''Anne kalbi, çocuğun okuludur''…İşte bu sporcuların başarısının arkasında çocuklarını kendi kalbinde yetiştirmiş sabırlı anneler var. Koral Berkin Kutlu 13 yaşında paralimpik yüzme dalında Avrupa Gençlik Oyunları'na katılma hakkı kazanan en genç sporcu olarak tarihe geçmişti. Ama ailesi için bu hiç de kolay olmadı. Bedensel engeli yüzünden okulda istenmediği zamanlar oldu. Nihan Hanım tüm bu olaylara rağmen çocuğunu topluma kazandıran bir anne. Diğer bir anne Semiha Erdem. Oğlu Türkiye'nin ilk Down Sendromlular Judo Şampiyonu. Bu şampiyonluğun arkasında oğluyla hem yol arkadaşı hem de mesai arkadaşı olması yatıyor. Selin Şahin ise yurt dışında oynayacak ilk engelli basketbol oyuncu olma unvanı kazanmıştı. Annesi Fatma Hanım kızının bu başarısı ile hayata tekrar tutunuyor. Tekerlekli Sandalye Eskrim Dünya Şampiyonu Elke Lale, Türk bir anne ve Hollandalı bir babanın çocuğu. Kendisi gibi sporcu olan annesi sayesinde eskrimde ilerleyen Elke, annesi için Türk Milli Takımı'nı seçiyor. Annesi Gaby Hanım da kızı için Hollanda'da Tekerlekli Sandalye Eskrim Vakfı'nı kuruyor. Dört annenin sabır ve mücadele ile geçen hayatlarını konuştuk.
NİHAN KUTLU
HİÇBİR ZAMAN YAPAMAZSIN DEMEDİM
- Kimsenin yaşamak istemeyeceği tatsız olaylarla karşılaştınız. O anlardan bahseder misiniz?
- Tanımadığımız insanlarla neler yaşayacağımızı bilmediğimiz zamanlar oldu. Okul hayatına başlaması ile birlikte arkadaşları kabul etmedi, zaman zaman öğretmenlerinin tepkisi ile karşılaştı. Anne olarak kalbim kanadı diyebilirim. Sokağa çıktığımızda dışardaki insanların tavırları o kadar incitiyordu ki eve dönmek zorunda kalıyorduk. Bir sürü ameliyat oldu. Ama hiçbiri beni bu yaşananlar kadar çaresiz bırakmadı. Ben de bir anne olarak payıma düşeni alarak çok yıprandım. Ama çocuğum için hepsini yaşamak zorundaydım.
- Anne olarak sizi nasıl etkiledi bu yaşananlar?
- Anne olarak ne yaşadığımı hiç düşünmedim. Oğlumun ne hissettiği ile ilgilendim. Acaba o bakışı gördü mü, algılayabildi mi diye düşündüm. Yaşadıklarımızı doğru kelimler ile anlatmaya çalıştım. Engelli bir çocuğum olduğu için ağlamadım insanlarla baş edememek beni zorladı. Ama oğlum son iki yıldır beni mutluluktan ağlattı.
- Zorlandığınız zamanlar oldu mu?
- Okulda mutlu olmasını sağlamak, herkese diğer çocuklardan farkı olmadığını anlatmak işin en zoruydu. Sağlıklı çocuklar evde büyüyorlar. Ama biz bebekliğinden beri doktordan doktora gidiyorduk. Çocuğun için doğru hastaneyi ve doğru doktoru bulma kararını vermek bana göre anneliğin en zor anlarıydı. Çocuğunuzun hayatı söz konusu ve buna siz karar veriyorsunuz. En iyisini deneyerek buluyorsunuz. Denediğiniz şey ise sizin için hayatınızdaki en önemli varlık.
- Berkin'e nasıl anlatıyordunuz?
- Anne düşerse, çocuğunu kimse kaldıramaz. Her zaman kendime 'Sen annesin, kaldırmak senin görevin, sil gözyaşını, sihirli kelimeleri bul ve onu kaldır' dedim. Onun bir ameliyatı için 10 ameliyat bile olurum. Ameliyattan çıktığında ağladığında ben de ağlıyordum ama yanına gidip neden bu ameliyatı olduğunu anlatıyordum. Aslında her düştüğümde oğlum beni kaldırmış oldu.
- Bunu nasıl başardınız?
- Benim neden bacağım yok dediğinde, protez bile kullanamayacak insanların olduğunu anlattım. Çocuğuma hiçbir zaman 'yapamazsın' demedim. Anneliğimdeki en büyük başarım bu oldu. Buz pateni yapmak istiyorum dediğinde kaskını, kaleci olmak istiyorum dediğinde gidip eldivenini aldım. Mutlu bir çocuğumun olması tek istediğim şeydi. Sadece oğluma sonsuz bir enerjim var. Sabır ve çaba oğlumla ilişkimi özetleyen iki kelime.
SEMİHA ERDEM
BUGÜN ANNELER GÜCÜ
- Down Sendromlu ilk şampiyonun annesi olmak nasıl bir duygu?
- Özel bir çocuğun annesi olmak çok farklı. Farklı bakışları üzerinizde hissediyorsunuz. Bir anne olarak çocuğum kötü olaylar yaşamasın diye daha çok sorumluluğum vardı. Önce sınıfındaki arkadaşlarına tek tek Ahmet'in durumunu anlatıp onları kazanmaya başladım. Sonra velileri ve öğretmenleri. Emeklerimin karşılığını zaten onun bir gülümsemesi ile bile alıyordum. Ama madalya bambaşka oldu.
- Başarısındaki payınız nedir?
- Birbirlerine benzeseler de aslında hepsi ayrı bir karakter. Çocuğumu keşfetmeye karar verdim. Ve keşfettiğiniz zaman bütün insanlar down sendromlu olsaydı diyorsunuz. Topluma kazandırmak ve sosyalleştirmek için elimden gelen her şeyi yaptım. Evde de farklı bir çocuk olarak yetiştirmedik. Onun da fikri soruldu, zevkleri ön planda tutuldu. Gitmek istediği yerleri sorduk. Her zaman annelik duygumu yoğun olarak hissettim.
- Anne olduğunuzu en yoğun ne zaman hissettiniz?
- Çocukken beni anlamadığını bildiğim halde saatlerce ona kitap okudum. Tepkiyi versin diye çok bekledim. Gözlerimin içine baktığını hissettim. Bu özel çocuklar genelde geç konuşur. Ama gelişimi diğer çocuklar ile aynı oldu. Uzmanlar bu yaptıklarım sayesinde olduğunu söyledi. İşte o an annelik duygumu sonuna kadar hissettim. O yüzden bugün benim için bugün anneler günü değil anneler gücü.
- Şimdi birlikte bir kafede çalışıyorsunuz…
- Ahmet'in eğitim sürecinde de sanki çalışıyor gibiydim. Mesaiye gider gibi klinik ve merkezlere götürdüm. Yıpranıp yorulduğum anlar tabi oldu. 23 yılımı oğlum ile dışarıda yaşadım. Ama evladım için hepsi değerdi. Sonra gerçekten de birlikte çalışmaya başladık.
FATMA ŞAHİN
BASKETBOLUN BANA DAHA ÇOK FAYDASI OLDU
- Üç yaşında bir trafik kazası sonucu omurilik felci geçiriyor Selin. Nasıl geçti o zamanlar sizin için?
- Doğuştan olsa kabullenmemiz daha farklı olabilirdi. Ama o zamanları çok zor atlattım. Selin hep iyiydi ama ben hep kötüydüm. Bu mutsuzluğumu ona da yansıttım bazen. Sorumluluklarını kendisinin yapmasını sağladım. Kardeşi doğduğunda Selin'in yanında sevmek istemedim. Ama Selin sevmem gerektiğini söyledi. Hatta kardeşini onun sayesinde kucağıma aldım. Çoğu zaman kızım bana moral verdi. Birbirimizin annesi olduk.
- Nasıl atlattınız peki?
- Anne olarak bu süreçte çok zorlandım. Psikolojim alt üst olmuştu. Kızım seksek oynayabilirdi, evlenebilirdi. Bu düşünceler beni çok üzüyordu. Ta ki basketbola gönül verene dek. Diğer engelli basketbolcuları görünce bunları aştım. Evlendiklerini, mutlu olduklarını gördüm. Benim kızım da bunları yaşayabilir diye düşündüm. İlk başlarda büyük insanların bile yolda vah vah dedikleri oluyordu. Önceden sert cevaplar veriyordum. Basketbola başlaması ile bunu da aştım. Basketbol ile tanıştığım için Selin'den daha mutluyum. Bana daha çok faydası oldu. Ben de engelli insanları çok görmediğim için onların da birer hayatı olduğunu, yaşam mücadelesi verdiklerini hayata tutunmaya çalıştığını bilmiyormuşum demek ki. Hepsini kızım sayesinde öğrendim.
- Sürekli yan yanayken ayrı kalmak sizi üzmedi mi?
- Her yere birlikte gidiyorduk. İtalya'ya transferine olumsuz yaklaşacağımı, tepki göstereceğimi zannetmiş. Çünkü iki gün deplasmana gittiği zaman bile bana uzun geliyordu. Ama bunu da atlattım. Hepsini kızım öğretti, o bana Allah'ın en güzel hediyesi.
GABY VAN ACHTERBERG-ERTEKİN
KIZIM GÜLSÜN YETER
- Elke'nin küçükken ayağı kırılıyor ve ampute edilmek zorunda kalınıyor. Yaşananlardan sonra eskrime başlaması nasıl oldu?
- Tedaviler sonuç vermiyordu, sinir sancıları oluyordu. Odadan çıkmak istemiyordu. Bu durumda ben de zorlanıyordum. Kızıma senin hayatın engelin ile birlikte engelsiz olsun her şeye kendin karar ver dedim. Umutsuzluğa kapılmasın diye sürekli moral verdim. Bir gün gelip eskrim yapmak istediğini söyledi. Kazadan sonra hiç gülmemişti. Ama eskrim yaparken kaskını çıkarttığında yüzündeki gülümsemeyi görünce bu spor için nereye gitmesi gerekiyorsa gitmesini istedim. Çünkü uzun zaman sonra kızımı gülerken gördüm. Sporunu daha iyi yapabilmesi için eskrim salonuna yakın yerde oturan bir ailenin yanında yaşamaya başladı. Bu fikri ona ben sunmuştum.
- Bir anne için zor olmalı bu karar…
- Annelik sürekli çocuklarım benim yanımda dursun demek değildir bence. Nerede mutluysa orada olmalısın demektir. Mutlu olduğu bir sporu yaptığı için başka bir yerde yaşamasını sorun etmedim. Çünkü spor için gitti. Benim için önemli olan kızımın iyi hissetmesi. Kızımın ilacı spor oldu. Ben de uzun yıllar buz pateni antrenörlüğü ve hakemlik yaptım. Sporcu olduğum için spor hayatını çok iyi biliyorum.
- Hem çalışıp hem de kızınız ile ilgilenmişsiniz. Bir de kardeşi olmuş bu süreçte…
- Sabah işe gidiyordum işten çıkınca hastaneye gidiyordum. Akşama kadar durup eve gidip bebeğime bakıyordum. Zor oluyordu. Bazen durup düşünüyorum nasıl idare edebilmişim diye. Sanırım buna anne gücü deniliyor.
- Şu an devam ediyor musunuz?
- Kızım ve diğer eskrim sporcularını desteklemek için Tekerlekli Sandalye Eskrim Vakfı'nı kurdum, başkanlığını yürütüyorum. Aynı zamanda Türk Bedensel Engelli Spor Federasyonu'nda Tekerlekli Sandalye Eskrim Teknik Komitesi'nde ve Hollanda Eskrim Federasyonu'nda Tekerlekli Sandalye Eskrim Komisyonundayım.