80'lerin meşhur bir televizyon ibaresi vardı: "Lütfen alıcılarınızın ayarıyla oynamayın" derlerdi bazı filmlerin girişinde... İşte bu gerçek hikayeyi okurken de alıcılarımızın ayarıyla oynamamak icap ediyor. Çünkü mevzu istihbarat ve bir ajan hikayesi olduğunda karanlıkta kalan kısımlar, aydınlıkta apaçık duranlardan ziyadesiyle fazla. Hatta aydınlıkta sandıklarımız bile belki bize birilerinin 'bilmemiz gerektiği'ni bilmemizi istedikleri kadar verdikleridir... Yani bize sebil kılınan bilgiler birilerinin çıkarınadır aynı zamanda. Zaten başarıya ulaşmış hiçbir istihbari hareket ardında net deliler bırakmıyor... Karşılıklı duran aynaların sonsuz yansımaları gibi, sonsuz ihtimaller ve sonsuz soru işaretleri kalıyor payımıza çoğundan... Hikayemize başlamadan önce, konuyu kimden öğrendiğimizi, malumatı kimden aldığımızdan bahsedelim.
Akademisyen, tarihçi-yazar İlkin Başar Özal... Kendisi Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları merkezinde uzman olarak görev yapıyor. Yine aynı üniversitede Savaş Tarihi konulu dersin hocası. Aynı zamanda TRT Belgesel kanalında yayınlanan Yakın Plan Cihan Harbi belgeselinin editörlüğünü yaptı yakın zamanda. Tarih lisans ve yüksek lisansını Boğaziçi Üniversitesi'nde tamamladı. Aynı üniversitede doktora eğitimine devam ediyor. Daha önce Kısa 1. Dünya Savaşı ve Kısa 2. Dünya Savaşı adlı iki kitaba imza attı. Kısa bir süre önce ise bir nevi istihbaratın ABC'sini, dünya istihbarat tarihindeki önemli dönüm noktalarını anlattığı İstihbaratın Kısa Tarihi / Gölge Oyunu adlı bir kitaba imza attı. Yıllardır istihbarat tarihi üzerine çalışmalar, özel araştırmalar yapıyor. Bu hikayeyi biz ilk kez duyuyoruz, siz de ilk kez okuyacaksınız. Mealen naklediyoruz.
GERÇEK ADI BİLİNMİYOR
Mevzu 1970'lerin ortasında geçiyor... Kahramanın kod adı Tratov. Bulgar. Adı bilinmiyor... Yani bilen biliyor. Ailesi 2. Dünya Savaşı sırasında Bulgaristan'dan kaçarak Türkiye'ye sığınıyor. İlerleyen satırlarda mevzunun İstanbul'da geçeceğini okuyacaksınız. Tratov hatırı sayılır, kendi halinde bir tüccar önceleri. Türkiye-Bulgaristan- Yunanistan arasında faaliyet gösteriyor. Önce dericilikle uğraşıyor. Bu işte bir şekilde battıktan sonra incir, üzüm alım satımı işine giriyor... Evli mi, barklı mı, çoluk çocuğu mu var mı net değil. Ama başına gelenleri yorumladıktan sonra evli olduğunu anlıyoruz. Ne mi geliyor başına? Anlatmaya devam edelim. Tratov'un Türkiye ve Balkan ülkeleri arasındaki ticari etkinliğini öğrenen Rus İstihbarat Örgütü KGB ağına düşürmek ve kendileri adına çalıştırmak üzere bir tuzak kuruyor. Bal Tuzağı adı verilen taktik, kişinin karşısına bir kadın çıkartıp, vuku bulan gönül ilişkisini fotoğraf, ses kaydı ya da video görüntüsüyle kayda geçirmek. Bu belgeleri Tratov'a şantaj olarak kullanıyorlar. Buradan anlaşılıyor ki, Tratov evli, aksi takdirde bu tuzak bir örgüt adına çalışmak zorunda bırakacak kadar ağır değil. Bu arada Tratov'un bahsedilen dönemde orta yaşlarda olduğu tahmin ediliyor.
KGB NE İSTİYOR?
Peki, KGB'nin Tratov'dan istediği ne? Öncelikle iki üç yıl, yine istihbari tabirle "Uykuda Ajan" olarak kalıyor. Yani kendisine bir görev verilene kadar beklemede duruyor. İşin en ağır kısmı da bu belki. Ne zaman, sizden ne istenecek bilmiyorsunuz! Ama hiç beklemediğiniz bir anda görevlendirileceğiniz kesin. Gel zaman git zaman Tratov'dan Batı Anadolu'daki Türk askeri üslerinden bilgi ve gözlem isteniyor KGB tarafından. Tam da bu bilgiyi aldığımızda İlkin Başar Özal'a soruyoruz. "Nasıl bir donanımı var ki Tratov'un, üslerden bilgi verebiliyor?" diye. Şöyle yanıtlıyor: "Gözlem ve bilgi toplamak için ille de bir kurumun içine girmenize gerek yok. İlgili kurumun yanındaki bir kafede çalışan bir garson bile olsanız, buraya hangi saatte kimlerin girdiği, patronun ne zaman geldiği, VIP kişilerin hangi sıklıklarla burada bulunduğu ve ne kadar kaldığı bile istihbari açıdan değerli bilgidir."
VE KORKU BAŞLIYOR
Bu arada Balıkesir ve NATO Hava Üssü'nün de Tratov'un gözlem alanlarından olduğu düşünülüyor. Özetle Batı sahillerimiz Tratov'un özel ilgi alanı! Bu arada Tratov'un görevi sadece üslerle sınırlı değil... Türkiye ile ilgili gözüne çarpan her bilgi kapsama alanında. Kendi alanı olan tarım, otoyollar... Tratov kısa sürede KGB için önemli bilgiler sızdıran bir ajana dönüşüyor. Öyle ki, artık kendisinin güvende olmadığını hissedecek kadar... Ve KGB'ye artık güvende olmadığını ve uzaklaşmak istediğini bildiriyor. Ve burada karşımıza yine istihbari bir tabir olan "Tahliye Operasyonu" tabiri çıkıyor. Hareket planı şu: Tratov bir motorla Karaköy sahilinden alınıp, ne hikmetse Boğaz'dan geçmekte olan bir Rus yük gemisine bindirilip kaçırılacak. Ama mevzu bir şekilde İngiliz ve Amerikan ajanlarının da kulağına gidiyor. Ve Karaköy'de Amerikan, İngiliz ve Rus ajanları arasında çatışma olmasa da, bir Tratov arbedesi yaşanıyor... Kaç kişi oldukları bilinmiyor. Yalnız şu biliniyor ki İngiliz ve Amerikan ajanları NATO müttefik ajanları olarak bu konuda birlikte hareket ediyor. Arbede polisin olay yerine yaklaşmasıyla dağılıyor ve çevredeki ajanlar izlerini kaybettiriyor. İşte Tratov'un bize aktarılan hikayesi orada sır oluyor. Kendisini alacak olan Rus gemisine mi ulaştı, müttefik ajanlar tarafından mı kaçırıldı, kendi imkanlarıyla izini mi kaybettirdi (ki bu zayıf ihtimal) gibi sorular istihbarat aleminin sisli puslu atmosferinde sırlanıyor.
İLKİN BAŞAR ÖZAL (TARİHÇİ-YAZAR) İSTİHBARATTA SONSUZ İHTİMAL VAR
"Konu hakkında pek çok olasılık ve senaryo var. Ama benim bildiğim bu kadar. Ancak fikir yürüterek, ihtimalleri ortaya koyabiliriz ki zaten pek çok ajan hikayesinde bu böyledir. Bildiğimiz büyük, ayyuka çıkan, meşhur ajan hikayelerinde bize aktarılanlar aslında bilmemizi istedikleridir... Asla tamamı, hatta gerçeği değildir. Ya da bir örgüt, bir ülke başarısıyla başkalarına korku vermek için ortaya serer bu tür hikayeleri çok sonra, yine pek çok sırrı muhafaza ederek. Tratov'un elinde çok önemli ve gizli belgeler olduğu için kendini güvende hissetmeyip Rusya'ya kaçmış da olabilir, yine sırf bu yüzden KGB'den korktuğu için kaçacağı günü müttefik ajanlara haber verip onlardan yardım istemiş de olabilir. Ya da burada Türk istihbaratı tarafından yakalanıp çift taraflı çalışmaya ikna edilmiş, dönemin imkanlarıyla estetik operasyon geçirip sırlanmış da... İstihbarat sonsuz ihtimallerin olduğunu bir dünya..."