76 yaşındaki annem geçen pazar izin gününde yürüyüşe çıktıktan sonra eve geldiğinde çok mutsuzdu: "Keşke Bodrum sokaklarını böyle boş görmeseydim." Bizim gibi şehir hayatının kaosunda yorgun düşenler için bu dönemde sessiz sakin bir Bodrum rüya gibi gelse de Bodrumlular için bu bir kabusmuş bunu anladım. Mayıs ayıyla birlikte sokakların kalabalıklaşmasına, hayatın renklenmesine alışmışlar. 10 gün öncesine kadar Gümüşlük'teki en eğlenceli aktivite merkeze yakın bir tarladaki çilekleri koparmakmış, düşünün. Ama Covid-19'un en çok balkonlara ve bahçelere yaradığını da söylemeden geçmeyelim. Bodrum'un evleri çiçekleriyle, peyzajlarıyla birbiriyle yarışır güzellikte bu yıl. Sadece begonvillerden de bahsetmiyorum. Güller, sardunyalar, papatyalar… İşte bu duygularla Bodrum'un farklı köşelerini gezmeye başlıyorum. ATEŞİM ÖLÇÜLÜYOR
İlk durak Yalıkavak Bodrum. Hemen girişindeki markette tek tük insanlar var. Tekneler yine sıra sıra dizili ama yürüyüş yolu sakin. Nadiren de olsa ikili, üçlü gruplara rastlıyorum. Ama mağazaların, kafelerin çoğu kapalı ya da tadilatta. Vakko Patisserie'deki hareketlilik dikkatimi çekiyor. Oturma bölümü "Güvenliğiniz Önceliğimiz" yazılı şeritlerle kapatılmış ama alışveriş devam ediyor İçeri girdiğimizde maskeli, siperlikli personel önce ateşimizi ölçüyor. Tezgahın üzerinde sıvı dezenfektanlar ve kolonyalı mendiller var. Alınan önlemler asılan bir afişte tek tek anlatılıyor. İnsanın içi rahatlıyor. Bir sonraki durağım, özellikle son yıllarda yıldızı yeniden parlayan Türkbükü. Plajları, restoranları, butik otelleri ve kulüpleriyle Bodrum'un sosyal hayatının en renkli olduğu yerlerden. Normalde bayramla birlikte canlanması beklenen sahil şeridinde şu sıralar en çok matkap sesi duyuluyor. Her işletme şartlarını 'yeni normal'e göre yeniden düzenliyor. Masalar sosyal mesafeyi kuralına göre yerleştiriliyor, yerleşim düzeni gözden geçiriliyor. Misafirlerin huzurlu ve hijyenik bir ortamda tatilini geçirip eğlenmesi bu yıl işletmecilerin önceliği haline gelmiş. Verilecek start'la birlikte hizmete girmeye hazırlanıyorlar. 2020 yaz sezonu için hazırlıkların başlaması hem işletmelere hem de halka da psikolojik anlamda iyi gelmiş. Konuştuğum herkes sosyal hayatın canlanmasını bekliyor. "Tatilcilerin Bodrum'a girişi kontrollü bir şekilde yapıldığı takdirde neden güzel bir sezon geçirmeyelim?" diyorlar.
GİZLİLİK AVANTAJA DÖNÜŞMÜŞ
Zeytin ve çam ağaçları arasından geçerek ulaşıyorum Aman Ruya'ya. Doğanın içinde gizli saklı bir köşe burası. Sizi önce doğasıyla sonra da mimarisiyle büyülüyor. Privacy (Mahremiyet) buranın özelliği. Pandemi döneminde de bu özelliği avantaja dönüşmüş. Burada diğer misafirlerle temas kurmadan günler geçirebilirsiniz. 35 villadan oluşuyor. Her villanın kendi havuzu var. Villaların çevresi taş duvarlarla çevrili. Otele giriş yaptığınızda check-in işlemini odanızda tamamlayabiliyorsunuz. Buggy'lerle ulaşılan sahilde de dinlenme alanları birbirinden uzak olarak düzenlenmiş. Aman Ruya hizmete açıldıktan sonra otele hava yoluyla gelen misafirler havalimanında maske ve eldiven giymiş şoförler tarafından karşılanacak. Otel girişinde misafirlere maske, eldiven ve el dezenfektanı hediye edilecek. Ateşleri tek kullanımlık aletlerle ölçülecek. Daha doğrusu misafirden ateşini kendisinin ölçmesi rica edilecek. Bavulların dış yüzeyi dezenfekte edilecek. Restoranlarda her masada en fazla altı kişinin oturmasına özen gösterilecek. Bodrum'da oteller, restoranlar haziran ayıyla birlikte açılmayı, temmuz ve ağustos aylarıyla birlikte de güzel bir sezon geçirmeyi hedefliyor. Pandemi konusunda önlem almanın ne kadar önemli olduğunun herkes farkında. Personellerini eğitiyor, yayınlanan genelgelerin de ötesinde önlemler almaya çalışıyor. Bu kararlılığı görmek de geleceğe dair umutların yeşermesine yol açıyor.
EV KONFORUNDA TATİL
Karantina boyunca en huzurlu olduğumuz yerler evlerimiz oldu. Kapımızı kapadığımız anda kendimizi daha güvenli hissettik. Ama deniz, güneş, kum özlemi de artık kendini hissettirmeye başladı. Neyse ki Bodrum'daki otellerde hazırlıklar hızlanmış durumda. Seyahat yasağının kalkması ve uçuşların başlamasıyla gelecek misafirlerini ağırlamayı heyecanla bekliyorlar. Güvercinlik Koyu'ndaki Titanic Deluxe Bodrum, henüz açılış tarihini duyurmamış olmasına rağmen önlemleri uygulamaya başlamış. Kapıdan arabayla giriş yaparken önce ateşimiz ölçülüyor. İlerleyen günlerde buraya termal kamera da takılacakmış. Lounge ve resepsiyonun bulunduğu alana girişte de maskeli ve siperlikli personel bizi dezenfektan ünitesine yönlendiriyor. 80 bin metrekarelik araziye kurulu otel, geniş bir alana yayılmasını bu dönemde avantaja çevirmiş. Sosyal mesafe kuralını bu otelde uygulamak hiç zor değil. 29 blokta 409 oda var. En küçüğü 300 metrekare olan yedi villanın ise kendi özel havuzu bulunuyor. Restoranlarda da yerleşim düzeni sosyal mesafeyi sağlayacak şekilde gerçekleştirilmiş. Titanic Hotels Group'un yayınladığı Safe Touch-Hijyen Manifestosu burası için de geçerli Bu manifestoya göre çalışanlar, sağlık taramasından geçirilip ateş ölçümleri yapılıyor. Toplantı odalarından restoranlara birçok alan hidrojen peroksit bazlı malzeme ile dezenfekte ediliyor. Odalarda televizyon kumandası, aydınlatma anahtarları gibi sık kullanılan aletler de düzenli dezenfekte ediliyor. Odalar temizlendikten sonra ozonlama işlemine tabi tutuluyor. Restoranlarda masa örtüsü ve kumaş peçete kullanılmıyor… En çok merak edilen konulardan biri de açık büfe uygulaması. Manifestoda bu konu da yer alıyor. Otelde açık büfe uygulaması daraltılmış. Self servis de kaldırılmış. Servisi büfelerde görevli personel sağlıyor. Çocukların çok sevdiği mini club bu yıl aktivitelerini kapalı alandan açık alana taşıyor. Deniz kenarına indiğimizde otelin 400 metrelik sahili karşımda uzanıyor. Cabanalar ve şezlonglar üçer metre aralıklarla yerleştirilmiş. Dezenfeksiyon işlemleri buralarda da düzenli olarak gerçekleştiriliyor. Zaten her bir cabana gün boyu aynı misafirler tarafından kullanılabiliyor. Burada verdiğimiz kısa molada içeceklerimiz yine maskeli ve siperlikli personel tarafından sunuluyor. Otelin genel müdür yardımcısı Mert Aygün ile konuştuğumda iki noktaya dikkat çekiyor. Birincisi uzun yıllardır bu sektörde hizmet veren grubun tecrübesi sayesinde otelde gerekli önlemlerin alınmasında erken davranmaları. İkincisi de otelin geniş bir alana yayılması sayesinde sosyal mesafe sağlamada zorluk yaşamamaları… Titanic'te geçirdiğim saatler kafamdaki "Bu dönemde büyük otele gidilir mi?" sorusunun da silinmesine neden oluyor.