21 Temmuz 1969'da, saatler 01:56'yı gösterdiğinde astronot Neil Armstrong Ay'a ayak basar ve tarihe geçen o konuşmasını yapar: "Benim için küçük, insanlık için büyük bir adım." İnsanlığın uzayı keşfindeki en büyük kırılma noktalarından biridir. Yüzyılların hayali gerçekleşmiştir. İşte bu hayalin hayata geçirilmesi uğruna verilen mücadelenin içinde baba-oğul iki Türk bilim insanının da imzası vardır: Necdet Eraslan ve Arsev Eraslan. Bu maceranın üzerinden 51 yıl geçti ama baba-oğul Eraslanların bu maceraya katkısı gün yüzüne çıkmadı… Araştırmacı yazar Tolga Aydoğan olmasaydı yine öğrenemeyecektik. Aydoğan, Bilgi Yayınları'ndan çıkan Atatürk'ün İzindekiler-Cumhuriyetin Unutulan Kahramanları kitabında Türkiye'nin ilk uçak mühendisi olan Necdet Eraslan ve yıllarca NASA'da baş bilim insanı olarak çalışan Arsev Eraslan'ın insanlığın Apollo 11 ile uzaya Ay'a ayak basma macerasındaki katkısını anlatıyor. Kurtuluş Savaşı'na destek veren bir aileden gelen Necdet Eraslan'ın 1926'da Yüksek Mühendis Mektebi'nden (bugünün İstanbul Teknik Üniversitesi) mezun olup yurt dışına gönderilecek başarılı öğrenciler için açtığı sınava katılmasıyla başlıyor aslında macerası. Sınavı kazandıktan sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün isteğiyle Fransa'ya gidiyor ve Ulusal Havacılık Yüksek Okulu'nda uzay ve havacılık eğitimi alıyor. Döndüğünde ise Türkiye'nin ilk uçak mühendisi oluyor.
ATATÜRK ABD'YE GÖNDERDİ
1934-1937 arasında Kayseri ve Eskişehir uçak fabrikasında çalışan Necdet Eraslan yine Atatürk'ün isteğiyle 1937'de roket eğitimi almak için ABD'ye gönderiliyor. Ayrıca burada ABD'den satın alınacak uçakların teminini sağlamakla görevlendiriliyor. Amerikalılar bu genç bilim insanını gözden kaçırmıyor. Alanında iyi yetişmiş bu gence, ünlü bilim insanı Theodore von Karman ABD'de kalma ve asistanı olma teklifinde bulunuyor. Ama Necdet Bey kabul etmiyor "Beni Atatürk ve Türkiye okuttu, ülkeme borcum var. Ülkeme dönüp vatanıma hizmet edeceğim" diyor. Öyle de yapıyor. Türkiye'deki ilk dizel motoru yapıyor. Köylere elektrik ulaştırmak için su türbinleri icat ediyor. Üniversitelerde dersler veriyor. 1963 yılında ise bir davet üzerine ABD'deki Louisiana State Üniversitesi'ne gidiyor. İşte burada ders verirken kendisine NASA'dan bir teklif geliyor "Sen roket teknolojini, dizel motoru, havacılığın teorisini ve pratiğini iyi biliyorsun NASA'nın personelini eğit." Eraslan da "Tamam" diyerek gelecekte Neil Armstrong'u ve diğer astronotları uzaya taşıyacak Apollo 11 projesinde ve başka NASA projelerinde çalışacak ekibi eğitiyor.
BABASININ İZİNDE
Necdet Bey'in oğlu Arsev Bey, Galatasaray tutkunu ve kafayı Metin Oktay ile maç yapmaya yoran bir gençken babası onun haylazlık yapmasını önlemek için önce Almanya'ya gönderiyor. Sonra da 1959'da doktora yapması için ABD'ye. O da babasının yolunda ilerliyor. ABD'de North Carolina State Üniversitesi'nde uzay ve havacılık bölümünde doktora yapıyor. Sonrasında ülkesine dönmek üzereyken NASA'nın Apollo 11 projesinde çalışması teklif ediliyor. Ama ABD vatandaşı olması şartıyla. Kabul etmiyor "ABD vatandaşı olursam dedelerim mezarında ters döner" diyor. Ama bu zeki gençten faydalanmak istendiği için tekliften bu şart kaldırılıyor. Böylece Eraslan, babasının eğittiği NASA personelinin hayata geçirdiği Apollo 11 projesinde görev alıyor. Onun görevi Neil Armstrong, Michael Collins ve Edwin Eugene 'Buzz' Aldrin Jr'dan oluşan Apollo 11 mürettabatının sağ sağlim dünyaya dönmesini sağlamak. Bunun için gerekli bilgisayar yazılımlarını ekibiyle birlikte yazıyor. 1969'da Apollo 11 başarıyla fırlatılıyor. Her şey yolunda giderken, Armstrong Ay'a iniş yapacağı zaman problem çıkıyor. Dünya'da onu izleyenler endişeli bir bekleyiş içinde. Tek çare Armstrong'un manuel olarak Ay'a inmesi. Profesör William Snyder'ın evinde bulunan bir grup bilim insanı "Neil acaba Ay'a inebilecek mi?" diye tartışırken grubun içinden Arsev kendini gösteriyor ve "Merak etmeyin Neil bunun provalarını birçok kez yaptı" diyor. Kim olduğu merak ediliyor bu gencin. O da kendini tanıtıyor: "Ben Arsev Eraslan, Apollo 11 Projesi'nde re-entry yazılımlarını gerçekleştirdim."
NASA'DA BAŞ BİLİM İNSANI OLDU
İşte o genç yıllar içinde pek çok önemli bilimsel buluşa imza attı. ABD'de nükleer santrallerin çevreye verdiği olumsuz zararı öngörebilen ve bu zararı miminize eden yazılımlar yazdı. 1996'da NASA'ya geri döndü. National Technology Transfer Center'da (Ulusal Teknoloji Transfer Merkezi) baş bilim insanı olarak çalıştı. ABD Adalet Bakanlığı için geliştirdiği üç boyutlu yüz tanıma sistemi sayesinde, kameralardan insan yüzünün tanınmasına olanak tanıyan teknolojinin ortaya çıkmasını sağladı. Bu keşfi ile Batı Virginia Eyaleti'nin 'Seçkin Hizmet Ödülü' değer görüldü. Yıllar sonra Türkiye'ye dönen Arsev Bey, babasının yolunda çalışmalarını sürdürüyor ve onun gibi Türkiye'de bilim üretmeye devam ediyor. Biz de Aydoğan'ın kitabı sayesinde Necdet Eraslan'ın ve Arsev Eraslan'ın başarılarını yeni keşfediyoruz…
BABAM PERSONELİ EĞİTTİ BEN DE ASTRONOTLARIN DÜNYAYA GELMESİNİ SAĞLADIM
Kitap vesilesiyle Tolga Aydoğan, Arsev Eraslan ile söyleşi yapmış. Kitapta yer alan söyleşide Eraslan "Amerika'dayken babam Nasa'nın Mississippi merkezinde ders veriyordu; ben de hava kuvvetlerinin araştırma merkezi olan Arnold Space Center'da Tullahoma'da Ay'a gitmek için yürütülen Apollo 11 Projesi için çalışıyordum. Astronotların dönüşü için re-entry yazılımlarını yapıyordum. Babamın dolaylı katkısı oldu Apollo'ya, NASA personelini eğitti" diyor.
GURUR DUYACAĞIMIZ ÖYLE İSİMLER VAR Kİ
Yazar Tolga Aydoğan'ın yakın tarihimizin unutulan Cumhuriyet'in yetiştirdiği isimlerin önemlerini anlattığı kitabındaki hikayelerden sadece biri Necdet Eraslan ve Arsev Eraslan'ın yaşadıkları. Aydoğan "Cumhuriyet'in ilk yıllarında yurt dışına binlerce öğrenci gönderildi. Yanlış hatırlamıyorsam 1928-1948 arası her yıl yaklaşık bin 200 öğrenci gönderildi. Bunların yüzde 98'i ülkelerine dönüp çok başarılı işler yaptılar. Alanlarında dünya çapında isimler oldular. Ama bu konu pek araştırılmadı. Necdet Eraslan da bu isimlerden biri. Ama Türkiye'de yeterince tanınmıyor ve yaptıkları da pek bilinmiyor. Keza oğlu Arsev Bey'in yaptıkları da. Oysa tarihimizde öyle isimler var ki gurur duyacağımız. Bu kitapla biraz onların başarılarını hatırlatmak istiyorum." diyor.