Müthiş bir mental ve fiziksel eğitim sürecinin ardından, herkes gibi evlerine kapanan sporcular, bizlere göre çok daha fazla zorlanıyor. Dünyanın dört bir yanında buna dair yapılmış anketler ve çalışmalar yayınlandı. Profesyonel sporcuların büyük bölümü, tıpkı bir sakatlık sürecinde olduğu gibi depresyona girmeye eğilimli oluyor. Mesela Uluslararası Profesyonel Futbolcular Birliği'nden (FIFPro) yapılan açıklamaya göre, Amsterdam Üniversitesi ile ortaklaşa düzenlenen ankette bin 134'ü erkek, 468'i kadın toplam bin 602 profesyonel oyuncuya salgınla ilgili sorular soruldu. 22 Mart-14 Nisan tarihlerinde 16 ülkede yapılan ankete göre, erkek futbolcuların yüzde 13'ü depresyon, yüzde 16'sı anksiyete belirtisi gösterdi. Kadın futbolcuların ise yüzde 18'inde anksiyete, yüzde 22'sinde depresyon semptomlarına rastlandı. Belirti gösteren oyuncuların çoğunluğunun, futboldaki gelecekleri hakkında endişe duyduğu aktarıldı. Koronavirüs nedeniyle liglere ara verilmeden önce aralık ve ocak aylarında yapılan ankette ise erkek futbolcuların sadece yüzde 6'sının, kadın futbolcuların ise yüzde 11'inin depresyon belirtisi gösterdiği kaydedildi. Çeşitli spor dallarında da durum farklı değil. Biz de 2020'de Tokyo'da yapılması planlanan ama 2021'e ertelenen olimpiyat yolcusu dört sporcuyla konuştuk. P&G Olimpik Anneler projesinin himayesindeki sporcular karantina günlerinde evde nasıl zaman geçirdiklerini anlattı.
BU KÖTÜ GÜNLERİ HEP BİRLİKTE GERİDE BIRAKACAĞIZ DİLARA URALP (RÜZGAR SÖRFÜ)
"Rüzgar sörfü yaptığım için evde kalmak beni oldukça etkiledi çünkü profesyonel sporcu olduğumdan beri denize çıkamadığım bu kadar uzun bir dönem yaşamamıştım. Ben de bu süre boyunca evimde kalıp, mümkün olduğunca ve özellikle kuvvet ve kondisyon antrenmanları gerçekleştirdim. Bunalıma girdiğim olmadı hiç. Bunalıma girmedim fakat COVID-19 pandemisi yüzünden evlerde kaldığımız bugünlerde benim gibi profesyonel sporcuların arzu ettiği düzeyde ve yoğunlukta antrenman yapamaması, bir mutsuzluk yaratıyor. Ben hayata her zaman pozitif bakmaya çalışan biriyim. Salgının ilk günlerinden itibaren kendime hep şunu söyledim; bu kötü günleri hep birlikte geride bırakacağız ve her şey daha iyi olacak. Bu söylemimin, psikolojimin olumsuz etkilenmesini engellediğini düşünüyorum. Spora dair günlük bir rutinim var. Çalışmalarıma devam ediyorum. Denize çıkamasam da evimdeki spor odamda kürek, bisiklet ve kuvvet antrenmanları gerçekleştiriyorum. Rus antrenörüm ile sürekli internet üzerinden görüşüp, bana her gün için düzenlediği antrenmanları yerine getiriyorum. Gelecek günler ve spor hayatım ile ilgili hiçbir kaygı ya da endişe duymuyorum. Belki spor benim işim ama aynı zamanda yapmaktan keyif aldığım şeylerin de başında geliyor. Üstelik spor yapmanın hem fiziksel hem de bedensel olarak bana çok iyi geldiğine inanıyorum. Kendimi biraz yorgun veya keyifsiz hissettiğim dönemlerde, özellikle yeşil bir alanda kitap okumaktan çok keyif alıyorum. Bunun dışında ailemle vakit geçirmek, film izlemek ve arkadaşlarımla görüşmek bana kendimi çok iyi hissettiriyor."
İLKE ÖZYÜKSEL (PENTATLON) EVE ÇOK ZOR ADAPTE OLDUM
"Hayatım boyunca bir gün bile tamamen evde kaldığım olmamıştı diyebilirim. Başlarda çok zorlandım ve sürece uyum sağlamam yaklaşık 15-16 günümü aldı. Çok sıkıldığımı söyleyebilirim. Günün 10-12 saati fiziksel aktivite içinde olan biri için evde ne yaparsanız yapın, asla yeterli olmuyor. Biraz bunalıma girdim, çünkü sadece antrenman yapamamak değil, yarışların iptal olması ve ertelenmeler beni çok etkiledi. Bu süreci yeni atlatmaya, daha yeni yeni bunalımdan çıkmaya başlıyorum diyebilirim. Bu ruh haline zamanla alışıyorum fakat içimdeki ateş ve açlık da gittikçe büyüyor. Tabii herkesin benimle aynı durumda olduğunu düşünmek ve bilmek iyi geliyor. Sporla ilgili günlük çalışmaların benim açımdan sağlıklı bir şekilde devam ettiği pek söylenemez. Beş branş için ev ortamı, haliyle yetersiz ve zor kalıyor. Ama evde yapabileceğim bütün antrenmanları yapıyorum. Spor yaşamımla ilgili bir kaygım yok. Kendime ve ekibime çok güveniyorum. Kendimi iyi hissetmek içir yemek ve tatlı yapıyorum, kitap okuyorum, dizi veya film izliyorum, şarkı söylüyorum ve org çalıyorum, bir süre örgü örmeye de çalışmıştım. Tabii evde yapabileceğim antrenmanlarımı da yapıyorum."
KAMPLARI VE ARKADAŞLARIMI ÖZLEDİM TAHA AKGÜL (GÜREŞ)
"Aslına bakarsanız ben evde vakit geçirmeyi seven bir insanım, bu süreçte de evde hep ailemle birlikte vakit geçirdim. Yani çok fazla bir şey değişmedi... Tabii artık eskisi gibi özgür değiliz ve bu da bizi zaman zaman zorluyor. En kısa sürede önceki hayatımıza dönmek istiyorum. Kampları, arkadaşlarımı gerçekten özledim. Evde kendimi kötü hissettiğimde hava almak için bahçeye çıkarım, yürüyüş yapıp köpeklerimle vakit geçiririm, bazen de bitkilerle veya ağaçlarla ilgilenirim. Bir de tabii ki spor. Antrenman yaptığım zaman stres, bunalım hepsi geçip gidiyor, rahatlıyorum. Antrenmanlarıma devam ediyorum. Evde küçük bir ağırlık salonum var ve ağırlık, yani kuvvet antrenmanlarımı orada gerçekleştiriyorum. Tabii Ramazan dolayısıyla her gün, iftardan önce tek antrenman yapıyorum. Geleceğe dair kesinlikle bir kaygı duymuyorum. Çünkü olimpiyatlar bir yıl ertelendi ve bu bir bakıma beni rahatlattı. Bir an önce sakatlığımı atlatıp iyileşmeyi ve süreç normale dönünce de kamp ortamına dönmeyi istiyorum. Dolayısıyla sakatlığımı atlattıktan ve normale döndükten sonra önümüzü daha rahat göreceğiz ve tekrar hedefe doğru çalışmaya devam edeceğiz. Bahçeli bir evde oturuyorum. Bir bostanımız var ve orada organik sebzeler yetiştiriyorum, bazen de mevsimlik çiçekler alıp onları dikiyorum. Aynı zamanda köpeklerimi gezdirmekten ve onlarla oynamaktan da keyif alıyorum. Tabii kardeşimle PlayStation, video oyunları oynamak da bana kendimi iyi hissettiren şeylerin başında geliyor."
İBRAHİM ÇOLAK (JİMNASTİK) HEDEFLERİMİ DÜŞÜNÜP BU SÜRECİ AVANTAJA ÇEVİRİYORUM
"Bu kadar aktif bir hayatın ardından, evde kalmak beni biraz sıktı. Evde biraz sıkıldığımı söyleyebilirim ama öncesinde de yoğun programımdan dolayı evde durmayı, evde vakit geçirmeyi çok özlüyordum. Bu nedenle karantina sürecinde bu özlemimi gidermeye çalışıyorum. Ama bunalıma girmedim. Eğer karantina sürecinde bunalıma gireceğimi hissedersem bilgisayar oyunu oynuyorum, dizi veya film izliyorum ya da evimizin terasına çıkıp temiz hava alıyorum. Evde her gün antrenmanlarıma devam ediyorum. Milli takım kondisyonerlerimiz her gün bizlere program hazırlıyor. Biz de milli takım sporcuları olarak her gün aynı saatte, o programı video konferans üzerinden yapıyoruz. Böylece hem herkes birbirini görebiliyor hem de antrenörlerimiz bizi izleyebiliyor. Geleceğe dair kaygı duymuyorum ama bazen çok yorulduğum zamanlar olabiliyor. Zor antrenmanlar ve yaşadığım sakatlıklar bazen pes etme noktasına bile getirebiliyor. Ne zaman bu duruma düşsem, hedeflerimi aklıma getiriyor ve daha önce edindiğim tecrübelerimden de faydalanarak süreci avantaja çeviriyorum. Bunun sonucunda ise güzel başarılar elde ediyorum. Evde vakit geçirmeyi, müzik dinlemeyi, dizi veya film izlemeyi ve bilgisayar oyunu oynamayı seviyorum. Ailemle ve kız arkadaşımla vakit geçirmek de kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor."