"Burada yeni bir evimiz, yeni bir mahallemiz, yeni bir hayatımız oldu, Allah bunları bize sağlayanlardan bin kere razı olsun. Ama beni en çok ne heyecanlandırıyor biliyor musun abi? İşte orası..."
Türkiye'nin Suriye sınırından 30 kilometre içeride, İdlib'in Meşhed Ruhin Kasabası'nda, tamamen Türk vatandaşlarının bağışlarıyla AFAD tarafından inşa edilen briket evlerdeyiz... Briket evlere yerleşen Suriyeli ailelerden biriyle sohbet ederken ailenin küçük oğlu Halef lafa girip az evvelki cümleleri söylüyor. Parmaklarıyla işaret ettiği, onu en çok heyecanlandıran şey ise yaşadıkları yere kurulan okul. Küçük Halef savaşın ortasında doğmuş. Şu an dokuz yaşında. Babasını hapse atmışlar, sonra ölüm haberi gelmiş. Şu kısacık ömrü, savaşın içinde, oradan oraya savrularak geçmiş. Nereye gitseler bombalar peşlerinden gelmiş. Sadece babasını değil, yedi kardeşinin ikisini de bombalamalarda kaybetmiş Halef. Şimdi çok uzun bir aradan sonra ilk kez annesi ve kardeşleriyle kurulu düzen içerisinde. Ve onu en çok heyecanlandıran şey ise yakında burada açılacak okula gitme fikri... Bizim şehir çocuklarının online eğitim fikrine yaptıkları kaprisler aklıma geliyor, tüm "zoom talebeleri" adına ben utanıyorum.
1140 EV YAPILDI
Sadece Meşhed Ruhin Kasabası'nda 1140 tane briket ev yapılmış ve içlerine Suriyeli aileler yerleştirilmiş. Hatay Vali Yardımcısı Eyyüp Batuhan Ciğerci ile birlikte, Hatay'dan yola çıkarak İdlib'deki yerleşim alanlarında bir tam gün geçirdik. Hem AFAD'ın hem de Kızılay'ın inşa ettiği evleri yerinde gördük.
İdlib genelinde farklı bölgelerde şu an yapımı bitmek üzere olan toplam 50 binin üzerinde briket ev var. 102 farklı alanda inşa edilen bu evlerin yapımında 2150 kişi çalışıyor. Çalışanların tamamına yakını bu bölgenin insanları. Hem kendi evlerinin yapımında çalışıyorlar, hem de para kazanıyorlar. Böylece savaş mağduru İdlib halkına istihdam da yaratılmış oluyor.
Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan geçip zırhlı aracın içinde yaptığımız yolculukta AFAD'ın ve Kızılay'ın yaptığı briket evleri detaylı inceleme fırsatı bulduk. Bu evlerin altyapısı da bitmiş şekilde Suriyelilere nasıl teslim edildiğini yerinde gözlemledik. Hayırsever Türk vatandaşlarının ve sivil toplum kuruluşlarının yaptığı bağışlar, bu projelerin maddi kaynağını oluşturuyor. Mevzu sadece ev yapmakla da bitmemiş. Okul, sağlık ocağı, cami, oyun parkı da var briket mahallenin içinde. Der Hassan, Salva, Kemmune bölgelerindeki evler neredeyse bitmek üzere. Ama Meşhed Ruhin Kasabası tamamen bitmiş ve yerli halk buraya yerleşmiş durumda.
Meshed Ruhin sokaklarında saatler geçirdik. Evlerine girdik, sohbet ettik, kahvelerini içtik, hikayelerini dinledik. Her hikaye ayrı bir dram, ayrı bir trajedi barındırıyor.
BOMBALARLA YOK OLAN KASABA
Dönelim tekrar küçük Halef'in hikayesine. Beş kardeşi ve anneleri Ramia ile birlikte Meşhed Ruhin'deki briket evlerinde uzun süre sonunda bir nebze huzuru bulmuşlar. Asıl memleketleri yine İdlib'e bağlı Maaret el Numan adındaki başka bir kasabaymış. Babaları 2012 yılında rejim güçleri tarafından hapse atılmış. Bir yıl sonra da hapisten ölüm haberi gelmiş. Hastalandı, öldü demişler... Koca aile babasız kalmış. Anneleri Ramia ve iki kız kardeşi birbirlerine dayanak olmuşlar. Ama savaşın o kötü nefesi enselerinden hiç eksik olmamış. Esed'in varil bombalarıyla tüm kasaba bombalanmış. Ortada ne evleri kalmış ne de yaşadıkları kasaba... Oradan Halep'e bağlı El Etarip'e göçmüşler. Oraya da bombalar yağınca Azez'e geçmişler, son olarak da buradaki briket evlere kabul edilmişler. Zaten briket evlerde konuştuğumuz ailelerin büyük çoğunluğu Maaret el Numan Kasabası'nın insanları. Koca kasaba yerle bir edilince hayatta kalanlar oradan oraya savrulmuş, sonunda burası onlar için bir mucize kurtuluş olmuş. Kimle konuşsak Türkiye'ye hayır dualarını eksik etmiyor.
Halef'in ve beş kardeşinin henüz 27 yaşındaki anneleri Ramia bizi evlerine buyur ediyor. Kahve koyuyor. Kahvemizin her yudumunda ayrı bir trajik hikaye dinliyoruz. Sırtındaki şarapnel yarasını gösteriyor. İlk kez gerçek bir şarapnel yarası gördüğümü söylüyorum. "Al zaman biraz daha gör" deyip iki çocuğunu yanına çekiyor, birinin omzunu diğerinin bacağını sıyırıp çocuklarının vücudunda patlayan Esed şarapnellerini gösteriyor. Küçük çocuk işin dalgasında. Bana Arapça "Dokun abi istersen" deyip gülüyor kerata.
Briket evlerin sokakları sakat çocuklarla, babasız ailelerle dolu. AFAD buraya yerleştirdiği aileleri seçerken, mağduriyeti ön planda tutmuş. Ramia'nın iki kız kardeşi de onlarla komşu evlerde yaşıyor. Üç kız kardeş, toplam 15 çocuk... Ablaları Hatice de sırtından şarapnelle yaralanmış. Üç ay hastanede yattığını anlatıyor. Dört ayrı ameliyat geçirmiş, bağırsaklarının büyük kısmını almışlar. Üçünün de kocası farklı zamanlarda vefat etmiş. Bize cep telefonlarından, ölen kocalarının resimlerini gösteriyorlar. Kocalarını telefon ekranlarından görünce hüzünlü bir tebessüm kaplıyor yüzlerini.
BİSİKLET SÜRMEK İSTİYORUM
Meşhed Ruhin'deki briket evlerde başka aileleri de ziyaret ediyoruz. Koca bir gün geçiriyoruz buradaki halkla. Yaşadıkları onca trajediye rağmen herkes mutlu olmaya çalışıyor. Hepsinin ağzından Türk devletine hayır dualar eksik olmuyor. Yapılan işin büyüklüğünü yerinde görünce biz de devletimize dua ediyoruz. "İnsanın bir devleti olması ne büyük bir erdem, bizde o da yok" diyor Ramia.
Küçük Halef'e veda ederken soruyorum: "Artık güvendesiniz, kalacak bir yeriniz var, o çok özlediğin okulun da çok yakında açılacak. İstediğin başka ne kaldı?" Halef yutkunuyor, gözlerini kısıyor: "Beşar'sız bir hayat istiyorum abi" diyor önce, sonra devamını getiriyor: "Beşar'ın olmadığı bir dünyada kendi mahallemde bisikletimi sürmek istiyorum."
RAKAMLARLA İDLİB'DE YAŞAM
İdlib'te 4 milyon kişi yaşıyor. Bunların bir buçuk milyonu çadırlarda.
AFAD'ın verdiği bilgilere göre bir aile en fazla iki ay çadırlarda sağlığını koruyarak yaşayabiliyor.
Burada 102 farklı alanda 50 binden fazla briket ev yapılıyor.
Şantiyelerde 2150 kişi çalışıyor. Tamamına yakını yörenin insanı.
Ziyaret ettiğimiz Meşhed Ruhin'de 1140 konut var ve tamamına Suriyeliler yerleşmiş durumda.
BM HAYATİ KARARINI TEMMUZDA VERECEK
Temmuz ayı, İdlib'de yaşayan insanlar için kader ayı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi temmuz ayında oradaki insanları açlığa terk edip etmeme kararı alacak. Zira Çin ve Rusya'nın vetosu nedeniyle İdlib ve çevresinde yaşayan 4 milyon insana sadece Cilvegözü Sınır Kapısı üzerinden ulaşabilen BM, karar yenilenmezse onları açlığa terk edecek. Basın gezisi sırasında görüştüğümüz BM İnsani Yardım Koordinasyon Birimi direktörü Paul Thomas da "Türkiye sayesinde BM'nin yardımları İdlib'e ulaşabiliyor" yorumunda bulunurken bu yardımın devam etmesinin elzem olduğuna dikkat çektiler.