"Hayal et", "Yapabilirsin", "Her gün yeni bir başlangıç", "Kadın ve cesur", "Bütün zorluklara rağmen", "Yapacağım"... Çiğdem Akın'ın cuma günkü defilesinde, mankenlerin üzerindeki iddialı kıyafetler kadar kıyafetlerin üzerinde yazılı olan sloganlar da çok konuşuldu. Kadınlar, kadının gücünün, kadının karşılaştığı zorlukların, kadına yönelik şiddetin, toplumsal baskının belki de sadece Türkiye'de değil tüm dünyada en çok dillendirildiği dönemden geçerken bu defile bize yepyeni bir ilham verdi. Hem de çocukken elimizden eksik etmediğimiz, çıkan her yeni parçasını satın almaya çalıştığımız Barbie vesilesiyle... Evet defilenin sponsoru kült oyuncak markası Barbie'ydi... Geçtiğimiz yıllarda Milano Moda Haftası'nda Moschino'nun şovuna sponsor olan Barbie bu sefer de bir Türk tasarımcıyla özel bir işbirliğine imza attı. Kıyafetler çocukluğumuzdan itibaren kafamıza kazınan Barbie'nin o rengarenk, cesur, kadınsı ve bol pembeli stilinden ilham alıyordu o kesin. Ancak bu yıl 60 yaşına basan Barbie, bu kıyafetlerle ve genel duruşuyla bambaşka bir ilham peşinde bir süredir.
KADINLARI ETKİLEDİ
Yıllarca prototip bir kadını, bir fiziksel görüntüyü, giyim tarzını hatta yaşam tarzını çocukluk yıllarından itibaren beynimize, bilinç altımıza kazımakla suçlanan Barbie bir dönüşüm yaşıyor. Belki o da yaşının verdiği olgunlukla hayatın sadece güzel görünmek, yakışıklı bir eşe sahip olmak, çok alışveriş yapıp, çok eğlenmekten ibaret olmadığının farkına varmış durumda... Barbie'nin üreticisi Mattel firmasının yaklaşık üç yıl önce farklı fiziksel özelliklere sahip oyuncak bebeklerin piyasaya çıkarılacağını, bir yandan da klasik bebeğin satışlarının süreceğini duyurması marka için devrim niteliğindeydi. Düşünsenize yıllar boyunca kız çocuklarını upuzun dalgalı saçlara, incecik ama kıvrımlı bir vücuda, mükemmel makyaja ve iddialı bir gardıroba yönelten marka bir anda dünyanın her köşesinde farklı fiziksel özelliklere sahip olan kadınların bulunduğu fark etmiş gibiydi. Firma, "Barbie'ler bundan böyle yedi farklı ten, 22 ayrı göz renginde ve 24 değişik saç kesimiyle satılacak" dediğinde sanırım hepimiz aşırı mükemmellik döneminin bittiğini anlamış olduk. Neredeyse imkansıza yakın o güzellik algısına sahip olmak için estetik ameliyat yaptıranlar, çeşitli beslenme sorunlarıyla karşı karşıya kalanlar oldu yıllar boyunca. Saçlar postiş, kirpikler takma, estetik dokunuşlarla iri dudaklar, küçücük bir burun ve çıkık elmacık kemiklerine sahip olmaya çalıştı kadınlar. Bu da yeterli değildi. İncecik fit bacaklar, daracık bir basen ve iri formda göğüslere de sahip olmak gerekiyordu.
İDEALİZE BİR HAYAT
Barbie'nin idealize ettiği hayat da bu ideale uygundu. Evde yemek ve bahçe bakımıyla uğraşan, varlıklı ve çok yakışıklı bir eşi ve bebeğiyle lüks villasında yaşamını sürdüren bir genç kadın. Arkadaşlarıyla sürekli spor yapıyor, partilere gidiyor ve alışverişle dolabını doldurdukça dolduruyordu. Minik süs köpeği, spor arabası, ışıltılı kıyafetleriyle herkesin sahip olmayı hayal edebileceği bir hayata sahipti Barbie... Bir kadının spor yapıp ama başarılı bir mühendis olması, çevre sorunlarına duyarlı bir aktivist olarak çalışması gibi ihtimaller göz ardı edilmişti bu mükemmel dünyada. Ve Barbie aldığı yaşla yakaladığı olgunlukla bu tek tip yaşam yerine bambaşka mutlu yaşantılar, mutlu bedenler olabileceğini anlatmaya başladı... Barbie'nin 60'ıncı yaşına özel piyasaya çıkan ideal kadınlar koleksiyonu belki tam olarak da bu yeni duruşun ispatı oldu. Kadınlar arasında manken de tasarımcı da, bilim insanı da muhabir de, televizyon sunucusu da yazar da, sinemacı da köşe yazarı da vardı. Farklı boy, kilo ve vücut ölçülerinde bambaşka ve ilham verici hayatlar konusunda ilham veren bir koleksiyonla kutladı yeni yaşını Barbie. Ve sadece birkaç gün önce piyasaya çıkan son Barbie'nin farklı saç, ten ve göz renklerinde ama hepsi de hakim kıyafetleri içindeki yeni bebek de çok manidardı. Bir kadın yaşı, etnik kökeni, saç ya da cilt rengi ne olursa olsun karar verebilir. Verdiği kararın ardından gidebilir ve elini attığı her iş dalında da başarılı olabilir. Tek yapması gereken vazgeçmemek, karşılaştığı her engelde durup daha da güçlenerek ayağa kalkmak ve yolundan sapmamak. Şimdi Barbie gerek piyasaya çıkan yeni oyuncaklarla gerek sponsoru olduğu organizasyonlarla gerek defilelerle, kadınlara ve çocuklara tam da bunları söylüyor hem de 60 yaşında başarılı, bakımlı ve kendisine güvenli bir kadın olarak.
GAZETEDEN HAYATIMIZA GİRDİ
Barbie'nin Mattel firmasının ortaklarından birinin kızının ismini taşıdığını biliyorsunuzdur eminim hepiniz. Bütün hikaye Mattel'in kurucusu Elliot Handler'ın eşi Ruth bir Almanya seyahatlerinde vitrinde Lilli isimli bir bebek görmesiyle başladı. Lilli, Bild Zeitung gazatesinde Reinhard Beuthin'in çizdiği ve 1955 yılında oyuncak haline getirilen bir bebekti. Oyuncak tahmin edersiniz aslında yetişkinler için tasarlanmıştı. Çünkü gazetede çok popüler olan Lilli, çalışan ne istediğini bilen erkeklerle çok rahat ilişki kuran çapkın diyebileceğimiz bir kadın karakterdi. Ruth Handler kızının bu bebekle oynamaktan mutlu olacağını düşünerek bir tane ona hediye aldı. Ancak iki bebek daha satın aldı ve bunu Mattel yetkililerine verdi. Kendi kızı gibi çevresindeki tüm kız çocuklarının oyuncaklarıyla oynarken onlara yetişkin rolleri vermekten keyif aldığını görmüştü. Mattell üst yönetimi, prorotip olarak gördüğü bu iki oyuncağı ekipte yer alan mühendislere verdi ve onlara mükemmel bir kız çocuk oyuncağı tasarlamalarını istedi. Tasarlanan oyuncak 9 Mart 1059'da Amerikan Uluslararası Oyuncak Fuarı'nda tanıtıldı. Ve ilk andan itibaren tahminler ötesinde sipariş aldı.