Yeni bir hayat kurma hayaliyle 1970 yılında Almanya'ya göçen Yozgat ailesinin gözbebeğiydi Halit Yozgat. Almanya'nın Hessen eyaletinin Kassel şehrinde dünyaya gelmiş, dedesinin ismiyle hayata "Merhaba" demişti. Bundan tam 14 yıl önce 6 Nisan günü 21 yaşındayken işlettiği internet kafede güpegündüz yakın mesafeden başına ateş edilerek öldürüldü. Yozgat, olaydan kısa bir süre sonra işyerine gelen babası tarafından ağır yaralı olarak bulundu. Ancak hastaneye yetiştirilemeden, babasının kollarında yaşamına veda etti. O dönem bu cinayet Alman polisi tarafından bir mafya hesaplaşması olarak değerlendirildi. Baba İsmail Yozgat'ın bunun bir Neonazi eylemi olabileceğine ilişkin iddiası ise gözardı edildi. Hatta Yozgat ailesi ve çevresi, uyuşturucu mafyasıyla bağlantılı oldukları şüphesiyle soruşturuldu. Aile tek oğullarını kaybetmenin üzüntüsünün yanında bir de temelsiz suçlamalara maruz kaldı.
SİLAH SESİ DUYMADIM!
Cinayeti kimin işlediği, neden işlediği soruları yıllarca yanıtsız kaldı. Alman medyasında bu cinayetler 'Döner Cinayetleri' olarak adlandırılıyordu. Taa ki NSU yani Nasyonel Sosyalist Yeraltı örgütü üyesi iki kişi, 2011 yılında Yozgat ve benzeri cinayetlerde kullanılan silahla ve birçok delille birlikte bir soyguna karıştıktan sonra ölü bulunana kadar. Dava dosyası tekrar açıldı. Yapılan soruşturmada o gün kafede beş müşteri olduğu tespit edildi. O müşterilerden en tartışmalı olanı ise Hessen eyaletinin istihbarat servisi için çalışan Andreas Temme'ydi. Çevresinde Küçük Adolf olarak bilinen Temme, 2013 yılında davanın duruşmasına tanık olarak çağrıldı. Temme, kafeye internetten çöpçatanlık sitelerine girmek için gittiğini söyledi. Eşi öğrenmesin diye bu yolu seçmişti. Olay günü 77 metrekarelik kafede 9 dakika 26 saniyede gerçekleşen saldırıyı fark etmediğini, iki el silah sesini duymadığını, barut kokusunu almadığını, kafeden çıkarken kasanın arkasında can çekişen Yozgat'ı görmediğini iddia etti. Hatta kasada kimseyi göremeyince ücreti de masanın üzerine bırakıp çıktığını söyledi. Temme, bir televizyon kanalına verdiği röportajda o gün kafede bulunmasını "Yanlış zamanda yanlış yerde olmak" olarak açıkladı. Dönemin eyalet içişleri bakanı da Temme'nin ve bağlantıda olduğu muhbirlerin daha fazla sorgulanmasına izin vermedi.
OLAY YERİNİN MAKETİ YAPILDI
2016 yılında Münih'te görülen NSU davasında mahkeme Halit Yozgat'ın örgütün öldürdüğü dokuzuncu ve son kişi olduğuna kanaat getirdi. Cinayet, örgütün kullandığı bilinen Çeska marka silahla işlenmişti. Aşırı sağ gruplarla bağlantısı bilinen Temme'nin olayla ilgisi ise hala açıklığa kavuşturulamadı. Bu arada davanın gündemde kalmasında, olayı yakından takip eden, Londra merkezli, Goldsmiths Üniversitesi bünyesindeki bir çeşit mimari dedektiflik birimi olan Forensic Architecture'ın (Adli Mimarlık) payı büyük. Eski Yugoslavya, Suriye, Filistin gibi ülkelerdeki savaş suçlarını araştıran ve araştırmasını kentsel alanlarda modern teknolojiyi kullanarak topladığı kanıtlara dayandıran oluşum, kafenin bire bir ölçülerde maketini hazırladı. Ekip, silah seslerine, ortaya yayılan barut dumanına ve kasanın yüksekliği ile ajanın boyunun uzunluğuna dayanarak yaptığı analizde Temme'nin cinayeti görmemiş, duymamış olmasına ihtimal bulunmadığı sonucuna varmıştı. Bu çalışma Almanya'nın önemli sanat etkinliklerinden Documenta'da 77sqm- 9:26min adı altında sergilendiğinde kamuoyunda tartışmalara da neden oldu.
SEYİRCİ GERÇEĞİ ARIYOR
Forensic Architecture'ın araştırması İzlanda'da yaşayan Avustralyalı besteci ve sahne yönetmeni Ben Frost'a da ilham verdi. Frost, The Murder of Halit Yozgat (Halit Yozgat Cinayeti) adlı bir opera yazdı. Bu, çalışmalarında klasik elektronik müziği, yapısal ses sanatıyla birleştiren Frost'un ikinci operası. Eserde Frost, Forensic Architecture yani alternatif araştırma ekibinin ayak izlerini takip ediyor. İzleyiciler, olay yerindeki kişilerin farklı perspektiflerden saldırıya tanıklık edişini görüyor. Kesin olan tek şey silah sesleri. Orada bulunan herkesi bu ses birbirine bağlıyor. Silah sesleri kafenin farklı yerlerinde nasıl işitiliyor? Bir anne ve çocuk suç mahalinde ne görmüş olabilir? Peki ya arka odada video oyunu oynayan gençler? Özetle eser boyunca seyirci gözüyle, kulağıyla gerçeğin araştırılmasının bir parçası oluyor. Koronavirüs salgını olmasaydı bu tüyler ürperten operanın 14 Nisan'da prömiyeri gerçekleştirecekti.
SINIRLARI ZORLAYAN İSİM
Ben Frost, müzik ve performansı birleştirmenin yeni yollarını araştırma konusundaki çabalarıyla bilinen bir isim. Müzik, ritim, teknoloji, vücut, metin, sanat, güzellik ve şiddeti yan yana getirdiği işbirlikleri var. 2019'da Sonar İstanbul festivalinde de 360 derecelik bir sahnede performans gerçekleştirmişti. The Murder of Halit Yozgat adlı eserinde de akustik ve elektronik sesleri konuşmalar ve şarkılarla birleştiriyor.