Avrupa'nın tam göbeğinde üç yıl süren Bosna Savaşı, dünya için bir insanlık sınavıydı. Bir halk ablukaya alınmış, toplama kamplarında, katliamlar ve soykırımlarla yok edillmeye çalışılmıştı. Peki bu savaşın sorumlusu kimdi? Bosna Savaşı'nda Boşnakların lideri olan Aliya İzetbegoviç Tarihe Tanıklığım kitabında sorumluların isimlerini tek tek veriyor ve "Biz Boşnakların talihsizliği, Bush, Major, Mitterrand, Miloşeviç, Tucman, Ghali, Akashi, Janvier vs. gibi uğursuz şahsiyetlerin kritik zamanlarda kritik pozisyonlarda olmalarıydı" diyor.
Birkaç yıl önce Boşnak yönetmen Aida Begiç, kendisiyle yaptığım söyleşide "Savaşlar biter. Sonra binaları, yolları baştan yaparsınız ama insan kalbini tekrar inşa etmeniz çok çok zor" demişti. Begiç, Avrupa'nın orta yerinde yaşanan, 90'lardaki Bosna Savaşı'na tanık olmuş binlerce Boşnak çocuktan biriydi ve o savaşta açılan yaraların hiçbir zaman iyileşmeyeceğini hepimize anlatmaya çalışırken bu cümleyi kurmuştu. Bugün üzerinden çok zaman geçmiş olabilir ama Bosna, yaşadığımız bu kötücül dünyanın maskesinin düştüğü, söz konusu güç savaşları ve politika olunca, barış ideallerinin, insan hayatının bir hiç olduğunu anladığımız yerdi. Avrupa'nın orta yerinde üç-dört yıl bir trajedi yaşandı ve savaşın yıkımını, çıkmazlarını bilen koca bir dünya buna bir türlü çare olamadı. Peki neden? Savaşta, Bosna halkının lideri olan Aliya İzetbegoviç, Ketebe Yayınları'ndan çıkan Tarihe Tanıklığım kitabında işte böylesi bir savaşın perde arkasını anlatırken bu soruya da cevap veriyor. Kuşatmalar, toplama kampları, katliamlar ve nihayetinde Srebrenitsa Soykırımı... Her şey dünyanın gözü önünde olurken böylesi bir vahşete neden göz yumulduğunun ilk elden tanıklığını yapan İzetbegoviç, tüm bu yaşananlardan doğrudan ve dolaylı olarak kimlerin sorumlu olduğunu da anlamamızı sağlıyor.
2 Mayıs, bizim ayağa kalktığımız gündür
Bosna Savaşı'nın başlandığı sıralarda Bosnak lider Aliya İzetbegoviç'in, müzarekelere katılmak için 29 Nisan'da Lizbon'a gitmesi gerekmektedir. Giderken Bosnalı Sırpların kontrolüne geçmiş olan Saraybosna Havalimanı'nı kullanır. BM Koruma Gücü'nün refakatinde havalimanına ulaşan İzetbegoviç, AB gözlem misyonunun kiraladığı uçakla Lizbon'a uçar. Ona göre manasız müzakerelerden biridir bu. Fakat 2 Mayıs'ta tekrar ülkesine dönmesi hiç de kolay olmaz. Önce Saraybosna'ya inemeyecekleri söylenir, sonra inebilirler. Fakat havalimanında BM Koruma Gücü yoktur. Sırp milisler vardır. Ve inişte İzetbegoviç, kızıyla birlikte bu milisler tarafından esir alınır. Tutulduğu odadan Saraybosna televizyonuna bağlanarak canlı yayında durumu anlatınca tüm dünya Saraybosna Cumhurbaşkanı İzetbegoviç'in esir alındığını öğrenir. Kızıyla birlikte bir askeri kışlaya götürülür. Oğlu Bakir ise babasını kurtarmak için diplomatik yolları kullanır ama başarılı olamaz. İzetbegoviç'in esir alınması aslında bir planın parçasıdır. Sırplar aynı zamanda Bosna Hersek Cumhurbaşkanlık binasını da ele geçirmek için saldırı başlatmıştır. Fakat beklenmedik bir direnişle karşılaşırlar. Hatta Bosnalı savaşçılar bu saldırıyı yapan General Kukanyets ve komutanlarının bulunduğu 2. Ordu Bölgesi üssünü kuşatırlar. İzetbegoviç'in oğlu Bakir, babasına karşılık bu komutanların değişimi konusunda Sırplarla anlaşır. Böylece İzetbegoviç ve kızı kurtulur. Aliya İzetbegoviç için 2 Mayıs 1992 anlamlı bir gündür. Bunu şöyle açıklar: "Çetnik korkumuzu yendiğimiz gün. Ayağa kalktık ve direndik. Ayağa kalkıp sırtımızı doğrulttuğumuz zaman neler yapabileceğimizi anladık."
Toplama kampları için BM bir şey yapmadı
1992'nin mayıs ve haziran aylarına Bosna'nın etrafında toplama kampları oluşturulur. Burada genellikle kadın ve çocuk siviller vardır. BM Koruma Gücü'nün de bu kamplardan haberi vardır. 13 Temmuz'da BM Koruma Gücü Generali Lewis Mc- Kenzie'ye 42 toplama kampının listesi verilir. Fakat McKenzie kampların varlığını reddettiği gibi listeyi BM'ye de iletmez. Devreye basın girer ve 8 Ağustos 1992'de Oslobodjenje gazetesi Bosna Hersek'teki 92 toplama kampının listesini yayımladığı gibi Omarska'daki kamptan çekilen görüntüleri de yayımlar. Nazi toplama kamplarından yıllar sonra Avrupa'da tekrar toplama kampları oluşturulduğu böylece dünyaya ilan edilir. 9 Temmuz'da AGİT Zirvesi'ndeki konuşmasında dünya liderlerine İzetbegoviç "Bugün Bosna Hersek bir toplama kampları ülkesi. Bosna Hersek, bir soykırım sahası haline geldi" diye seslenir. Zirve sonrası ABD Başkanı George Bush ile buluşur. Ama tüm bu bilinenlere karşı Bush kayıtsız kalır. sonuç alamaz.
Biz Boşnakların talihsizliği...
Aliya İzetbegoviç'e göre Yugoslavya'nın parçalanması sonrasındaki süreç çok farklı işleyebilir, savaş olmadan bile sorunlar çözülebilirdi. İzetbegoviç tam da bu noktada "Biz Boşnakların talihsizliği, Bush, Major, Mitterrand, Miloşeviç, Tucman, Ghali, Akashi, Janvier vs. gibi uğursuz şahsiyetlerin kritik zamanlarda kritik pozisyonlarda olmalarıydı. Yine de tüm bu insanlar ve siyasetleri biz Bosnalılar için 'varlıklarından haberdar olduğumuz güçler' ve üzerlerinde kayda değer bir etkimiz olmayan nesnel olgulardı. Onlar, bizler için kaçınılmaz olguların bir kısmını temsil ediyordu" diyerek yaşananlardan kimlerin dolaylı ya da doğrudan sorumlu olduğunu belirtiyor.
Soykırım biliniyordu
"Büyük güçlerin genelkurmayları, uydu görüntüleri sayesinde esirlerin ve sivillerin katledilmekte olduğunu biliyorlardı. Bizler sadece tahminde bulunabiliyorduk ve almakta olduğumuz birbirinden kara haberlere inanmıyorduk. Srebrenitsa'nın düşüşünden sadece iki-üç gün sonra dinlememize takılan iki çetnik arasındaki telefon görüşmesini hatırlıyorum. Biri, 'Dün işlerini bitirdik' diyor, diğeriyse 'Kaç tane, otuz mu?' diye soruyordu. İlk konuşan, 'İki sıfır ekle' cevabını veriyordu. Sanıyorum bu görüşmenin kaydı cumhurbaşkanlığı arşivinde tutuluyor. Diğer taraftan gerçekte olup bitenler, bizim en korkunç tahminlerimizin dahi ötesindeydi."
Srebrenitsa öncesi, uçaklar yarı yoldan döndürüldü
11 Temmuz 1995'te yaşanan 8 bin 372 kişinin yaşamını yitirdiği Srebrenitsa Soykırımı, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da görülen en büyük toplu insan kıyımı olarak geçti tarihe. Peki önlenemez miydi? Sözü İzetbegoviç'e bırakalım: "9 Temmuz akşamı, Split'te bulunan BM Koruma Gücü Komutanı General Rupert Smith'ten bir telefon aldım. Kendisi heyecanlı bir sesle NATO hava kuvvetlerinin Sırp mevzilerine yönelik operasyonu için nihayet emir verildiğini haber verdi. General Smith en başından bu yana bu operasyondan yanaydı ve samimi bir şekilde buna destek verdi. Buna engel olan onun üstünde olan birileriydi belki General Janvier veya Akashi. Belki de BM Genel Sekreteri Boutros-Ghali. Srebrenitsa'daki kriz sırasında uçakların İtalya'daki üsten havalandıkları ve yolun yarısında geri çevrilmiş oldukları bugün biliniyor."