Sultanahmet Meydanı'ndayız... Arkamızda Ayasofya Camii... 82 yaşındaki Ahmet Kemal Ataullah heyecanlı. "Vay be bugünleri de gördük" dercesine iç geçiriyor. Boşuna değil heyecanı. Dedesinin babası olan, 158 yıl önce Sultan Abdülaziz tarafından Güney Afrika'ya gönderilen alim Ebubekir Efendi'nin bir zamanlar yaşadığı ev, yaklaşık 600 metre uzaklıkta. Dedesi Ahmet Ataullah'ın Abdülhamit'in görevlendirmesiyle Singapur'a diplomat olarak gitmeden İstanbul'da aldığı ev de Ayasofya'da. Keza 1. Dünya Savaşı kahramanlarından olan, ünlü ajan Lawrence'a kök söktüren babası pilot Rüştü Atalullah'ın da ayağının bastığı yerler buralar... Ahmet Bey'in oğlu Rüştü Güven Ataullah "Şu an vatan toprağına, tüm geçmişimin derinliğiyle doyasıya basıyorum" diyor. Güven Bey'in vatan toprağı sevgisini bu kadar yoğun hissetmesi ailenin hikayesi düşünülünce gayet anlaşılır aslında. Onlar Güney Afrika'da yaşayan Ebubekir Efendi'nin torunları olan Türkler. Ama yeni Türk vatandaşı olabildiler. Çünkü orada biraz da unutulmuşlardı.
KİMLİĞİMİZİ UNUTMADIK
Ahmet Bey "Aslında biz Türk ve Müslüman kimliğimizi hiç unutmadık. Ebubekir Efendi, dedem Ahmet Ataullah, babam Rüştü Bey'in aklı hep bu topraklardaydı. Gönülden bağlıydılar vatanlarına. Fakat Güney Afrika'da 1948'de başlayan ve yıllarca hüküm süren Apartheid rejimi nedeniyle hem aile biraz birbirinden koptu hem de Türkiye ile olan ilişkilerimiz aksadı. Bu süreçte ailemizin oradaki varlığı unutuldu. Ama sonra özellikle Halim Gençoğlu'nun araştırmaları, kitapları ve yazıları ile aile üyeleri birbirlerini buldu. Türkiye'de bizim varlığımız hatırlandı. Şimdi aile üyelerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ile vatanımıza yeniden kavuştuk" diyor.
Geçen yıl SABAH Pazar'daki 'Güney Afrikalı Rüştü Bey Lawrence'a karşı' başlıklı haberle Rüştü Bey özelinde bu ailenin hikayesini anlatmıştık. Ebubekir Efendi Sultan Abdülaziz'in Güney Afrika'daki Müslüman tebaa arasındaki inanç anlaşmazlıklarını çözmesi için gönderdiği Erzurumlu fıkıh alimi. 1862'de Afrika'ya ailesiyle gidiyor ve burada okullar açarak, insanları eğiterek o dönemdeki Müslüman tebaaya İslam'ın kurallarını öğretiyor. Güney Afrika'da hem halifenin temsilcisi olduğu hem de yaptığı işler nedeniyle Müslümanlar arasında özel bir yer ediniyor. Onun torunları Rüştü Bey ile Fuat Bey ise Güney Afrika'da doğsa da Mektebi Sultani'de okuyorlar. Sonra da üniversite eğitimleri için Londra'ya gidiyorlar. Rüştü Bey Londra'da pilot çıkıyor. Fuat Bey ise dilbilimci oluyor. İkisi de 1. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla, Güney Afrika'ya dönüyor. Sonra Osmanlı ordusuna katılıyorlar. İlk olarak Çanakkale Cephesi'nde savaşıyorlar. Güney Afrika doğumlu olduğu için Rüştü Bey Ümitburunlu olarak anılıyor. Savaş devam ederken Rüştü Bey özel bir görevle Yemen Cephesi'ne gönderiliyor. Ve orada ünlü ajan Lawrence'a karşı çalışmaya başlıyor.
TÜRKİYE GİTMEMİZ YASAKTI
Bu bilgileri Cape Town Üniversitesi'nde çalışan, tarihçi Dr. Halim Gençoğlu'nun araştırmaları sonucu biliyoruz. Önemli bir ailenin ferdi olduklarını zaman içinde öğrendiklerini söyleyen Ahmet Bey, 1940'larda İsmet İnönü ile 1950'lerdeyse Andan Menderes'le aile üyelerinin görüştüklerini ama o dönem Güney Afrika'daki Türk ve Osmanlı mirasına hükümetlerin sahip çıkma iradeleri olmadıklarını söylüyor ve sonraki süreci anlatıyor: "Apartheid rejimi aslında ailenin biraz birbirinden kopmasına neden olmuş. Sonuçta Müslüman olmak da Güney Afrika'da ikinci sınıf vatandaşlık demekti ve bu ırk ayırımcılığına aile de maruz kaldı. Amcamlarla ilişkimiz koptu. Mesela onlar bir ara otobüs ile Türkiye'ye dönmek istemişler. Fakat Güney Afrika sınırından geri çevrilmişler. Ki bizim pasaportlarımızda iki ülkeye gitmek yasaktı. Biri Türkiye diğeri Mısır" diyor. Rüştü Bey'in torunu Güven Bey "Son yıllarda Türkiye, Afrika'daki Osmanlı ve Türk mirasına sahip çıkma noktasında kararlı bir politika yürütüyor. Halim Bey'in araştırmaları ve yazıları sayesinde aile toparlandı. Türkiye bizi hatırladı. Şimdi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ailemizden 112 kişiye vatandaşlık vererek vatanımıza kavuşmamızı sağladı" diyor. Bu hafta içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşecek törenle aileye nüfus cüzdanları verilecek. Peki aile ne yapacak? Ahmet Bey "Türkiye'ye vatanıma yerleşeceğim. Ömrüm yettiği kadar da burada yaşamayı planlıyorum. Babamın, dedelerimin izini sürmek istiyorum" diyor.
11 YILLIK HAYALİM GERÇEKLEŞTİ
Cape Town Üniversitesi'nde çalışan, tarihçi Dr. Halim Gençoğlu, Güney Afrika'ya gittikten sonra oradaki Türk ve Osmanlı mirası üzerine araştırmalar yaparken bu ailenin varlığından haberdar oluyor. Sonra da araştırmalarını derinleştiriyor. "Güney Afrika'da Ebubekir Efendi'nin ciddi bir etki alanı var. Keza onun torunu Rüştü Bey dönemin ilk pilotlarından biri. Önemli bir aile yani. Ben bu aile üzerine yaptığım araştırmalar ve yazdığım yazılar sonucu Ahmet Bey ve diğer aile üyeleriyle tanıştım. Hatta Apartheid rejimi sırasında aile üyeleri arasında iletişim de kesilmiş. Yazılarım sonrası bana ulaştılar ve bu sayede ailenin üyeleri bir araya gelebildi. Sonra bu ailenin varlığını Türk kamuoyuna anlatmaya çalıştım. 11 yıllık bir hayalimdi bu ailenin tekrar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaları. Ve bir hayalim gerçek oldu" diyor.
BABAMLAR ÜNLÜ CASUS LAWRENCE'I YAKALAMIŞLAR
Ahmet Bey "Babam yaşadıklarından pek bahsetmezdi. Fakat 17 yaşımdayken onunla Arabistanlı Lawrence'ı izlemeye gittik. Film bitmeden babam çıktı. Ben de arkasından çıktım. 'Neden çıktın?' dedim. Babam da 'Oğlum yalan bir tarih anlatıyorlar. Lawrence öyle anlatıldığı gibi kahraman değildi. Ben oradaydım. İngiliz generalleri esir almıştık. Bir defasında Lawrence'ı da yakalamıştık ama bir subayı ayartıp kaçmıştı' demişti. Babamın bu kadar önemli biri olduğunu o zaman anladım" diyor.