İlk Türk tangosu Mazi Kalbimde Bir Yaradır ya da Sevdim Bir Genç Kadını tangosunu hiç duymayan, söylemeyen var mıdır, bilemiyorum. Bu şarkıların bestekarı Necip Celal Andel'in hikayesi az bilinse de tangoları yıllardır dilimizden düşmez. Belki Andel, 1957'de, 48 yaşında vefat etmemiş olsaydı durum farklı olabilirdi. Görme engelli olan Andel de onun duygu dünyasının ne kadar zengin olduğu da çok önceden keşfedecektik. Lakin keşfetmiş olsak bile yine de eksik bir keşif sayılabilirmiş. Çünkü tango bestekarı olarak bilinen Andel'in aslında daha önemli bir müzisyen olduğu Kalan Müzik etiketiyle yayınlanan Andel, Keman Konçertosu, Viyolensel Konçertosu adlı albümle ortaya çıktı. Andel aynı zamanda Türk müzik dünyasının ilk keman ve viyolonsel konçertolarından kabul edilen besteler de yapmış.
1996'DA AÇILDI SANDIK
Andel'le ilgili bu keşfi yapan Türk müzik dünyasının usta ismi Cihat Aşkın. Bir sandığın açılmasıyla başlıyor keşif. Aşkın ile bir sabah buluştuk. "Nasıl keşfettiniz bu eserleri?" diye sorunca Aşkın anlatmaya başladı: "Yıl 1996... Sonradan eşim olacak Nisan ile tanışmıştım. 'Biliyor musun benim büyük dayım Necip Celal Andel' dedi. 'Bilmez olur muyum' dedim. Sonra eşimin babaannesi, Necip Celal'in kız kardeşi olan Belkıs Hanım ile tanıştım. Çok hoş sohbet bir kadındı. Türkiye'nin ilk kadın fizik profesörlerinden biri. Aile hikayelerini anlattı ve abisinin notalarını bir sandıkta muhafaza ettiğini söyledi. Bana da 'Sen de müzisyensin notalara bakar mısın?' dedi. Notalara baktım. Necip Celal'in bildiğimiz tangolarının notaları vardı. Ama asıl sürpriz sandıktan çıkan konçertolar, sonatlardı. Keman konçertosu, viyolonsel konçertosu, obua konçertosu, keman sonatı çıktı sandıktan."
"Tango ile uğraşan bir müzisyenin bu tür eserleri yazması aslında olağan dışıdır" diyen Aşkın sandıktan çıkan eserleri acaba bir orkestra ile seslendirebilir miyiz diye düşünmüş o yıllarda. Tolga Gülen, Tolga Zafer Özdemir eserlerin orkestrasyonlarını yapmışlar ve 2009 yılında, Necip Celal Andel'in sandıktan çıkan besteleri, şef Burak Tüzün yönetimindeki Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası'nın viyolonsel sanatçısı Rahşan Apay'ın eşlik ettiği bir konserde seslendirilmiş. Aşkın "O zaman provaları stüdyoda kaydettik. İşte bu kayıtlar şimdi Kalan Müzik'ten çıktı" diyor.
ANDEL DE BİZİM RODRIGO'MUZ
Peki bu bestelerin önemi nedir? Aşkın heyecanla cevaplıyor: "Türk müzik dünyasının ilk keman ve viyolonsel konçertolarından biri diyebiliriz bu eserler için. Çünkü 1930'lar ve 1940'larda yazılmış. Çok sesli müzik dünyasından o dönemden elimize çok az eser kaldı." Aşkın "Necip Celal Andel, döneminin tanınmış isimlerinden biri. Çok küçük yaşlarda gözlerini kaybediyor. Ameliyat için Almanya'ya gönderiliyor. Ama ameliyat başarılı geçmiyor. O da müziğe sığınıyor. Bence görme engelli İspanyol Rodrigo ile eşdeğerdir. Necip Celal Andel de bizim Rodrigomuz'dur" diyor.
KOYU BİR FENERBAHÇE TARAFTARI, TAKIMI İÇİN MARŞ BİLE YAZMIŞ
Necip Celal koyu bir Fenerbahçeli taraftarıymış. Aşkın, görme engelli olsa da bir refakatçıyla takımının maçlarına gittiğini anlatıyor: "Tribünde refakatçısı maçı anlatır o da dinlermiş. Sonra bir gün Necip Celal, Fenerbahçe Marşı yazıp besteliyor. Notaları yayımlanmış. Bu marşı gündeme getirmek istiyorum. Yıllar içinde söylenmeye söylenmeye unutulmuş. Lakin şimdilerde Fenerbahçe Kulübü bu marş ile ilgileniyor. Marşa sahip çıkmak istiyorlar. Bu çok sevindirici."
AVRUPA'DA TANINAN BİR BESTEKARDI
Cihat Aşkın, Necip Celal'in müziğe merak duymasının kapısını babası Osmanlı'da nazırlık da yapan baba Celaletten Bey'in açtığını söylüyor: "Evde kanun çalarmış. Ondan etkileniyor. Ailesi başka bir meslek edinmesini istiyor ama Necip Celal müzik konusunda ısrarcı oluyor ve Almanya'da müzik tahsili yapıyor. Türkiye'ye 1924 ya da 1925'te dönüyor. 1928'de ilk tangomuz Mazi Kalbimde Bir Yaradır'ı besteliyor. Seyyan Hanım başta olmak üzere pek çok sanatçı okuyor onun bestelerini. 1930'larda Türkiye'ye gelen Alman film yıldızı Evelin Hold, Suadiye Gazinosu'nda bu tangoyu söylüyor. Aralarında platonik aşk da yaşanıyor. Hold bu tangoyu Avrupa'da da seslendiriyor. Böylece Necip Celal Avrupa'da da önemli bir müzisyen haline geliyor."