Epeyce düzgün, hatta 'jilet gibi' tabir edebileceğimiz bir yaşlı adam. 60'ların ortasında. Yardım almak için geldiği bir özel dedektif ofisinin kapısını usul usul çalıyor. İçeri buyur edilince, üst düzey bir İstanbul Türkçesiyle, tane tane bir telaffuzla konuşuyor. "Ben çok değerli bir şeyimi kaybettim. Ama neyi kaybettiğimi unuttum. Ama çok değerliydi, biliyorum bunu..."
Hemen şunu ekleyelim adam bir demans hastası, hafızası gidip geliyor.
Mevzu öyle karışık ki dedektif için, karşısındaki kişi bir eşyasını kaybetmiş, bu eşya onun için çok önemli, sadece burası net. Nedir bu eşya, neden önemli, nerede kaybetmiş meçhul.
Özel dedektif demans hastası olduğunu anladığı müşterisi için hemen sağlık yardımı alıyor ve birlikte nöroloğa gidiyorlar. Anlaşılıyor ki müşteri bir gün önce bastonunu kaybetmiş. Ama bu baston neden önemli henüz hatırlamıyor.
Unuttuğu yeri biliyor ama, gidiyorlar, civarı geziyorlar. Etraftakilere soruyorlar. Yok... Özel dedektif eski polis. Kamera kayıtları falan derken çevredekilerin bastonu bir çöp konteynırına attığını tespit ediyor. İş burada bitmiyor tabii.
Müşteri bastonu görünce "Tamam, şimdi oldu!" diyor sevinç ve heyecan arası bir ses tonuyla. Bastonuna özel yaptırdığı iç bölmenin kapağını açıyor ve dedektife gösteriyor. İçi tıka basa biriktirdiği altınlarla dolu!
Bu kayıp eşya bulma vakasını bize nakleden İstanbul'un sayılı özel dedektiflerinden Ali Arslan. Kendisi eş takibi, aldatma vakaları gibi pek çok işinin yanında kayıp eşya vakalarıyla da ilgileniyor diğer meslektaşları gibi. Son 10 yıldır Türkiye'de de, vaktiyle Batı tandanslı filmlerde izlediğimiz gibi özel dedektiflik yaygın ve epeyce rağbet görüyor. Kayıp eşya bulmak da özel dedektiflerin en önemli ilgi alanlarından biri.
Adli meselelerde çok daha öncelikli konular olması ve kayıp eşya vakalarının hukuki sistemde ağır işlemesi yüzünden derdi olanlar özel dedektifleri sıklıkla tercih ediyor. Ve ortaya farklı hikayeler çıkıyor. Biz de özel dedektiflerin kayıp eşya bulma maceralarını araştırdık. Hatta bir de ilginç 'kayıp kedi' vakası ekledik.
ŞENOL ÖRS
Değerli fayansların sırrı
"Almanya'daki bir müşterim Kırklareli'ndeki evini birine sattı. Bahçeli, müstakil bir ev... Geniş bir de ardiye-marangozhane arası bir mekanı var bahçede. Burada çok değer verdiği fayansları varmış. Onları evi sattığı müşterinden geri almak istemiş. Evin yeni sahibi, kendisine ardiyeyi gezdirmiş ve 'Gördüğün gibi burada yok' demiş. Ama müşterim ikna olmamış. Fayanslara da fena halde takık. Hatta elinde fayansların fotoğrafları var. İlle de "Bu fayanslar evin yeni sahibinde" diyor. Bizim için müşteri beyanı esastır. Şüphelendiği bir durum varsa önce onun üzerine gideriz. Ben de önce, ev satılık mı, satmayı düşünür müsünüz gibi bahanelerle, hatta yüksek fiyatlar vererek yani blöf yaparak evi görmeyi denedim, başka kişileri yollayarak. Olmadı. Evi asla satmak istemediğini söyledi. Bu arada ev sahibinin eczacı olduğunu öğrendim. Eşim kronik kolit hastası. Sık sık eczanesine uğrayıp bir dostluk kurdum. Sağlık konusunda danıştım. Eşimle tanıştırdım. Aramızda zamanla bir sıcaklık oluştu. Eşimle bir gün eve misafir olduk ve gerçekten de banyosunda bu fayansları kullanmış olduğunu gördük. Ve kendi yöntemlerimizle fotoğraflayıp müşterimize gönderdik. Sonradan dava açtığını biliyorum müşterimin... Ama bizim dedektif olarak işimiz oraya kadardı!"
KAYBOLAN MALZEMELER
"Türkiye'nin en ünlü spor malzemeleri ve kıyafetleri satan mağaza zincirlerinden biri her ay tespit etmekte zorlandıkları eşya kayıpları yaşadıklarını söyleyip yardım istedi. Özellikle tulum, bere, gözlük gibi kayak kıyafetleri konusunda ciddi kayıplar yaşıyorlarmış. Kamera sistemlerinden de tespit edemiyorlar. Üstelik her mağazada olduğu gibi alarm sistemleri de var. Gidip sıkı araştırmalar yaptık. Mekanı gezdik. Mekanda aslında sadece personelin kullandığı ve mağazadan alarm tehlikesi yaşamadan girilen bir tuvalet olduğunu tespit ettik. Üstelik kapısı içeriden kartsız mağaza dışına, sigara içme alanına açılıyor. Bazı kötü niyetli müşterilerin kıyafetleri üzerlerine giyip, onun üstüne de normal kıyafetlerini giyip bu tuvaletten dışarı kaçtıklarını tespit ettik. Mağaza kayıplarının sırrını öğrenmiş oldu."
SAVAŞ KURTBABA
Kediyi saklayıp ödülü almayı beklemiş
"Bir müşteri resmen ağlayarak geldi, yardım istedi. 'Alyansımı kaybettim. Bulamazsam, karım beni öldürür, eve almaz' dedi. Mesele parası değildi tabii. 30 yıllık evli. Aynısını nereden bulacak, isimli, işlemeli. Sakinleştirdim. En son arkadaşlarıyla Ataköy'de bir kafeye gitmiş. Normalde masada otururken bir bozuk parayı parmaklarıyla, masada yuvarlayarak çevirme alışkanlığı varmış. Hatta bir tik halini almış bu zamanla. Bozuk para bulamadığı için alyansını çıkarıp çevirmeye başlamış masada. Sonra mekandan kalkıp çıkmışlar. Müşteri yüzüğünün parmağında olmadığını fark etmiş. Ve utana sıkıla mekana dönmüş, 'Acaba burada mı unuttum' diye. Kamera kayıtlarını birlikte izlemişler mekan sahipleriyle. Masada çeviriyor yüzüğü sonra kalkıyor. Yüzük bir illüzyonla kayboluyor sanki. Ben eski cinayet polisi olduğum için uzun uzun kamera kayıtları izlemeye alışığım. Bazen çok hızlı hareketler gözden kaçabiliyor. Şakayla karışık. 'Ellerini kaldır ve duvara yaslan' dedim. Üzerini aramaya başladım. Kendisi daha önce defalarca aramış, bulamamış. Hızlı bir hareketle yüzüğünü, ceketinin çakmak cebine koymuş meğerse... Benim işim orada bitti. Görev tamamlandı." (Gülüyor)
BU KEZ KAYBOLAN EŞYA DEĞİL
"Bu bir kayıp eşya vakası değil ama hepsinden daha ilginç bence. Kedisini çok seven yaşlı bir kadın. Daha önce bir kere kaybetmiş kedisini. Bu arada herkes kedisini çok sevdiğini biliyor. Kapıcısı bulup getirmiş, o da adama bin dolar vermiş. Sonra yine kaybolmuş, bu kez yine bulamıyor. Bana geldi... Kapıcısının evinden çıktı kedi! Meğersem kapıcı kediyi saklayıp, para almak için bulmuş gibi yapıp getiriyormuş kadına."
OSMAN ÇELİK
Avantacı resepsiyonist
"Ünlü bir otel zinciri normal yaz sezonuna göre işlerinin ciddi oranda düştüğünü söylemişti geçtiğimiz senelerde. Ve bunun mantıklı bir açıklamasını bulamıyorlardı. Derhal araştırmaya koyuldum. Gerçekten de mantıklı bir sebep yoktu. Civarının en ünlü oteliydi ve benzerlerine göre işleri düşmüştü. Dedektifliğin bize verdiği pek çok teknik detayla, personel takibiyle ve tabii ki zeka kullanarak olayı şöyle çözdük. Bir resepsiyonist otele gelen rezervasyonları telefon aracılığıyla başka başka otellere yönlendiriyordu ve bu otellerde avanta alıyordu. Dolu olduğunu söylüyordu, hata oldu diyordu... Kayıp eşya olmasa da kayıp rezervasyonların sırrı böylece çözüldü.