"Nerde o eski ramazanlar" cümlesini sık sık duyarız. Sahi, eski ramazanlar günümüzden çok farklı mı olurdu yoksa bu cümleyi bize söyleten çocuk olduğumuz yılları çocuk kalbimizle hep efsunlu bir şekilde hatırlamamız mıydı? Hani henüz anne babamız yanımızdayken, tüm sevdiklerimiz çevremizdeyken hayat meşgalesine böylesine dalmamışken...
Sebep ne olursa olsun, şu an içinden geçtiğimiz pandemi dönemi hepimize birlikte olmanın, kalabalık sofraların, iftar davetlerinin, yardımlaşmanın ve daha birçok şeyin değerini hatırlattı. 'Nerde o eski ramazanlar' cümlesini belki de en derin anlamıyla yaşayarak geçtiğimiz bir dönemdeyiz.
İşte biz de bugün ünlü isimlere ramazanın onlar için ne anlam ifade ettiğini ve çocukken yaşadıkları ramazan günlerini sorduk. Ortak bir kanı var ki, o da eski ramazanların madden fakir ama manen zengin olduğuydu...
Gülay Sezer
Kapıları kilitlenmeyen evlerin çocuklarıydık
"Ramazan ayı, belli bir inanç ve geleneğin yansıması olsa da aslında birleştirici bir ruha sahip. Öğretiler ve kurallarla Osmanlı döneminde bir disiplin aracı olarak esas alınmış belki ama; özünde inanan halkın samimiyetini, diri tutmak istediği doğruları ve iç huzuru barındırıyor. Çocukluğumdan bu yana; ramazan dendiğinde, bu içtenlik ve birleştirici özelliktir bana farklı hissettiren. Tabi ki; toplumsal dönüşümler, sınıflar arasında büyüyen uçurumlar ve yozlaşmalar; böylesi köklü bir inanışın davranışlarına da yansıyor.
Bizler kapıları kilitlenmeyen evlerin çocuklarıydık. Sokakta oynar, kirlenirdik. Aile bağlarımız, bize aktarılan gelenekler çok önemli ve güçlüydü. Ama en önemlisi, yaşadığımız hayatla ramazan gibi kutsal bir zamanın aynı değerlerde buluşmasıydı. Sevmek, sevgiyle sabretmek; paylaşmak, karşılıksız paylaşmak; aynı yere yumruk vurmak, birlikte hareket etmek becerisi mayamıza karışmıştı. Dolayısıyla, ramazan ayları bizim için bu hissiyatın zirvesi niteliğindeydi. Bugün çok da böyle olduğunu söylemek zor. Ama, gönül ister ki; bizi pek çok toplumdan farklı yapan bu değerler, özümüze, insanlığımıza dönmemiz için itici güç olsun."
Gül Sunal
Kemal habersiz sahura gitmeyi severdi
"Ben 'Nerede o eski ramazanlar' diyenlerden değilim. Şimdiki yaşam şartları çok çetin. Tam manasıyla ibadet edebilmek çok güç. Ama benim için açlığı, yokluğu anlamak, ihtiyacı olanlara yardım etmek gibi yoğunluktan atladığımız kavramları gündeme getiren özel bir ay.
Annemin rahatsızlığı nedeniyle bizim evde oruç tutulamazdı. Ben bir ay boyunca teyzemlerde kalırdım. Sahura kalktığımızdaki sobada kızarmış ekmeklerin, tavadaki sucukların kokusu hâlâ burnumda.
Evlendiğimde (Kemal'le yapamazdık ama ) kayınpederimle her gün bir camide öğle namazına giderdik. İftarı birlikte yapmaktan çok mutlu olurduk. Kemal iftarda kahvaltı etmeyi severdi.
Gece de tavuklu pilav ve elma kompostosu... Kemal'in en sevdiği şey arada Bağlarbaşı'ında oturan anne babasını da alıp Bakırköy'de oturan teyzesinin oğluna habersiz sahura gitmekti. Sonra bu programı arkadaşlarla paylaşmaya başladık. O yüzden evimizde kalabalık misafir ağırlamak, çeşitli oyunlar oynamak için hep hazırdık."
Şafak Sezer
Sofralar şükür için hazırlanırdı
"Ramazan deyince aklıma gelen ilk şey, insanların içinde az da olsa kalmış manevi duygularını ortaya çıkarıp aynı anda yemek yiyip aynı anda dua etmesi oluyor. Küslüklerin ortadan kalktığı sofrada herkesin eşit olup birlikte dua ettiği bir mübarek ay. Birlik ve beraberlik ayı...
Eskiden ramazanlar daha güzeldi, büyük bir özveriyle hazırlanırdı o masalar hava atmak amaçlı gösteriş yapıp fotoğraf çekip yayınlamak için değil gerçekten karın doyurmak şükür etmek için hazırlanırdı. Bir de anlayamadığım nokta yılbaşlarında insanlar daha çok alışveriş yapsın diye her yerde yüzde 50 indirimler yapılırken, neden mübarek olan bu ayda fiyatlar iki katına çıkar anlaşılabilir şey değil. Annemin hazırladığı o güzel sofraların başında yaşanan her an güzel bir anıdır benim için."
Serkan Çağrı
Yaradanla olduğum ay
"Ramazan huzur ayıdır bana göre. Arındığımız, paylaştığımız, bütünleştiğimiz yegâne aydır. Oruç, ibadet, sabır, hoşgörü, bağışlama ve bağışlanmaya açılan kapıdır. Ruhsal olarak kendimi daha dingin ve yüce Yaradan'a daha da yakınlaşmış hissediyorum. Bitmesine üzülürken kalplere dolan bayram coşkusu, bir sonraki ramazan özleminin de başlangıcıdır. Çocukluğumda ramazan benim için macera gibiydi. Çünkü gece kapımıza gelen davul sesine uyanmak bile heyecan vericiydi. Hele ki iftar açılacağı zaman mahallemizin çok yakınında atılan top benim ve arkadaşlarım en büyük ilgisiydi. Aynı şekilde cami şerefelerinin ışıkları yanınca orucunu açmak için bekleyen büyüklerimize koşarak haber verirdik. Sıcak pide almak için fırın kuyruğunda sabırsızca beklerdik. O zamanlardaki pidenin kokusu bile bir başkaydı sanki."
Serpil Tamur
Teravih namazları hala aklımda
"Yaşım ve sağlık sorunlarım nedeniyle ancak huşu duyduğum ve iç huzuruyla yaşadığım bir ay ramazan. Çocukluğumda iftar sonrası rahmetli anneannemin yönettiği aile içi eğlenceler ve onunla gittiğim teravih namazları hâlâ hatırımdadır."
Tülin Şahin
İlk orucumu Danimarka'da tutmuştum
"Ramazan dendiğinde hoşgörü, sabır, empati, iyilik ve kutsallık aklıma geliyor. Danimarka'da yaşarken 12-13 yaşlarımda kendim oruç tutmaya karar vermiştim. Başarmıştım ve kendimle çok gurur duymuştum. Öğrendiğim en güzel farkındalık."
Esat Kabaklı
Oruç nefsi öldürebilme yardımlaşma ayı Huzur ve meselesidir
"Ramazan benim için yardım etme ayıdır. Herkesin bu mübarek ramazan ayında elinden gelen yardımı karınca kararınca yapması lazım. Ayrıca bu ayda nefsi dizginlemek, vücudun bütün uzuvlarına oruç tutturmak önemli. Yani oruç; nefsi, şeytanı öldürebilmek meselesidir.
Çocukluğumun ramazanları hep aklımdadır. O dönemdeki her şey gibi ramazan da güzeldi. Teravihleri büyük evlerde beraberce kılardık. Çocukken camilerde haylazlıklar yapardık. İlk oruç tuttuğumda babam, o yokluk içinde bana badem şekeri almak için bakkala kadar omuzlarında götürüp omuzlarında eve getirmişti. O anı asla unutamam.
Anneme 'Sahurda sokaktan davul zurna geçince ne olur beni kaldır, seyredeceğim' diye yalvarırdım. Çünkü mahallenin büyükleri davul zurna geçince çıkıp halay çekerlerdi, her yer neşe dolardı. Hep birlikte ezanı beklemek çok ulvi bir şey. Eski ramazanlar madden fakir ama manevi olarak çok zengin ramazanlardı. Komşularımızla aile gibiydik.
Elazığ, Harput'ta geçti çocukluğum. Elazığ'ın yukarısındaki Sarı Hatun Camii'nde teravih kılmak, biz Harputlular için çok makbuldü. Yoldan geçen arabalara el sallar, onlar da tereddüt etmeden bizi alırlardı. Birlikte Sarı Hatun Camii'ne gidip teravih kılardık. Oradaki bütün dostlar birbirini tanır, sanki Elazığ orada buluşurdu."
İpek Açar
Huzur ve yardımlaşma ayı
"Ramazan benim için arınışı ifade ediyor. Huzur, dinginlik, sabır, yardımlaşmanın mutluluğunu ve buna benzer tüm duyguları barındıran çok özel bir ay, sonrasında gelen bayramlar ise insanların birbirini sevindirdiği, güler yüzün ve barışın olduğu çocukluğumuzdan beri özel ve güzel anılarla dolu günler.
Hiç unutmadığım ramazan anım ilk oruç tuttuğum gündür. Kendimi çok özel hissetmiştim. İçim sevinç doluydu. Anneannemin çocuklar öğlene kadar tutar demesiyle öğlen dua ederek orucumu açıp sonrasında ise iftarda sofra başında toplanıp tüm ailemle iftar yapmıştık."