Altı yıl önce "Merhaba ben Nisan. Türkiye'nin üçüncü kadın orkestra şefi olmak istiyorum" sözleri ile seslenmişti çektiği videoda Nisan Ak. 24 yaşındaydı New York'ta orkestra şefliği yüksek lisans eğitimine devam edebilmek için maddi desteğe ihtiyacı vardı. Bir kampanya başlattı. Kısa bir süre içinde gerekli olan 15 bin dolar yardımı bulabildi. #bicesaret kampanyası ile toplanan destekle New York'ta yüksek lisans eğitimini tamamlayan Nisan, ardından University of South Carolina'da doktora yapmaya başladı. Diğer gençlere de cesaret verdi. Amerika'da yeni bir hayat kurdu. Müzik festivallerinde, Estonya, Viyana, Amerika'nın çeşitli şehirlerinde orkestralar yönetti. Sayısız workshop ve masterclass'lara gitti. Kasım ayında 28 yaşında Forbes Dergi-si'nin 30 Altı 30 Türk listesine girmeyi başardı. Şu an ABD'de Richmond Oratoryo Topluluğu ve Bruch Oda Orkestrası'nın müzik direktörlüğünü yapıyor. Ve Aiken Senfoni ve Columbia Oda orkestralarında asistan şef olarak çalışıyor. Geçtiğimiz hafta uzun bir aradan sonra ilk kez Türkiye'ye gelerek konser verdi. Ve ilgi oldukça fazlaydı. Aradan geçen altı yılı ve bir kadın olarak orkestra şefi olmasını konuştuk.
- Çektiğiniz video ile gerekli desteği almayı başardınız. Kampanya sürecinden bahseder misiniz?
- Videoyu çekmek için reklamcılık ya da televizyon okuyan arkadaşlarımdan fikirler, yorumlar aldım, onlara göre düzenlemeler yaptım. Bu kampanya sadece benim okulumun bir dönemini fonlamakla bitmedi. Bana biraz tanınırlık da kattı, özellikle City University of New York'un beni fark etmesini sağladı. Bu çok büyük bir okul ve New York şehrinin tek devlet okulu. Okul beni 2016 senesi için okul kampanyalarının yüzü yaptı ve reklamlarında kullandı. Bu şekilde ben de üçüncü ve dördüncü dönemlere yüzde 100 bursla devam etmeyi başarabildim.
KÜLTÜR ŞOKU YAŞADIM
- Altı yılınız nasıl geçti? Hayatınızda neler değişti?
- İlk senem kültür şoku, alışmak, orkestra şefliği gibi konularla geçti, tam bir öğrenme süreciydi. İkinci seneden itibaren daha odaklanabilmeye başladım yaptığım işlere. Müzik festivallerinde, Estonya'da, Viyana'da, Amerika'nın çeşitli şehirlerinde orkestralar yönettim. İlk iki senem yoğun olarak şefliği öğrenmekle geçti. Üçüncü senenin ortasından itibaren Güney Karolina'ya taşındım ki bu da ayrı bir kültür şoku oldu sonrasında New York'a taşındım. Yaşam tarzına alışmaya çalıştım. Yeni arkadaşlıklar kurmakla vakit geçti. Şimdi çok tempolu giden bir hayatım var. Birdenbire bütün bu orkestralar ve YouTube işin içine girdi.
- Türkiye'de de büyük bir hayran kitlesine ulaştınız. Yıllar sonra ilk kez konser yönetmeye gelmek nasıl bir duygu?
- Beş sene sonra Türkiye'ye gelip konser vermek muhteşem bir duygu. Ankara'da AGORA Orkestrası ve İlayda Deniz Oğuz ile Çankaya Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Merkezi'nde bir konser verdik. Konsere olan ilgi de beni çok mutlu etti, harika konuklarımız vardı. Hem çok sıcakkanlı, hem de klasik müzik ve konser ambiyansı ile ilgili, bilgili bir kitleydi. Bunda benim eğitici videolarımın bir parça da olsa etkisi varsa ne mutlu bana diye düşünüyorum.
- Forbes Dergisi'nin başarılarıyla ilham veren 30 Altı 30 Türk listesine girmek size neler hissettirdi? - Bu listede olmaktan çok büyük onur duyuyorum. Bence seçilmemin sebeplerinden en büyüğü, herkes için klasik müzik serisini başlatmam. Bunun yanında kendi orkestralarımın olması ve dünyanın çeşitli yerlerinde konserler yapmam gibi özelliklerin de etkili olduğunu düşünüyorum.
KADINLAR DAYANIŞMA İÇİNDE OLMALI
- Kadın müzisyen sayısının çok az olduğunu söylemiştiniz. Şu an ki durumun daha farklı olduğunu düşünüyor musunuz?
- Şu anda durum çok farklı değil. Kadınlar genel olarak iş dünyasında zorluk çekiyorlar. Bu konu yöneticilik ya da liderlik rolüne geçtiklerinde çok daha fazla artıyor bence. Bu durumun çok üzücü olduğunu düşünüyorum. Bir yandan da son zamanlarda özellikle Amerika'da kadın sanatçılara yönelik olumlu değişimler de oldu. Umarım bu değişimler bir trend gibi parlayıp sonra da düşüşe geçmez. Bence bu konuda en önemli nokta; dayanışma. Biz kadınların birbirlerine destek olması çok önemli.
- Erkek egemenliğinin olduğu sektörde kadın olmanın zorlukları ile karşılaştınız mı?
- Cinsiyet ayrımcılığı kesinlikle bu alanda da var. Bu bazen negatif bazen de pozitif anlamlarda olabiliyor. Genellikle negatif yaşıyorum. Pozitif olduğunu düşündüklerinde dahi negatif yaşıyorum. Çok geleneksel bir iş alanı yenilik heyecanla kabul edilmiyor. Kendini kabul ettirmen kanıtlaman gerekiyor. Sadece Türkiye'de değil bütün dünyada böyle. Mesela bu alanda bir rol modelimiz yok. Kadın orkestra şeflerinin sayısı az. En büyük sorunlardan biri de bu. Genç kadınlardan şef olmak istediklerine dair mesajlar aldım. Şöyle diyorlardı, "Seni gördüm bu bana ilham verdi" ya da "Ben de bu işe başlamak istiyorum" diye.
Ülkeme faydalı olmak isterim
- Peki, Türkiye'ye dönme fikriniz var mı? - Neden olmasın! Tüm ailem, arkadaşlarım Türkiye'de yaşıyor, ben de tabii ki ülkemde faydalı olmak isterim. Aslında yaptığım YouTube videoları biraz da buna yardımcı oluyor ve uzakta olsam da yardımım dokunuyor. An itibariyle Türkiye'de işe girebileceğim bir orkestra yok diye düşünüyorum. Bir noktada müzik direktörlüğü veya yardımcılık pozisyonu açılırsa severek değerlendirir ve başvururum.
Sosyal medya bana kapı açtı
- YouTube kanalınızda bilgilendirici videoları yayınlamaya başladınız. Ve çok dikkat çekti. Bu süreç nasıl ilerledi? - Bu sürecin aslında biraz tesadüfen ilerlediğini söyleyebilirim. ABD'li besteci ve orkestra şefi Leonard Bernstein'dan ders aldığımda, ödev olarak Çaykovski'nin ikinci senfonisinin ikinci bölümünü anlatan bir video yaptım ve YouTube'a yükledim. Geçtiğimiz yaz bir prodüktör bana ulaştı, videoyu beğendiğini, Türkçesini yapmak isteyip istemediğimi sordu, ben de seve seve bir demo gönderdim. Sonra proje rafa kaldırıldı ama ben Türkçe videoyu çoktan Instagram'a yüklemiştim. Çok paylaşıldı ve YouTube'a koymamı isteyenler de oldu. Serüven böyle başladı. Sosyal medyayı çok seviyorum, bana çok kapı açtı. Yaptığım videoların ülkemizde ilgi çekmesi ve yüzlerce kişiye klasik müziği anlatmak ve bununla ilgili ilham vermek beni çok mutlu ediyor.