Pandemi döneminde herkes ya hastalandığını düşünüyor ya da hastalığa yakalandıysa kalp ritminden kandaki oksijen doygunluğuna kadar her şeyi giyilebilir teknolojilerle takip ediyor. Huawei, Xiaomi, Samsung ve Apple akıllı saatler konusunda da rekabet ediyor. Huawei pil ömrü, Xaomi fiyat performans, Samsung tasarımla öne çıkıyor. Apple ise sağlık otoritesi FDA'den EKG onaylı Apple Watch uygulamasıyla dikkat çekiyor. Ben de Covid-19 öncesi ve sonrasında EKG ölçümü, kanda oksijen oranı, kalp ritmi ölçümlerini alıp doktorumla konuştum. Ancak tüm bunları yaparken acaba "Bir tür paranoyaya mı kapılıyoruz?" diye uzman görüşü alma ihtiyacı hissettim. 24 saat taşıdığımız Apple Watch'un sağlıkla ilgili ölçümler konusunda doktorlara ve sağlık araştırmalarına ne kadar katkı sunduğunu konunun uzmanına sordum. Uluslararası etkinliklerde Türkiye'yi başarıyla temsil eden Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Amerikan Kardiyoloji Derneği ve Amerikan Kardiyoloji Koleji Bilimsel Kılavuz Komitesi üyesi Prof Bülent Görenek sorumu şöyle yanıtladı: "Aslında bu cihazlar pandemi öncesinde de biz hekimlerin işini kolaylaştırıyordu. Yakın zamanda bazı akıllı saatler ile özellikle nadir bulgu veren, sık olmayan çarpıntıların tespitinde iyi neticeler alınmaya başlanmıştı zaten. Geçen yıl yayınlanan 'Apple Kalp Çalışması' sonuçları oldukça dikkat çekici olmuştu. 400 binden fazla katılımcıyla gerçekleştirilen çalışma, bugüne kadar 'atriyal fibrilasyon' hakkında yapılan en büyük tarama çalışması olmasının yanı sıra, şimdiye kadar gerçekleştirilmiş en büyük kardiyovasküler araştırmalardan biri durumunda. 'Atriyal fibrilasyon' kalp kulakçıklarından kaynaklanan ve inmeye neden olabilen ve çok sık görülen bir ritim bozukluğu. 'Apple Kalp Çalışması' bu önemli çarpıntının tespitinde akıllı saatlerin oldukça iyi neticeler verdiğini gösterdi. Elde edilen olumu sonuçlar bu yılki bilimsel kılavuzlara da yansıdı."
YÜZDE 90 DUYARLILIK ORANI
Üç ay önce yayınlanan Avrupa Kardiyoloji Derneği ve bir ay önce yayınlanan Kanada Kardiyoloji Derneği bilimsel kılavuzlarının bu saatlerin 'atriyal fibrilasyonu' tespit etmede değerli olduğunu vurguladığının altını çizen Prof. Bülent Görenek, "Kılavuzlarda da yer aldığı gibi, bazı akıllı saatler atriyal fibrilasyonunu yüzde 90'nın üzerinde özgüllük ve duyarlılık ile tanıyabiliyor. Bunlar gerçekten anlamlı rakamlar. Akıllı saatlerin bence en önemli avantajı kişinin sürekli yanında taşıması ve belli çarpıntıları olduğu anda tespit edilebilmeleri. Ben bu durumu cep telefonlarının fotoğraf çekme özelliğine benzetiyorum. Çünkü sürekli yanımızda olan telefonlar ile 'anı' yakalayabiliriz, çok güzel resimler çekebiliriz. İşte bazı akıllı saatler de 'anı' daha doğrusu 'çarpıntı anını' yakalıyor. 'Atriyal fibrilasyonu' olduğu anda hemen tespit ediyor ve size bu anın adeta fotoğrafını çekerek yolluyor."
HEYECAN VERİCİ GELİŞMELER
Prof. Görenek sözlerine şöyle devam etti: "Teknoloji geliştikçe bu tür cihazlarla çok daha iyi neticeler alınacağını düşünüyorum. Nitekim bazı saatlerin yeni jenerasyonları ile sadece EKG çekerek 'atriyal fibrilasyonu' yakalayabilmek değil, oksijen düzeyini değerlendirmek de mümkün hale geldi. Özellikle bu pandemi döneminde kişilerin başka bir cihaza gerek duymaksızın oksijen saturasyonlarını kendi kendilerine ölçebilmeleri çok önemli. Ölçülen değerin düşük çıkması kişilere hastaneye başvurması açısından ciddi bir uyarı anlamı da taşıyor. Bunlar gerçekten heyecan verici gelişmeler. Zaman içinde taşınabilir veya giyilebilir teknolojiler daha pek çok konuda biz hekimlere yardımcı olacak gibi duruyor."
PARANOYAYA DÖNÜŞMEDEN KULLANMAK
Prof. Görenek, insanlar bu cihazları takıntı haline getirmeden, paranoyaya dönüştürmeden kullanmaları için önerileri şöyle sıraladı: "Bu gerçekten önemli bir nokta. Gereksiz kullanımlar tabii ki bazı zihin karmaşalarına yol açacaktır. Ancak bu durum diğer tüm teknolojik cihazlar için de geçerli. Kişinin 'Acaba bende atriyal fibrilasyon mu var?' diye sürekli cihaz ile meşgul olması, kontroller yapması doğru değil. Çünkü bu aritmi ciddi bir sağlık sorunudur ve ancak hekiminin gerekli görmesi ve yönlendirmesi ile saatten faydalı neticeler alınır. Dolayısı ile uygun kullanıldığı taktirde bu saatler bizlerin yani hekimlerin işini kolaylaştıracaktır. Hekim akıllı saatin kayıt ettiği ritimleri inceleyecek, bunların hangilerinin klinik açıdan anlamlı olduğuna, ileri tetkik, tedavi gerektirdiğine ya da gerekmediğine kendi karar verecektir. Kişilerin içinde hekimin olmadığı bir değerlendirme yapıp, kendi kendilerine tanı koymaya çalışması son derece yanlış olur. Cihaz ya da aplikasyondan istenen verim alınamaz. Tabii 'atriyal fibrilasyon' tanısı için ifade ettiklerim oksijen saturasyonu ölçümü için de geçerli. Ben bu saatlerin uygun kullanıldığında, daha şimdiden hekimlere çok yardımcı olmaya başladığını ifade etmek isterim. Hele bu pandemi ortamında varlıkları çok daha değerli hale geldi. İleride pek çok taşınabilir tıbbi cihazın yerini akıllı saatlerin alacağını, bazı geleneksel tanı yöntemlerin artık tarih olacağını düşünüyorum. Kim bilir belki yakın zamanda bu saatlere ateş ve kan basıncı ölçümü gibi ilave fonksiyonlar da eklenebilir. Tabii o zaman inanın hekim olarak işlerimiz çok daha kolaylaşacaktır."