Bir memleket gerçeğidir bayi toplantısı.
Yıllar içinde bir kültür de yarattığı söylenebilir. İbrahim Büyükak işte bu gerçekten ve kültürden yola çıkarak bir senaryo yazdı. Doğu Demirkol, Büşra Pekin, Onur Buldu, Safa Sarı da bu senaryoya inanıp sete çıktılar. Ve ortaya Bayi Toplantısı filmi çıktı.
Son dönemin komedi performanslarıyla öne çıkan kalburüstü oyuncuların adeta bir güç birliği yaptığı film bu hafta sinemalarda gösteriliyor. Bir suç komedisi olan yapımı, gençlerin mizah anlayışını işin mimarı İbrahim Büyükak ve ona yoldaşlık yapan Doğu Demirkol, Büşra Pekin, Onur Buldu ve Safa Sarı ile konuştuk.
- Bayi toplantısı bir memleket gerçeğidir. Bunu sinemada işleme fikri nasıl gelişti?
- İbrahim Büyükak: Babamdan ilham aldım. Babam esnaftır. Bir gün ona sordum "Neler yaşıyorsunuz toplantılarda" diye. Aldığım cevaplar karşısında bunun bir filme dönüşmesi gerektiğini düşündüm.
İşte ne yaparsan yap insan çocukluğundan kaçamıyor.
- Genel olarak bayi toplantısı denilince sizin aklınıza ne geliyor?
- Doğu Demirkol: Bizim film geliyor artık. Önceden daha cool bir şey zannederdim.
- İ.B: Tabii ki de coşku, eğlence ve çapkınlık.
- Onur Buldu: Ben çok bayi toplantısına gittim. O imajı çok iyi biliyorum.
- Büşra Pekin: Ama farklı da düşünülebilir. Mesela bedava tatil gibi görülebilir. İnsanın çevre yapabileceği bir ortam olarak düşünülebilir. Böyle olursa kadınlar eşlerini gönül rahatlığıyla gönderebilirler.
Ama kabul ediyorum algıda gerçekten çok komik çağrışımları oluyor ama aslında dramatik bir durum.
-O.B: İşte Büşra'nın aklına gelen esnafın filmdeki karşılığı benim. İnsan film icabı neler yapmak zorunda kalıyor ya. Ama söyleyeyim çok sadık biriyimdir.
- Filmin bir yanı bayi toplantısı meselesini eşeliyor. Ama bir başka memleket gerçeği olan kişisel gelişimcilik de var filmde.
- B.P: Hayat koşturmasından bazı şeyleri o kadar fark edemiyoruz ki, birileri bize nefes almayı, kendi içimize bakmayı öğretmek istiyor.
- İ.B: Durum psikolojik galiba. İnsanın anası babası söyleyince inanmıyor ama adının önünde kişisel gelişim uzmanı yazan biri aynı şeyi söylediğinde inanıyor.
- D.D: Bence psikolojik değil. Tamamen duygusal.
Para veriyorsun ya ondandır.
- O.B: Bence like kültürüyle ilgili. Beğenilmeyi çok istiyoruz. Bulunduğumuz çağ bizi yalnızlığa itiyor.
Yalnız olmadığını bilmek, değerli olduğunu hissetmek için kişisel gelişim meselesi üzerinden birtakım gruplara dahil olmaya çalışıyor insanlar.
-Safa Sarı: Ya ben sizlerin üniversitede sosyoloji, psikoloji okuduğunuzu bilmiyordum. İlgiyle dinliyorum sizi arkadaşlar.
- Siz ekip mizah yapıyorsunuz. Uzun zamandır sinemada ekip mizahı yapılmıyordu. Güçlerinizi birleştirince daha mı eğlenceli bir üretim oluyor?
- İ.B: Kişisel olarak bir şeyleri paylaşmaktan çok keyif alan biriyim. Birinin bana faydası dokunsun, benim de birine faydam dokunsun isterim. Mutfak sürecinde, dergide çalıştığım dönemde de hep paylaşmayla geçti ömrüm.
- O.B: Ben de hep birileriyle birlikte yürüdüm.
Çok hoşuma gidiyor böylesi. Birlikte daha güzel şeyler yapabiliyoruz.
- B.P: İnsanların güçlerini birleştirdiği zaman çok daha eğlenceli sonuçlar ortaya çıktığını bizzat yaşadıklarımdan biliyorum.
Tekli mizahı da çok başarılı yapanlar var ama birlikten kuvvet doğuyor.
- D.D: Tek kişinin üzerinden giden senaryoları da seviyorum, ekip işlerini de. Akış birden fazla kişi üzerinden gidince daha renkli bir hikaye ortaya çıkıyor.
- S.S: O zaman komedyenler birleşin zincirlerimizden başka kaybedeceğimiz bir şey yok diyeceğim.
Ama bu buraya uygun olmadı galiba.
- Yeni nesle yakınsınız, sizce günümüz gençliği nasıl bir mizahtan hoşlanıyor, nelere gülüyor?
- İ.B: Genç insan gülmek ister. Yeni nesil için şunu söyleyebilirim: Youtube artık çok gelişti. Challenge videoları üzerinden bir kültür gelişiyor. "Üniversite öğrencileri çok boş sorular soruyor ya" gibi şeyler duyuyorum. Herkes inanılmaz dolu da sanki onlar boşmuş gibi yaklaşıyorlar. Buna katılmıyorum.
- D.D: Yeni nesil hakkında yorum yapmak çok da mümkün değil. İnsanlığın bugüne kadar görmediği bir iletişim çağına denk geldiler. Algıları çok yüksek ve dünyadaki mizahın yönünü görüp gerçekten komik olanın hakkını verecek donanıma sahipler.
- O.B: Ergenken çok saçma anılarım oldu. Anlatamam kariyerim biter. Ama ergenlik öyledir, büyük bir coşku. Dünyanın en iyi kitaplarını oku ama yine de o ergen enerjisini, fırlamalığını hiç dizginleyemezsin.
- B.P: Sonuçta gençlik eğlenir ve şimdikiler çok şanslı. Bana, önceki jenerasyon onlar kadar şanslı olmadığını görüp biraz onları kıskanıyor gibi geliyor.
- İlginç bir tespit geldi Büşra Hanım'dan...
- B.P: Vallahi biraz öyle geliyor bana.
Çünkü ben yeni neslin yaptıklarını takip ediyorum. İçlerinde alakasız şeyleri, yayınlanmaması gereken işleri paylaşanlar var belki ama çoğunda bir yaratıcılık var.
- S.S: Yaş olarak onlara daha yakınım ama kameralı telefonla daha yeni tanıştım. Benim de çok saçma anılarım oldu işte bu yüzden hiçbirini çekemedim.
- İ.B: Liseli videolarını izleyince "Ne kadar tatlı çocuklar" diyorum, çünkü biz beterin beterini yapıyorduk. Ha bizim yaşadıklarımızın kaydı yok.
BU MEMLEKETE DAİR HİKAYELER ANLATACAĞIZ
- Çok fazla iyi komedi filmi çıkmamasının sebebi nedir o zaman?
-İ.B: Geçenlerde Cemal Okan Abi anlattı, "Her senaryo getiren senariste soruyorum 'Bu senaryoyla hedefin nedir?' diye. En düşüğü 1 milyon diyor. O zaman bunu diyenlere 'Sen hiç 1 den 1 milyona kadar saydın mı?' diye soruyorum" dedi.
Gerçekten de çok doğru bir cümle. Benim de bu filmle ilgili elbette bir beklentim var, seyircinin seveceğine inanıyorum ama bir rakam beklentisi içine girip bir rüyaya kapılmak doğru gelmiyor bana. Amaç iyi film, iyi mizah yapmak yerine, milyon gişeye ulaşmak olunca sorun başlıyor. Bu memlekette doğduk, bu memlekete dair hikayeler anlatacağız. Bunu iyi yapalım derim.
- D.D : Cannes gibi bir festivali yok maalesef komedi filmlerinin. Bundan dolayı oluyor her şey. Mesela ben Cannes'a gittim biliyorsunuz, çok farklı her şey (gülüyor).
NİTELİKLİ KOMEDİ YAPARAK DÜZE ÇIKARIZ
- Türkiye'de komedi filmleri enflasyonu olduğu yönünde tespitler var. Ucuz komedi anlayışı ile üretilen filmlerin seyirciyi sinemadan soğuttuğu söyleniyor. Katılıyor musunuz?
- İ.B: Bizde nitelikli iş yapma problemi var. Son 10 yıldır komedi filmlerinin itibarı zedelendi. Yani sinemaya gittiğinizde komedi filminden çok dram filmleri ilgi görmeye başladı. Çünkü artık iyi bir film olsa da komedinin genel algısı ucuzladığı yönünde. Yalan yanlış söylemlerle, prodüksiyonla, kadroyla insanlara boş umutlar vaat edildi. O arkadaşlar adına üzülüyorum iyi şeyler yapmalarını isterim ama sektörel anlamda baktığınızda işin itibarı zedeleniyor. Buradan nitelikli işler yaparak çıkabiliriz.
- D.D: Bence seyirci her bir filmi kendi özelinde değerlendirecek zekaya sahip. Çok fazla kötü komedi var bu aralar, asla sinemaya gitmemek lazım yoksa çaresizce kötü komedi girdabında boğuluruz diye düşünen bir kitle olacağını sanmıyorum. Bilakis kötüler piyasada olunca kaliteli işlerin kıymeti daha çok göze çarpar.
- İ.B: Bizim için önemli olan seyirci zekası. Ona güvenmek gerek. Çünkü komedi izleyen sadece komedi izlemiyor. Nitelik farkını da görüyor. Mesela Nuri Bilge Ceylan, Kaan Müjdeci ya da Emin Alper'in filmlerini izleyince ucuzluk olmadığını görüyorlar.
Geçenlerde Kız Kardeşler filmini izledim, bayıldım. Oyunculukları, senaryolar harika.
- D.D: İbrahim farkındasın Ahlat Ağacı'nda oynadım. Çok nitelikli bir film. Kendim oynadığım için söylemiyorum ama oyunculuklar bir harika dostum.