış pek çok nedenle açıklanabiliyor. Hastalıkların görülme sıklığının artması, hastaların daha çok tedaviye başvurması, psikoterapist sayısının azlığı, psikoterapinin ilaç tedavisine göre daha zahmetli ve pahalı olması gibi…
Gereksiz kullanılan her ilaç faydadan çok zarar getirecektir. Sonuçta ilaçlar kimyasal maddelerdir ve gerek yoksa böbreğimiz, midemiz, karaciğerimiz bunlarla ek yük yüklenecektir. Kısa vadede baş ağrısı, baş dönmesi, denge kaybı, mide bulantısı, uykusuzluk veya çok uyuma, iştah artması veya azalması, idrar tutukluğu, ağız kuruluğu, kabızlık, esneme, çarpıntı gibi bedensel yakınmalara yol açabilir. Uzun vadede kişide bipolar bozukluk dediğimiz hastalığın ortaya çıkmasına, intihar düşüncesi oluşmasına, organ hasarlarına, dikkat sorunlarına ve buna bağlı kaza risklerinde artışa yol açabilirler."