Yunus Emre'nin vefatının 700. yılının, 2021 UNESCO anma ve kutlama yıl dönümleri arasına alınmasını takiben TC Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan Yunus: Aşka Yolculuk eseri, Regaib Kandili'nde TRT'den milyonların kalbine ulaştı. Üç farklı müzik disiplininden Ahmet Özhan, Kubat ve Ferman Akgül'ü ilk kez aynı sahnede buluşturan eser, Yunus Emre'nin manevi yolculuğunu Hamdım-Piştim-Yandım başlığıyla üç bölümde izleyiciye aktarıyor. Yunus Emre'nin sevgi mesajını dünyaya taşımak; yaşamı ve felsefesini anlatmak üzere, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Fecir Alptekin ve Ferman Akgül'ün direktörlüğünde hazırlanan eser dünyanın farklı noktalarında da izleyiciyle buluşacak. Bu değerli eseri konuşmak için, Ahmet Özhan, Kubat ve Ferman Akgül ile projenin ilk adımlarının atıldığı, fikirlerin yeşerdiği yerde Yıldız Sarayı'nın avlusundaki Büyük Mabeyn Köşkü'nde bir araya geldik.
- "Buğday mı himmet mi?" sorusuyla başlayan bir yolculuk, üzerinden 700 yıl geçmesine rağmen insanlığa ışık tutuyor. Bu projeyi değerlerimizi tanıtmaya yönelik bir başlangıç olarak görebilir miyiz?
Ahmet Özhan: Yarım asrı geçmiş bir sahne tecrübem var. Çeşitli projelerde bulundum. Kendi oluşturduğum birçok proje var. Hepsinden iftihar ederek söz edebilirim.
Ve fakat Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde oluşturulmaya çalışılmış bu proje zannediyorum en üst seviyedeki projedir. Projemiz bu haliyle ve birtakım ritüellerin dahil olmasıyla temsil ve tesir kabiliyeti çok daha yüksek bir projeye dönüşecektir.
- Projenin ilk adımları nasıl atıldı? 120 kişilik bir ekibin dokuz aylık emeğinden bahsediyoruz...
- Ferman Akgül: Fecir Hanım benim yıllar önce yaptığım Türk müziği çalışmalarımı takip etmiş. Anadolu müziğine kattığım modern yorumlar üzerine yine Cumhurbaşkanlığı için Kapadokya Evde Bayram projesini hazırlamamı rica etti. Çizgilerimiz tavrımız o yönde hep örtüştü. Daha sonrasında da Anadolu'dan kopmadan günümüz diliyle nasıl kültür ve müzik tanıtımı yapmaya devam edebiliriz diye düşündük hep. Bir gün "Yunus Emre projesi yapmalıyız" diyerek harika bir konu başlığı verdi bana. Nasıl yapmalıyız, nasıl olmamalı diye konuştuk. Sonra araştırmaya başladım. Hem yapılan konserleri, konserler hakkındaki yerli yabancı yazıları; hem de Yunus hakkındaki kitapları, makaleleri inceledim. Onu çok farklı yönleri ve derinliği olan bir eserle anmamız gerektiğine inandım.
- Ahmet Özhan: Önemli olan bir şey yapmak değil. Önemli olan zamanı yakalamak, bir sonraki zamana merdiven dayamak, geçmişi değerlendirmek. Geçmişe dair o kadar üst düzeyde birikimimiz var ki... Zirveden sonra zorlarsanız zırva çıkar. O zaman da kimseye faydası dokunmaz. Kervan yolda düzülür diye bir söz vardır. Yani bizim bu kervan yolda düzüldü desek yalan olmaz. Bir güzel fikirle heyecanla yola çıkıldı. Sonra eksiklerimizi, yanlışlarımızı, isabetsizliklerimizi göre göre düzeltip ilerledik.
Bundan sonra da oturup zırvalamadan daha iyisini nasıl yapabilirizi düşünmemiz lazım. Bir de tevafuka inanan insanlarız. Kubat, Ferman genç neslin temsilcileri. İşlerinde zamanı yakalama gayretleri var.
Kubat kolayına tatmin olmaz. Durmadan fikir üretir. Ferman en gencimiz, branşı rock olması itibariyle de kafası gönlü başka bir cerbezede çalışıyor. Ve bunların hepsine fevkalade uyum sağlayıp katkı koyan bir Fecir Hanım avantajı var. Bunların bir araya gelmesi kemalatı ortaya çıkarıyor.
- Ahmet Bey, "Yok artık bu olmaz" dediğiniz zamanlar oldu mu?
- Ahmet Özhan: İnsanda iki tane damar vardır. Bir tanesi tutucu damarıdır.
Diğeri de özenen ama tedirgin damarı. Zaman zaman "Bunlar sağlam çocuklar ama ben acaba burada sırıtır mıyım?" diye düşündüğüm oldu.
- Kubat: Hata da yapsak Ahmet Abiye mal olacağı için biz rahattık. (gülüyor)
- Ahmet Özhan: Ama ben de yeniliğe, yeni heyecanlara açığım. Tevellüdüm eskimiş olsa da heyecanlarım itibariyle genç olmam kendimi onlardan çok farklı hissettirmiyor. Benden genç olmalarına rağmen hepsine saygım var. Sözlerini dinliyorum çünkü yakaladıkları bir gerçek var. O gerçeği hayatıma taşımalıyım.
- Ahmet Özhan'ın rehberliği sizin için önemli olmalı...
Kubat: Çok büyük bir şans. Bu proje Ahmet Abi olmasa eksik kalırdı, olmazdı.
Ahmet Özhan: Biz bu konseptin hizmetkarlarıyız.
Mutlaka benim sahnede olmam gerekmiyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi "Bizim derdimiz var." Bu kültür derdi. Dünyanın en zengin kültürüne sahip olan benim milletimin birtakım yanlış politikalar ve seçimlerden dolayı, kültürünü reddetmiş olmasından dolayı derdimiz var.
Ferman Akgül: Yunus Emre'yi, Aşık Veysel'i, Hacı Bektaş'ı tanıtmak için ne yapabilirizi düşünmeliyiz. Bu bizim için bir görev.
Ahmet Özhan: Hacı Bektaş-ı Veli'nin gerçek yüzünün ortaya çıkması Türkiye'de birtakım kavgaların bitmesini icap ettirecektir. Mevlana da öyledir. Kendisi de söylüyor zaten. "Herkes her şeyime talip oldu ama sırrıma talip olan çıkmadı." Çünkü bu zatlara insanlar hep menfaatleri için yaklaşırlar. Ama bu kişinin gerçek mücevheri o değil ki. İşte Yunus Emre'ye Tapduk Emre tarafından söylenen o söz: Himmet mi buğday mı? Herkes buğday peşinde. Buğday şu dünyada bir öğünle karnını doyurup sonra koşa koşa ayakyoluna gitmeye yarar. Ama himmet sonsuzluk aleminin fethini icab ettirir.
- Yunus: Aşka Yolculuk, ülkemizin ardından dünyanın farklı noktalarında da izleyiciyle buluşacak değil mi?
- Ahmet Özhan: Zamanında Fransa'da bir konser vermiştik. Konserde ritüellerimiz, ilahiler de vardı. Yanımızda çok iyi Fransızca bilen arkadaşlarımız vardı. Seyircilerin arasında oturuyorlardı. Biz o musikiyi yaparken Fransızlar kendi aralarında şöyle konuşuyorlar: "Yok canım, değildir, böyle müziği olan insanlar barbar değildir." Bizi hâlâ barbar Türkler diye tanıtıyorlar orada. Bu estetiği dünyaya gösterdiğimizde onlar bizim gerçek kimliğimizi daha ziyade anlayacaklar.
DEĞERLERİMİZİ REDDETMEKLE İLERLEYECEĞİMİZİ ZANNETTİK
- Böyle bir esere neden ihtiyacımız vardı?
- Ahmet Özhan: Çünkü temsil edilmesi, dünyaya servis edilmesi gereken o kadar çok değerimiz var ki. Dünyada bizim kadar kültür zenginliğine sahip bir ikinci millet sayamazsınız. Şimdi en tepeden, en muktedir noktadan, Cumhurbaşkanlığı makamından maddi ve manevi desteklenerek, kendi değerlerimizi tekrar hatırlayabilme fırsatı doğdu. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Biz bir asır reddi miras ile meşgul olduk. Değerlerimizi reddetmekle ilerleyeceğimizi zannettik. Yanıldığımız gün gibi ortaya çıkmıştır. Değerleriniz yoksa insanlara ulaştırabileceğiniz hiçbir şey kalmaz. Ama bu 85 milyonun hafızasına bakacak olursanız binlerce yılın kültürü var. Bütün insanlığın buna ihtiyacı varken bizim bunlardan uzak kalmamız söz konusu olmamalı. Duyarlı bir dönemde yaşıyoruz ve bu duyarlı dönem zannediyorum bizim bu hülyamızı gerçekleştirecek. Bu kültür hareketi kesinlikle devam etmeli. - Kubat: Bu proje hem görsel sanatlar hem de müzikal düzenlemeler açısından öyle güzel işlendi ki daha önce görülmemiş bir sentez ortaya çıktı. Ekip olarak aramızda da çok güzel bir sinerji oluştu. Merakla yola çıktık ve her şey yolunda gitti. Sanki Yunus'un eli vardı bu projede.
FECİR ALPTEKİN CUMHURBAŞKANI BAŞDANIŞMANI
"Türkiye bir kültürel süper güçtür"
"Kuşkusuz kültür sanat adına verilecek en büyük hizmetlerden biri, ülkemizin repertuvarlarına yeni eserler kazandırmak. Yeni senfonilerin bestelenmesi, yeni operaların yazılması... Sanatın odağı insan ve sanat evrensel; ama artık kendi öykülerimizi, bu topraklarda yaşamış eşsiz insanların, kahramanların, sanatçıların hikayelerini de anlatmamız; onları bir yandan kendi nesillerimiz boyunca yaşatıp bir yandan da dünyaya tanıtmamız, ozanlarımızın sesini insanlığa duyurmamız lazım.
Bu odaklanmanın sonucu olarak aslında her şey geçen yıl Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Atatürk Kültür Merkezi'nin açılışı için Mimar Sinan Operası sipariş edilmesiyle başladı. Düşünsenize, İtalya'da bir opera sahnesinde, Kanuni döneminde ve İstanbul fonunda bir Sinan hikayesi anlatıldığını...
Bugün Sayın Cumhurbaşkanımız'ın takdiriyle hayata geçirdiğimiz Yunus: Aşka Yolculuk da, Yunus Emre'nin yaşamı ve felsefesin anlatıp, onun sevgi mesajını dünyaya taşıyacak kalıcı bir eser üretme refleksinden ve idealinden doğmuştur.
Yunus: Aşka Yolculuk bir konser prodüksiyonu değil, büyük mutasavvıf ve halk ozanımızın hikayesini 'Hamdım-Piştim-Yandım' olmak üzere üç bölümde anlatan, orijinal beste/ düzenleme ve video animasyonlar üzerine kurulmuş özgün bir eser olarak repertuvarımıza kazandırılmıştır.
Zaten en büyük hayalimiz pandemi sonrasında eserimize dünyayı dolaştırmak.
Şu an saydığımız ve sayamadığımız tüm bu isimler; dün Sinan, bugün Yunus, hepsi dünya kültür mirasının ortak birer öğesi ve öyle de algılanmalı, içselleştirilmeli. Biz kendi olağanüstü kültürümüze bunu borçluyuz... En çağdaş sunum araçları ve yöntemlerini kullanıp, en üst düzey nitelikte eserler üreterek, hem milletimizin belleğinde hem de uluslararası platformda Türkiye'nin bir kültürel süper güç olduğu gerçeğini ilmek ilmek işlemek bizim görevimiz."
MÜZİKAL, ŞİİRSEL, GÖRSEL BİR ANLATI
Yunus: Aşka Yolculuk, Dr. Bertan Rona danışmanlığında, Kubat ve Ferman Akgül tarafından hazırlanmış yeni besteler, aranjörler Mehmethan Dişbudak, Taşkın Sabah, Tuluğ Tırpan, Sertan İpek ve Yağmur Sarıgül tarafından yeniden düzenlenen ilahiler, Prof. Ekrem Demirli tarafından yazılıp Kenan İmirzalıoğlu tarafından seslendirilen metinler ve bu proje için özel olarak üretilen video animasyonlar üzerine kurulu. Eserde sanatçılara, şef Tuluğ Tırpan yönetimindeki 74 kişilik orkestra ve koro eşlik ediyor. Necmettin Akben ve Enver Marallı yönetimindeki TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ses ve saz sanatçılarının destekleriyle hazırlanan programa; gazel solist sanatçısı Çiğdem Gürdal ve kaside solist sanatçısı Ömer Faruk Belviranlı da katılıyor.