Çok değil birkaç yıl önce FOMO (Fear of missing out) ile tanıştık. Kusursuz insanların büyüleyici yerlerde yaptığı heyecan verici deneyimleri ölümsüzleştiren fotoğraf kareleri Instagram'da karşımıza çıktıkça bir şeyleri kaçırıyor olma endişesine kapıldık. Bu endişe arttıkça sosyal medyaya daha da sarıldık, zamanımızın çoğunu sadece Instagram da değil, Twitter ve Facebook'ta geçirir hale geldik. Sonra pandemiyle birlikte ROMO (The relief of missing out) hayatımıza girdi. Evlere kapanıp TikTok videosu çekmek ve ekmek mayalamak dışında başka pek bir şey yapmayınca ortada kaçırılacak bir aktivite, özenilecek hayatlar da kalmadı. Ve bu da büyük bir rahatlamaya neden oldu. Şimdi yine pandemiyle hayatımıza giren bir rahatsızlıkla karşı karşıyayız. Yeni normalde sokağa çıkmak herkes için aynı derecede kolay olmuyor. Eğer sokağa çıkmaya korkuyor, kalabalık yerlerden uzak duruyor, restorana gitmeye, uçağa binmeye cesaret edemiyorsanız FOGO (Fear of going out) yani dışarı çıkma korkusu yaşıyor olabilirsiniz. Dışarı çıkma korkusunun, aylar süren ev karantinasının ardından hasretini çektiğimiz özgürlüğe kavuşmanın heyecanını gölgelediğini söylemek yanlış olmaz. Son dönemde vaka sayılarının bir türlü istenen düzeye inmemesi birçok kişinin bu endişeyi yoğun bir şekilde yaşamasına neden oluyor.
Elbette dikkatli olmak, önlemleri uygulamak önemli ama bunun koronafobiye dönüşmemesi uzmanların özellikle uyardıkları bir durum. İngiltere'de yapılan araştırmalar çalışan kesimin üçte birinin bundan sonra da evlerinin salonunu ofis olarak kullanmaya devam etmeyi istediklerini gösteriyor. Çalışanların endişelerini gözönünde bulunduran Google, 2021 yazına kadar evden çalışmayı sürdüreceğini açıkladı. Coca Cola gibi birçok marka da yıl sonuna kadar ofislerini kapalı tutma kararı aldı. Ülkemizde şehirler arası yolculuklarda uçağa binmek yerine kiralık özel araçla seyahat etmek hiç bu yaz kadar popüler olmamıştı. Müşteri sayısı azalınca en lüks restoranlar bile eve servis hizmeti vermeye başladı. FOMO ve ROMO'dan kurtulmak basit. Sosyal medyadan uzak durmak yeterli oldu. Peki ya
FOGO? PROTEZ PSİKOLOJİ
Dışarı çıkma korkusunu Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ankara Şehir Hastanesi, Psikiyatri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erol Göka ile konuştuk. Pandemi sürecinin başında 'protez psikoloji' kavramını gündeme getiren Prof. Dr. Göka, bu süreçte ortaya çıkan ve çığ gibi üstümüze gelen kaygılarla baş edebilmek için onun hafif ve orta şiddetteki şekillerini 'normal' olarak görmek, onunla yaşamaya alışmak gerektiğini söylüyordu. Bunu insanlara anlatabilmek için de "dişimizde bir sorun olduğunda nasıl yeme-içme faaliyetlerimizi bu gerçeği bilerek sürdürmemiz gerekiyorsa şimdi de bununla yaşamalıyız" örneğini veriyordu. Prof. Dr. Göka, "Toplumun büyük çoğunluğu psikolojilerine bu yeni protez kısmı ilave etmeyi başardı ama bir kısmımız çeşitli nedenlerle bunu başaramıyor" diyor: "Bırakın psikolojilerine protez bölümü ilave etmeyi, onu kullanmayı aklına bile getiremiyor, hâlâ ilk günkü gibi korku, endişe ve panik halinde. Sürekli olarak koronavirüs onlara ve yakınlarına bulaşacakmış gibi davranıyorlar, evden dışarı çıkmıyorlar. Çıksalar dahi onları kalabalıkların, hatta diğer insanlardan önerilen fiziksel mesafenin çok daha uzağında, çift takılmış maske ve eldivenleriyle, tedirgin ve ürkek tavırlarıyla, hemen aşırı tepki vermeye ve öfke patlamasına hazır davranışlarıyla tanıyorsunuz." Peki bu endişeleri yaşamak yine de normal mi? Prof. Dr. Göka bu soruya şu yanıtı veriyor: "İlk üç ayda normaldi diyebiliriz ama şimdi bu konuda biraz daha temkinli olmalı, aşırı endişe ve korku gösterenlerin ruh sağlıklarının bozulmuş olma ihtimalini hesaba katmalıyız. Hafif ve orta düzeydeki anksiyete, bırakın zararlı olmayı faydalıdır da. Bu tepki, bizi aslında bir yandan motive ederek, gerekli önlemler almamıza, aktif olmamıza yardımcı olur. Lakin bu endişenin bize gerekli önlemleri aldırma görevini tamamladığında, zaman içinde kendi kendine azalması gerekir."
BİLGİ KİRLİLİĞİ
Pandemi tüm dünyayı hazırlıksız yakaladı. Planlarımızı erteledik ya da iptal ettik. Hiç hesapta olmayan sorunlarla uğraşır hale geldik. Geleceğe dair karamsar bir psikolojiye girdik. Prof. Dr. Göka bu korkuyu tetikleyen etkenler arasında sosyal medyaya da yer veriyor: "Bilişim teknolojileri sayesinde tüm dünyadan aldığımız bilgiler ve pandemi hakkında çoğu yalan yanlış sosyal medyadan ekranlarımıza akıp duran veriler zihnimizi dolduruyor, adeta bizi zehirliyor. Koronavirüs ve oluşturduğu hastalıkla ilgili hâlâ büyük ölçüde bilinmezlik sürüyor. Hem bilinmezlik endişesi hem hastalığa yakalanma ve onunla at başı giden yakınlarımıza, ülkemize, insanlığa bir şey olacak, felaket hepimizi vuracak korkusu, hepimizi şöyle ya da böyle etkiliyor. Herkes bu süreçte kendi fiziki ve psikolojik savunma mekanizmalarıyla karşı durmaya çalışıyor. Ama maalesef bazılarımız psikolojik olarak diğerleri kadar güçlü değiller, endişeye ve takıntılı hallere bünyeleri daha yatkın..."
Prof. Dr. EROL GÖKA FOGO ile başa çıkmanın yolları
Genel olarak iki şey söyleyebilirim. Birincisi, profesyonel yardım almaktan çekinmemek, ikincisi ise umudunu asla yitirmemek...
Sakin kalmaya çalışmalı, olabildiğince pandemi öncesi hayatımızı sürdürmeye gayret etmeliyiz.
Şu kitapları okuyun, şu filmleri izleyin türü önerileri ancak kendimizi iyi hissedince yapmaya girişmeli, yapamazsak da üzülmemeliyiz.
Yoğunlaşamamak nedeniyle işlerimizi ve hayatımızı eskisi kadar iyi organize edemediğimizi bilmeli, kendimizi heder etmemeliyiz.
Dikkatimizi daha çok kendimizi ve çevremizi psikolojik bakımdan güçlü tutmaya, dayanışmaya vermeli, medyanın ve sosyal medyanın bizi zehirlemesine izin vermemeli, sadece güvenilir kaynaklardan haber almalıyız.
Bu korkuyu onlar yaşıyor
Ekonomik ya da ideallerine giden yolda sorunlarla karşılaşanlar
Kendisi ya da bir yakını Kovid-19'a yakalanan ve belki de sevdiği birini bu yüzden kaybetmiş ve matem yaşayanlar
Psikolojik bünyesi kaldırmadığı için korku ve endişesi hastalık boyutuna gelmiş, vesveseden ve virüsten kurtulmak için yapmak zorunda hissettiği aşırı takıntılı davranışları tekrar tekrar yapmaktan başka bir şey yapamayanlar
Kovid-19 sürecini ağır bir travma olarak yaşamış ve travma sonrası stres bozukluğuna yakalanmış, sürekli dehşet duygusu içinde hayatını sürdürmeye çalışanlar