Atv dizisi Maraşlı daha ilk bölümden izleyicilerden tam not aldı. Çekimleri, konusu, müzikleri ve haraketli sahneleriyle izleyicilerin nefeslerini tutarak izledikleri dizi elbette oyunculuklarıyla da fark yarattı. Başrolleri paylaşan Burak Deniz ile Alina Boz'un birbirine çok yakıştırıldığı dizi yarın akşam yeni bölümüyle izleyici karşısına çıkacak. Boz; şiirlerin okunduğu, kitapların sorulduğu estetik bir dünya yaratılan dizide, zengin aile kızı olmasına rağmen kendisini geliştirmeyi başarmış entelektüel yapısıyla fark yaratan ödüllü fotoğraf sanatçısı Mahur karakterine hayat veriyor. Alımlı olduğu kadar ayakları yere sağlam basan, baba parasına sığınmamış, şımarıklığı ya da küstahlığı olmayan bir kız Mahur. Güzel oyuncu, belki de bu anlamda kendisine yakın hissediyor karakterini. Mahur'dan ayrılan kısmı ise iki farklı kültüre ait olması. altı yaşına kadar doğduğu Moskova'da bir kasabada yaşayan Boz, daha sonra babasının işi sebebiyle ailece İstanbul'a gelip Avcılar'da yaşamaya başlıyor. Elma toplayıp sattığı, göle bisikletle gidip geldiği küçük bir kasabadan, dilini bile anlamadığı bir ülkede büyük şehrin karmaşası içinde buluyor kendini. Sokakta edindiği arkadaşları sayesinde kısa sürede Türkçe öğrenip içine kapanık halinden sıyrılıveriyor. İki kültürün harmanladığı Boz, dört-beş yaşlarındayken dedesinin tiyatro oyunlarına götürmesiyle sahnelerle tanışıyor ve o günlerde düşüyor aklına oyuncu olmak... Boz, henüz 22 yaşında ama 11 yıldır kamera önünde oyunculuk yapmasına rağmen 'Daha yolun başındayım' diyor.
- Dizi daha ilk bölümden seyircinin gönlünü fethetti. Nasıl geri dönüşler aldınız?
- Gerçekten bir parçası olmaktan mutluluk duyduğum bir projenin içerisindeyim. Çok güzel geri dönüşler aldım. Seyirciyi kendine çeken bir iş olmuş kesinlikle. Böyle bir beğeniyi öngörmem imkânsız sanırım. Sonuçta okuduğunuz ve oynadığınız şeyin dışında birçok etken var seyircinin beğenisini kazanabilmek için. O yüzden emeği geçen herkesin ellerine sağlık. İnanarak girdiğim bir projeydi sonucunu da bu şekilde alabilmek çok güzel bir duygu.
- Kendinizi izler misiniz? İzledikten sonra ne düşündünüz?
- Çok başarabildiğim bir şey değil kendimi izlemek, bir şey izlerken işin bütününe değil de kendime yoğunlaşma hissiyatı beni rahatsız ediyor. İzlediğim şeyin tadını çıkarmayı severim, kendimi izlerken öyle olmuyor. Özeleştiri yaparken buluyorum kendimi istemsizce. Ama bir taraftan da yaptığım şeyi bilmem lazım. O yüzden elimden geldiği kadar izliyorum diyelim. Maraşlı'da da aynı şeyi yaptım tabii ki...
İLK DEFA AKSİYONDA YER ALIYORUM
- İyi ki bu işte yer aldım dedirten şey neydi size?
- Herkes elinden gelenin en iyisini yapıyor. Hem kamera önü hem kamera arkası ve yapım şirketi projeye çok sahip çıkıyor. Böyle olunca siz de kendinizi çok güvende, güçlü ve en iyisini yapmak üzerine daha motive hissediyorsunuz. İyi ki böyle hissediyorum ve iyi ki buradayım.
- Karakteriniz Mahur'un güçlü bir duruşu var. Ailesi çok zengin olmasına rağmen kendi ayakları üzerine basabilen bir kız. Size benzeyen yanları var mı?
- Mahur'u daha çok yeni tanımaya başladım. İleride gelişen olaylar karşısında nasıl bir duruş sergileyecek bilemem, daha ikinci bölümdeyiz... Ama birbirimizden çok farklı olduğumuzu düşünmüyorum, duygu olarak da yakın olduğumuzu hissediyorum.
- Sevdiniz mi karakteri? Nasıl tanımlarsınız Mahur'u?
- Sevdim tabii, sevmesem burada olmazdım şu an (Gülüyor). İşinde başarılı, inatçı ve ne istediğini bilen bir karakter Mahur. Haksızlığa gelemeyen ve her şeyin en adaletli şekilde olması gerektiğine inanan, doğrucu ve narin bir yapısı var. E tabii varlıklı bir ailenin en küçük kızı olmak ve istediği her şeye sahip olması da hayat motivasyonu olarak başarılı olmak istemesini getirmiş olabilir. Aileden farklı bir meslek yaptığı için 'başarabilmek' oldukça önemli bir hal almıştır hayatında. Ama hep başarıya yoğunlaşmak onu aşktan uzak tutmuş belli ki. Bir de annesine karşı duyduğu o çok büyük özlem ve şefkat ihtiyacı var tabii..
- Kaçma kovalamaca, aksiyon sahneleri yordu mu sizi?
- Aksine çok keyifliydi her şey. İlk defa böyle bir aksiyonun içinde yer alıyorum. Güzel bir tecrübe oldu. Profesyonel bir ekiple çalıştığımız için zorlansak dahi ortaya güzel bir iş çıkacağını bilmek bunu unutturdu.
- Partneriz Burak Deniz'le uyumunuzu seyirci çok beğenmiş. Çok yakıştırmışlar sizi. Siz neler söylemek istersiniz?
- Burak ile çalışmak çok keyifli. Çok klişe olacak belki ama enerjimiz çok uydu. Ciddi olması gereken yerde ciddi ve çok çalışkan bir yandan da çok eğlenceli ve sohbeti keyifli biri. Böyle bir uyum yakalayabildiğimiz için çok mutluyum. Karakterinin de hakkını sonuna kadar verdiğini düşünüyorum. - Maraşlı'yla Mahur'un aşk yaşayacağı öngörülüyor. Ne dersiniz sizce ilerleyen bölümlerde onları ne bekliyor?
- E tabii bu öngörüyü yaratması çok doğal ama bu sorunun cevabını veremem. Sadece ileride seyirciyi büyük sürprizlerin beklediğini söyleyebilirim.
FOTOĞRAF ÇEKMEK GİZLİ HOBİM
- Mahur karakteri ödüllü bir fotoğrafçı. Sizin fotoğraf sanatıyla aranız nasıl?
- Severim fotoğraf çekmeyi, hiç geliştirmeye fırsat bulamadığım gizli bir hobimdir aslında fotoğraf çekmek, evimde hep bir profesyonel kameram vardır...
- Poz vermeyi, kamera önünde olmayı mı yoksa vizörden bakıp fotoğraf çekmeyi mi seversiniz?
- İkisi farklı şeyler benim için. İşimiz dolayısı ile kamera önünde olmak zorundayız her zaman. Çok başarılı fotoğrafçılarla çalışma fırsatı yakalıyorum ve çok keyif alıyorum bundan. Vizörden bakıp fotoğraf çekmek ise daha çok kendi kendime kaldığım bir dinlenme alanım oluyor.
- Kamera arkasına ilginiz var mı? Varsa bu ilgi merak, ileride yönetmenliğe evrilir mi?
- Evet aslında var. Kamera arkasına olan ilgiden ziyade kamera ile fikirlerimi duygu ve düşüncelerimi kendi gözümle hayata geçirmek isterim bir gün. Ama bunun için daha çok yolum var.
- Mahur'un edebiyata da ilgisi var. Maraşlı'yla kitap ararken tanışmışlardı. Sizin edebiyata şiire ilginiz, favori şairleriniz yazarlarınız var mı? Fırsat bulabiliyor musunuz okumaya?
- Elimden geldiği kadar okumaya izlemeye ve bana katkıda bulunacak şeylere hayatımda yer vermeye çalışıyorum tabii ki. Hayatta çok 'favorilerim' yoktur. Ben 'severim' ama zamanı geçince başka bir şeyi severim Bu aralar en çok okuduğum şey senaryo sanırım. (Gülüyor)
Erken yaşta profesyonel olmak bana çok şey kattı
- 2013'te henüz 15 yaşında dizide rol aldınız. Sonra peşi sıra birçok projede yer aldınız... Oyunculuk, hayalini kurduğunuz bir şey miydi?
- Çok hayal kuran bir çocuktum, çok hayalim vardı ama oyunculuğun sanırım hep ayrı bir yeri vardı benim için. 2013'te her şey çok eğlenceliydi; yeni insanlar tanımak o insanlardan yeni şeyler öğrenmek ve bunun yanında erken yaşta profesyonel çalışma hayatına girmek beni çok heyecanlandırıyordu. Erken yaşta bu deneyimleri yaşamanın şu an kariyerime büyük katkı sağladığını düşünüyorum.
- Havacılık Lisesi'nden mezun olmuşsunuz, pilot olma hayaliniz mi vardı?
- Geçici bir süreliğine vardı evet...
- Dönüm noktanız neydi?
- İlla olmuştur bir şeyler ama bunu yaşadıktan sonra hayatım değişti diyebileceğim o büyük kırılmayı ya henüz yaşamadım ya da fark etmedim sanırım...
Gücümü ve özgüvenimi yer aldığım projelerle kazanabilirim
- Kariyerinizde kısa sürede geldiğiniz yerden memnun musunuz? Aldığınız yolu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- 2009 yılında ajansa kaydoldum, 2013 yılında ilk defa bir dizide oynadım ondan önce de reklamlarda rol alıyordum. Küçük yaşta başlamanın yarattığı bir şey bu ama 11 yıldır bu sektördeyim ve kısa süre diyerek kendime haksızlık etmek istemem. Henüz yolun başındayım ama zaten oyunculukta her zaman yolun başındasındır. Her oynadığın yeni karakter seni yeni bir yola götürüyor. Geliştirmem gereken daha çok şey var ve hayat boyunca devam edecek zaten bu gelişim.
- Sosyal medyada var olmak oradaki takipçi sayısı bir güç ya da özgüven kazandırıyor mu?
- Sosyal medyada var olmak yaptığımız iş için bir gereklilik haline geldi ve yaptığımız işleri sergileyebileceğimiz bir vitrin olarak görüyorum. Gücümü ve özgüvenimi yer aldığım projelerle kazanabilirim. Sağlıklı olan da bu olur.
- Oyunculukta bundan sonraki idealiniz, kariyer hedefiniz nedir?
- Mutlu olduğum yerde olmak. İnandığım işler yapmak. Ve hayatımı yaşamayı unutmamak...