Sergen Deveci kendi tabiriyle tam bir "90'lar çocuğu"... Doğduğu şehir İzmit'te başlayan hikayesi bugün son sürat İstanbul'da, sahnelerde devam ediyor. Tabii bir yandan da sosyal medya hesabındaki paylaşımlarıyla... Deveci, son zamanlarda komedide yıldızı parlayan isimlerden birisi. Ona stand-up yaparken de tiyatro sahnesinde de Instagram'ın 'zaman tüneli'nde de rastlamanız mümkün... Öyle ki takipçi sayısı 600 binlere dayanmış durumda.
Kocaeli Şehir Tiyatroları'nda aldığı eğitimin ardından İstanbul'a gelen Sergen Deveci gerek toplumsal hayata, ilişkilere dair yaptığı komik tespitleriyle gerekse de başarılı jest ve mimikleriyle dikkat çekiyor... Kendisiyle öyküsünü, gelecek planlarını ve iyi komedinin sırlarını konuştuk.
- Yeni nesil içinde komedi alanında aradan sıyrılan isimlerden biri olarak gösteriliyorsunuz. Bu yolculuk nasıl başladı, Instagram hesabınıza yüklediğiniz videolarla mı daha öncesinden mi?
- Açıkçası bu şekilde anılmak gerçekten mutluluk verici. Türkiye mizah açısından çok doğurgan bir coğrafyaya sahip. Herkesin kendince bir mizah bakışı olduğunu düşünüyorum. Bence komedyen olmak kişinin tercihi ile oluşabilecek bir durum değil, elbette herkes şaka yapabilir ve şaka üretebilir ama komedyenliğin bambaşka bir postürü olduğunu düşünüyorum. Sakın "Ben komedyenim" diyorum gibi anlaşılmasın, ben komedyen ya da şovmen olabilmek için birçok kültürdeki şaka hazırlanış yollarını takip etmeye çalışıyorum.
- Komik olduğunuzu, insanları güldürebildiğinizi ne zaman fark ettiniz, hep böyle bir işin içinde mi olmaktı hayaliniz?
- Benim en büyük fark edişlerim, hep yanılgılarımın sonrasında geldi. Liseye giderken bir stand-up gösterisi yazmıştım fakat hiçbir zaman sahneye çıkmaya cesaretim yoktu. Bazen hayaller bir köşeye çekilir ve sanki zamanını beklermiş gibi gelir bana. Sahne de öyle oldu benim için bir gün geldi ve o gün yine hazır değildim fakat kendimi hazırlamak istedim. Yeni bir gösteri yazdım. Sonra eski gösteriye göz gezdirdim ve iyi ki o zamanlar sahneye çıkmamışım dedim. Tiyatro mezunuyum ve asıl hedefim oyunculuktu ve bunun yanında sahnede olmak resmen mesleğimi belirlerken kendime yaptığım bir iyilik oldu.
- Instagram'da takipçi sayınız 600 binlere yaklaşmış durumda. İnsanların dikkatini ilk ne zaman çekmeye başladınız?
- Zaman içerisinde herkesin derdini ortak kümeye almaya başlayınca dikkat çekmeye başladığıma inanıyorum. Biliyorsunuz günümüzde artık bir insanın yaptığı işin kalitesini; renklerden, anlatımdan, dertlerinden ya da terimsel bilgilerinden ziyade rakamlar ve sayılar belirliyor. Şimdi çıkıp burada "ah öyle mi 600 bin mi olmuş" diyerek umursamıyormuş gibi davranabilirim ama her şeyi bu kadar hızlı tükettiğimiz bir platformda ne yazık ki bunu önemsemek zorundayım.
- Sosyal medya hesabınızda paylaşımlarınıza devam ederken bir yandan stand-up gösterileriniz bir yandan da tiyatro oyunlarınız oluyor bildiğim kadarıyla. Kariyerinizin ilerleyen süreçlerinde bunlar arasında hangisine daha fazla ağırlık vermeyi düşünüyorsunuz?
- Bir keresinde bir siber saldırıya maruz kalmıştım. Sosyal medya hesaplarım kapanmıştı. Yaklaşık 14 gün boyunca bir şey üretsem bile paylaşabileceğim bir alanım yoktu. O gün bunun ne kadar değerli bir şey olduğunu ya da benim hayatımdaki yerini fark ettim. Fakat çok gariptir ki; hesabım geri geldiğinde ise sosyal medyaya olan güvenimi kaybettim. Bir anda her şeyin kaybolabiliyor. Sanırım sahnedeki performans ya da bir filmde yer almak benim için her zaman daha güvenilir ve daha iyi bir ödev. Bana bir şey kattığına eminim.
-Biraz klişe olacak ama iyi komedinin tanımını yapmanızı istesek ne dersiniz?
- Diğer sorulara asla haksızlık etmek istemem ama bence en iyi soru diyebilirim. Gülebileceğimiz çok şey var, bir duruma gülebiliriz, bir sıkışmaya gülebiliriz, bir çıkmaza, bir kargaşaya gülebiliriz bunlar gerçekten komik olabilir. Ya altı boşsa? O zaman sadece gülmek, vücudumuza yapılan bir iyilikten başka bir şey olmuyor. Derdi olan mizahı seviyorum ben. Günlük hayatta başımıza gelebilecek ve gerçek mizahı seviyorum. İyi komedi, dert barındırır.
- Videolarınızda sık sık kadın-erkek ilişkilerine, arkadaşlıklara ya da mahalle kültürüne dair içeriklere rastlıyoruz. Bu videolardan sonra yakın çevrenizden ne gibi tepkiler alıyorsunuz?
- İnsanlar izledikleri şeylerin içerisinde kendilerini bulmayı seviyorlar. O zaman daha yakın hissediyorlar ve ilk tepkilerini doğrudan bana gösteriyorlar. "Aaa beni yapmışsın" diye... Bir şekilde akılda kalmak güzel ama umarım bunun hep güzel olmasını sağlayabilirim.
SÜREKLİ AYNI SERGEN'İ İZLETMEK İSTEMİYORUM
- Siz kendinizi mizah yönünden nerelerden besliyorsunuz? Sevdiğiniz yazarlar, komedyenler, filmler, diziler kimler, neler?
- Birçok şey izlemeyi seviyorum. Sanırım ben mizahın soğuk olanını, ciddi olanını, abartıya kaçmayanını daha doğrusu karikatürize edilmeyenini seviyorum. Türk tiyatrosu tarih açısından inanılmaz verimli bir komedi anlayışına sahip. Sorunuza o kadar çok örnek geliyor ki aklıma... Fakat bir yandan da bence en iyi komedi, oyuncunun kendi yazdığı komedi gibi geliyor. Bu bağlamda da en iyi örnek Fleabag olabilir. Harika bir diziydi!
- Takipçilerinizin en beğendiği/sevdiği tespitler, tiplemeler hangileri oluyor?
- Hepimiz artık her şeyden çabuk sıkılabiliyoruz. Bu yüzden sürekli aynı Sergen'i izletmek kendime yapacağım bir kötülük olur gibi geliyor. Elimizden geldiğince duruma uygun karakter ya da tip çıkartmaya çalışıyoruz. Örneğin insanlar Kolpa Ayhan karakterimin filmini çok istediler ama ben karakterin arka plandaki hikayesini hiç düşünmemiştim o yüzden ona cesaretim yok açıkçası.