Cayır cayır yanan gitarlar, kükreyen bas, ortalığı yıkan davul atakları... Sert bir vokal... Rock'ın en sertinden heavy metal'e uzanan bir ses ve renk cümbüşü...
Bazen bu sert metal enstrümanlarına bağlama- tambur gibi yerli sesler de eşlik ediyor.
Metal grubu Muhafarz'dan bahsediyoruz.
Benzerlerinden oldukça farklı bir tarzları var grubun. Öncelikle İslami hassasiyetleri müziklerinin en belirleyici özellikleri. Kah Plevne Marşı'nı icra ediyorlar, kah büyük şair Abdürrahim Karakoç'un Kardan Aydınlık şiirine yaptıkları uyarlamayı...
Galip Olacak Allah diye şarkıları var...
Yerli ve milli değerleri korumak, savunmak adına kendilerini ve müziklerini ortaya koyuyorlar... Grup aslında altı kişiden oluşuyor. Sakarya'da yaşayan grup üyelerinden röportajımıza üç kişi katılabildi... Aycan Başak (gitar-vokal), Osman Melik (gitar-tambur) Şimşek ve Güney Özcan (davul)... Sorularımızı ise grubun gitaristi ve solisti Aycan Başak yanıtladı...
- Muhafarz nasıl, hangi fikirle kuruldu?
- Öncelikle kendimizi muhafaza etmek amacı ile sonra; ehli gafletin; tamamen yarını yani ahireti unutturmak ve aziz milletin damarlarında bir volkan gibi kaynayan yiğit savaşçıyı uyuşturmak üzere yapılan tüm şeytani sanat akımlarına, metalden örülmüş sert bir duvar olması fikri ve amacı ile kuruldu. Tüm akımlara diyoruz çünkü amacımız Muhafarz çatısı altında bir sanat akımına öncülük etmek. Diğer sanatçı kardeşlerimizle omuz omuza vererek bu cephede şahsiyetimizi muhafaza mücadelesi vermek gayretindeyiz. Topyekûn bu kültürel yangına karşı mücadele etmeliyiz.
- İsminizin anlamını, nasıl bulduğunuzu anlatır mısınız?
- "Muhafaza" ve "farz" kelimelerinin birleşmesi ile, emirleri yani varoluşumuzun farzlarını muhafaza eden manasında bir kısaltma... Kuruluş fikri ile ilgili yapılan istişareler sonucu Osman Melik Şimşek kardeşimiz tarafından önerilmiştir.
- Müzikten ve müzik dışından konu olarak etkilendiğiniz kaynaklar neler?
- Aslında müzik başta olmak üzere sanatın tüm unsurları hayatımıza işlemiş durumda. Kainatta sanatsız hiç bir şey yok. Her eşyanın ve hadisenin bir ritmi var. Doğru bir kulakla dinlemeye durulduğunda sonsuz bir kompozisyona şahitlik ediyoruz.
Kainat kitabını da anlamamızı sağlayacak yegane kaynak ise Kur'an-ı Kerim'dir.
- İslam ve Osmanlı öğeleri göze çarpıyor müziğinizde... Bu konuda neler söylersiniz?
- Biraz önce arz ettiğim üzere külli bir ritim var, mesela demircilerin piri Hz. Davud'un (a.s) hem sesiyle hem de demirciliğiyle özel olması tesadüf ve manasız mıdır? Katiyyen...
Hz. Pir Mevlana Celaleddin Rumi'nin demirciler çarşısında sema etmeye başlaması evvela bir bu tabloda bir ritme işaret etmiyor mu? Çok derin köklere ve türlere sahip olan musikimiz Hz Davud'dan, (a.s.) ilk müezzinimiz Bilâl-i Habeşî'den, Itrî'den Dede Efendi'den ünümüze değin; tasavvuf musikisine kadar. Bugün camilerimizde ve hatta evlerimizde hepimizin aşina olduğu mevlit, naat ve salat-u selamlar ruhumuzu ve şahsiyetimizi mayalamaktadır.
Osmanlı Devleti, dünyada ilk ordu bandosu olan Mehter-i Hümayun'u kurmuşken, böyle zengin bir ekosistemin içerisinden başkaca bir güzellik ve estetik aramak mümkün mü?
- Rock ve metal müziğe ilginiz nasıl başladı? Bu müziklerde müzikal ve ruhsal olarak neler buluyorsunuz?
- Gerek meslek gerekse hobi olsun, müzik; hayatımızın derin köklerinde yer almakta. Müzik türlerine şöyle bir baktığımızda en uyandırıcı, uyarıcı türlerden biri olan rock müzik bizim ilgimizi her zaman çekmiş ve heyecanlandırmıştır.
İşin içine mehteran ruhu da girince iki coşkuyu birbiri ile sentezleyip sonraki nesillere aktarma arzusu ve içimizde hissettiğimiz o coşkuyu paylaşma arzusu bizi bu noktaya getirdi.
- Yaşasın Zalimler İçin Cehennem diye bir şarkınız var... "Galip Olacak Allah" diye başlayan... Bu şarkıyı, içindeki derinlikleri nasıl anlatırsınız?
- Dünyanın neresinde olursa olsun zulmeden kişi zalimdir. Gelmiş geçmiş tüm mazlumlar için söylediğimiz sözler bunlar... Ümit ettik ki bir mazlumun yüreğine dokunsun, göğsünü ferahlatsın. Dünyanın her köşesinde insanlar inançları sebebiyle olmadık zulümlere maruz kalıyorlar. Yanı başımızdaki pek çok coğrafyada milyonları bulan cinayetler işleniyor. Türkiye dışında neredeyse hiç bir yerden kimsenin sesi çıkmıyor.
Göz yummakla gece olmaz. Bir haksızlık karşısında gücü yeten eliyle, ona güç yetiremeyen diliyle, bunda da muvaffak olamayan kalbiyle buğz ederek tavır almamız emrediyor Efendimiz (s.a.v). Biz ümit ederiz ki hem elimizle hem sözümüzle hem de yüreğimizle zulme itiraz edenlerden oluruz:
"Galip olacak Allah! / Olacaksın yerle bir.
/ Eğlenin, coşun; hakkınız kalmayacak."
- Af dileme ve tövbe temaları da müziğinizde ağırlıklı... Tövbe bir insana ne katar? Tövbeyi ve şükrü bilmek ne getirir?
- Tövbe evvela bir pişmanlığın ve iyiye, güzele, doğruya yönelmenin adıdır. Hepimizin kusurları ve hataları var. Bu, bir yerde bir nimettir ki tövbe ve pişmanlıkla nimet olsun. Çünkü bizler için en büyük günah, tövbesi edilmemiş günahtır.
- Abdürrahim Karakoç'un Kardan Aydınlık şiirini seslendirdiniz... Şehitlerimizi anlatan bir beste. Sizi bu eseri seslendirmeye neler yönlendirdi?
- İnsanın içine umut dolduran bir şiir olması bir yana, özellikle İdlib'te canımızdan can gitmesi sonucu bu çalışmayı yapma kararı almıştık.
Tüm şehitlerimize ithaf ettiğimiz bir uyarlama. En karanlık gecede bile şafağı ve kardan aydınlığı umarız ve tüm gayretimizi bu vizyonda ortaya koyarız.
HERKES HEYBESİNDEKİNİ SUNAR
- Müziğinizde İslami öğeler barındırmanıza -ki rock ve metal aleminde çok ender rastlanan bir durum- içinde bulunduğunuz rock ve metal piyasası neler söylüyor? Genel olarak nasıl tepkiler alıyorsunuz?
- Kullandığımız geleneksel sazların bu müziğe girmesi bile bir deneysellik içermekte. Bizim için bambaşka bir deneyim olduğu gibi dinleyici için de yepyeni, alışılmadık bir duyma deneyimi yaşanıyor. Her anlamda riskli ve herkesin yapmadığı bir şey elbette. Genelde çok iyi yorumlar ve yapıcı eleştiriler alıyoruz, Hiç rock, metal müzik dinlememiş insanların dahi keyif alması bizim için çok çok kıymetli. Beğenisini kazanamadığımız ön yargılı kardeşlerimiz de mevcut ama en önce onlar dinliyorlar, bunu da biliyoruz. Aslına bakılırsa cennet, cehennem, ölüm ve ölümden sonra yaşam ya da ilahi söylemleri dünya genelinde pek çok duymaktayız. Dünyada bu alanın başat isimleri ve gruplarının birçok eserinde hep bu noktalara atıflar vardır. İşte ismi lazım değil, Karabağ'ı işgalden kurtarma mücadelemiz esnasında Ermenistan menşeli bir grup kendi işgal orduları için bir kampanya başlattı. Herkes heybesindekini sunar.
15 TEMMUZ'A TEPKİ GÖSTERMEK BİR NASİP İŞİDİR
- Türkiye'de rock ve metal camiası, -ki toplumsal konulardan beslenmesi gereken alanlar- 15 Temmuz gibi Türkiye'nin bugüne kadar başına gelmiş en büyük hainliğe karşı sağır, dilsiz kaldı. Siz bu konunda neler söylemek istersiniz? Nasıl bir süreçti ve Türkiye bu süreci nasıl atlattı sizce?
- Her şerde bir hayır olduğunu düşünüyoruz. İhanet şebekesinin o gece ve öncesinde milletimize yaşattıkları bizi birbirimize daha da yakınlaştırdı. 15 Temmuz gecesi her görüşten, her renkten insanımız meydanlarda omuz omuza, Allah'ın lütfu ve keremi ile hainlerin tezgahlarını başlarına geçirdi. Bir daha bu ülkeye böyle bir kastı aklından geçirecek olanların yüreklerine korku salındı. Ve tüm dünyaya bu topraklardan tarihi bir mesaj verildi. Bugün hangi ülkede bir gayr-ı meşru müdahale meydana gelecek olursa olsun Türkiye'nin 15 Temmuz'da ortaya koyduğu mücadele tüm halklara umut verecek, rehberlik edecektir. Bu özel duyguları herkesin yaşayamaması gerçekten üzücü. Fakat evvela biz nasibe inanmış insanlarız. Bu hissiyat da bir rızıktır ve bundan maalesef nasibi olmayanlar da olacaktır. Şimdi bize düşen bu şuuru işlemek ve yaşatmaktır.