Uzun yıllar uluslararası bir bankada çalışıyor Şebnem Akarsu ve bir gün hayatını yollarda geçirmeye karar veriyor. Aslında yolların yabancısı değil: "Kısacık bir zamanı bile değerlendirir mutlaka yola düşerdim" diye tarif ediyor beyaz yakalı günlerini... Bankadan bir kadın arkadaşıyla yola çıkıyor. İstikamet Anadolu... İlk durak Mardin. Kişisel yol haritasında Mardin'in yeri çok ayrı... Sonrası kendiliğinden geliyor. Popüler destinasyonlar, herkesin gitmek için can attığı yerler değil onun istediği... Her karışı bir başka anlam taşıyan Anadolu onun için çok önemli: "Karadeniz yaylalarını görmeden, İsviçre Alpleri'ne gitmeye hiçbir anlam veremiyorum. Mesela Çankırı'da bir tuz mağarası var, inanılmaz... Ama biz yurt dışında tuz mağarası arıyoruz!"
BABAM GEZEMEDİ, GİTTİ...
Soruyorum Akarsu'ya; Canı sıkılan neden çareyi yollarda arıyor? Mesela neden bir kafe, restoran açmadınız da yollara düştünüz? Manalı bir yanıt veriyor Akarsu: "Babam üst düzey yetkili olarak çalıştı şirketlerde. O sistem içinde var olmak, tutunmak için kendini feda etmek gerektiğini düşünürdü. 60 yaşında bir haller oldu babama. Anlam arayışına girdi. Gezecektik onunla... Ama olmadı, babam gitti... O zaman anladım yollara düşmem gerektiğini... Çünkü plan, program yapmanın çok da bir anlamı yok. Olacak olan oluyor..." Devam ediyor Akarsu: "Yola çıkmak için, illa hayatında bir boşluk, sorun, varoluş problemi olması gerekmiyor. Bu aynı zamanda diğer sorumluluklarını ertelemek anlamına da gelmiyor. Dünya meselelerini anlmak için de yola çıkar insan. Ben bir aile insanıyım, anneyim... Çocuklarımla, ailemle yola çıkıyorum. Kızım 20, oğlum 8 yaşında ve çok şey öğrendiler yolda. Annelerinin tevekkülle olanlara yaklaştığını gördüler, olgunlaştılar..."
PANDEMİ DE BİR YOLCULUK
Pandemi döneminin de öğretici olduğunu söylüyor Akarsu: "Durarak da yol alabilirsiniz. Yollar her şeyin geçici olduğunu söylüyor. Her şey altüst olsa bile tekrar devam edebilirsiniz. Her şeyin sonu var pandeminin de sonu var. Dünyanın her yerinde aynı bu. Her şey geçici, kötü bir dönemdeyiz ama bu da geçecek... Yola çıkmaya niyet ettiğinizde plana, programa gerek yok, mesafenin önemi yok. Hayatın geçiciliğini yollar öğretiyor. Yolun sonunu düşünmeden devam ediyorum." Seyyah Şebnem Akarsu Bir Kadın Seyyahın Yeryüzü Notları/İçimdeki Yolcu adlı bir kitap yayımladı. Akarsu, bizim için seyahate çıkmanın zor olduğu bir dönemde, hem ruhumuzu rahatlatacak hem de sosyal mesafe sıkıntısı yaşamayacağımız Anadolu'nun paha biçilmez destinasyonlarını seçti... Buyurunuz... Yolunuz açık olsun...
KARADENİZ YAYLALARI... HORON PAKLAR ANCAK SİZİ
Tüm şifreleri kendinde saklı bir içsel yol öğretisi gibi. Yol boyunca Tabiat Ana'nın gücünü, hakimiyetini peşinen kabullenmek gerekiyor. Bir yayla evinde mırıl mırıl sokulasın geliyor sobanın yanına. Derken bir tulumba sesi yükseliyor. İçine içine akıyor sanki dağlardan gelen şelaleler. Duyduğun deli coşkuyu horon etmek paklıyor ancak. Başkalarının da o coşkuya ortak olması paklıyor. Doğayla, varoluşun sevinciyle, kendinle ve insanla el ele verip ettiğin bir horon. Yaylalar; doğanın kendisini... Sohbeti muhabbeti... Nedensiz neşeyi... Yeşilin bin bir halini... Karadeniz gibi deli dumrul hissetmeyi özleyenler için...
BAKSI MÜZESİ GÖZLERİNİZİ BAYBURT'TA AÇMAK
Sabah gözünüzü Bayburt'ta açsanız fena mı olur? Şebnem Akarsu bu soruyu "Şahane olur" diye cevaplıyor ve başlıyor anlatmaya: "Sabah uyandığınız andan itibaren gerçeküstü bir tabiat sizi kucaklar burada, kucağına sığındığınız sürece de bir daha bırakmaz, sarar, sarmalar... Modern hayatın uyaran ve uyarıcıları ile haşır neşir olamadığınız için sohbet, muhabbet, yaratıcılık ve verimli çalışma ortamını rahatlıkla yaratırsınız... Ailenizle gelip, çocuklarınızın sadece birer çocuk gibi koşup oynamasını, kendi kendine oyun kurabilmesini, sizinle olan bağlarını güçlendirmesini ve gezmenin görmenin onun üzerinde nice kitap cümlesinden daha anlamlı bir etki yarattığını gözlemlersiniz. Baksı Müzesi Avrupa'nın en iyi müzesi ödülünü almış bir yer. Ülkemizde bir sanat müzesi olup, içinde konukevinin de olduğu yegane yer... Gelmeyenin, görmeyenin ve bilmeyenin kalmaması gereken bir yer... Sevgili hocamız Hüsamettin Koçan'ın yapabildiklerini ve yaratabildiklerini görmek her seferinde aynı etkiyi yaratır gidenlerin üzerinde. Her şeye ve herkese rağmen 'anlamlı bir yaşam amacı' için yapılabilecek her şeye varım ve yola devam ediyorum diyebilmek..."
TUNCELİ HAVASININ SUYUNUN TADINI ÇIKARIN
Şebnem Akarsu, Tunceli'nin eşsiz bir doğası olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Doğasını içine çekebilmek, havasının suyunun ama en çok da insanının tadını çıkarabilmek... Kendine ait olduğu sanrısına sıkı sıkı tutunulan din, dil, ırk, mezhep, kimlik, köken ayrımının 'anlamsızlığının anlamına' varabilmek... 'Gerçekte kim deli kim veli belli değildir' anlayışını özüne koyan, Sevişen ve nice delinin mukaddes sayıldığı, delilerin dünyayla ilişkisini kesmiş, mal, mülk, iktidar arzusunu aşmış olduklarına inanılan topraklar... Bir Ege kasabası edasında meydanlarında şarkılar söylenen, bakmaya doyum olmayan bir tabloya yerleşmiş fırça dokunuşları gibi seyreylenen..."
VAN HİSSETMESİNİ BİLENE ÖZGÜRLÜKTÜR
Van da Akarsu'nun doyamadığı topraklardan: "Anadolu'nun en özel coğrafyalarından biridir Van ve çevresi... Bu ülke topraklarında var olmuş en büyük medeniyetlerden biri olan Urartuların izini sürersiniz Çavuştepe'de... Sizden öncekilere ve sizden sonrakilere, yollarda silinmiş ayak izlerinin ardına yürek izleri bırakabilenlere selam eder, seslerini duyar ve yola öyle devam edersiniz. Oralarda bir fani olarak nefes almak dahi ölümsüzlüğün izini sürmek gibidir. Öyle hissettirir. Berekettir Anadolu toprakları. Hissetmesini bilene özgürlüktür. Yaşamasını bilene birlik, beraberlik ve hoşgörüdür. Ömür yettiğince yola devam dedirtir."