Altı yıl önce atv'de yayınlanan Kaçak adlı dizide gelecek vaat eden, yakışıklı bir oyuncu olarak karşımıza çıktı Burak Deniz. Ardından gelen Medcezir, Tatlı Küçük Yalancılar, Gecenin Kraliçesi, Aşk Laftan Anlamaz, Bizim Hikaye gibi işlerde de adından bahsettirmeyi başardı. Tabii bu arada ünlü isimlerle yaşadığı aşklarla da gündemden düşmedi. Şimdi onun için bambaşka bir sayfa açılıyor. Deniz, yarın akşam yine atv ekranlarında yayınlanacak Maraşlı'da bu kez başrol olarak izleyici karşısına çıkacak. Deniz, şu sıralar şimdiye kadar oynadığı rollerden farklı bir karakterle izleyici karşısına çıkacak olmanın heyecanını yaşıyor. Biz de Deniz'in bu heyecanını paylaşmak dizi, karakter ve kariyeriyle ilgili konuşmak için kendisiyle sette bir araya geldik.
- Kaçak'tan sonra yeniden atv ekranlarında seyirciyle buluşacaksınız. Ne hissediyorsunuz?
- Oldukça heyecanlıyım. Kaçak projesinin bende çok özel bir yeri vardı. Şimdi başrol olarak aynı kanala geri dönmenin gururunu taşıyorum.
- Maraşlı, iddialı bir dizi. Siz bu dizide neden rol almak istediniz?
- Senaryoyu ilk okuduğumda proje akıcılığıyla ve farklılığıyla beni hemen içine aldı. Takdir edersiniz ki birçok iş okuyorum ve hiçbirinde bunda olduğu kadar tıkır tıkır devamını okuma merakım olmamıştı. Daha önce denememiş olduğum bir karakter yapısı olduğundan ötürü de ayrıca cazip geldi.
- Şu ana kadarkilerden farklı bir rol. Bu açıdan Maraşlı'nın kariyerinizde size farklı bir kulvar açacağını düşünüyor musunuz?
- Bunun için yönetmenimden yapım ekibine, yapım ekibinden işin içindeki tüm departmanlara kadar herkes elinden gelenin en iyisi için yoğun çaba gösteriyor. Umuyorum çabamızın karşılığını başarı ile taçlandıracağız.
- Dizi için yeni bir imaja büründünüz. Aynadaki görüntünüze alıştınız mı?
- İlk günlerde yabancıladım ama yakın çevrem de, ben de artık alıştık.
- Bu rolle birlikte sizi Kadir İnanır'a benzetenler de çoğaldı...
- Kadir İnanır gibi usta bir isime benzetilmek benim için onur verici bir durum elbette. Ancak Kadir İnanır gibi usta bir oyuncuya tip olarak benzetildiğim kadar oyunculuğu ve meslek aşkıyla da paralel olarak benzetilmek benim için daha değerli hale gelecektir.
- Role hazırlık süreciyle ilgili neler söylemek istersiniz? Şive, aksiyon sahneleri, silah eğitimi...
-Açıkçası şive kendi araştırmalarım ve üzerimde duruşunu denediğim bir ton oldu. Aksiyon ve silah eğitimini de birkaç antrenman sonucu role adapte ettim. - Rolü çıkarırken ilham aldığınız dizi/film veya karakterler oldu mu? - Her rol öncesi dünyadan ikonik oyunculara bakarım tabii ancak bunlar çok geniş bir yelpazede: Avrupa sinemasından Hollywood'a hatta Marvel karakterlerine ve Yeşilçam filmlerine varan bir gözlemleme vakti ayırdım kendime. Ve sonrasında kendi içime dönerek karakter çözümlemesini yapmayı daha uygun buluyorum.
HAYAT KİMSE İÇİN GÜLLÜK GÜLİSTANLIK DEĞİL
- Maraşlı kim? Neden Maraşlı diyoruz?
- Maraş doğumlu, eski bordo bereli Özel Kuvvetler'de yıllarca görev yapmış eski bir asker. Kızı Zeliş bir saldırıda yaralanıyor. Bunun üzerine Maraşlı görevinden ayrılıp kızının bakımını üstleniyor. Bir yandan da açtığı sahaf dükkanında çalışıyor. Amacı sakin bir hayat yaşamak...
- Maraşlı'nın hayatının dönüm noktası kızı Zeliş'in vurulduğu gün... Sizin dönüm noktanız neydi?
- Ben de en yakınlarımı kaybettiğim dönemler yaşadım ama önemli olan bunları doğru çözümlemek ve ayağa kalkıp aksiyona devam etmek. Çünkü hayat kimse için güllük gülistanlık değil.
- Bir babayı oynamak nasıl bir deneyim?
- Her karakterin nasıl kendine has özellikleri varsa baba olma durumları da bu özellikler doğrultusunda şekillendi benim için. Baba olma sorumluluğu ile bugüne kadar duygu yoğunluğu en yüksek olan karakterim Maraşlı oldu. Hem babalığı ve çocuk sevgisini gerçekten gönülden tatmış hem de kızını kaybetme tehlikesi yaşamış bir adamın hikayesi çok farklı bir tecrübe oldu.
- Gerçek hayatta da baba olmak istiyor musunuz?
- Neden olmasın. Şimdilik evimdeki sokaktan sahiplendiğim canlarla idare ediyorum. Önümüzdeki birkaç yıl düşündüğüm bir şey değil ama büyük de konuşmamak lazım.
- Dizideki partneriniz Alina Boz. Birbirinize uyum sağladınız mı?
- Alina da benim gibi yaptığı işi ciddiye alan ve oyunculuğu ile varolmaya çalışan birisi. Çalışkan ve çalışması rahat bir oyuncu olduğundan uyumumuz gayet doğal bir akışta yerini buldu diye düşünüyorum. Hikaye ilerledikçe seyirci de aramızdaki iletişimi daha çok benimseyecek.
Hedeflerim sonsuz
- Sanat tarihi okumuşsunuz. Yaklaşık 10 yıllık oyunculuk geçmişiniz var. Oyuncu olmaya ne zaman, nasıl karar verdiniz?
- Sinemayı çok sevdiğimden ve çok izlediğimden oyunculuğa merak saldım. O dönem yaşadığım şehir İzmit'te bir oyunculuk atölyesine katıldım. Çok geçmeden İstanbul'dan cast direktörü Gökçe Doruk Erten (şu an hâlâ birlikte çalıştığım menajerim) beni bir sinema filmi için deneme çekimlerine çağırdı ve oyunculuk yolculuğum başladı.
- Bir gençlik dizisiyle başlayan kariyer yolculuğunuzun evrildiği yer sizi tatmin ediyor mu?
- Adım adım ilerlediğim bu yolculukta hazmederek yol kat etmeyi önemli buluyorum. Bence genel anlamda oyuncunun hayalleri vardır ve ulaşmak istediği bir nirvana yoktur, hedefler sonsuzdur.
Dış görünüşümle ilgili konuşulanlara kulak asmıyorum
- Sizinle ilgili yapılan yorumlara baktığımda fiziğiniz de çok konuşuluyor. "Artık yakışıklılığımla değil, oyunculuğumla adımdan bahsettirmek istiyorum" gibi bir düşünce oluştu mu bu rolden sonra?
- Her zaman oyunculuğumla ilgili övgüler duydum açıkçası. Belki de dış görünüşümle alakalı söylenenlere fazla kulak asmadığımdan bana öyle gelmiştir.
- Bir röportajınızda okul yıllarınızda da popüler olduğunuzu söylemişsiniz. Mesleğinizle birlikte gelişen ve giderek artan bir popülerlik söz konusu. Şöhretle aranız nasıl?
- Okuldaki ve mesleğimdeki popülerlik birbirinden biraz farklı. Şu anki durumuma ulaşabilmek adına uzun süredir hem kişisel olarak hem de ekibimle beraber çok emek verdim.
- Şöhret olmak olumlu veya olumsuz anlamda hayatınızda ne değiştirdi?
- Başka birçok kişiliği aynı hayatın içinde canlandırabilme özgürlüğü, geniş kitlelere hitap edebilme gibi olumlu yanları var elbette ancak olumsuzu sorarsanız kafanızda düşüncelerle dolu uzun bir sahil yürüyüşü yapamıyorsunuz. Veya sevdiğiniz yakınlarınıza dilediğiniz kadar vakit ayıramıyorsunuz.
- Çok fazla hayranınız var. Bu durum ilişkilerinizi, hayata bakışınızı ve işlere yaklaşımınızı nasıl etkiliyor?
- Bir yandan müthiş bir gurur kaynağı diğer yandan az önce de belirttiğim gibi mahremiyet eksikliği söz konusu. Göz önünde olmayan yakınlarımla sosyal ortamda vakit geçirme isteği de cabası
2020 zorlu bir sınavdı
- Halen içinde yer aldığımız pandemi süreci size ne öğretti?
- En başta tüm ülkelerin sağlık anlamında birbirine olan bağının önemini ve sabrı öğretti. Ayrıca yakınlarımın değerine yeniden vakıf oldum.
- 2020 nasıl geçti sizin için?
- Herkes gibi birçok öğretiyle dolu... Kayıplarımın ve kazançlarımın yoğun olduğu bir seneydi. Kariyer yolculuğuma başladığım günden beri çok yoğun bir çalışma temposunun içerisindeydim, bu süreçte kendimle baş başa kalma fırsatım oldu. Evde değerli vakit geçirmeyi, sıkılmayı, şükretmeyi ve beraberinde getirdiği daha birçok şeyi öğrendim diyebilirim. Kıymet bilmek, kaybetme korkusu gibi kavramlarla da baş etmeyi öğrendim. 2020 tüm dünya için oldukça zorlu bir sınav olsa da ben de kendi kişisel sınavlarımı vermeye çalıştım.
- Bu yıldan beklentiniz nedir?
- Tüm dünyanın yaşadıklarından ders almış şekilde kavuştuğu yeni değerlerine sağlıkla sahip çıkması dileğim var. İnandığım bir projeye başlamış olarak seyirciden iyi bir reaksiyon alma peşindeyim. Tek odak noktam ve hedefim bu projenin değerini bulması.