Her şey, birtakım CHP'li yetkililerin cümbür cemaat, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un Kuzguncuk'taki evinin önüne yığılmasıyla başladı. Bu mütevazı semtte, 50 metrekare oturumlu, üç katlı bir evde halkının arasında yaşamakta karar kılmış, dört çocuklu bir devlet adamının evini, kapı numarasına kadar teşhir ettiler. İddiaları Altun'un evinin yanındaki arsada kaçak inşaat yaptırıyor olmasıydı. Bu iddia yalan çıktı. Ama sonrasında Altun'un kapı komşusu, yılların sanatçısı Şükriye Tutkun, duruma bire bir tanık olduğu için, komşusuna yapılan haksızlığa karşı sosyal medyadan sesini yükseltti. Ne olduysa ondan sonra oldu. Bu kez Şükriye Tutkun hedefe alındı. Hatta Cumhuriyet gazetesi, Tutkun için "Sümüklerin Efendisi" gibi hiçbir gazeteye yakışmayacak bir manşet attı. Sosyal medyada ise büyük bir linçe uğradı Tutkun… Türkiye'nin en naif ve tabiri caizse dünyada gözü olmayan sanatçılarından biri Tutkun. Konuştuk ve her şeyi en baştan anlattı…
- Komşunuz, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve ailesine yapılan haksızlığa karşı durduğunuz için, başta CHP, Cumhuriyet gazetesi ve bazı sosyal medya kullanıcıları tarafından ağır hakaretlere uğradınız, linç edildiniz… Sizin açınızdan bu süreç nasıl başladı?
- Fahrettin Bey'le ilgili olan haberi okumakla başladı. Yeğenim mesaj attı bana, "Hala" dedi bak, böyle böyle. Benim komşum olduğunu da biliyorlar. İlk böyle başladı. Zaten insanlarla görüşüyoruz ister istemez, karşılaşıyoruz, komşuyuz. Bununla ilgili bir şey yapmak lazım dedim. Çünkü düpedüz yalan söyleniyor. Bir komşu olarak katkım olsun istedim. Bu Fahrettin Altun da olabilirdi, Canan Kaftancıoğlu da olabilirdi. Ona saldırsalar onun için de konuşurdum.
- Biri haksızlığa uğruyor, tanık oluyorsunuz. Bu kişi de sizin komşunuz, oradasınız, duruma yerinde tanık oluyorsunuz….
- Mesela, yan tarafta bir komşumuz daha var, Zeynep Teyze. Oğlu Balıkçı Bekir'le birlikte yaşıyordu. Bekir'i bütün Kuzguncuk tanır. Geçtiğimiz aylarda onların başına böyle bir şey geldi, vakıf arazileri bir ara satışa çıkmıştı. İlk olarak onların hakkıydı ama onlar alamaz ki! Çıkardılar evden. Anne de Bekir de kanser hastasıydı. Bekir vefat etti. Öyle bir durumdayken Zeynep Teyze'yi apar topar evden attılar. Onlar da vakıf evinde oturuyorlardı yıllardır. Onlar için kimsenin neden sesi çıkmadı? Burada bir sürü CHP'li var ve kaç kişiye başvuruldu. Burada iki taraflı bir çelişki var, niye onu da savunmadınız? Ve şu anda da ev boş. Tüm mahalleli yardımcı olduk taşınmalarına. Böyle bir mahalle dayanışmasıyla o kadıncağızın evini yaptık.
ORAYI İSLAH ETTİ
- Fahrettin Bey'in evi ve yan tarafındaki arsayla ilgili sizin tanık olduğunuz durum nedir?
- Fahrettin Bey'in evinin yan tarafında da boş arazi var kare şeklinde, 150- 200 metrekare bir yer. Burayı ihaleyle kiraladılar. Herkes ihaleyle kiralıyor. Satın alınsa da hiçbir şey yapılamıyor ve öylece kalıyor. Fahrettin Bey'in de durumu bu. Ama onun adı Fahrettin Bey işte! Fahrettin Bey, orayı ıslah etti. Ben de gördüğümde ilk başta ağaçları kesiyorlar diye kızmıştım ama buduyorlarmış. Sonuçta burası bizim kalemiz. Orayı temizledi, ağaçlar, çamlar dikti. Gayet güzel çimlendiriyor orayı. Ama onlar ne diyor; orayı ev yapmış… Küçücük bir çardak yapmıştı. Oraya zaten ev yapamaz. Burası korumalı bir alan olduğu için çivi çakmak bile yasak. Buraya bina ya da gökdelen dikemeyecekleri için buradayız biz. Fahrettin Bey, gidip gökdelenlerde değil de daha mahalle kültürü yaşayabileceği bir hayatı tercih ediyor. İnsanların evinde hizmetçi bile yok, mütevazı bir hayat sürdürüyorlar. Yan tarafta da bir çardak kurmuşlardı, ama ekmişlerdi. Bunu yıkıyorlar işte, ev yapıyormuş diye. Bir çardak yaptı. Zaten evleri var yanda, bir ev daha neden yapsın? Şekil olarak da çok çirkin olur.
- Yaptığınız açıklamalardan dolayı size saldırıyorlar. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Önce bir tweet attım, videoya çektik. Yönetmen bir arkadaşımı çağırdım, hiç kimse benimle röportaj da yapmadı. Kendi işimi kendim örgütledim. Bu durumdan Fahrettin Bey dahil kimsenin haberi yoktu. Sonuçta ona yardımcı olmamız lazımdı. Ama bu kadar patlayacağını, olay olacağını tahmin edemezdim. "Adamcağız kendi çöpünü bile kendi atıyor" diyorum, tepki veriyorlar. Burada normal bir insan olmaya çalışınca tepki topluyorsun.
- Siz sonra neler yaşadınız?
- Ben tweet'i attıktan sonra, sen misin atan! Gerçi yüzde 80'i de olumlu.
- İşin tuhafı böyle bir dönemde bile bunlarla uğraşabiliyorlar…
- Üzüldüğüm şeylerden biri de sosyal demokrat bu insanlar. CHP'nin böyle bir şey yapması ve yalan beyanda bulunması... Ben Cumhuriyet çocuğuyum, anneannem bile Cumhuriyet gazetesi okurdu. Gazetenin bugün geldiği hale bakın.
- Bir dönem görüş farkı olmaksızın saygınlığı olan bir gazeteydi Cumhuriyet. Kültür sanat yazılarına ağırlık vermesi, yorum yazıları falan kayda değerdi. Bugün açık bir şekilde ülkede yapılan her güzel işin karşısında duruyorlar.
- Tabii ki. Ben şok oldum Cumhuriyet'in bu şekilde saldırganca manşet atmasına. Ben artık art niyet arıyorum, bu habercilik değil. Alışkın değilim ben böyle saldırılara. Ben sadece açık bir şekilde haksızlığa uğrayan bir komşuma sahip çıktım ve linç ediliyorum. Görseniz nerelere çekiyorlar. Yok "TRT'den program mı kapacaksın?", "İkinci Yavuz Bingöl mü olacaksın!", "Yalaka"… Neler neler. Daha ağır laflar, küfürler de var ama söylemiyorum.
TÜM KONSERLERİMİ İPTAL ETTİLER
- Onlar gibi düşünmüyorsanız cahilsiniz ve yalakasınız hatta… Söylediğiniz şey açık ve net bir şekilde doğru da olsa…
- Anlattığım şeyi asla anlattığım şekilde anlamamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunun için çalışıyorlar, gördüm yani. 23 Nisan tweet'i attım, Atatürk ve Türk bayrağı arasında çekilmiş bir fotoğrafımla. Altına yine "Komşularınız çok kızacak" yazdılar. Çünkü komşuluk diye bir şey yaşamamış ki arkadaşlar. Sitelerde, apartmanlarda doğmuşlar. Kimse birbirini tanımıyor. Biz her zaman birbirimizden haberdarız. Daha önce de Binali Yıldırım ile bir fotoğrafım oldu. Sonrasında İzmir'deki tüm konserlerimi iptal ettiler. Bir de inkar ettiler. Sonrasında da iddia ettikleri gibi AK Parti'den ne konser teklifi aldım, ne bir şey. Binali Yıldırım'a başka bir şey için gittim, sonra ODATV de bir haber yaptı Soner Yalçın, işte "Bayram değil seyran değil ne işi var Şükriye Tutkun'un AK Parti grup toplantısında…"
- Sürekli bir açık arama ve çamur atma hali…
- Aile Bakanı'na ulaşamadığım için gittim, grup toplantısında bulabileceğimi söylemişlerdi. Yetiştirme yurdunda yetiştiğim için daha önceden bir mevzumuz vardı, onu konuştum Binali Yıldırım'la. Biliyorsunuz beni devlet yetiştirdi. Başbakan olmadan önce bizim yaptığımız sosyal aktivitelerde Binali Yıldırım yanımızdaydı. Bu mevzulardan dolayı eskiden tanışıyoruz.
VİRÜS BİZE GÖNDERİLEN BİR UYARI
- Pek çoğuna göre dünya hırsları olmayan bir insansınız, azminiz mesleğinizle ilgili. Hırs başka bir şey, sizin hiç öyle derdiniz olmadı… - Keşke biraz olsaydı müzikal konuda. Saldırgan olsaydım dünya çapında olurdum herhalde. Ama şunu gördüm ben ilk başlardan beri; ihtiyaçların sınırı yok. Yaptığım işe yabancılaşmamak için böyle bir yaşamı seçtim. Bir tane daha evim olsa ne olacak!
- Bugünlerde de onu görmüyor muyuz? Virüs zoruyla hayat bize dünya hırsının boş olduğunu öğretiyor…
- Virüsü de Çinliler ya da Amerikalılar yaptı diye düşünmüyorum ben. Evrenin gönderdiği bir şey bize. Bir uyarı. Daha büyüğü de gelebilir. Herkes çalışıyor ama çözebiliyorlar mı? Apartmanlarını koysunlar ortaya. Her şey para için oluyor. İnsan olmayı, hırsın ne kadar anlamsız olduğunu öğreniyoruz.
600 BİNE KONSER Mİ VERİLİR?
- Müzikle ilgilenebiliyor musunuz şu sıralar?
- Evet, çok sevdiğim bir arkadaşım var Siya Siyabend grubunun solisti Murat… Onunla bir araya geliyoruz, evde çalışıyoruz. Evden iki defa konser yaptık.
- Önümüzdeki güzel, sağlıklı günlerde konserler olacak mı?
- Tam burada CHP'nin ikiyüzlü tavırlarından bir tanesini söylemek istiyorum. Sanatçımıza dostlarımıza 500-600 bin vermişler bir konser için. Ben büyükşehir belediyesinde 9 bine konser veriyorum. En son ekimde verdim. O da zorla, orkestra da dahil. Bu para bazılarının saç ve makyaj parası yani. Ben 9 bine konser veriyorum çünkü barlarda çıkmıyorum, beni izleyebilecekleri başka yer yok insanların. Benim de çok sevdiğim bir sürü sanatçı var belediyenin festivallerine çıkan, biz daha eskiyiz. Kalben, Yüzyüzeyken Konuşuruz gibi çok güzel gruplar çıktı. Gençler tabii ki olacak. Ama bizi de dinlemek isteyenler var, türküleri de söyleyelim bilsin çocuklar.
CHP BUYSA BEN ARTIK CHP'Lİ DEĞİLİM
"Ben sosyal demokrat kökenliyim. Yıllarca da CHP'ye oy verdim. CHP çok kan değiştirdi son yıllarda. Sosyal demokrat, gerçekten halkçı bir kafaları olsa böyle vicdansızlıklar yapmazlar gibi geliyor bana. Haksızca gündemde olmak için, başkalarının hanelerine tecavüz edip, yalan haberlerle insanları zan altında bırakıp bir de güvenlik duygularından ediyorsa, hakaret ve yalana tamah ediyorsa ben artık CHP'li değilim. Başta Cumhuriyet gazetesi olmak üzere bana hakaret eden herkese de dava açmaya karar verdim."
TROLETARYA DİKTATÖRLÜĞÜ
- Sosyal medya faşizan bir linç kültürünü de artırdı…
- Ben onlara 'troleterya diktatörlüğü' diyorum. Kahrolsun troleterya! (Gülüyor) Dün işte Fatmanur (Altun) Hanım aradı beni ne kadar üzgün. "Şükriye Hanım ne yapacağız?" diyor, hep birlikte aşacağımızı söyledim.