Hepsi birbirinden başarılı dört İtalyan tenordan oluşan The Four Italian Tenors grubu dünyayı büyülüyor... Alessandro D'Acrissa Cosenza, Federico Serra, Federico Parisi ve Giovanni Maria Palmia... Aylarca süren bir seçim sürecinin ardından prömiyerlerini, 13 Haziran 2019'da, 2 bin izleyicinin önünde, Varna Açıkhava Tiyatrosu'nda gerçekleştirdiler. İlk performanslarıyla dikkatleri çektiler. Sonrasında 2019 Eylül ayında 56 konserden oluşan bir ABD turnesi yaptılar. Büyük bir uluslararası başarı elde ettiler, birçok kapalı gişe konser gerçekleştirdiler. Son olarak yılbaşı konseri için yolları Türkiye'ye düşen tenorlarla bir araya geldik.
- İtalya yaptığınız müzik adına çok özel bir ülke. İtalyan bir tenor olmayı nasıl tarif edebilirsiniz?
- Givoanni Maria Palmia: Opera dünyasında tenor olmak çok zordur. Bunun dışında İtalyan bir tenor olmak büyük bir sorumluluk gerektirir. Çünkü dediğiniz gibi bu opera İtalya tarihinin çok önemli bir geleneği.
- Alessandro D'Accrissa: Dünya genelinde de İtalyan tenor fikri kulağa çok etkileyici geliyor. Bizim içinse büyük bir sorumluluk. Biz dört İtalyan tenoruz, büyük bir kartvizitiz, bu nedenle performanslarımızın her birinin en iyi şekilde gerçekleşmesi için çok çalışıyoruz.
- Federico Parisi: 'Tenor'un İtalyanca olması, anlaşılması ve yorumlanması daha kolay olduğu için, başka bir ülkeden gelen diğer tenorlara göre bir artı değer olarak algılanıyor.
- Federico Serra: Bence en önemli şey geldiğiniz kökeni onurlandırmak. Bu bizim için bir onur.
- Enrico Caruso, Mario Lanza, Luciano Pavarotti ve Andrea Bocelli gibi büyük tenorların ayak izlerini takip ediyor musunuz?
- A. D: Biz elbette bu devlerin izindeyiz. Sanki ziyaretçilere eşlik eden uzman tur rehberleri gibi olduğumuza inanıyoruz. Bu ziyaretçiler belki de bizim rehberliğimizde tarihte büyük değer ve anlamı olan şeyleri keşfediyor veya yeniden bizim aracılığımızla tadına varıyor.
- F. S: Ama kendimizi kesinlikle onlarla karşılaştırmıyoruz. Onları örnek alabilmek hâlâ güzel.
- Neden bütün iyi tenorlar İtalya'dan geliyor?
- G. M. P: Tüm iyi tenorların sadece İtalyan olduğuna inanmak yanlış. Dünyanın birçok yerinden mükemmel tenorlar var: Gregory Kunde, Juan Diego Florez, Yijie Shi, Javier Camarena, bunlardan bazıları.
- P. F: Dünyanın her yerinde birçok mükemmel tenor var, ancak İtalyan tenorlar, bestecinin yazdıklarını yorumlamayı başarma konusunda avantajlı.
- A. D: Melodram İtalya'da doğdu, dünyanın en tanınmış eserleri İtalyan. İtalyan tenorların daha iyi olduğu söylenemez ancak kesinlikle bir avantajla başladığımız kesin. Her şeyden önce dil avantajımız var.
- Birlikte dört kadın olsaydınız iletişim daha zor olabilir miydi?
- A. D: Dünyada yeterince başarılı olan dörtlü kadınlar zaten var. Maalesef dünya hâlâ biraz şovenist ve kadınlar için birçok şey her zaman kolay değil. Çok kompakt bir grubuz, aynı şeyleri istiyoruz ve birlikte olmaktan mutluluk duyuyoruz.
- Acaba birbirinizi nasıl tanımlarsınız?
- G. M. P: Birlikte mükemmel bir denge oluşturan son derece farklı niteliklere ve karakterlere sahip insanlarız.
- F. P: Hepimiz farklı karakterlere sahip dört kişiyiz, ama biz iyiyiz.
- Müziğin sizin üzerinizdeki etkisi ne?
- G. M. P: Şarkı söylerken ve bana eşlik eden müzikle duygularımı ifade ederken huzur ve kolaylık arıyorum.
- A. D: Kelimelerle şarkı söylemek müziğin notalarla ne yaptığını ifade eder. Duyguları başkalarına aktarmak için mükemmel bir karışımdır.
- P. F: Şarkı söylemek özgürlüktür, dinleyiciyle paylaşmak için samimi bir andır.
- Her biriniz müzik kariyerinizi çok iyi inşa etmiş kişilersiniz. Bunun için nasıl fedakarlıklar yaptınız?
- A. D: Fedakarlıktan bahsetmenin doğru olduğunu düşünmüyorum, fedakarlık kelimesi beni olumsuz ya da en azından kaçınılmaz olan bir şey hakkında düşündürüyor. Basitçe, bunu yapmayı seçtiğimize inanıyorum, kesinlikle birçok zorlukla, ama kesinlikle fedakarlık olmayan zorluklarla karşı karşıyayız.
- Sosyal hayatta da arkadaş mısınız?
- A. D: Birlikte olmayı ve sahneyi paylaşmayı seviyoruz, bizim için arkadaşlık çok önemli bir değer, çok gülüyor ve kendimizle dalga geçiyoruz. Aramızda güzel bir ilişki kurduk.
- G. M. P: Tabii ki!.. Farklı arkadaşlarım da var ama genellikle ilişkiyi yürütmek zor zor çünkü işim beni onlardan uzaklaştırıyor.
- Seyirci en çok hangi özelliğiniz seviyor sahnede?
- A. P: Seyirci karizmamızı algılıyor ve aynı zamanda eğleniyor.
- İstanbulu biliyor musun? Ne düşünüyorsun?
- A. D: Hiç İstanbul'a gelmemiştim. Ama hep istedim. Harika bir şehir, keşfedilecek birçok hazineye sahip harika bir turistik yer olduğunu biliyorum.
HEPSİ BİRBİRİNDEN BAŞARILI
The Four Italian Tenors'u oluşturan dört yetenekli sanatçının da biyografileri birbirinden etkileyici: Alessandro D'Acrissa Cosenza Konservatuvarı'ndan onur derecesiyle mezun oldu. 2013 yılında İtalya genelinde operalarda rol aldı. Roma'daki Teatro dell'Opera'da gerçekleşen Donizetti'nin Don Pasquale operasında Ernesto rolünü canlandırdı. Pavarotti Vakfı tarafından Belcanto: The Pavarotti Heritage performansında yer almak üzere seçildi. Federico Serra, 11 yaşındayken ilk pop müzik yarışmasını kazandı. 17 yaşındayken Liceo Musicale of Varese'ye kayıt oldu ve opera ve piyano üzerine eğitim aldı. Federico Parisi, 14 yaşındayken şan eğitimi almaya başladı. 2011 yılında İtalya'nın En Genç Tenoru ödülüne, 2012 yılında ise Citta di Taormina Ödülü'ne layık görüldü. 2014'te Güney İtalya'da konserler gerçekleştirdi ve repertuvarına klasik müziğin yanı sıra İtalyan pop müziğini de ekledi. Giovanni Maria Palmia, Parma Konservatuvarı'nda deneysel opera bölümünden 2014 yılında mezun oldu.