Daha önce 2012 Londra Olimpiyatları'na giderek olimpiyata katılan ilk artistik jimnastikçi olarak adını tarihe yazdıran 30 yaşındaki Göksu Üçtaş Şanlı, aynı zamanda bir anne. Beş yaşında Lina isminde bir kız çocuğu var. Eski milli sporcu Özgür Şanlı ile evli başarılı kadın sporcu, geçen hafta İbrahim Çolak ve Ferhat Arıcan'ın ardından Mersin'de düzenlenen Avrupa Kadınlar Artistik Jimnastik Şampiyonası'nda bir ilki daha başardı. Yer aletinde aldığı gümüş madalyayla şampiyonada bu branşta büyüklerde madalya kazanan ilk kadın sporcu olmayı başaran Göksu Üçtaş Şanlı'dan hikayesini dinledik. Anne olduktan 11 ay sonra spora geri dönen ve yaşadığı zorlu süreci SABAH Pazar'a anlatan Şanlı duygularını ve geleceğe dönük planlarını da bizimle paylaştı. 30 yaşında aldığı madalya ile kendisinden yaşça küçük sporculara örnek olan Şanlı, onlara tavsiyelerde de bulundu. Kızı Lina'nın da jimnastiğe merakı ve yeteneği var. Şimdiden annesi gibi başarılı bir sporcu olabilmek için çalışmaya başlamış.
- Kariyerinizdeki ilk başarınız neydi? Daha sonraki dereceleriniz neler oldu?
- Kariyerimdeki ilk madalyayı yedi yaşımda almıştım. Okullar arası yarışmada dereceye girmiştim. 12 yaşında milli takıma girmeyi başardım. Milli takımda da denge aletinde birinci oldum. Türkiye şampiyonluklarım, uluslararası alanda başarılarım gelmeye başladı. Danimarka'da 2006'daki Dünya Şampiyonası'na kadınlarda ilk ben katıldım. Daha sonra 2009'da Akdeniz Oyunları'nda atlama masasında ikinci oldum, gümüş madalya kazandım. 2010 Katar'da yapılan Dünya Kupası'nda yer aletinde üçüncü oldum. Bunlar Türkiye'de kadınlar adına yapılan bir ilkti. Londra'da 2012 Olimpiyatları'na giden ilk Türk jimnastikçi unvanını aldım.
DEPREM ÇADIRLARINDA İDMAN YAPTIK
- Zorlandığınız zamanlar oldu mu? Bu anlarda sporu bırakmayı hiç düşündünüz mü?
- Zorlandığımda pes ettiğim zamanlar tabii ki oldu. Sadece benim değil birçok sporcunun da pes ettiği zamanlar mutlaka olmuştur. Önemli olan zaten bu zor zamanları aşıp bunun üzerine gidebilmek. Sakatlandığım ve işler ağır geldiği zamanlarda karamsarlığa düştüğüm oldu. Ama hepsinin üstesinden gelebileceğimi düşündüm ve zorlukların üzerine gittim. Bu zorlukları aşınca zaten başarı da devamında geliyor. Zorluklarla karşılaşınca pes edenler zaten başarısız oluyor. Çok zorlu zamanlarımdan biri de 1999 Gölcük depreminin yaşandığı gündü. Deprem olduğunda Bolu'da milli takım kampındaydım. Benim gibi bir sürü kişi depremden olumsuz etkilendi. Kamp merkezinde arkadaşlarımla birlikte kalıyordum. Depreme gece uykuda yakalandık. Çok etkilendik. Zor zamanlar geçirdik. Çadırlarda kaldık ancak her gün idmanlarımıza devam ettik.
- Oldukça zor günlermiş...
- O psikoloji ile yarışmalara hazırlanmak gerçekten çok zordu. Geriye dönüp baktığımda bu zor zamanları artık tebessümle anıyorum. Kronik sakatlıklarım oldu. Sakatlıklar insanın canını çok sıkıyor. Daha sonra evlendim. 2012 yılından sonra sporu tamamen bırakmıştım. Öğretmenlik ve antrenörlük yaptım. 2015 yılında kızım Lina dünyaya geldi. Kızım hayata daha da sıkı sarılmamı sağladı. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak senelerin vermiş olduğu yorgunluk vardı. Bunun için sporu bırakmıştım. Kızım dünyaya geldikten 11 ay sonra yeniden spora başladım. İyi ki başlamışım. Yoksa o anda pes etseydim, şu an madalya almış biri olarak karşınızda olmazdım.
- Bu zor zamanlarınızda en büyük destekçiniz kim oldu? - Başta annem, kızım ve eşim olmak üzere antrenörüm Mergül Güler Yılmaz zor anlarımda en büyük destekçim oldu. Ailem ve antrenörüm olmadan bu başarıyı asla elde edemezdim. Bu hepimizin başarısı. Bu nedenle başta annem, eşim, kızım ve antrenörüm olmak üzere üzerimde emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bu başarı tamamen ekip işi.
EVLADIMDAN AYRI KALDIM
- Yarışmaya kadar olan bir aylık sürede kızınızı göremediniz. O esnada kızınıza kim baktı?
- Eşimin ailesi ile altlı üstlü oturuyoruz. Ben antrenmandayken kızım Lina'ya eşim ya da babaannesi ve dedesi bakıyor. Zaten biz bu nedenle Bolu'dan İzmir'e taşındık. Spora beş yaşımdayken Bolu'da başladım. 22 yaşıma kadar orada yaşadım. Daha sonra bir sene öğretmenlik yaptım. İki buçuk yıl Gaziantep'te antrenörlük yaptım. Dört sene önce Gaziantep'ten İzmir'e taşındık. Çok yer değiştirdim. Kulübüm hâlâ Bolu'da. İzmir'de yaşıyorum ama Bolu adına yarışıyorum. Mersin'deki şampiyonada kızımdan yaklaşık bir ay ayrı kaldım. Elbette her ikimiz için de zor oldu. Lina'yı çok özledim. O da beni çok özledi ama fedakarlığı sadece ben de yapmıyorum. Kızıma da çok büyük iş düşüyor. Küçücük yaşında benden ayrı kalarak çok büyük fedakarlık yaptı.
- Bundan sonra hedefleriniz neler? Geleceğe dönük planlarınız var mı?
- İki yıllık hedeflerim vardı. Bu hedeflerim arasında İslami Dayanışma Oyunları, Akdeniz Oyunları, Avrupa ve Dünya Şampiyonaları bulunuyordu. Önemli yarışmalarda hep madalya ve final hedefliyorum. 2024 Olimpiyatları'nı deneyip denemeyeceğimi tam olarak bilmiyorum. Henüz karar vermedim. Şu an için net bir şey söyleyemiyorum. Önümüzdeki yıllardaki durumum bunu netleştirecek. Sakatlıklarım var. Ama iki yıl daha yarışacağım. İki yıl sonunda olimpiyatlar konusunda kararımı vereceğim.
- Aldığınız madalyayı neden kadınlara armağan ettiniz?
- Yaklaşık bir ay boyunca beş yaşındaki kızım Lina'yı görmeden şampiyonaya hazırlandım. Ben de bir anneyim. Kadın evi toplar, hayatı toplar. Türk kadını cefakârdır. Hep bir şeyler için uğraşır. Annedir. Evladına bakar. Evine bakar. Kadın olmanın zorluklarını bilirim. Bu nedenle bu madalyayı kadınlara ve annelere armağan ettim. Ben o kadar zorluğun içinde dimdik ayakta durmayı başardım. Kadınların isterlerse neler yapabileceklerini göstermiş oldum.
Bir çocuk her şeyi değiştirebilir
- Kadınlara ve annelere bir mesajınız var mı?
- Özellikle annelere ve kadınlara sesleniyorum. Çocuklarını jimnastik salonlarına getirsinler. Tohumları şimdiden atalım ki, 15-20 sene sonra meyvelerini yiyelim. Annelerden de bu sabır ve özveriyi bekliyorum. Bir çocuk her şeyi değiştirebilir. Annelere ve kadınlara böyle bir mesajım var. Sporcu sayısı ne kadar artarsa, başarı da o oranda artıyor. Sporcu sayısı olarak eskiye oranla şu anda çok daha iyiyiz. 81 ilimizde şu an jimnastik yapılıyor. Bu federasyonumuzun büyük bir başarısı. Daha da iyi yerlere gelebiliriz.
Annemle konuşmak bana uğur getirir
- Yarışmalardan önce size uğur getireceğini düşünerek yaptığınız bir şey var mı? Toteminiz var mı?
- Her yarışmadan önce annem Mine Altın'ı ararım. Annem ile konuşmam bana uğur getirir. Manevi olarak güç verir. Mersin'de düzenlenen ve gümüş madalya kazandığım Avrupa Kadınlar Artistik Jimnastik Şampiyonası'ndan önce de annemi arayıp konuşmuştum. O da bana "Yaparsın kızım. Başaracaksın" demişti. Onun sözlerini haklı çıkardım ve madalya kazandım. Yarışmalardan önce kızım Lina'yı da ararım. Kızımla konuşmak da motivasyonumu bir kat daha arttırır. Bana şans getirir.
Kızım da çok yetenekli
- Kızınız ve eşiniz spor yapıyor mu?
- Kızım Lina beş yaşında. İki buçuk yaşından beri jimnastik yapıyor. Ancak kızım pandemi nedeniyle şu aralar salona gidemiyor. Zaman zaman babasıyla çalışıyor. Lina jimnastikle büyüyor. Ancak ileride bu sporu yapar ya da yapmaz bilemem. Ama ben annesi olarak onu her türlü destekliyorum. Sadece mutlu bir çocuk olsun istiyorum. Jimnastiğe yeteneği var. Fakat ne kadar çalışabiliriz ya da ne kadar yapabiliriz göreceğiz. Eşim Özgür Şanlı da eski milli sporcu. Şu an antrenörlük yapıyor. Ben spora beş yaşımda başlamıştım. İnşallah kızım da çok iyi bir sporcu olacak. Çok iyi yerlere gelecek.