Yeni yılın ilk günlerinde anlık haberleşme uygulaması WhatsApp'ın kullanıcılarına onaylaması için gönderdiği sözleşme büyük bir krize neden oldu? Günlerdir de bu kriz konuşuluyor. Bu uygulamayı kullanan herkes, kişisel mesajlarının güvenliğinden endişe etmeye başladı. İnsanlar uygulamayı bırakıp başka benzer uygulamalara geçti. Dijital dünyada kavimler göçü olarak tarihe geçen bu olay Türkiye'de de kişisel veri meselesini tartışmaya açtı.
Bir şirket nasıl böyle bir dayatma yapabilir, bizi ve kişisel verilerimizi koruyan mekanizmalar yok mu, kimler verilerimizi elde etmeye çalışıyor, devletlere düşen görev nedir, WhatsApp neden AB ülkelerindeki kullanıcılara sözleşme dayatması yapamadı, dijital dünya hayatımızı kolaylaştırıyor mu, yoksa bunu yapmayı vaat ederken başka amaçlar mı güdülüyor? Sorular çok...
Bu kriz nedeniyle anladık ki dijital dünyada kişisel verilerimiz havada uçuşuyor. İşin uzmanlarının çağımızın petrolü olarak tanımladığı kişisel veriler, bize özgürlük ve konfor vaat eden büyük teknoloji şirketleri için hayati öneme sahip.
Uluslararası Sosyal Medya Derneği Başkanı Said Ercan, SABAH Teknoloji Editörü Timur Sırt ve Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat ile WhatsApp krizinden yola çıkarak kişisel verilerimizin güvenliği meselesini konuştuk.
Şirketler karşısında kullanıcılar sahipsiz değil
SORU: WhatsApp ve benzerleri, kişisel verilerimizi kullanırken bizi kim koruyor?
WhatsApp'ın malum sözleşmeyi onaylama konusunda AB'ye üye ülkelerdeki kullanıcılarını kapsam dışı tutması çeşitli soru işaretlerine neden oldu. Peki WhatsApp neden böyle bir tercihte bulundu? Timur Sırt "Çünkü WhatsApp, AB'deki Genel Verileri Koruma Düzenlemesi (GDPR) nedeniyle böyle bir hakkının hukuken mümkün olmadığını biliyor. Bunun için teklif dahi edemediler. AB kişisel verilerin korunması konusunda çok hassas. Zaten böyle bir sözleşmeyi teklif etseler sert bir şekilde reddedileceklerdi" diyor. Peki Türkiye'deki kullanıcılar sahipsiz mi? Değil tabii. Kişisel Verileri Koruma Kanunu var Türkiye'de. Zaten bu kanun çerçevesinde kurulan Kişisel Koruma Kurulu'nun WhatsApp hakkında inceleme başlatmasının sebebi de bu. Said Ercan "Devlet, WhatsApp'a benim vatandaşımı sahipsiz sanmayın. Sen benim ülkemde beni devre dışı bırakarak böylesi bir sözleşme imzalatamazsın diyerek vatandaşına, onların kişisel verilerine sahip çıktı" diyor. Yani kanunen koruma altındaki kişisel verilerimizi, teknoloji şirketleri elde edip kullanırken bunun denetlenmesini yapmak da devletlere düşüyor. İsmail Hakkı Polat "Bu süreçte devletler vatandaşlarını büyük şirketlere karşı korumak istedikleri zaman dertlerini kamuoyuna tam olarak anlatamayabiliyorlar. Bu sefer de bu şirketlere karşı verilecek mücadele etkin bir şekilde yapılamayabiliyor" diyor.
Bilgilerimiz reklamverenlere şirketler tarafından satılıyor
SORU: Kişisel verilerimizden teknoloji şirketleri nasıl para kazanıyor?
Basit bir örnekle açıklayalım. Bir işletme, 18-22 yaş grubu arasında bulunan, üniversiteye giden, çevre konusunda duyarlı öğrencilere yönelik özel bir çanta üretti. Bu ürünün nokta atışı reklam ve duyurusunu yapmak için verilerimizi elde edip bizim profilimizi çıkaran teknoloji şirketlerine gidiliyor. Bu yaş grubundaki, çevreye duyarlı ve çantaya ihtiyacı olan üniversite öğrencilerine ulaşmak istediğinizi söylüyor. Onlar da kendi kullanıcıları içerisindeki uygun kullanıcılarının karşısına bu çantanın duyurusunu ya da reklamını çıkarıyor. İsmail Hakkı Polat "Hani ihtiyacımız olan bir şeyi dijital ortamda aradıktan ya da bir yerde konuştuktan sonra, sosyal medyada o ürünler ya da benzerleriyle karşılaşıp şaşırıyoruz ve 'Nereden çıkıyor bunlar' diyoruz ya, işte ücretsiz ürün kullanmanın bedeli bu" diyor.
Kimimiz yarım dolar, kimimiz 30 centlik insanlarız
SORU: Kaç para ediyor kişisel verilerimiz?
Bu konuda çeşitli çalışmalar var. PCMag yakın zamanda bir araştırma yayımlamıştı. Bu araştırmada 24-35 yaş arasında bir erkek kullanıcının datasının değerinin 0.49 dolar olduğu ortaya çıkmıştı. 55 yaş üstü bir kadın kullanıcınının kişisel verileri ise 0.3 dolardı. Gençlerin kişisel verileri ise daha pahalı. Kişisel verileri en pahalı grup 18-24 yaş aralığındaki gençler.
ABD ve İngiltere'de seçimlerin kaderini belirlediler
SORU: Büşük şirketlerin elde ettikleri verilerin ticari amaç dışında kullanımı mümkün mü?
Büyük teknoloji şirketleri sadece ticari amaçlar için mi bizim verilerimizi topluyor? Öyle olduğunu iddia etseler de Said Ercan "Bu verilerin toplum mühendisliğinde kullanıldığını bildiğimiz iki olay var dünyada" diyor. Ve Trump'un ABD Başkanı seçildiği 2016 seçimleri ile İngiltere'nin AB'den ayrılmasına neden olan Brexit Referandumu'nu hatırlatıp Cambridge Analytica Skandalı olarak tarihe geçen olayları anlatıyor: "Facebook'un kullanıcılarından 50 milyon üyenin bilgileri üzerinden bu iki seçimde manipülasyon yapıldığını biliyoruz. Bu manipülasyonlarla seçimlerin kaderi değişti. Facebook şirketi suçunu kabul etti ve bu noktada büyük cezalar ödedi. Yani istenildiği takdirde bu veriler, toplum mühendisliği yapmak için de kullanılabiliyor."
Dijital dünyada ürün olmuşuz haberimiz yok!
SORU: Neden bu uygulamalar bedava?
"Bir ürüne para ödemiyorsanız, ürün sizsiniz demektir." Dijital dünyada uyanık olmamız gerektiğini anlatan en önemli cümlelerden biridir bu. İsmail Hakkı Polat "Hayatımız dijitalleşirken, pek çok teknoloji şirketi ücretsiz uygulamalarından yararlanmamızı istiyor" diyor. Fakat nihayetinde bunlar şirket ve bu hizmetleri neden ücretsiz yapıyorlar? Polat "Amaç kişisel verilerimizi elde etmek ve bu verilerden profilimizi çıkarmak. Bunları reklamverenler için kullanıyorlar. Dolayısıyla siz ya da ben bu şirketlerin nazarında kişisel verilerimizle ticari bir değeriz" diyor. Said Ercan ise "Bu veriler çok kıymetli. 21. yüzyıl bu veriler üzerine inşa ediliyor" diyerek, kişisel verilerimizin şirketler için ne kadar hayati olduğunu anlatıyor.
Facebook şirketinin elinde 2.5 milyar kullanıcının verisi var
SORU: WhatsApp neden sözleşme dayatması yaptı?
Timur Sırt "Apple, ürünlerinde kullandığı uygulamalara, kullanıcılarından tek tek detaylı şekilde onay alma zorunluluğu getirdi. Yoksa bu uygulamaları ürünlerinde kullandırmayacağını söyledi. Aslında birçok uygulama onay alma sürecinde. Ama WhatsApp seçeneksiz olduğunu düşündüğü için kullanıcılarına yeni bir sözleşme dayatmasına gitti ve bu sözleşmeyi onaylamazsan uygulamayı kullanamazsın dedi. Ve böylece kriz çıktı" diyor. Peki WhatsApp'ın seçeneksiz olduğunu düşünmesinin sebebi ne olabilir? Said Ercan "Facebook şirketinin elinde, Facebook, WhatsApp, Instagram ve Facebook Messenger olmak üzere dört sosyal ağ var. Dünyada yaklaşık 4 milyar sosyal medya kullanıcısı bulunuyor. Bunların yaklaşık 2.5 milyarı Facebook şirketinin elindeki dört sosyal ağı kullanıyor. Buradan güç alıyorlar" diyor.
Her cihaza mutlaka şifre koyulmalı
SORU: Peki kendimizi nasıl koruyacağız?
Dijital dünyada hiçbir şey bedavaya değil ve yıllardan beri de böyle. Peki bu dünyada nelere dikkat etmeliyiz? İsmail Hakkı Polat "Çok dikkatli olmalıyız. Kullandığımız her cihaza şifre koymak önemli. Ayrıca hangi uygulamayı ne amaçla kullanıyorsak, ona yönelik izinler vermeliyiz. Mesela bir hava durumu programı mikrofon erişimi istiyor. Şüphelenmeli ve böyle durumlarda izin vermemeliyiz. Bilinçli olmak zorundayız. Hepimizin bu konuda toplumumuzu elden geldiğince uyarma sorumluluğu var" diyor. Said Ercan "Uygulamalara sadece kullanım sırasında erişimlere izin vermek de bir çözüm. Kesinlikle açık büfe diye tabir edilen izinlerin verilmemesi gerekiyor. Mahrem bilgilerimizi kesinlikle paylaşmamamız gerekiyor" diyor.
Yaptığımız her şey kayıt ediliyor
SORU: Dijital dünyada mahremiyetimizi nasıl koruyacağız?
WhatsApp krizi aslında dijital dünyayı yakından takip eden insanların yıllardır anlatmaya çalıştığı mahremiyet meselesini yeniden gündeme getirdi. İsmail Hakkı Polat "Eskisinden daha fazla mahremiyete ihtiyacımız var. Eskiden fiziki olarak duvarlar arasında kalıyordu mahremiyetimiz. Evimiz mahrem alanlarımızdır ve mahkeme kararı olmadan kimse bu alanlara giremiyor. Fakat dijital dünyada bu duvarlar kalktı. Yaptığımız her şey kayıt ediliyor. Bunun için mahremiyetimizi daha fazla korumamız gerekiyor. Ama bugün teknoloji şirketlerinin uygulamaları sayesinde bu mahremitimize herkes girebiliyor. Bunun için ilkokuldan başlayarak dersler konulmalı bilinçli medya okur yazarlığı konusunda" diyor. Said Ercan ise "Herkesle paylaşabileceğimiz şeyleri, akıllı telefonlarımızda tutmalıyız. Bize ait olan ve bilinmesini istemediğimiz şeyleri dijital dünyaya sokmamalıyız" diyor.
Kişisel veri deyip geçmeyin, onlar 21. yüzyılın petrolü olarak kabul ediliyor
SORU: WhatsApp ve benzerleri uygulamalar neden bu verilerin peşinde?
İsmimiz, telefon numaramız, okuduğumuz okul, çalıştığımız kurum, yaşımız, sağlık bilgilerimiz, tercihlerimiz, haberleri hangi gazete ve TV'den takip ettiğimiz, hangi kafelere gittiğimiz, günün hangi saatinde ne yaptığımız, yani hakkımızdaki her şey ve eğilimlerimiz kişisel veri olarak tanımlanıyor. Bu veriler normalde yasal koruma altında. İstemediğimiz sürece kimse bu verileri kullanamaz. "21. yüzyıl bu veriler üzerine inşa ediliyor" diyen Said Ercan, kişisel verilerin çağımızın petrolü olarak tanımlandığını söylüyor. Ercan, dünyadaki petrolü elde etmek için büyük şirketlerin 20. yüzyılda neler yaptığını hatırlatıp "Teknoloji şirket ve kartelleri, bize kimi bedava uygulamalarla hizmet sunuyorlar ama asıl amaçları, o hizmetleri kullanırken bizim kişisel verilerimizi toplayıp kişisel profilimizi çıkarmak ve bunları niyetlerini tam olarak bilmediğimiz kurum ve kuruluşlara, şirketlere satarak para kazanmak" diyerek bizi uyarıyor.