Saatlerdir çekim yapıyoruz. Yavaş yavaş yorulduğumu hissediyorum. O ise basamakları çıkıp fotoğrafçıya bakıyor ve elini cebine koyunca daha iyi çıkabileceğini söylüyor. Tebessüm edip "Kendinizi çok iyi tanıyorsunuz" diyorum. Pozunu bozmadan "İlim ilim demektir, ilim kendini bilmektir" diyerek yanıt veriyor. Sonra aşağı inip yanıma geliyor: "Yunus'un dediği gibi kendimi bilmeye çalışıyorum" diyor. Cümlenin devamını beklerken etrafta bulunan turistler fotoğraf çektirmek istediklerini söylüyorlar. Yüzünde tekrar o tebessümü beliriyor ve itiraz etmeden art arda gelen isteklere cevap veriyor ve onlarca selfie çektiriyor.
Ünlü oyuncu Kenan İmirzalıoğlu'ndan bahsediyorum. Röportaj yapmak için Çırağan Palace Kempinski'de buluştuğumuzda ilk işi tüm ekibin ismini öğrenmek oldu. Çekim boyunca herkese ismiyle hitap etmeye özen gösterdi. Benim de niyetim Türk halkının bu kadar sevdiği, benimsediği, yıllardır yaptığı her işte yanında olduğu bu ismi yakından gözlemlemekti. O ise çoktan fotoğrafçılarımız İlhami ve Hatice'nin kalbini fethetmiş, fotoğraf makinesinden iki kare arasındaki farkları kahkahalar eşliğinde konuşmaya koyulmuştu.
Yaşadığı anı sadece kendisi için değil etrafındakiler için de güzel kılmaya çalışan bir Kenan gördüm o an. Samimiyet ve güvenilirliğin onun kendisi olduğunu anlamak çok da zor değildi. İşinde titizdi, en iyisini yakalayabilmek için saatlerce şikâyet etmeden çalışabilirdi.
Çekim bittikten sonra Çırağan'ın bahçesindeki bir banka oturduk ve koyu bir muhabbete daldık. İşe ilk başladığı yıllardan günümüze uzanan anılarına güldüğümüz de oldu düşündüğümüz de... Ama asıl anne ve babasına olan bağlılığı ve sevgisi duyulmaya değerdi. Memleketi Ankara'daki köyünü sık sık ziyaret ediyor. Hatta eşi Sinem Hanım'la da yakın vakitte gittiklerinden bahsetti. Onu bu kadar gerçek ve aileden biriymiş gibi hissettiren de sanırım buydu. Yaşantısını tek bir çevrenin içinde geçirmiyor, Anadolu'nun her halinden haberi var. Aldığı terbiye bu toprakların köklerine uzanıyor.
Şimdilerde atv'de yayınlanan Kim Milyoner Olmak İster yarışmacısının sunuculuğunu yapıyor İmirzalıoğlu. Hafta da iki gün yayınlanan yarışmanın izlenme oranları çok yüksek. Türk halkı onu evlerine tekrar sevgiyle kabul etti. İmirzalıoğlu da bu yeni tecrübesi için: "Memleketin her yerinden farklı insanlarla tanışma fırsatı bulup onların duygu dolu anlarını paylaşmak, kaybedenle üzülmek, kazananla sevinmek, yarışmacıların o kazanma mücadelesine eşlik eden bir konumda bu gerçekliği sonuna kadar yaşamak müthiş bir tecrübeymiş. Bu durum bir oyuncu için gerçekten bulunmaz bir duygu zenginliği" diyor.
- Herkes sizi yeni bir dizi ile ekranlarda görmeyi beklerken siz Kim Milyoner Olmak İster yarışmasının sunucusu olarak karşımıza çıktınız. Bir oyuncu için farklı bir deneyim olmalı...
- Sunuculuk oyunculuktan farklı bir meslek dalı. Oyunculukta önceden hazırlanan bir metin var. Sunuculukta ise, her şey o anda, kendiliğinden oluyor. Her bir yarışmacı ile yeni bir hikâye başlıyor ve sonunun ne olacağını bilmeden o hikâyeyi yaşıyoruz. Ayrıca memleketin her yerinden farklı insanlarla tanışma fırsatı bulup onların duygu dolu anlarını paylaşmak, kaybedenle üzülmek, kazananla sevinmek, yarışmacıların o kazanma mücadelesine eşlik eden bir konumda bu gerçekliği sonuna kadar yaşamak müthiş bir tecrübeymiş. Bu durum bir oyuncu için gerçekten bulunmaz bir duygu zenginliği.
- Kim Milyoner Olmak İster yıllardır süren bir klasik ve Kenan Işık'tan sonra pek çok sunucusu oldu. Bu durum sizi düşündürdü mü?
- Kim Milyoner Olmak İster'in geçmişte, başta Kenan Işık ağabeyimiz olmak üzere, çok başarılı sunucuları oldu. Kenan ağabey ve onun ardından gelen sunucu arkadaşlarımız kendi tarzları ve kişilikleriyle o sandalyede oturdular. Ben de aynı şeyi yapıyorum. Bu nedenle önceki isimler ve tarzları bir sorun olarak beni düşündürmedi.
Kim Milyoner Olmak İster programı benim de yıllardır fırsat buldukça seyretmeye devam ettiğim tek yarışma programıydı ayrıca bu yarışma programı bir dünya markası. Şimdiye kadar 100'ün üstünde ülkede yaynlanmış bir format. Böyle bir marka ve bu markayı yıllardır saygın biçimde yöneten bir ekip olunca, bu teklifi kabul etmem hiç zor olmadı.
HEPİMİZ BİRİCİK VARLIKLARIZ
- Ekran başında kendinizle ya da yanınızdakilerle yarıştığınız oldu mu?
- Karakter olarak meraklı ve öğrenmeye aç bir insanım. Bilgiye ve bilene saygı duyuyorum. Sinema başta olmak üzere sanat üzerine kendimi zenginleştirmeye çalışırım. Böyle olunca, Kim Milyoner Olmak İster'i izlememek mümkün mü? Bu program bir okul gibi. Hayatın içinden bin bir türlü bilgi ile karşılaşıyorsunuz. Bu nedenle her şeyi bilmem ya da şu düzeye kadar geliyorum demem mümkün değil. Bir gün 10'uncu soruyu biliyorsunuz, bir gün 4'üncü soruda takılıveriyorsunuz. Ama en güzeli, ev ahali ile birlikte izleyip, şıkları hep beraber tartışıp, heyecanı birlikte yaşamak. Biz, Sinem ile birlikte yarışmayı seviyoruz. Bence, Kim Milyoner Olmak İster'in en güzel tarafı ailenin tüm bireylerini bir araya getirmesi ve eski günlerdeki gibi bir aile aktivitesi niteliğinde olması...
- Bazen bir sorunun cevabını alabilmek için dakikalarca bekliyorsunuz. Bu işi yaparken sabırlı olmak gerekiyor, aynı zamanda insan psikolojisinden de anlamak lazım. Siz bu kontrolü hatasız bir şekilde sürdürüyorsunuz. Oyuncu geçmişiniz size yardımcı oldu mu?
- Öncelikle iltifatınız için çok teşekkür ederim. Ben daha yeni başladığımı düşünüyorum. Ama başarılı olduğumu düşünüyorsanız, ne mutlu bana.
Şimdiye kadar 100'e yakın yarışmacı karşıma oturdu. Hepsinin hikâyesine tanık oldum. Hepsi bende ayrı bir hatıra bıraktı. İnsanların kısa da olsa yaşam öykülerine şahit olmak ve belki de onlar için yaşamlarının en özel tecrübelerinden birini yaşarken onların yanında olmak çok özel bir duygu. O ana bire bir yarışmacının yanında şahit oluyorsunuz. Biri ilk soruda elendiğinde o şaşkınlığı onunla yaşıyorsunuz. Biri çok ihtiyacı olduğunu anlatıp bin lirayla yarışmadan ayrılırken onun üzüntüsünü paylaşıyorsunuz. Biri kazandığında, çok istediği şeylerin olduğunu görüp duygusallaştığında onunla bu hissi paylaşıyorsunuz ve saklamaya çalışsanız da gözleriniz doluyor. Karşınızdaki yarışmacı ile empati kurabildiğiniz ölçüde sabrınız da, anlayışınız da artıyor.
- İzlenme oranlarınız da bunu gösteriyor. Yarışmadan önce böyle bir eğitim aldınız mı? O koltuğa oturmadan önce kendinizi hazırlamak için çalışma yaptınız mı?
- Tekrar sağ olun. Ben özel bir eğitim almadım. Tavrım da kendiliğinden böyle. Yarışmaya medeni cesaret göstererek gelen her bir konuğun, hayatının en özel anlarından birini yaşayacağını kendime hatırlatarak, onların üzerindeki heyecan ve stresi azaltıp, bilgi ve birikimlerini en iyi şekilde kullanmalarını sağlamaya çalışıyorum. Hepimiz çok özel, biricik varlıklarız. Hepimiz çok değerliyiz. Böyle baktığımızda zaten kendiliğinden daha doğru bir iletişim kurduğumuza inanıyorum.
- Bir nevi mimiklerinizle hem yarışmacıya hem de seyircilere enerji veriyorsunuz. Cevaplarını bildiğiniz sorularda içinizden yarışmacıya ipucu verme isteği geçiyor mu?
- Elimden gelse doğru cevabı versem! Böyle bir şey elbette ki, mümkün değil. Öncelikle ben de soruları yarışmacılarla birlikte görüyorum. İnanın bildiğim soruda bile, yanlış bir şey yapmaktan ve yarışmacıyı yönlendirmekten endişe ediyorum. Bu büyük bir sorumluluk. Olabildiğince nötr durmaya ve yarışmacının mantığını izlemeye özen gösteriyorum. Yorum yapmaktan ziyade, soru sormayı tercih ediyorum. Çünkü bir yarışmacıya gerçekten ipucu vermeyi başardığımı, kabul edelim. Bu diğer yarışmacılara büyük bir haksızlık olmaz mı?
BABA OLMAK YAZGI İŞİ
- Türk toplumunun geneli sizi çok güvenilir buluyor. Aslında güvenilir bir aile babası hissiyatı veren duruşunuz var. Sizin baba olma özleminiz var mı?
- Çok güzel sözler bunlar... Sağ olun. Bir yanımla keyiflensem de, bir yanımla şaşırıyorum. Bunun için özel bir şey yapmıyorum. Ben böyle bir insanım. Bir işi yapacağım diye yola çıkarsam, onu en iyi şekilde yapmak için elimden geleni yaparım. Bunlar bir kişiyi iyi aile babası yapabilecek özellikler olarak görülebilir elbette... Ama baba olmak biraz da yazgımıza bağlı... Onu da zaman gösterecek.
HAYATI VİCDAN RAHATLIĞI BAMBAŞKA BİR DENEYİMDİ İLE YAŞAMAK ÇOK ÖNEMLİ
- Ülkemizde birçok kadın, beğendiği erkek tipini tarif etmek isterken "Kenan İmirzalıoğlu gibi" derler. Böyle bir literatürün baş aktörü olmak ve yıllar boyunca da olacak olmak size ne hissettiriyor?
- Tabii ki, bunu duymak çok hoşuma gitti. Ama hayatınızı bu tanımlar üzerine kurduğunuzda, ilerideki yaşlarda sorun yaşamanız çok olası gibi geliyor bana. Bu nedenle ben hayatımı kendi değerlerim üzerine kurmayı tercih ettim. İşimi iyi yapmak benim için önemli ama en önemlisi hayatımı vicdan rahatlığı ile yaşamak... Mahremiyetimiz hepimiz için çok değerli. Böyle baktığınızda hiç birimizin bir diğerinden farkı kalmıyor, değil mi?
YENİ JENERASYON BANA İPUCU VERİYOR
Gelen projeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Beklentileriniz neler oluyor? Bir süzme mekanizmanız var mı? "Bu benim için doğru iştir" dediğiniz proje hangi temeller üzerinde olmalı?
- Elbette gelen projeleri değerlendirirken belli kıstaslarım var. Ancak her şeyden önemlisi, okuduğum senaryonun kalbime dokunup, bana farkında olmadan hayal kurdurması.
- Yeni bir jenerasyon var. Beğenileri, beklentileri farklı; teknolojinin içinde doğdukları için aynı anda hem dünya hem de ülkemizdeki gelişmeleri takip ediyorlar. Sinema konusunda arşivleri oldukça geniş ve bu kitle artık müşteri olarak tabir edilen hatrı sayılır bir kitle. Yapacağınız işleri yeni jenerasyonun beğenip beğenmeyeceğini önemsiyor musunuz? Teknolojinin etkisini işinizde ne kadar ve nasıl hissediyorsunuz?
- Kim Milyoner Olmak İster'i sunmaya başladığım bu kısa sürede gördüm ki yeni jenerasyon çok dolu, çok farklı kaynaktan besleniyor ve çok akıllı. Bununla beraber kendini beğeni ve popülerlik girdabına atmış sosyal medya bağımlısı gençlerimiz de var maalesef. Sunuculuk yapmaya başladığımdan beri onların hayata nasıl baktığına, ne beklediklerine de çok yakınlarında olabildiğim için tanık olmaya başladım. Elbette bu durum da bir profesyonel olarak sizin kararlarınızda izleyeceğiniz yol konusunda bir takım ipuçları veriyor.
MATEMATİK BİR DÜŞÜNME BİÇİMİ
- Siz Yıldız Teknik Üniversitesi, Matematik Bölümü mezunusunuz. Ülkemizde pek çok kişinin zorlandığı bir alanı bilim seviyesinde okudunuz. Matematiğin normal hayatta pek de gerekli olmadığını düşünenler de var. Siz kendi hayatınızda matematik bilmenin avantajlarını yaşadınız mı? Bilindiğinin aksine aslında matematik bilmek iş ve sosyal hayatta hatta aile ve ilişkiler de de işe yarayan bir bilim mi? Matematik bilmenin size artı kazandırdığı anlar oldu mu?
- Matematik bir düşünme biçimidir. Her şeyden önce size analitik düşünmeyi öğretir. Neden sonuç ilişkilerini anlatır. En basit bilgilerin bile ispatlanmasının ne kadar zor olduğunu gösterir. Doğruluğunu ispat edemediğiniz işlemlere karşı nasıl bir tavır takınacağınız size kalmıştır. Ya sorgulamadan kabul edersiniz ya da araştırır, inceler ve yeniden hesaplarsınız. Hayatın kendisi de, bu denklemden çok da farklı değil bence...
EŞİNİ BULMAK KIYMETLİ
- Eşiniz Sinem Kobal ile gözlerden uzak bir evlilik hayatı yaşıyorsunuz. İkiniz de Türkiye'nin en çok sevilen ve merak edilen oyunculardansınız. Gözden uzak olmak, ilişkide istikrarı ve ilişkinin uzun ömürlü olmasını sağlayan bir etken mi?
- Biraz önce her birimizin biricik olduğundan söz ettim. Buradan hareketle her bir ilişkinin de kendine has özellikleri olduğu sonucuna varabiliriz. Ben ilişkilerin başarılı olması için karşılıklı uyum içinde olmanın en temel koşul olduğunu düşünüyorum. Bazı çiftler aşklarını göz önünde yaşamayı tercih ederler, kimileri özel hayatlarını daha geride tutmayı isterler. Ben şahsen bunun şöhretle ilgili olmadığını düşünüyorum. Eminim sizin iş çevrenizde ya da sosyal çevrenizde bu farklı tavırları gösteren arkadaşlarınız vardır. Birbirimizi yargılamadan anlamaya çalışmak en güzeli. Ben böyle istiyorum ve yaşıyorum. Başkası farklı bir tarz benimsiyor. Eminim beslendikleri bir şeyler vardır...
- "Evlilik başka, insanın eşini bulması başka. Eşini bulmak çok kıymetli bir şey" diye bir cümleniz var. Sinem Hanım'ın hangi özellikleri size "İşte bu benim eşim" dedirtti?
- Eşini bulmak gerçekten çok kıymetli. Tümüyle güvendiğiniz, hiç bir şüphe duymadan yanında kendiniz olabildiğiniz ve koşulsuz kabul edildiğinizi hissettiğiniz biri bence gerçek eştir. Ve bu hissiyat, bütün medeni koşulların üzerindedir. Bulunduğu zaman hemen sahip çıkılması ve kaybetmemek için de çok çalışılması gerektiğini düşünüyorum.
MİLYONLUK SORU BAMBAŞKA BİR DENEYİMDİ
- Şu ana kadar yarışmada unutamadığınız, heyecanınızın en üst noktaya çıktığı anlar hangileri oldu?
- Arda ve milyonluk soru bambaşka bir deneyimdi. Soru gelinceye kadar ben de çok merak ediyordum. Ve Arda ezbere bildiğini söyledi. İstiklal Marşımızı ben de ezbere biliyorum ama inanın bana sorarsanız o stres altında ben de 10 kıtanın tamamını hatırlamayabilirdim. Soruyu görünce çok heyecanlandım bir tarafım hemen cevabı bulmak istedi ama kendime görevimi hatırlattım hemen... Benim işim soruyu cevaplamak değil, karşımdaki yarışmacıya destek olmak. Arda ilk beş kıtayı hiç takılmadan okuduğunda hepsini hatırlayabileceğine inandım. 20 yaşında bir gencin azmini ve zekâsını izlemek ve bu muhteşem sürecin parçası olmak mutluluk ve gurur vericiydi.