Türkiye Voleybol Kadın A Milli Takımı ve Fenerbahçe Opet Takım Kaptanı Eda Erdem Dündar, yaz başında karşımıza "Kaptan, her yerde kaptan" projesi ile çıktı. Meğer filenin sultanı Eda Erdem, dört yıldır gönlünü denize kaptırmış... Eşiyle beraber dört yıl önce aldıkları yelkenli teknede çektirdiği fotoğraf ve videoları sosyal medya hesabında paylaşınca voleybolculuğunun yanında farklı bir yönünü daha keşfettik Erdem'in.
Biz de bu vesileyle kaptanlığın hakkını sonuna kadar veren sporcudan denizdeki dingin ve alternatif hayatını dinledik.
- Yelkenli kullanmaya nasıl karar verdiniz?
- Arkadaşlarımızla çıktığımız gulet tatilinde, deniz üzerinde olmanın verdiği keyif ve huzur çok farklı geldi. Sonraki tatillerimizde yelkenli kiralayıp kendimiz deniz üzerinde olmak istedik. Denizdeyken, yelkenlileri kullanan kadınları görünce inanılmaz etkilendim, gözüme çok güçlü gözükmüşlerdi. "Ben de denemek istiyorum" fikri hemen beni yakaladı ve böylece yelken sevdam başladı.
- Nasıl bir eğitim aldınız?
- Teknemizi aldığımızda eşimin de, benim de amatör yelkenci belgemiz yoktu. Bu işi bilen dostlarımız sayesinde birlikte yaptığımız seyirlerle işin pratiğini öğrendik. Sonra da belgelerimizi aldık.
ÖNCE TÜRKİYE
- Nerelere seyahat ettiniz?
- Voleybol antrenmanları ve maçlardan dolayı hep kısa seyahatler yapma şansım oldu. Kaş, Kalkan, Marmaris, Bozburun, Söğüt, Selimiye, Datça, Bodrum, Çeşme, Rodos ve Simi şimdilik tekneyle gidebildiğimiz yerler. Ama keşfedilmeyi bekleyen o kadar çok yer var ki ülkemizde. Öncelikli hedefimiz kendi kıyılarımızı gezip görebilmek.
Sonrasında da rüzgar bizi nereye götürürse oraya gitmek.
- Denizde olmak size nasıl hissettiriyor?
- Profesyonel sporcu olmak çok stresli bir iş. Denizde olmak bu stresi tamamen unutturuyor. Kendimi en özgür hissettiğim yer deniz ortasında olmak. Orada doğallık var ve insanı doğal olmaya teşvik ediyor.
Her anından keyif almaya, tadını çıkarmaya çalışıyorum.
- Pandemi sürecini teknenizde mi atlattınız?
- Kulübüm 19 Mart'ta idmanları durdurma kararı aldı. Eşimle konuştuk, "Nasıl yapmalıyız? İstanbul'da mı kalmalıyız?" diye... Şehirlerarası otobüs yasakları çıkınca, özel araç yasağı da gelecek diye, 28 Mart günü, eşim, ben ve köpeğimiz Gigi, Göcek yolunu tuttuk. 3 ay 10 gün teknede yaşadım. Şu an sezonumuz başladığı için İstanbul'dayım.
- Çok güzel koyları olan bir ülkeyiz. Bunun kıymetini daha iyi anlama şansınız olmuştur.,, - Deniz üzerinde olduğunuzda, istediğiniz her yere gidebilme şansına sahipsiniz, istediğiniz koyda bulunabilirsiniz. Dolaştıkça o kadar güzel bir doğayla karşılaşıyorsunuz ki... "Daha güzel ne olabilir?" derken bir başka güzellik çıkıyor karşınıza...
Ve tekrardan ülkenize âşık oluyorsunuz.
- Gittikleriniz arasında en sevdiğiniz koy hangisi oldu?
- Çok fazla yer var ama Göcek için konuşmak gerekirse, Göbün Koyu en güzel koy. Oradaki dostlarımızla bir aile gibi olduk. Panço Koyu'nda yüzmeyi, Bedri Rahmi Koyu'nda da kıçtan karaya doğru ıssızda kalmayı çok seviyoruz.
- Eşinizle birlikte çıkıyorsunuz seyahatlere. Teknede kaptan kim?
- Teknenin kaptanını, o günkü hava koşulları belirliyor diyebilirim.
Kimi zaman ben, kimi zaman eşim Erdem'le rolleri paylaşıyoruz.
Denizin tadını çıkarıyoruz
- "En iyi tekne arkadaşımın teknesi" derler. Bu fikre katılıyor musunuz?
- Tekne sizin çocuğunuz gibi oluyor, ne kadar ilgi gösteriyorsanız o kadar karşılığını alıyorsunuz. Çok fazla şeyle uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. Arkadaşınızın teknesine gittiğinizde misafir oluyor ve bakımla, arızayla uğraşmıyorsunuz ve denizin keyfini çıkarıyorsunuz.
Ama ben teknenin her şeyiyle uğraşmaktan çok keyif alıyorum.
- Teknedeyken en keyif aldığınız aşama hangisi?
- Yelken açmak. Doğa koşullarına çok saygı duyuyorum. Denizde bizi neyin beklediğini bilmemek beni en çok cezbeden şey.
Rüzgarın, dalgaların tekneyi zorladığı anlarda kontrolü ancak doğanın izin verdiği ölçüde sağlayabiliyorsunuz.
Bu çok tatmin edici bir duygu.
Her farklı seyirden sonra ayrı bir başarmışlık hissi yaşıyorum.
Çünkü karada hep bir acele içindeyiz, teknede ise denizin ve sakinliğin tadını çıkarıyoruz. Farklı bir hayatım olabildi bu sayede.
Hırslı, asla pes etmeyen Denizin tadını çıkarıyoruz bir milli takım!
- Bir reklam filminde de rol alıyorsunuz. Voleybola verilen değerin artması olarak yorumlayabilir miyiz durumu?
- Son yıllarda kadın voleybolu üst üste aldığı başarılarla yazılı ve görsel medyada çok yer almaya başladı.
Bununla beraber de sponsorların voleybola ilgisi arttı.
Vestel'in Türk sporuna özellikle kadın voleyboluna gösterdikleri destek ortada. Bu desteklerini benimle birlikte pekiştiriyorlar.
- Kadın voleybolu ülkemizde çok iyi bir noktada.
Bunun bir parçası olmak nasıl hissetiriyor?
- Voleybola başladığım 2000 yılından günümüze geldiğimde. koskaca 20 senenin içinde ne kadar çok şeyin geliştiğini ve değiştiğini görebiliyorum. Bunun bir parçası olmak her zaman şanslı hissettirmiştir. Bizler ülkemizi her zaman en iyi şekilde temsil etmeye çalışan küçük bir ekibiz. Elimizdeki şansı güzel bir takım çalışması, harika bir federasyon çalışmasıyla sahaya yansıtıyoruz. Bunun sonucunda da çok hırslı, asla pes etmeyen, ülkesi için savaşan bir takım ortaya çıkıyor. ve sahada göstermiş olduğumuz çabanın Türk halkının gönlünde ya da aklının bir köşesinde yer edinerek kazanıyoruz. Bunun parçası olduğumuz için hepimiz gururluyuz.