Atatürk Kültür Merkezi (AKM), 2008'de kapandığından beri çeşitli tartışmaların odağında oldu. Ama yeniden inşa sürecinde AKM'nin yerine yapılacak yapının projesinin ortaya çıkmasıyla bu tartışmalar sönümlendi. Artık İstanbul da Türkiye de AKM'nin kapılarını yeniden açacağı günü bekliyor. 2020'nin sonunda ya da 2021'in ilk aylarında açılması planlanan AKM'nin inşası tüm hızıyla sürüyor. Öte yandan Cumhurbaşkanlığı da bu açılış için çok önemli bir çalışma yürütüyor. Bu çalışmanın en önemli ayağını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Resepsiyonu'nda "AKM'nin açılışında, Cumhuriyet'e armağan olmak üzere bir Mimar Sinan Operası hazırlatıyoruz. Besteyi Mimar Sinan Üniversitesi hocalarından Hasan Uçarsu yapacak" diyerek açıkladı. Mimar Sinan Operası; daha önce Kültür Bakanlığı, İKSV, Tefken Kültür ve Sanat Vakfı, Akdeniz Gençlik Orkestrası ve Yo-Yo Ma'nın sanat yönetmenliğindeki İpekyolu Projesi için eserler üreten Uçarsu'nun muhtemel hayatının en anlamlı eserlerinden biri olacak. Çünkü 1934'te Atatürk'ün Adnan Saygun'a sipariş ettiği Özsoy Operası'ndan sonra ilk defa bir cumhurbaşkanı bir opera siparişi veriyor ve Hasan Uçarsu'nun Adnan Saygun'un öğrencisi olması da bu projeyi onun için daha özel kılıyor. Hasan Uçarsu ile Taksim'de AKM'nin önünde buluştuk. Ve Mimar Sinan Operası'nın detaylarını konuştuk. Konuşurken öğrendik ki 2008'de AKM'deki son konserde de sanatçının eseri seslendirilmiş. Ve kısmetse yeni AKM'nin ilk konserinde de onun imzası olacak.
- Hasan Bey, Mimar Sinan Operası için size ne zaman teklif geldi?
- Temmuz ayında Cumhurbaşkanlığından arandım. AKM'nin açılışında Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bir opera bestelenmesinin planlandığı, konu olarak da Mimar Sinan'ın seçildiği ve besteci olarak da benim düşünüldüğüm söylendi. Ben de yapabileceğimi söyledim. Süreç böyle başladı...
- Kültür tarihimizde önemli bir yer olacak AKM. Ve açılış için Mimar Sinan üzerine bir opera yapılması düşünülüyor. Mimar Sinan ne ifade ediyor sizin için?
- Mimar Sinan'ı hep sanatçı olarak gördüm. Hem de sadece İstanbul değil bu coğrafyada yaşayan insanların hayatına iz bırakabilen bir sanatçı. Bizim kültürümüzün yetiştirdiği dehalardan, gurur kaynaklarımızdan biri. Yaptıkları ortada ve hâlâ bizi eserleriyle etkiliyor. Bir kere İstanbul'un silüetini çizmiş biri. Ayrıca İstanbul'a ruh kazandıran isimlerden. Ama beste üzerine yoğunlaştığım sırada Mimar Sinan'la ilgili çok acayip bir tesadüf ortaya çıktı.
- Nedir?
- Ben yıllarca yaptığım işi, sanat anlayışımı tarif ederken pergel örneğini kullanırdım. "Ben bir pergel gibi hissediyorum kendimi, o sivri batan ayak bu coğrafyaya saplı öbür ayağımı açıyorum kapatıyorum sağa sola dönüyorum" derdim. Meğer aynısını Mimar Sinan da söylemiş ve yazmış "Bir ayağım İstanbul'da diğer ayağım da bütün çevre coğrafyaları geziyor. Pergel gibi. İyi ne bulursam alıyor buraya getiriyorum" demiş. Tabii bunu bilmemek benim ayıbım ama benzer bir bakış açısında olmamız hoşuma gitmedi değil. Müthiş bir gönül bağım oluştu. Bunun için Mimar Sinan karşısında boynum kıldan ince...
- Bu bir sorumluluk yüklüyor mu size?
- Mimar Sinan'ın temel derdi kalıcı eserler üretmek olmuş. Bugün bile eserlerinin bizi etkilemesi, zamanının ötesine seslenmiş olmasıyla ilgili. Şimdi böylesi bir sanat anlayışı olan birisi üzerine bir beste yaparken bunu gözetmezseniz olmaz. Sadece bir açılış gecesi için bir beste yapma derdinde değilim. Kalıcı bir eser üretmenin peşindeyim. Hem bu açılışa layık olsun hem de bu opera yıllarca sahnelenebilsin istiyorum. Yaparım, yapamam ama birinci derdim bu...
- Atatürk ilk Türk operasını bestelemesi için Adnan Saygun'u görevlendiriyor ve ortaya Özsoy Operası çıkıyor. Atatürk'ten sonra ilk defa bir cumhurbaşkanı bir opera bestelenmesini istiyor ve siz seçiliyorsunuz. Ve siz Saygun'un öğrencisisiniz.
- Kültür tarihinde böylesi durumlar vardır. Birtakım özel olaylar, yapılar için eserler üretilmiştir. Mesela İtalyan usta Verdi, o ünlü Aida Operası'nı sipariş üzerine Süveyş Kanalı'nın açılışı için bestelemiş. Özsoy Operası da özel bir olay için bestelendi.
- Nedir bu özel olay?
- 1934'te İran Şahı Rıza Pehlevi'nin yaklaşık bir ay süren Türkiye seyahati var. Atatürk, Türkiye ve İran arasında dostluk ilişkilerinin güçlü bir şekilde kurulmasını arzuluyor ve temayı da bizzat kendisi seçiyor. Modernleşen bir Türkiye ve modernleşmek isteyen bir İran var o dönem. Atatürk iki ülkenin yan yana durmasını arzuluyor ve temayı buna göre seçiyor. Şehname'den iki kardeşin hikayesi anlatılıyor.
- Saygun ile o süreci konuşmuş muydunuz?
- O sürecin zorluklarını anlatmıştı. Adnan Saygun o yıllarda 27 yaşında ve iki ay gibi kısa sürede geceli gündüzlü çalışarak bu operayı bestelemiş. Tabii böyle bir tarihsel olayla Adnan Saygun sayesinde bir bağımın olması benim için motivasyon kaynağı. Genelde bizim meslek bireyseldir. Ama ben böylesi bağlarla kendimi bir geleneğe ait hissediyorum. Adnan Saygun'un öğrencisi olabilme şansına eriştim. Cemal Reşit Rey, Bülent Tarcan gibi isimleri tanıdım. Dolayısıyla o tür insanlara sırtımı dayayabildiğim ve bir geleneğe eklenebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Bu beni motive ediyor.
- Nasıl bir eser düşünüyorsunuz?
- Tek perdelik bir eser yapmayı düşünüyorum. Bir saat de olabilir 75 dakikaya da çıkabilir. İkincisi, ayakları tarihsel gerçeklere oturan daha dramatik ve epik sahnelemeye uygun bir beste yapmayı düşünüyorum. Tek bir olaya odaklanmak yerine üç-dört olaya odaklanmaya çalışacağım. Mesela Süleymaniye'nin yapılma süreci dramatik bir süreçtir. Ki Sinan Süleymaniye olmadan anlatılamaz. Sonunda hem dönemine hem de sonraki çağlara damgasını vuran Sinan imgesinin ortaya çıkacağı bir iş olsun istiyorum.
SON KONSERDE ESERİM ÇALINMIŞTI
Peki AKM sizin için ne ifade ediyordu? - Hayatımın bir parçasıydı. Sürekli geldiğim, ağırlıklı olarak konserler olsa da tiyatro, film izlediğim bir yerdi. Özellikle konservatuvarda okurken buraya gelmek hayatımın bir rutiniydi. Tesadüf bu ya AKM'de son konserde benim bir bestem çalınmış. Bunu da yeni fark ettim. 2004 yılında İrkin Aktüze, eşi Cevza Aktüze'nin anısına bir beste yapmamı istemişti. Lamento eserimi yazmıştım. 2008 yılında AKM'deki son konserde Alexander Rahbari'nin yönettiği İstanbul Senfoni Orkestrası bu eserimi seslendirmişti.
SAYGUN DA SİNAN BESTESİ YAPACAKMIŞ
- Sinan'ın izinden bir İstanbul turu yapmayı düşündünüz mü?
- Eskiden beri zaten İstanbul'u gezmeyi çok severim. Önceden çalışır, kendime rota çizer dolaşırdım İstanbul'u. Temmuzda haber gelince Süleymaniye'ye gittim, biraz dolaştım. Yine biraz zaman ayırıp biraz daha dolaşmayı düşünüyorum. Sinan'ın İstanbul'a verdiği o ruhla tekrar hemhal olmak iyi gelebilir. Bir de 16. yüzyıldan bize gelen müzik ve o dönemin sesi çok az. Genel olarak bilinen 17. ve 18. yüzyıldan kalma. Onun için 16. yüzyılın sesini ve müziğini gözden geçirmek istiyorum.
- Bu süreçte size ilginç gelen bir şeyler keşfettiniz mi?
- Halif Refiğ'in Sinan üzerine çekilememiş bir belgesel projesi var. Onun senaryosunu okudum. Önsözde belgeselin mimari danışmanlığını Sedat Hakkı Eldem'in yaptığı yazıyordu, çekilseymiş Adnan Saygun da müziğini yapacakmış. İkimizin de hayatımızın bir döneminde yolumuzun Mimar Sinan'a çıkması... Galiba bu topraklarda yaşayıp bir şey üretmek isteyen herkesin yolu Sinan'la kesişiyor...
MİMAR SİNAN OPERASI'NIN AVRUPA'NIN VE DÜNYANIN ÖNEMLİ YERLERİNDE SAHNELENMESİNİ İSTİYORUZ
Cumhurbaşkanlığı'nın AKM'nin açılışı için yürüttüğü çalışma Mimar Sinan Operası'yla sınırlı değil. AKM'nin açılışının dünyada ses getirecek bir etkinliğe dönüştürülmesi için planlar yapılıyor. Açılışa devlet başkanları, dünyaca ünlü sanatçılar ve sanat kurumu temsilcilerinin çağrılması düşünülüyor ve açılış etkinliklerinin bir hafta sürmesi planlanıyor. AKM'nin açılışı için yapılan planları Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Fecir Alptekin anlattı...
- Bir opera için Mimar Sinan üzerine odaklanma fikri nasıl ortaya çıktı?
- Bu konu gündeme geldiğinde kendi değerlerimizi öne çıkaran ve evrensel olarak dünyaya da hitap eden bir tema üzerinden gitmek istedik. Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, Evliya Çelebi gibi tarihi şahsiyetler üzerine bir şey yapma ya da İstanbul'un kendi hikayesi üzerinden bir opera hazırlatma düşüncesi gündeme geldi. Bir beyin fırtınası yapıldı ve açık ara Mimar Sinan üzerine bir opera yapılmas ı fikri üzerinde uzlaşıldı.
- AKM'ye özel bir önem atfediliyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir opera siparişi vermesini de bunun göstergesi olarak görmek mümkün mü?
- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın böyle bir opera eseri siparişini takdir etmesi onun İstanbul'a veA tatürk Kültür Merkezi'ne atfettiği önemi vurguluyor. Hem bizde hem de dünyana nadir görülen bir olay bu. Bizde Atatürk'ün Özsoy Operası'nı sipariş etmesinden sonra ilk defa bir cumhurbaşkanı bir opera siparişi veriyor. Beyefendi AKM'ye verdiği değeri dünya çapında bir olayla vurgulamak istiyor. Mimar Sinan Operası açılış için hazırlanan bir eser olacak ama planlarımız bununla sınırlı değil.
- Başka neler yapılması düşünülüyor?
- Hafta içi Ankara'da AKM'nin açılışıyla ilgili bir toplantı yapıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Beyoğlu Belediyesi, Devlet Opera ve Bale Genel Müdürlüğü, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'ndan isimler katıldı. Bir yol haritası hazırlanıyor. Bir hafta sürecek görkemli açılış etkinlikleri planlanıyor. Açılışa devlet başkanlarının, dünyadaki önemli kültür kurumlarının temsilcilerinin, sanatçıların davet edilmesi düşünülüyor. Ayrıca kültürümüzü, değerlerimizi öne çıkaran konserler verilmesi, operaların sahnelenmesi planlanıyor.
- Hasan Uçarsu, kalıcı bir eser yaratmak istediğini söylüyor. Bu ortaya çıkacak eserin açılış sonrası başka şehir ve ülkelerde sahnelenme planı var mı?
- Hayalimiz biraz da bu. Yani Mimar Sinan Operası'nın Avrupa'nın ve dünyanın önemli yerlerinde sahnelenmesini istiyoruz. Neden Berlin'de, Viyana'da sahnelenmesin? Naçizane, dünyanın sayılı mimarlarından biri olan Mimar Sinan'ın hikayesinin anlatıldığı çağdaş bir opera eserine dünyanın kayıtsız kalacağını düşünmüyorum.