Özkan Kamacı, 21 yaşındaydı. Kırklareli Üniversitesi İnşaat Mühendisliği son sınıf öğrencisiydi. Okulunda çok başarılıydı. Parlak bir gelecek onu bekliyordu. Arkadaşları tarafından da çok seviliyordu. Çevresinin anlatımlarına göre; oldukça sakin, kavgacı ve kırıcı olmayan bir gençti. Sorumluluk sahibi ve iyi bir insandı. O sorumluluklarından en önemlisi, kuşkusuz ailesiydi. Yıllar boyunca ailesinin okuması için kendisine gönderdiği harçlıklardan artırmış, para biriktirmiş, o paraları açtığı banka hesabına yatırmış, bir miktarıyla da annesi için altın almıştı. Tek isteği, İstanbul Bağcılar'daki evlerinin tadilatını yaptırmaktı. Banka hesabında altınlarla birlikte sabırla 27 bin lira biriktiği, 4 Haziran 2018 tarihinden sonra ortaya çıktı. Çünkü Özkan Kamacı, o gün başından vuruldu, sonra da hayatını kaybetti. O tarihten beş gün önce İstanbul'a gelmişti. Bağcılar'da sıradan bir gündü. Hava sıcaktı. Evlerinde oturan Özkan Kamacı, sokakta bağrışmalar duydu. Cama çıktı. Kuzeni Özcan Kamacı'nın (24) iki kişiyle yol verme tartışması yaşadığını ve bir kişinin ona silah doğrulttuğunu gördü. Babasıyla birlikte hemen sokağa indiler. Mahalle sakinleri de oradaydı. Yaşanan ağız dalaşı ve tartışma, "Olay büyümesin" diye araya girenlerin çabasıyla sona erdi. Araçla ters yöne giren iki kişi geri geri sokaktan çıktı. İddialara göre; kaçış güzergahını ayarlayan iki kişiden şoför yanı koltuğunda oturan S.G. (40) araçla uzaklaşırken, yaklaşık iki metre uzaklıktan silahını ateşledi. Tek kurşun, Özkan Kamacı'nın başının arkasına isabet etti. Katil, yanındaki arkadaşıyla birlikte kaçtı. Ağır yaralanan Özkan Kamacı hastaneye kaldırıldı. Yoğun bakım ünitesine alındı. 24 gün sonra da hayata gözlerini yumdu. Özkan Kamacı, o kavgayı ayırmak istemeseydi, şimdi mezun olmuştu. İş hayatına atılmıştı.
BİRİKİMi MEZAR PARASI OLDU
Özkan'ın banka kartları cüzdanından, kartların giriş şifreleri ise cep telefonundan çıktı. Kardeşi Samet Kamacı, Özkan Kamacı'nın hesaplarına girdi ve biriktirdiği paraları gördü. Planlarını da cep telefonuna yazmıştı. Ailesi, Özkan Kamacı'nın mezarını, kendilerinden habersiz bir şekilde biriktirdiği o parayla yaptırdı. Silahın ateşlendiği aracı kullanan S.G., cinayetin ardından gözaltına alındı. Tutuklandıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Halen tutuksuz olarak yargılanıyor. Silahı ateşlediği iddia edilen ve kaçan katil zanlısı S.G. ise olaydan dört gün sonra iddialara göre dört kişinin de yardımıyla Habur Sınır Kapısı'ndan Irak'a kaçtı. 20 aydır katilin yakalanması için Uluslararası Polis Teşkilatı'na (Interpol) başvuru yapıldı. Yargılaması süren firardaki katil zanlısı için Kırmızı Bülten talep edildi ve çıkarıldı.
GÖZYAŞLARI DURMUYOR
Cinayetin ardından geçen 20 aylık sürede psikolojik rahatsızlıklar yaşadıklarını ve halen depresyon ilaçları kullandıklarını ifade eden Kamacı Ailesi, cinayetten bir buçuk yıl sonra SABAH ekibini İstanbul Bağcılar'daki evlerinde ağırladı. Öldürülen Özkan Kamacı'nın fotoğraflarının duvarlarda asılı olduğu o evde, cinayete kurban giden Özkan Kamacı'nın babası Asım Kamacı, annesi Şenay Kamacı ve Özkan Kamacı'nın en küçük kardeşi Muhammed Kamacı vardı. Onlar anlattı; SABAH ekibi dinledi. Yaşadıkları acı dudaklarından döküldü. Gözyaşları cümlelerine eşlik ederken...
ANNE ŞENAY KAMACI ANLATIYOR: OĞLUMUN VURULDUĞU AN GÖZÜMÜN ÖNÜNDEN GİTMİYOR
"Oğlum, babasıyla birlikte sokağa inince ben de hemen cama koştum. Camdan bakıyordum, onlara sesleniyordum. Oğlumun vurulup yere düştüğü an gözlerimin önünden gitmiyor. Gözlerimin önünde vuruldu; yere düştü. Her gün o anı yeniden yaşıyorum. Camdan bakamıyorum. Bir kurşun bir insanı kaç defa öldürür? Oğlumu bir defa öldürdü, bizi her gün öldürüyor. Bizler, her gün aynı kurşunla vuruluyoruz. Ne yazık ki; vicdanlar da aynı kurşunla vuruluyor. Ben bir anneyim. Acılı bir anneyim. Yine de kimse hakkında beddua etmek içimden gelmiyor. Yapamıyorum. Bu cinayeti işleyen kişiye yardım edenlerin de çocukları var. Onlar, aynı şeyin çocuklarının başına geldiğini düşünsünler. Kendilerini bizim yerimize koysunlar. Çocuklarının öldürülerek ellerinden alındığını düşünsünler. Empati yapsınlar. Nasıl bir durumda olduğumuzu düşünsünler. O zaman belki bizi anlarlar."
BABA ASIM KAMACI ANLATIYOR: O KURŞUN BULUTLARDAN MI GELDİ?
"Sadece oğlumuzu değil, bizi de öldürdüler. Her gün olduğu gibi biz bugün de cinayet günündeyiz. Her gün o cinayeti yeniden yaşıyoruz. Aslında bizler de birer ölüyüz. Bizler de maktulüz. Bize göre; bu cinayetin tek kurşunu, geride beş maktul bıraktı. Biri ölen oğlum, diğerleri ben, eşim ve iki evladım. Katil kaçtı. Biliyoruz ki; katili kaçıran ve ona yardım edenler var. Mahkemede de tiyatro oynuyorlar. Hem de kendileri yazıp, kendileri oynuyorlar. Katilin yanındaki kişi ifadesinde "Ben silah görmedim. Elinde silah yoktu" demiş. Nereden geldi bu kurşun? Bulutlardan mı? Biliyoruz ve eminiz ki; katile mahkeme ve yargılama süreciyle ilgili bilgiler aktarılıyor. Mutlaka para da gönderiliyordur. Bu kişilerin telefonları dinlenmeli... Takibe alınmalı... Ve ne yazık ki; biz bugüne dek bir kişinin bile telefonunun dinlendiğine ilişkin bir bilgi alamadık. O katil yakalanmadıkça; ciğerimizdeki delik ve açtığı yara her geçen gün git gide açılıyor; büyüyor. Ne diyelim; katili, onun kaçışına ve ona yardım edenleri Allah'a havale ediyoruz."