İstanbul'un kısa, önemli ancak ihmal edilmiş dönemi olan Latin Krallığı'na ait bilgiler, araştırmacı yazar Erhan Altunay ve rehber Selçuk Eracun'un kaleminden çıkan İstanbul'un Latin Çağı adı verilen kitapla günyüzüne çıkarıldı. Kitap; okuyucuya, günümüze ulaşan Latin izlerini takip ederek yeni keşifler yapmayı vaat ederken, efsaneler ve gerçekler üzerinden doğru kabul edilen yanlışları da düzeltme imkanı tanıyor. Dokuz bölümden oluşan kitap, İstanbul'un 1204-1261 yılları arasındaki karanlık 57 yılını kronolojik bir sıralamayla anlatıyor. Kitaptaki önemli detaylarından biri de, Haçlı Seferi komutanı ve istilanın mimarı Venedik Dükü Enrico Dandalo'nun mezarının, bilinenin aksine Ayasofya'da olamayacağı.
DÖNEM KRONİKLERİ TARANDI
Erhan Altunay ve Selçuk Eracun döneme ait kronikleri ve belgeleri gerek orijinal dillerinden gerekse tercümelerinden titizlikle tarayarak kitabı hazırladı. Edindikleri bilgiler ışığında Tekirdağ ve İzmit arasında keşif gezilerine çıkan Altunay ve Eracun sadece İstanbul'daki Latin krallarının değil, Fransa Kraliyet Soyu'nun da peşine düşmüş. Yazarlar bu araştırma ve geziler esnasında Tapınak Şövalyeleri'nin kaldıkları yerlerin izini de bulduklarını belirtiyor. Kitapta İstanbul'da Latinlerin şehrin her yerinde olay çıkarıp, halkı rahatsız ettiği anlatılarak, Latin taşkınlıkları Müslüman mahallesi örneği üzerinden aktarılıyor. "Bir gün bir grup Fransız daha ileri gittiler ve Perama'daki Aya İrini (O dönem Eminönü civarında bulunan başka bir kiliseden bahsediliyor) yakınlarındaki Müslüman mahallesinde olay çıkardılar. Büyük bir kinle buradaki camiyi ateşe verdiler." Yangının uzun süredir görülmeyen bir felakete dönüştüğü ve değişen rüzgârla birlikte hipodroma kadar olan şehrin en gözde bölümünü ve hatta limandaki gemileri dahi yaktığı kayıtlara geçmiş. İstanbul'un Latin Çağı kitabında; gerek istila gerekse krallıkları döneminde şehre büyük zarar veren Latinlerin, kendi yönetimleri döneminde parasız oldukları için İstanbul'a yeni eserler kazandıramadıkları, yapılan birkaç eserin ise onlardan nefret eden halk tarafından yok edildiği de anlatılıyor.
GEMİ ÇİZİMLERİ AYASOFYA'DA
Kitapta, Ayasofya'da günümüze ulaşan Latin izleri olarak mermerlere kazınmış olan tasvirler gösteriliyor. Üst galeride bulunan ve mermer üzerine kazıma tekniğiyle yapılan bu çizimlerde gemi tasvirleri sayıca öne çıkıyor. Tasvirlerin İtalya Ravenna'daki San Giovanni Evangelista Kilisesi'nin taban mozaiğindeki gemi figürleriyle büyük benzerlik gösteriyor olması, Ayasofya'daki tasvirlerin Latin istilası döneminde çizildiğine kanıt olarak gösterilmiş. Bu çizimleri yapanların ise kendi gemilerini resmeden Latin denizciler olduğu düşünülüyor. Kitapta, Ayasofya'yı ziyarete gideceklerin kolayca görebilmesi için bu tasvirlerin yerleri tarif edilmiş ve fotoğraflarına yer verilmiş. Mermerler dikkatli incelendiğinde gemi, sandal, kayık, kadırga, yelkenli, kürekli gibi farklı tiplerdeki deniz araçları rahatlıkla seçilebilir.
ÇALINAN KUTSAL EMANETLER
Yazarlar, Batı'nın da dikkatini çeken bu emanetlerin Latin istilası sırasında Avrupa'ya kaçırılmalarına dair hikâyelere de yer vermiş. İpeklere sarılıp kaçırılan Hz. Meryem'in annesi Anna'nın başı ile havariler Petrus ve Andreas'a ait rölikler; parasız kalan Latin Krallığı'nın Fransa'dan aldığı borç karşılığı Hz. İsa'nın başına konan dikenli tacı rehin vermesi; borç ödenmediği için Fransa Kralı Louis'in emanetlere el koyup bunları saklamak için Notre- Dame Katedrali'ndeki Sainte-Chapelle'i yaptırması; Dandalo'nun ise Hz. İsa'nın kanı bulunan bir şişeyi, Vaftizci Yahya'nın başının bir kısmını ve Hipodrom'un girişinden çaldığı Quadriga (Dört At) heykelini Venedik'e götürülmesi hikayelerden bazıları. Kitapta Latin zulmünden kurtulabilen veya geri getirilen emanetlere de değinilmiş ve İstanbul'da hâlâ aranan Kutsal Emanetler olduğunun, bunların bir bölümünün binaların temelleri altında kaldığının, bazılarının ise şehir efsanesine dönüştüğünün altı çizilmiş.
İstilanın mimarı Dandalo
Latin istilasının Ayasofya'daki en büyük izi olarak Ayasofya'nın üst galerisindeki Dandalo'nun mezar taşı gösterilir. Kitapta, Dördüncü Haçlı Seferi'nin komutanı ve istilanın mimarı Venedik Dükü Enrico Dandalo'nun mezarının Ayasofya'da olamayacağı belirtilmiş. Yazarlar yaptıkları araştırmalarda, Sultan Abdülmecit döneminde Fossati tarafından yapılan restorasyon öncesinde mezara dair herhangi bir kaynak veya belgeye rastlamadıklarını belirterek; Bizans tarihçisi Semavi Eyice'nin konu hakkındaki yorumlarına da yer vermişler. Eyice'ye göre, Bizans halkı istila sonrası can düşmanları Dandalo'nun mezarını asla mabetleri Ayasofya'da bırakmazlardı. Eyice de bu mezar taşının konmasına sebep olarak koyu İtalyan milliyetçisi olan Gaspare Fosatti'yi göstermiş.