Korona, görevlerini sürdürmek ve çalışma hayatlarına devam etmek zorunda olanlar dışındaki herkesi evlerine soktu. Ve karantina bir süredir hayatımızda olan bir psikolojik rahatsızlığın da yavaş yavaş ortadan kaybolmasını sağladı. Dışarıda kaçıracak bir şey kalmayınca özellikle sosyal medyanın gelişmesiyle hayatımıza giren bir tür kaçırma korkusu olan FOMO (Fear of missing out) neredeyse ortadan kaybolmuş durumda.
HER ŞEYDEN EKSİK KALIYORUM
"Tam olarak nedir bu FOMO?" diyenler için daha ayrıntılı anlatalım. FOMO durumundaki bireyler öncelikli olarak diğer insanların deneyimlediği şeylerden eksik kalma duygusunu hisseder, bu nedenle sürekli olarak başkalarının ne yaptığını izleme arzusunda olur ve sürekli olarak bir sosyal etkileşimden eksik kalma korkusu yaşar. Tabii ki bu hislerinden bir yandan pişmanlık duyar, ama bir yandan da kaçırdığı her şeyi yakalama ihtiyacı içinde olur. Ve bu noktaya gelen kişi sürekli olarak hep bir şeylerin gerisinde kaldığını düşünerek kendisini hırpalar ve psikolojisi bu durumdan olumsuz olarak etkilenir. Oysa şimdi hepimiz evlerdeyiz. Sosyoekonomik durumlarımız ya da genel yaşam şartlarımız ne olursa olsun hepimizin yaptığı şeyler üç aşağı beş yukarı aynı. Bu da koronayla birlikte FOMO'nun hayatımızdan çıktığı yönünde tespitlerin yapılmasına neden oluyor.
KADINLAR ETKİLENİYOR
ABD'de yayınlanan New York Times'ta geçtiğimiz günlerde yer alan bir makalede "FOMO bitti. Bırakmanın tadını çıkarma vakti" diye yazdı. Makalede "FOMO'dan en çok sosyal medyada daha aktif olan kadınlar etkileniyordu. Oysa şimdi dünyanın en önde gelen şöhretlerinin de kendilerinden çok da farklı bir yaşamları olmadığını görüyorlar. Kimse bir davete katılma telaşında değil. Kimse saçlarını ünlü bir kuaförde boyatmıyor. Kimse iddialı bir tasarımcının koleksiyonunu satın almıyor. Yani ortada kaçırılacak bir şey kalmadı. Şimdi tam olarak bu durumun farklı bir bakış açısıyla tadını çıkarma vakti" yorumunda bulunuldu.
ZAMANIMI BOŞUNA HARCIYORMUŞUM
Gazeteye konuşan London School of Fashion öğretim görevlilerinden Carolyn Mair, "Bu dönem birçok kişi için bir uyanış olacak. Sosyal medya tarafından manipüle edilen hayatımızdan uzaklaşmaya başlayacağız. Belki bu dönemin sonunda kadınlar, yüksek topuklu ayakkabılardan, saçlarını boyatmaktan ve vücut şekillendirici korselerden bile uzaklaşmaya başlayacak" diyor. ABD'li sanatçı Lindsay Knapp ise, "Zamanımı ve enerjimi neler için harcadığımı düşünüp üzülüyorum. Herkes gibi olmak, herkesin gittiği yere gitmek, herkesin yaptırdığını yaptırmak... Kirpik taktırmak ve tırnaklarımı yaptırmak için saatlerimi harcıyormuşum. Bir daha aynı şeyleri yapacağımı sanmıyorum" diye konuşuyor. Cemiyet hayatının ünlü ismi Nicky Hilton Rothschild ise, "Karantina dönemi başladığından beri ne makyaj yaptım ne de saçlarıma şekil verdim. Kapüşonlu bir sweat-shirt ve tayt dışında neredeyse hiçbir şey giymedim. Gidecek bir etkinlik yok ve kızımla Disney çizgi filmleri izlemenin tadını çıkarıyorum" diye anlatıyor içinde bulunduğu durumu. Kadınlar, hatta tüm dünyanın gözleri önünde olan kadınlar sosyal medya hesaplarından basit günlük rutinlerini hatta makyajsız ve bakımsız hallerini adeta gurur duyarak paylaşıyor. Ve belki de hepimize, bir şeylere yetişememe korkusunu artık bir yana bırakmanın vaktinin geldiğini gösteriyorlar.